Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

‘Akdeniz Sualtı Arkeoloji Müzesi’, Türk Denizlerinde Bulunan Batıklarda Keşfedilen Yapıtları Çatısı Altında Barındıracak.

Yapımı süren Akdeniz Sualtı Arkeoloji Müzesi, Akdeniz kıyılarında saptanan 400’den fazla batıktan elde edilen eserlerin yanı sıra Antalya Müzesi’nde bulunan eserleri de çatısı altında barındıracak.

Türkiye’nin ikinci su altı arkeoloji müzesinin inşaatı, Kemer’de bulunan Idyros Antik Kenti’nin içerisinde yaklaşık 3 bin metrekarelik bir alanda sürdürülüyor. Kültür Bakanlığı tarafından Türk denizlerinde ‘Geleceğe Miras Projesi’ kapsamında sürdürülen arkeolojik kazılarda, bugüne kadar çok sayıda buluntuya ulaşılmıştı. Elde edilen birikimin, yapılan çalışmalarla her geçen gün büyük bir kapsama ulaşmış olması, özel bir müze gereksinimini ortaya çıkarmıştı. Bu gereksinim çerçevesinde yapımına başlanan ve önümüzdeki yıl tamamlanması öngörülen müzenin hem bilimsel hem de turistik açıdan önemli bir eksiği dolduracağı belirtiliyor.

Antalya Kültür ve Turizm İl Müdürü Candemir Zoroğlu yaptığı açıklamada, Akdeniz kıyılarında saptanan 400’den fazla batıktan elde edilen seramik tabak, kap kacak ve amfora gibi eserlerin müzede sergileneceğini ayrıca Antalya Müzesi’nde bulunan başta Kumluca Batığı olmak üzere buluntuların ve eserlerin de yeni müzede yer alacağını belirtti.

Kemer ve Yöresi Tanıtım Vakfı Başkanı Volkan Yorulmaz ise müzenin Idyros Antik Kenti’nde yapılıyor olmasının bölgenin kültür turizmini uluslararası bir niteliğe ulaştıracağına dikkat çekere şunları söyledi, “Kemer, müzenin tamamlanmasıyla tarih ve kültür anlamında bambaşka bir nokta olacak, bir çekim merkezi haline gelecek. Hem acenteler, hem turistler hem de otelciler açısından çok önemli bir proje. Deniz, kum, güneş üçlüsünün dışında farklı turizm destinasyonlarına ihtiyacımız var, kültür de en önemli unsurlardan biri. Bu açıdan müzeyi önemsiyoruz.”

(Kaynak: aa.com.tr)

Dana Adası’ndaki 3000 Yıllık Tersanede Gerçekleştirilen Yeni Kazılarda 14 Sandal Çekek Yeri ve Sarnıçlar Bulundu

(Alıntılanan bu haber, arkeolojihaber.net adlı sitede “3000 Yıllık Tersanede 220 Sarnıç ve 14 Sandal Çekeki Bulundu” başlığı ile yayınlanmıştır. )

Mersin’in Silifke ilçesine yakın Dana Adası’ndaki 3000 yıllık tersanede, 220 sarnıç ve 14 sandal çekek yeri bulundu.

tersane 1.jpeg

Uluslararası Sitler ve Anıtlar Konseyi (ICOMOS) Sualtı Kültür Mirası Komisyonu Genel Sekreteri Doç. Dr. Hakan Öniz, Kültür Bakanlığı izniyle ve Silifke Müzesi Başkanlığı’nda Mersin’in Silifke ilçesinde bulunan Dana Adası üzerindeki çalışmaların 2015 yılında başladığını belirtti. Bilimsel danışmanlığı yaptığı çalışmalarda Dana Adası’nın arkeolojik öneminin giderek yoğun biçimde ortaya çıktığını kaydeden Doç. Dr. Öniz, “Dana Adası’nda 2016 yılında 276 antik çekek yeri ortaya çıkarmıştık. Geçen yıl ve bu yıl ise toplam 220 sarnıç tespit ettik. Bunların hepsinin tek tek çizimleri yapıldı, hacimleri hesaplandı. 2018 yılında yaptığımız çalışmalarda gemilerin sandallarının da özel çekek yerlerinde yapıldığını gördük. Bu da muhtemelen bu alanda dünyada ilk kez karşımıza çıkıyor. Özel olarak dizayn edilmiş 14 sandal çekek yeri tespit ettik” dedi.

Tunç Çağı’ndan itibaren önemli bir tersane

Dana Adası’ndaki antik tersanenin dünyadaki varlığını ve bütünlüğünü korumuş en büyük ve muhtemelen en eski tersane olabileceğini düşündüklerini aktaran Doç.Dr. Öniz, “Bu tersanenin en az 3000 yaşında olduğunu tahmin ediyoruz. Tunç Çağı’ndan itibaren Demir Çağı, Klasik Dönem, Helenistik Dönem, Roma ve Bizans dönemlerinde çok yoğun kullanıldığını gösteren kanıtlara ulaştık. Savaş ve ticaret gemilerinin yapımı gerçekleşmiş. Döneminin denizcilik endüstrisini yansıtan muazzam bir tersane” diye konuştu.

Adada 12000 kişinin yaşadığını düşünüyoruz

2018 yılı çalışmalarında tersane işçileri, güvenlikte kullanılan askerler, tersane işçilerinin aileleri olmak üzere ada üzerinde yaşayan toplam nüfusun kaç kişi olduğuna yönelik bir çalışma da yürüttüklerini belirten Doç. Dr. Öniz, şunları kaydetti:

“Çalışmalarımızda ada üzerindeki 220 sarnıç tespit ettik, ama bunların 300’den fazla olduğunu düşünüyoruz. En az 12 bin kişinin yaşadığını düşündüğümüz adada bu sarnıçlar sayesinde su problemi olmadan hayatın sürdürüldüğünü tahmin ediyoruz. Adada tarım için kullanılabilecek arazi kısıtlı sahada yapılmış. Kendilerine yetecek kadar tarım yapmaya çalışmışlar. Hayvancılık hemen hemen hiç yok. Ada üzerinde M.Ö.6’ncı binlerde yaşam olduğunu tespit ettik. İnsanlar en azından o dönemde adaya avlanmaya gelmiş. Muhtemelen M.Ö. binden itibaren de ada üzerinde tersane endüstrisi başlamış.”

tersane 3

Kilikya korsanlarının gemileri de bu adada yapılmış

Dana Adası’nın Kilikya bölgesindeki tüm kentlerle ilişki içinde olduğunu da anlatan Doç. Dr. Öniz, “Adanın Kıbrıs ile de bağlantısı var, çünkü M.Ö. 7-6’ncı yüzyıla tarihlenen Kıbrıs amforaları bulduk” dedi.

Yüzey araştırmaların adada en az 8 bin yıldır insanların varlığını kanıtladığını ifade eden Doç. Dr. Öniz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Halen adadaki tersane alanındaki bazı yapıların dünyada benzeri yok. Yapılan çalışmalar, M.Ö. 2 ve 1’inci yüzyıllardaki meşhur Kilikya korsanlarının gemilerinin de bu adada yapıldığını kanıtlıyor. Bu tersanenin dünyada ayakta kalan bir benzeri yok. Dana Adası, denizcilik ve tersanecilik alanında dünyada bugüne kadar bilim dünyasının görmediği birçok yeni şeyi karşımıza çıkarmaya devam ediyor.”

tersane 4

‘Ada üzerinde kazı çalışmalarına başlamayı planlıyoruz’

Türkiye’nin, dünya denizciliği için eşsiz bilgi kaynağını korumayı başardığını vurgulayan Doç.Dr. Öniz, “2018 yılında şu ana kadar ada üzerinde yüzeyden görülebilen yapıların tespitleri ve çekek yerlerinin çizimleri ve plana alınması gerçekleşti. Artık bundan sonraki hedefimiz Dana Adası’nın gerçekte hangi dönemlerde kullanıldığını tam olarak kanıtlayabilecek bilimsel verilere ulaşmak. Bunun için de Kültür Bakanlığı ile birlikte ada üzerinde kazılara başlamayı hedefliyoruz. Bu kazılar dünya denizcilik tarihine önemli katkılar sağlayacak” ifadelerini kullandı.