A. Geotina’nın, “İnciler” Başlıklı Çalışması, Filipinli Sörf Yapan Kadınlar İmgesiyle; Feminizm, Sürdürülebilirlik, İklim Değişikliği ve Okyanuslar Arasında Kavramsal Bir Bağ Kuruyor.
Sanatçı Archie Geotina’nın “İnciler” başlıklı fotoğraf projesi; feminizm, sürdürülebilirlik, iklim değişikliği kavramlarından yola çıkarak okyanusların yaşamsal durumuyla ilişki kuruyor.
Barselona Deniz Müzesi’nde izleyicilerin karşısına çıkan çalışma, söz konusu güncel konuları kapsayan, bunları arakesitlerde bir araya getirerek, bu konular arasında geçişler yapan, kuramsal alt yapısı olan bir girişim.
Sömürgecilik çağında Pasifik Okyanusuna düzenlenen keşif amaçlı deniz seyirleriyle bu coğrafyalarda karşılaşılan kültür ürünleri Batı dünyasında büyük ilgi görmüştü. Pasifik’te bulunan Filipinler de köklü denizcilik kültürü bulunan bir adalar ülkesi olarak öne çıkmakla birlikte aynı zamanda denizle dünyada benzeri olmayan ilişki kuran toplulukların da bulunduğu bir coğrafya olmasıyla da bugün hala ilgi çekmeyi sürdürüyor.
İlk olarak 2021 yılında Filipin Bağımsızlık Günü olan 12 Haziran’da sergilenen Archie Geotina’nın ‘İnciler’ fotoğraf dizisi, Filipinlerdeki bu deniz kültürünün üzerine eğilirken, bu defa bu kültürü kadınların yaşamları çerçevesinde ele alarak, sürdürülebilirlik bağlamında okyanuslarla bir bağ kuruyor.
Proje, geleneksel kıyafetlerle sörf yaparken betimlediği Filipinli kadınlar aracılığıyla, hem kadınların fiziksel gücünü ve sağlamlığını vurguluyor, hem de toplumsal cinsiyet normlarına, geçmişten günümüze kodları sürmekte olan sömürgecilik mirasına meydan okumalarını yüceltiyor.
mmb.cat
Dalgalara hükmeden kadınların görüntüsü yalnızca çok boyutlu güç kavramını vurgulamakla kalmıyor, aynı zamanda sörf yapan kadınlarla ilgili anlatıyı yeniden tanımlayarak onları güçlü ve zarafet timsali olarak betimliyor. Ancak proje, yalnızca feminist göndermelere yer vermiyor; aynı zamanda sürdürülebilirliğe ve iklim değişikliğine de değinerek okyanusların sahip olduğu doğal güzelliğe ve kırılganlığa da vurgu yapıyor.
thepearlsproject.online
Geotina’nın denizle olan bağı ve icra ettiği sanatı aracılığıyla ona hakkettiği yeri verme arzusuyla ortaya çıkan çalışma, doğal ortamların arka planını oluşturduğu, sörf yapan kadınlar ile okyanus arasındaki etkileşimi ifade ederek, deniz ortamlarının korunmasının ne denli önemli olduğunu vurguluyor. Bu yönüyle sürdürülebilirliğe odaklanan çalışma, doğal malzemelerle üretilen geleneksel Filipinler kökenli kumaşlarının kullanılmasını ve çevre dostu uygulamalarının önemi konusunda bir gündem oluşturmayı amaçlıyor.
Öte yandan iklim değişikliğinden olumsuz yönde etkilenen, dünyadaki yaşamın sürdürülmesi için başat bir önem taşıyan okyanuslarımızın korunması için bir eylem çağrısı niteliği de taşıyor.
(Kaynak: thepearlsproject.online, mmb.cat)
Mimarlık Ofisi “Dada”nın Filipinler’deki Kıyısal Bölgelerde Yaşayan Topluluklar İçin Ürettiği Proje, Gelgit ve Güneş Enerjisini Kullanan Yüzen Birimlerden Oluşuyor.
Artan insan nüfusunun ve küresel ısınmanın gelecekteki yaşam koşulları üzerinde doğuracağı olumsuz sonuçlara Filipinler-Manila’da konumlu mimarlık ofisi “Dada”, özellikle kıyılarda yerleşik topluluklar için yüzen yaşam birimlerinden oluşan bir öneri getiren “Currents for Currents’ adlı proje ile çözüm arıyor.
Deo Alrashid Trevecedo Alam, Pierre Michael Monjardin ve Robert Andrew P. Galano‘nun içinde yer aldığı Dada tasarım takımı tarafından özellikle Filipinler‘in coğrafi bağlamına uygun olarak ortaya koyulan bu öneri; coğrafyanın ve doğanın sert yüzünün etkilediği kıyısal bölgelerdeki yaşamsal koşullarla ve gerekli enerji altyapı sistemlerinin olmamasının yarattığı yoksunlukla mücadele etmeyi amaçlıyor.
Dada‘nın tasarımcıları kıyılarda yaşayan bu toplulukların var olan durumunu şu sözcüklerle açıklıyor: “Üzerinde yaşanacak toprak alanı ve kaynak yetersizliğiyle, denizin neden olduğu gelgit ve fırtına kaynaklı büyük dalgaların arasında çapraz ateşin ortasında kalmış durumdalar“.
Bu toplulukların, böylesine zor koşullar altında yaşamak zorunda kalmaları nedeniyle, acil olarak; “deniz”i ve “mimarlık” mesleğinin bakış açısını bir araya getiren, yenilikçi çözüm önerilerine yer veren, güvenli ve sürdürülebilir bir niteliği bulunan yapılara gereksinim bulunuyor. İşte, “Currents for Currents”, denizin sürekli değişen koşullarına uyarlanabilen esnek yapı önerisi getirirken; projenin özü, denizde olmak durumunu yapıların işleyiş açısından bir avantajı olarak kullanan, tasarımın kendisinde yatıyor. Böylece yaşam birimlerinin kendi içine yerleştirilmiş teknolojik sistemler aracılığıyla elde edilen, gelgit enerjisini ve güneş enerjisini kullanarak, burada yerleşik tüm topluluğun enerji hatlarına olan zorunluğu bağını sona erdirerek, tamamen kendi kendine yeterli bir sistem olmasını sağlıyor.
Bu sistemler yalnızca burada yaşayanlar için, sürdürülebilir ana kaynağı bulunan birer yaşam birimi sağlamakla kalmıyor aynı zamanda tarımla uğraşan çevredeki karasal topluluklar için de elektrik sağlayarak; geçim ve gelir kaynağı oluşturuyor.
Her ne kadar proje esas olarak Filipinler‘in çevresel koşulları için tasarlanmış olsa da, evlerin tasarımında kullanılan çerçeve strüktürlerin malzemesi olan döküm plastiklerin her yerde hem kolay sağlanabiliyor olması, hem de yapım sürecini kolaylaştırması; bu tasarım önerisini dünyanın her yerindeki tüm kıyısal topluluklar için uygulanabilir kılıyor.
(Kaynak: designboom.com)