Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Diyarbakır’ın Eğil İlçesindeki 1900 Yıllık Kaya Kilise’de Yapılan Kazılarda, Kutsallık Atfedilen Kabuklu Deniz Canlısının Fosili Bulundu.

Diyarbakır’ın Eğil ilçesindeki Eğil Kalesi’nde bulunan Kaya Kilise’de yürütülen çalışmalarda, Pasifik Okyanusu kıyılarında yaşayan “Kum Doları”nın fosili bulundu.

Beş kollu bir yıldıza benzeyen fosilin, bölgede yaşamış olan hristiyan toplulukları tarafından mesih inancıyla bağlantılı olarak değerlendirilerek, kendisine kutsallık atfedildiği biliniyor.

Eğil ilçesi, Asurlular zamanında yapıldığı düşünülen Eğil Kalesi ve Kralkızı Baraj Gölünün yanısıra, sur sarnıçları ve tarihi yapılarıyla bir kültür merkezi niteliği taşıyor. Öte yandan Kur’an-ı Kerim’de isimleri geçen Zülkifl ve Elyesa peygamberlerin defnedildiğine inanılan bir yer olmasıyla da, inanç turizmi açısından da önemli bir ziyaret noktası olarak öne çıkıyor.

Tarihi kalede iki yıl önce Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Dicle Üniversitesi (DÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vecihi Özkaya’nın başkanlığında başlatılan kazı çalışmaları, bugün de sürüyor. Kaledeki dört antik tünelin iki tanesinde yapılan restorasyonun tamamlanmasının ardından, kaya kilisede yürütülen çalışmaların da yüzde 80’i tamamlandı.

19. yüzyıla kadar etkin bir merkez

Kaya Kilise’nin tarihinin, Hristiyanlığın Anadolu’daki tarihi ile bağlantılı olduğunu vurgulayan Prof. Özkaya, kilisenin, geçmişi yaklaşık 1900 yıllık döneme uzanan bir sürece tanıklık ettiğine dikkati çekerek şunları söyledi: “Bölgede yaşayan Hristiyan azınlıkların dini etkinliklerine ait semboller bu kilisede görülüyor. Burada yaptığımız kazılarda 18. ve 19. yüzyıllardan kalma, Avrupa devletleri ile Osmanlı’ya ait sikkeler bulduk. Bu sikkelerin ortaya çıkması, 19. yüzyıla kadar burasının faal bir merkez olduğunu göstermektedir.” diye konuştu.

Özkaya: Kilisede bulunan ‘Kum Doları’nın fosili, Mesih inancıyla bağlantılı

Kilisede, Pasifik Okyanusu kıyılarında yaşayan ‘Kum Doları’ olarak adlandırılan bir canlının fosilini bulduklarını belirten Özkaya şunları söyledi, “Söz konusu fosil, Hristiyan dünyasında İsa Mesih inancıyla bağlantılı bir obje olarak değerlendirilmiştir. 5 yıldızdan oluşan kanatları dolayısıyla İsa’nın doğumunu, ölümünü ve göğe yükselişini sembolize etmektedir. Dolayısıyla tüm Hristiyanlarca kutsal kabul edilen bazı değerlerin saklandığı, bölgedeki Hristiyanlarca önemsenen kutsal emanetlerin muhafaza edildiği bir kilise olarak dikkati çekici bir özelliğe sahiptir.”

(Kaynak: aa.com.tr)

“Moana’da Etkileşim: Aotearoa’yı Günümüzde Giydirmek” Başlıklı Sergi, Pasifik Okyanusundaki Coğrafi Konum Ve Deniz Göçmenliğiyle Gelişen Ulusal Kimliğin Moda Anlayışını Nasıl Biçimlendirdiğini Ortaya Koyuyor

Yeni Zelanda Moda Müzesi tarafından hazırlanan “Moana’da Etkileşim: Aotearoa’yı Günümüzde Giydirmek” başlıklı sergi, Yeni Zelanda’nın (Maori dilinde Aotearoa) Pasifik Okyanusu’ndaki (Te Moana-nui-a-Kiwa) coğrafi konumu bağlamında gelişen tasarım anlayışının nasıl biçimlendiğini ortaya koyuyor.

Küratörlüğü, Doris de Pont ve Dan Ahwa tarafından gerçekleştirilen sergi ve sergi için hazırlanan yayın, deniz göçmenliği tarihinin ve kültürel etkileşimin nasıl görünür olduğunu giyim-kuşam üzerinden belgeliyor. Yani Zelanda’da, çok sayıda insanın kuşaklara yayılan göç hareketleri ile birlikte, ortak kimlik algısı ve kendini ifade etme biçimi yıllar içinde değişikliğe uğramış durumda, bu nedenle; kim olunduğuna yönelik algı ve nasıl bir anlayışla giyinildiği, geçmişte gerçekleşmiş ve günümüzde de sürmekte olan yolculukları yansıtıyor. Örneğin sergide yer alan Trelise Cooper‘ın tasarladığı giysi, misyonerlik faaliyetlerinin gerçekleştiği günlerini akla getirirken; Tukua Turia ve Karen Walker‘ın hazırladığı cübbe esin kaynağını, Neil Adcock‘un bir yorumu olan dans eden -geleneksel bir takı olan- Hei Tiki tasarımında buluyor.

Moana 2

1.

moana 3

2.

“Moana’da Etkileşim: Aotearoa’yı Günümüzde Giydirmek” Aotearoa’da yaşayanların Pasifik’teki coğrafi yerinin, ayrıksı Aoetrya kimliğinin gelişimine ve kendi olma duygusuna götüren anlayışı anlama arayışında olan bir sergi olarak izleyicilerin karşısına çıkıyor.

Sergi, 06 Eylül 2020 tarihine kadar Canterbury Müzesi‘nde olacak.

 

(Kaynak: nzfashionmuseum.org.nz, ccc.govt.nz, metromag.co.nz)

 

 

Ertuğrul Fırkateyni’nin Top ve Mermileri 127 Yıl Sonra Gün Işığına Çıkarıldı

Japonya’ya yapılan ziyaretten dönerken 1890 yılında Pasifik Okyanusu’nda 550 denizcisiyle batan Ertuğrul Fırkateyni’nde sürdürülen kazı ve kurtarma çalışmalarında top, mermi ve gülleler gün ışığına çıkarıldı. 17 metre derinlikten çıkarılan ve ilk defa zırh delen olarak 1860’lı yıllarda kullanılan mermiler, dünyadaki en eski örneklerinden.

Pasifik Okyanusu’nda batan Ertuğrul Fırkateyni’nde 11 yıl önce başlayan kazı ve kurtarma çalışmalarının bu yılki ayağı, Ocak’ta başladı. Ertuğrul’un battığı kayalıklardan 200 metre açıkta ve 30-40 metre derinlikte, çalışmalar yürütülüyor.

Japon ve Türk dalgıçların ortaklaşa yaptığı 120 dalışta; Osmanlı gemisine ait İngiliz Palliser marka 3 adet 52 kilo ağırlığında top mermisi ile 3 adet 30 kilo ağırlığında top mermisi dalgıçlar tarafından 127 yıl sonra gün ışığına çıkarıldı. Kurtarma çalışmaları sırasında ayrıca porselen tabaklar, gemiye ait ahşap ve metal parçalarda çıkarıldı. Eserler Kushimoto kentindeki Ertuğrul Araştırma Merkezi ve Konservasyon Laboratuvarı’na getirilerek üzerinde çalışmalara başlandı.

ertuğrul 3

 

ertuğrul 5

etuğrul 6

ertuğrul 1

ertuğrul 4

Ertuğrul Fırkateyni’nin Kısa Geçmişi

Ertuğrul Fırkateyni 1890 yılında II. Abdülhamit tarafından bir iyi niyet elçisi olarak Japonya’ya gönderilmişti. Bin bir zorlukla Japonya’ya varan denizcilerimiz dönüş yolunda Kushimoto açıklarında bir fırtınaya yakalanmışlar, Ertuğrul kayalıklara çarparak parçalanmıştı. 630 denizcisiyle 11 ay süren bir seferin ardından Japonya’ya varan Ertuğrul Fırkateyni Japonya’da İmparator Meici tarafından ihtimamla karşılanmış, İmparator’un isteği üzerine gemi komutanı Osman Paşa, konuşmasını Türkçe olarak yapmıştır.

Zorluklarla tamamladıkları bu önemli görevden sonra denizcilerimiz tayfun mevsimi olduğu halde dönüş yolculuğuna çıkmışlardır. Ertuğrul Japonya’nın güneyinde Oshima adası açıklarında kayalıklara çarparak parçalanmış, Osman Paşa dahil 550 gemici şehit olmuştur.

(Kaynaklar: haberturk.com, ntv.com.tr, dha.com.tr)

Pasifik Okyanusu’ndaki Kayıp Bir Kıtanın Zihinsel ve Görsel Aranışı: “Muthoscapes”

Aslı Çavuşoğlu’nun “Muthoscapes” adlı eseri, 11 Haziran – 18 Eylül 2016 tarihlerinde düzenlenen Manifesta – The European Biennial of Contemporary Art’ta yer almıştı.

Çavuşoğlu, Mu kıtasını, kayıp bir kıta olarak görmek yerine; yitik bir kıta olarak yeniden gündeme taşıyor. Coğrafyada izlerini aradığı Mu ile genlerimizde kayıtlı arkaik insanı ve ona ait merakı uyandırdığı gibi ve modern çağın insanının düş gücünü harekete geçiriyor.

Çalışma ile ilgili olarak SAHA’nın sitesinde yer alan açıklama “Muthoscapes” in altyapısını ve üretim sürecini anlatıyor:

“Antik Yunanlılar için, muthos “efsane” (myth) dışında bir şeyi ifade ediyordu. Muthos, dünya ve insanoğlunun gerçek kökenini ortaya çıkaran bir hikâyeyi tanımlıyordu. Atlantis’e benzer hikâyesi olan Mu, – bazıları tarafından Pasifik Okyanusu’nda uzun zaman önce varolduğu düşünülen kayıp bir kıta – 20. yüzyılın başından bu yana, ütopik düşleri, kayıp zeminleri ve ağıtsal cazibeyi temsil etti. Herhangi bir özlemle hayal edilen veya hatırlanan mekân, zaman ya da durum “Mu” olarak atfedilebilir. Aslı Çavuşoğlu’nun projesi, İsviçre manzara resimlerindeki bu ütopyayı arar.

Antikacılar ve bit pazarlarından toplanan bu manzara resimleri incelenerek röntgenleri çekildi. Çavuşoğlu’nun rehberliğinde, Evren Kıvançer ressamın orjinal fırça darbelerine bağlı kalarak yeşil pas (patina) ve vernik katmanlarını silmek için restorasyon teknikleri kullanarak yüzeyin altındakini ortaya çıkarıyor. Çavuşoğlu, bu çalışmasında, sanat eserinin özgün durumu ile insanoğlunun kökenleri arasındaki bağlantıları kuruyor. “

mu

mu3

(Kaynaklar: saha.org.tr, aslicavusoglu.info)