Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Danimarka Deniz Müzesi, Ülkenin 400 Yılını Denizcilik Tarihi Üzerinden Ele Alırken, Gerçekleştirilen Sömürgeciliğin Etkisini Masaya Yatırıyor.

Danimarka’nın 400 yılını, denizcilik tarihi çerçevesinde ele alan “Denizciler-Danimarka Tarihinin 400 Yılı”, Danimarka Deniz Müzesi’nde açıldı.

Sergi, denizcilik etkinliklerini ülkenin sömürgecilik tarihi bakımından değerlendirerek, ülkenin varsıllık kaynağını tarihsel olarak masaya yatırıyor.

Tarihi boyunca denizcilikleriyle öne çıkan Danimarkalılar, tecim yapmak, kendilerini varsıllaşacak kaynaklar aramak ya da yeni coğrafyaları keşfetmek amacıyla yelken açmışlardır. Tüm bu denizcilik etkinlikleri, yüzyıllar içinde Dan’ların kendilerini çevreleyen denizleri tanımalarını sağlamıştır. Elde edilen bu bilgi birikimi, ülke için ilerleyen yüzyıllarda sömürgecilikle birlikte ortaya çıkan yeni coğrafyalara ulaşma arzusunun itici gücü haline dönüşecektir.

Danimarka’nın değerli mallar elde etmek için dünyanın dört bir yanına gemiler gönderen diğer Avrupa ülkeleri arasında transatlantik köle ticaretine etkin olarak yer aldığını vurgulayan sergi, Danimarka’da gelişen varsıllığın kaynağını da açıkça ortaya koyuyor. Asya’dan, Batı Afrika’dan, Karayipler’den ve Grönland’dan deniz yoluyla ülkeye ulaşan tecim malları, Danimarka’ya büyük bir varsıllığı taşırken, bir yandan da bu durum, dengeyi dünyanın diğer bölgelerindeki toplumların yaşamları, özgürlükleri ve gönençleri (refahları) pahasına bozulmasına neden olmuştur.

Sergide yer verilen, birçoğu bir zamanlar Danimarkalı seçkinlere ait olan nesneler, sömürgeciliğin, kolonileşmenin itici bir güç haline getirdiği denizciliğin ve küreselleşmenin ilk adımlarının yaşandığı bir çağın tanıklığını taşırken, aslında bu kapsamlı öyküyü kazananın tarafından anlatıyor.

Çok boyutlu insan öyküleri

Ayrıca sergi, 400 yıllık süreçte denizcilik anlamında elde edilen başarılar kadar, insani zaaflar ve duygularla da örülmüş geniş bir çerçeveden; özlemlere, korkulara, kurulan düşlere ve amaçlara ulaşma yolunda ortaya konulan yaratıcı çözümlerle de izleyicilerin karşısına çıkıyor.

12 yaşındaki bir kamarotun bir gemiyle ilk uzun yolculuğuna çıkışının anlatısından; Asya, Altın Sahili, Batı Hint Adaları ve Grönland gibi farklı coğrafyalarda kâr peşinde koşan ticaret şirketlerinin çoğunlukla, yerel topluluklara büyük insani bedellere malolan tutumlarına, 20. yüzyılın ortalarında Tayland’daki Mosquito Bar’da parti yapan denizcilere dek çok sayıda insan öyküsüne yer veriyor.

Ayrıca tarihsel kırıma noktalarını ve toplumsal dönüşümleri insan yaşamları üzerinden ele alan sergi, 1800’lerde denizcilik tarihi ve kıyılarda yerleşik toplumlar açısından büyük değişikliklerin habercisi olan buharlı geminin gelişini aktarırken, iki kaptanın gözünden İkinci Dünya Savaşı sırasında Danimarka’nın Alman işgaline uğramasıyla yaşanan zor günlerin betimini de izleyicilerin dikkatine sunuyor.

400 yıllık geçmişe çağdaş yorum

Birçok çağdaş sanatçı, başta film yönetmeni Simon Bang, görsel sanatçı Rose Eken ve yazar Jesper Wung-Sung denizciliğin yarattığı küresel etkiyi hem eleştirel olduğu kadar mizahi bir yaklaşımla da ele alan yerleştirmeler, filmler ve yeni yazılmış kurgularla sergiye katkıda bulunuyor.

“Denizciler- Danimarka Tarihinin 400 Yılı”, sürekli sergi olarak Danimarka Deniz Müzesi’nde görülebilecek.

(Kaynak: mfs.dk)

Danimarka Deniz Müzesi’ndeki “Baltık Denizi’nin Gizemleri: Derinliklerden Yükselen Yankılar”, Baltık Denizinin Yüzyıllar Boyunca Bozulmadan Sakladığı Batıkları Gözler Önünde Seriyor.

“Baltık Denizi’nin Gizemleri: Derinliklerden Yükselen Yankı” başlıklı sergi, sahip olduğu deniz ortamı sayesinde batık gemileri yüzyıllar boyunca bir müze saklayan Baltık Denizi’ni ve ve buradaki batıkları gözler önüne seriyor.

Baltık Denizi, Orta Çağ’dan günümüze kadar, kadar çeşitli dönemlerde “İkinci Dünya Savaşı da dahil olmak üzere, çeşitli nedenlerle sulara gömülmüş, sayısı yüz bini geçen gemi enkazını derinliklerinde barındırıyor. Burada özellikle Baltık Denizi’nin sahip olduğu önemli bir özellik öne çıkıyor. Denizel ortam sayesinde bu batıklar, yüzyıllar boyunca kendisini son derece iyi bir biçimde muhafaza ediyor. Bu da onları, adeta battıkları anda dondurulmuşcasına bir zaman kapsülü haline getiriyor.

Okyanusun Sesi‘ adlı İsveç merkezli vakıf, fotoğrafçı Jonas Dahm ile işbirliği içinde gerçekleştirdiği çalışmada, vakfa bağlı dalgıçlar, Baltık Denizi’nde derinliklerinde 400’den fazla batığı keşfetmiş ve görüntüleyerek kayıt altına almışlardı.

Şampanya, porselen ve asker kemerleri gibi büyüleyici buluntuları muhafaza eden bu hayalet gemiler, aynı zamanda seyir ekipmanları, filikalar ve çeşitli yüklerle denizcilik tarihi açısından bulunmaz bir kütüphane işlevi de görüyor. Örneğin, 1495 yılında Kral Hans döneminde İsveç’e yaptığı bir yolculuk sırasında batan Danimarka savaş gemisi GRIFFIN, 1970’lerde keşfedilmişti. Batıkta gerçekleştirilen su altı kurtarma kazılarında, egzotik baharatlar ve askeri teçhizat da dahil olmak üzere, çok değerli eşyalar ele geçirilmişti.

Danimarka Müzesi’nde açılan sergi, uzun bir zamana yayılan bu su altı çalışmalarının bir anlamda semerelerinin izleyicilerin karşısına çıkarıldığı bir etkinlik niteliği taşıyor.

Üç sanatçının çağdaş yorumu

Sergide, Danimarkalı üç sanatçının sergide yer verilen nesnelerden esin alan yapıtlarına da yer verilerek, tarih, çağdaş sanatçılarının yaklaşımlarıyla yeniden yorumlanıyor.

Mimar ve sanatçı Amanda Betz, insan dramları ile deniz iklim koşullarını bir araya getiren kağıt yerleştirmeleri gerçekleştirirken, Fotoğrafçı Stig Stasig, batıkların Baltık Denizinin deniz tabanına düşen gölgelerinin adeta şiirsel soyutlamalara dönüştüğü sonar görüntülerini işliyor. Karikatür sanatçısı Emil Landgreen ise döneminin göz korkutan ortaçağ dönemi savaş gemisi GRIFFIN’in 50 m²’lik düşsel-kurgusal bir yorumunu ortaya koyuyor.

‘Baltık Denizi’nin Gizemleri: Derinlerden Yankılar’ 15 Kasım 2025’e kadar görülebilecek.

(Kaynak: mfs.dk)

Farklı Dönemlerden Gemi Maketlerine Yer Veren “Ships On Parade” Sergisi Danimarka Deniz Müzesi’nde Açıldı.

Farklı dönemlerden, ilgi çekici öykülere sahip gemi maketlerini içeren “Ships On Parade” sergisi özenli bir işçilikle ve çeşitli üretim yöntemleriyle, değişen ölçeklerde ortaya koyulan 250 adet gemi maketine yer veriyor.

Gemiler hiç bir zaman için yalnızca bir ulaşım aracı olmamışlardır. Görünenin ötesinde; öncelikle bir ruha ve kütüphaneler dolusu kitaba esin kaynağı olmuş ve olacak bir tarihe sahiptirler. Ayrıca belirtmek gerekir ki; tüm bu yazılı kaynakların dışında, gemi maketleri de, binlerce yıl boyunca, denizlerle ve gemilerle ilgili öyküleri somutlaştıran önemli ve değerli birer öğe haline gelmişlerdir. Bu modellerin çoğu da gemilerin ruhunu bizzat tanıyan denizciler tarafından büyük bir özveriyle üretilmiştir.

Danimarka Deniz Müzesi’nde açılan, 250 gemi maketini içeren, “Ships on Parade”, bir ampulün içine girebilecek kadar küçük boyutlu gemilerden, bir taşımacılık şirketinin konumlandırılan gerçeğe yakın dev ölçekteki modellere kadar, bu zanaate ilgi duyan herkesin ilgisini çekecek bir içeriğe sahip.

mfs.dk

Öte yandan sergide, bu ölçek çeşitliliğinin yanısıra ilginç öykülere sahip gemilerin modelleri de bulunuyor. Amerika’ya yolcu taşıyan ilk Danimarka bandıralı “Frederik VIII” ya da battıktan sonra arkasında iz bırakmadan kaybolan eğitim gemisi “Copenhagen” bu maketler arasında yer alıyor.

mfs.dk

Sergi kapsamında ziyaretçiler, haftasonlarında ya da Danimarka’da okuların tatil olduğu günlerde müzede yer alan “Denizcinin İşliği”nde adlı çalışma alanında düşledikleri bir gemini maketini yapabilecekler.

(Kaynak: mfs.dk)

Venedik’in Tarihini Deniz Cephesinden Ele Alan “Venedik – Denizin Gücü” Başlıklı Sergi, Danimarka Deniz Müzesi’nde Açıldı.

Danimarka Deniz Müzesi’de açılan “Venedik – Denizin Gücü” başlıklı sergi, kentin öyküsünü, yüzyıllar boyunca özel bir deniz süper gücü olarak gelişip, serpilmesine olanak veren ‘deniz’ cephesinden bakarak anlatıyor.

Venedik’in sahip olduğu varsıllık ayrıca askeri, finansal, politik ve kültürel alanlarda sağlanan tüm başarılar, tarih süresince kenti çevreleyen denizle doğrudan bağlantılı olmuştur. 117 adet küçük adacık üzerine inşa edilen Venedik’te tüm taşımacılığın deniz üzerinden sağlanıyor olması; bu durumuyla farklı bir kentsel görünüme sahip olan bu tarihi yerleşim odağını, olağanüstü bir denizci kent durumuna getirmişti.

Marko Polo’nun da yaşadığı dönemlere denk gelen, 1300 yılında kent, 36.000 denizciye ve 3000’den fazla gemiye ev sahipliği yapmaktaydı. Venedik’e bu gemilerle Uzak Doğu’dan getirilen ipek ve baharat, daha sonra buradan Avrupa’nın diğer ülkelerine taşınmaktaydı. İşte bu ticaret, Venedik Cumhuriyeti’nin olağanüstü bir varsıllığa kavuşturmaktaydı. Günümüze geldiğimizde ise bu defa büyük yolcu gemileri, kente yüksek miktarlarda turizm gelir akışı sağlamakla birlikte, aynı zamanda bir yük de getiriyor. Öte yandan iklim değişikliği, su seviyesindeki yükselme ve kitlesel turizm, Dünya Kültür mirası olan Venedik’e bir tehdit oluşturuyor.

Sergi için Venedik Müzelerinden getirilen 100’den fazla ilgi çekici kültürel nesne, ayrıca Rönesans ustalarının tabloları ve 18. yy’dan ipek giysiler yer alıyor. Sergi kapsamında bu tarihi yapıtlar, kıyısal yerleşim yerlerinin karşı karşıya kaldığı iklim kaynaklı sorunların çözümüne yönelik olarak mimarlık ve kent planlama meslek dalları tarafından ortaya koyulan önerileri ve aktivistlerin tepkilerini dile getirdikleri asılarla (posterlerle) buluşturuluyor.

Sergi, aynı zamanda, Danimarka’nın tarih boyunca Venedik’le nasıl bir bağlantı içinde olduğunu anlatan anlatıları da içeriyor.

expona.net

expona.net

expona.net

expona.net

Zamanında, günde bir geminin yapımının bitirildiği söylenen Venedik Tersanesi, meraklı ziyaretçilerin ve casusların uğrak noktasıydı. Yakın zamanlara gelindiğinde ise, bu efsanevi kent, sanatçıların uğrak yerine dönüştüğü gibi bugün de dünyanın pek çok farklı insanın mutlaka görmek istediği yerlerin başında geliyor.

26 Ekim 2022 tarihinde açılan sergi, Expona, İtalya’dan Contemporanea Progetti ve Estonya’dan Estonya Deniz Müzesi’nin işbirliği ile yaşama geçiriliyor.

26 Ocak 2023 tarihine kadar görülebilecek olan “Venedik – Denizin Gücü”, bu tarihten sonra Estonya Deniz Müzesi’nde ziyaretçilerle buluşacak.

(Kaynaklar: mfs.dk, expona.net)

Danimarka Deniz Müzesi, Danimarka Kraliyet Ailesinin Resmi Yatı Olan “Dannebrog”un 90. Yaşını Bir Sergiyle Kutluyor.

Danimarka Kraliyet ailesine olan Dannebrog yatı, üstlendiği kurumsal iletişim yönüyle bir gemi olmaktan çok daha fazla bir işleve sahip. Her yıl düzenlenen seyirlerde, Danimarka limanlarına, Grönland’a ve Faroe Adalarına uğrayan yat, Danimarka monarşi ailesi üyelerini, buralarda yaşayan yerel Danlar ile buluşturuyor.

Böylece tüm kraliyetin egemen olduğu dünyayı birbirine bağlayan ‘Danneborg’, aynı zamanda ailenin denizlerdeki yaşam alanının çerçevesini de çiziyor.

İçinde bulunduğumuz 2022 yılında Kraliyet yatı artık 90. yaşına giriyor. Danimarka Deniz Müzesi, Danneborg’un bir asırlık yaşını bir sergi ile kutluyor. Ziyaretçileri, Kraliyet yatı ile 90 yılı kapsayan tarihi bir seyre çıkararak, denizle çok özel bağlar kurmayı bir geleneğe dönüştürmüş olan monarşi ailesinin üç kuşağını tanıma olanağı sunuyor. Kraliçe Margrethe II’nin kraliyet konutu işlev gören Danneborg’un, aynı zamanda bir eğitim gemisi, bir ev, monarşinin simgesi ve popüler ikon olarak çeşitli yönlerini gözler önüne seriyor.

kongehuset.dk

kongehuset.dk

Sergide, Kraliyete ait bazı gemi modellerine, Prens Yovakim’e ait 1870’li yıllardan denizci giysilerine, Kraliçenin gemide bulunduğu zamanlarda yaptığı sulu boya tablolarına yer veriliyor. Mürettebatın gemideki günlük işlerine ilişkin anlatıları da kapsayan sergide, özellikle kraliyet ailesinin fotoğraflarını içeren albüm, kraliçenin çocukluğunu yaz aylarında gemide geçirdiği döneme çok özel bir bakış sağlıyor.

Müzenin Danimarkalılarla yaptığı sözlü görüşmelerle elde ettiği, kişisel anılar ve çeşitli anlatılar ayrıca görseller yer veren sergi, Kraliyet Yatının bir imge olarak, hediyelik eşyalarda, dekorasyonda ve bira markalarında nasıl kullanıldığını da gözler önüne seriyor.

Kraliyet ve Kraliyet Koleksiyonları Kurumu işbirliği ile gerçekleştirilen sergi, 21 Ağustos 2022 tarihine kadar müze de ziyaret edilebilecek.

(Kaynak: mfs.dk)

Deniz Kültürünün Modayı Nasıl Etkilediğini Gözler Önüne Seren OCEANISTA, Danimarka Ulusal Deniz Müzesi’nde Açılıyor

Denizler ve deniz yolculukları, her zaman Moda tasarımı için en büyük esin kaynaklarından biri olmuştur. Moda tarihinin bu özel sayfası, Danimarka Deniz Müzesi’de 2021 yılının başlarında açılacak olan OCEANISTA sergisinin odaklandığı bir konu olarak; ele alınıyor.

Sergi; giysiler, filmler, görseller ve söyleşiler aracılığıyla, modanın bugüne dek deniz kültüründen ve denizcilerin giyim anlayışından nasıl etkilendiğine ışık tutuyor. Sergide, denizlerden ve deniz yolculuklarının izlerinden yola çıkılarak, cadde modasına ve oradan da bir adım daha ileri gidilerek, uluslararası moda sahnesindeki görünümüne giden yolu gözler önüne seriyor. Bunu yaparken de; hem mütevazi hem de özgün giysiler ve sanatsal işleri içeren çok özgün bir koleksiyondan yararlanılıyor.

Oceanista, genç tasarımcılardan ve Iris van Herpen, Jean Paul Gaultier, Craig Green, Thom Browne, Balmain, Chanel, Maison Margiela, Off-White ve Balenciaga gibi uluslararası moda sahnesinin büyük adlarını içeren bir seçkiyi bünyesinde barındırıyor.

Küratörlüğünü, moda araştırmacısı Mackinney-Valentin‘in ve Danimarka Deniz Müzesi‘nin ortak çalışması ile gerçekleştirilecek olan serginin tasarımı, ödüllü skenograf Julian Juhlin tarafından üstleniliyor. Juhlin aynı zamanda Danimarka tiyatro dünyasının en yenilikçi adı olarak tanınıyor.

“Oceanista”, 08 Ocak 2021 – 21 Ağustos 2021 tarihleri arasında müzede görülebilecek.

(Kaynak: mfs.dk)

Denizci Giyiminin 100 Yılını Ele Alan “Mavi Çizgiler – Denizci Örgüsünden Chanel’e” Adlı Moda Tarihi Sergisi Danimarka Deniz Müzesi’nde Açılacak

Denizin ve deniz taşımacılığının son 100 yıllık bir süreç içinde modayı nasıl etkilediğini gösteren “Mavi Çizgiler – Denizci Örgüsünden Chanel’e” başlıklı büyük ölçekli bir sergi Danimarka Deniz Müzesi’nde 04 Kasım tarihinde açılacak.

Sergide, Chanel, Iris van Herpen, Craig Green, Jean-Paul Gaultier, Thom Browne, Maison Margiela, Vetements, Moschino ve Balmain gibi moda dünyasından yıldız adlar ve markalar; ayrıca klasik denizci giyim anlayışını yorumlayan Danimarkalı tasarımcılardan oluşan  yeni  kuşak yer alıyor.

Etkinlik, moda araştırmacısı Maria Mackinney-Valentin‘le gerçekleştirilen işbirliği ile düzenleniyor. Sergideki görsel ve oylumsal (mekansal) tasarım, Danimarka’nın tiyatro dünyasındaki en yenilikçi tasarımcılardan biri olarak ad yapmış olan ödüllü Danimarkalı sanatçı Julian Juhlin tarafından tasarlanıyor.

 

(Kaynak: mfs.dk, görsel: eumiesaward.com)