Meredith Martin’in ve Gillian Weiss’in kaleme aldıkları “Denizlerdeki Güneş Kral – 14. Lui’nin Yönetiminde Fransa’da Deniz Sanatı ve Kadırga Forsalığı” başlıklı yapıt, uzun bir hükümdarlık dönemi ve kültürel-siyasi gücü ile bilinen kralın, kendi tahtını üzerine kurduğu zalimce işleyen kölelik sistemini açıklarken; bu güç ilişkisinin deniz sanatındaki görünümlerini ortaya koyuyor.
Fransa tahtında 1643-1715 yılları arasında hüküm süren “Güneş Kral” 14. Lui, ülkenin yalnızca en kültürlü kralı olarak değil; ancak aynı zamanda; pek savaşın başlamasına neden olan, kentleri toplarıyla bombalayan ve ‘Nantes Buyruğu’nun yürürlülükten kaldırılmasının ardından Fransız Protestanlarına yaptığı zulümle, en acımasız devlet yöneticilerden biri olarak tarihe adını yazdırdı. Tüm bu sayılanlara ek olarak; Martin’in ve Weiss’in kaleme aldıkları “Denizlerdeki Güneş Kral” başlıklı bu yapıtta, kanıtlarla öne sürdükleri üzere, kral, kadırgalarında kürek çekmeleri için çok sayıda köleyi, forsa olarak kullanmıştı.
Teoride Fransa’da köle olmadığı, Fransa topraklarının zincirleri kıran bir yer olduğu söylenir. Ancak hem suçluların arasından devşirilen ve hem de özellikle 1685 yılından sonra Protestanlarından oluşturulan bu köleler, Doğu ve Güney Akdeniz çevresinde bulunan Osmanlı ve Kuzey Afrika pazarlarından satın alınarak; kralın kadırgalarından kullanılıyordu. Kölelerin sayısı 1664 yılıda 300 iken; bu sayı 1670 yılında 2000’e ulaşmıştı. 1700’lü yıllardan sonra sayıları düşüşe geçen köleler, kadırgaların artık modern deniz savaşlarındaki etkinliğinin yitirmeye başlamasınının ardından, 1748’de tamamen ortadan kayboldu.
Kölelik, özellikle Marsilya ekonomisinin ve Fransız Donanmasının bu kentteki üssünde bulunan Levant Filosuna bağlı kadırgaların ayrılmaz bir parçası haline gelmişti. Gemiler denize açılmadığı zamanlarda, köleler, zincirlerine bağlı olarak; Marsilya tüccarlarının yanında çalışıyorlar ya da limandaki dükkanları işletiyorlardı. Diğerleri ise çeşitli kişilerin emrinde uşak olarak iş görürken, bazıları da sanatçılara modellik yapıyorlardı. Kral Lui’nin bakanlarından biri olan Jean-Baptiste Colbert’in ‘Mustafa’ adında, daha sonra, elde ettiği bir resmi izin belgesiyle, memleketine dönen, bir Türk kölesi bulunmaktaydı. Kadırgalardaki, kölelerin pek çoğunluğu, müslümanlardan oluşmaktaydı. Hatta öyle ki, Marsilya’da 1723 yılında Sünnilerle Şiiler arasında büyük bir çatışma patlak vermişti.
Jean Baubé (1680), Topa konulmuş bir Türk betimi.
Yontu, günümüzde ‘Brest Ulusal Deniz Müzesi’ bahçesinde açık alanda sergileniyor.
theartnewspaper.com
Kral Lui, Osmanlı İmparatorluğunun ticari ve stratejik olarak müttefiki durumundaydı; ve o dönem Fransa, ülkede baş gösterebilecek açlık tehlikesine karşı, Osmanlı’da gelen hububata bağlı durumdaydı. Kralın konsüllerinin görevlerinden biri de donanmayı hem hristiyan hem de müslüman kölelerle sürekli beslemekti. Fas’lı büyükelçilerin 14. Lui’nin Bakanlar Kurulu’na ilettikleri tüm ricalara karşın; Fransız Donanması için, özellikle sağlıklı Müslüman köleler, özgür bırakılmak ya da Müslüman ülkelerdeki hrsitiyan kölelerle takas edilmeyecek kadar değerli bir konumdaydı. (Hristiyanlığa geçerek, kadırgalarda çalışmaktan kurtulma olasılığı olmasına karşın, müslüman kölelerin yalnızca %4.5’i din değiştirmeyi kabul etmişti)
14. Lui döneminin siyasi güç ve egemenlik simgesinin bir görünümü olarak, Müslüman esirler, başlarına giydikleri sarıklarla, zincirlere vurulmuş olarak, hem Versay Sarayı’nın ‘Aynalı Salon’unun tavanındaki fresklerde hem de bir yontu biçiminde, kralın kendi gemisinin pupa’sında ve üstelik kralın ayaklarının dibine yerleştirilerek, betimleniyordu.
Bazı kadırgalardaki köleler, Afrika kökenlilerden oluşmaktaydı. Kitabın yazarları Martin ve Weiss tarafından ortaya çıkarılan bir belgede, 1680 yılında, saray yerleşkesindeki büyük kanalda yüzdürülecek bir kadırgada, henüz satın alınmış olan kölelerin, kürek çekmelerinden önce kral tarafından teftiş edildiği belirtiliyordu. Hatta orada bulunan bir tanığın, giydikleri sarı renkli şortlar dışında bedenleri çıplak olan bu 54 adet Afrikalı için “kara renkli derileri adeta verniklenmiş gibi parıldıyordu” biçimindeki ifadesine de belgeye yer veriliyordu.
Pierre Puget, “Pupadan Görünen Bir Kraliyet Kadırgası” (1668-69)
theartnewspaper.com
İyi hazırlanmış ve derin bir çalışmanın ürünü olan kitapta, daha önce yayınlanmamış, kadırga kölelerinin (Simirnalı Ahmet, Belgratlı Mustafa vbg) listesini içeren ilüstrasyonlar, güncel baskılar ve kadırgaları alçak /yüksek kabartmalarla bezeli öğeleriyle betimleyen çizimler ayrıca Marsilya kentine ait görünümler yer alıyor.
Martin ve Weiss, kitabın kapsamı içinde Lui’nin kadırga forsalarının kullanım biçimini, diğer Avrupalı hükümdarlarıyla olan ilişkisi içinde değerlendirmeye almadığı gibi; aynı yaklaşımla, Osmanlı’nın ve Fas’lıların ne yaptığına ilişkin bağlamı da benzer biçimde dışarıda tutuyor.
(Kaynak: theartnewspaper.com)