Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Canaletto’nun Venedik’i Betimleyen Tablosu, Christie’s Londra’da Düzenlenen Müzayedede 27.5 Milyon Sterline Satıldı.

Venedik’li ressam Canaletto’nun “İsa’nın Göğe Yükselişi Gününde Bucintoro’nun Dönüşü” adlı tablosu, Christie’s Londra’da düzenlenen “Eski Ustalar” müzayedesinde 27.5 milyon sterline satıldı.

55 milyon sterlinlik satışın gerçekleştiği müzayedede Constable, Willem Key ve Gerrit Dou’nun yapıtları da yeni sahipleriyle buluştu.

1 Temmuz Salı günü gerçekleşen “Eski Ustalar” müzayedesi öncesinde yapılan yorumlarda, Canaletto’nun “İsa’nın Göğe Yükselişi Gününde Bucintoro’nun Dönüşü” (yklş. 1732), adlı tablosunun 20 milyon doların üzerinde bir fiyata satılacağı ön görülüyordu. Ancak beklenin üzerinde bir fiyata, 27,5 milyon sterline (diğer giderlerle birlikte 31,9 milyon sterlin) satılan yapıt ile, Canaletto bugüne kadar müzayedelerdeki kendi rekorunu kırmış oldu. Bir zamanlar, İngiltere’nin ilk başbakanı Robert Walpole’un koleksiyonunda bulunan tablo, 86 cm’ye 138 cm boyutuyla son 20 yılda sanat piyasasında kendisini gösteren ve sanatçının imzasını taşıyan diğer yapıtlardan daha büyük olmasıyla da dikkat çekici bir yapıt olarak öne çıkıyordu

Müzayede salonun tıklım tıklım dolduran kalabalık bir izleyicinin katılımyla açık arttırmaya çıkarılan tablonun Christie’s’in uluslararası direktörü Alice de Roquemaurel ile telefonda görüşen adı açıklanmayan bir teklif sahibine satıldığı açıklandı.

Satıştan önce tablo hakkında değerlendirmelerde bulunan Christie’s ‘Eski Usta Sanatçılar Bölümü’ Küresel Başkanı Andrew Fletcher, Yükseliş Günü sahnesinin özel koleksiyonlarda yer alan en nitelikli Canaletto olduğunu belirterek, bunun nedenlerini 5 ana başlık halinde açıklamıştı. 1730’lu yılların başlarının Canaletto’nun en verimli dönemi olarak kabul edildiğini söyleyen Fletcher, tablonun tam da bu döneme yani 1731-32 yılları arasına tarihlendiğini belirtmişti. İkinci olarak tablonun betimlediği manzara bakımından Venedik’in benzersiz görünümüne yer verdiğini belirten Fletceher, üçüncü olarak, İsa’nın Göğe Yükseliş Günü’nde Bucintoro’yu çıktığı yıllık seyrinin ardından Piazetta’nın önünde demirlemiş bir halde betimlendiğini ve tabloda kentteki festival koşuşturmacasına tanıklık edilebildiğini dikkat çekiyor. Dördüncü olarak ise; neredeyse 300 yıllık tablonun kusursuz durumda olduğunu ve son olarak, eski sahibine atfen, Walpole’un şimdiye kadar oluşturulmuş en büyük sanat koleksiyonlarından birinin sahibi olmasıyla bu tabloya değer katmış olduğunu eklemişti.

“İsa’nın Göğe Yükselişi Gününde Bucintoro’nun Dönüşü”ndeki sahne

Tablodaki sahne, Venedik’in Dalmaçyalı korsanlara karşı 998 yılında kazandığı zaferin yıldönümünün kutlandığı İsa’nın Göğe Yükseliş Günü’nde San Marko rıhtımını ve burayı bayram havasındaki dolduran kalabalığı yansıtmaktadır. Tablonun merkezi noktasında yer verilen Bucintoro, Venedik Cumhuriyetinin yöneticisi olan Doçe’nin tören teknesi olarak kullanılmaktaydı.

Yılda bir kez, İsa’nın Yükselişi Günü’nde, Doçe ve diğer resmi yetkililer, Venedik’in ve denizin evliliğini kutlayan bir törene katılmak için bu gemiye binerlerdi. Bu bağı simgelemek ve her yıl tazelemek için açık denize açılan Doçe, Bucintoro’dan suya bir yüzük atardı.

Tabloda, bu törensel etkinliğin ardında San Marko rıhtımına dönen Bucintoro, üzerinde kentin koruyucusu olan Aziz Markus’u simgeleyen kanatlı aslan heykelinin olduğu sütunun hemen önüne, rıhtıma bordalamış olarak betimlenmektedir.

(Kaynaklar: artnewspaper.com, museunacional.cat, philamuseum.org)

Canaletto’ya Ait Olduğu Düşünülen “San Simeone Piccolo ile Büyük Kanal” Adlı Tablonun Sanatçının Öğrencisi Bellotto’ya Ait Olduğu Açıklandı.

Venedikli ressam Canaletto (1697-1768) tarafından yapıldığı düşünülen 18. yüzyıla ait “San Simeone Piccolo ile Büyük Kanal” adlı tablonun, yapılan incelemeyle, ressamın yeğeni ve öğrencisi olan Bernardo Bellotto’ya ait olduğu ortaya konuldu.

Londra’daki Wallace Koleksiyonu’nda bulunan “San Simeone Piccolo ile Büyük Kanal” (yaklaşık 1737) adlı resmin, Bellotto tarafından henüz 15-16 yaşında iken yapıldığı düşünülüyor. Bu görüş, Lelia Packer ve Charles Beddington tarafından hazırlanan “Canaletto ve Guardi: Wallace Koleksiyonu’nda Venedik Manzaraları” adlı sergi kataloğunda yer alıyor. Bu ise; söz konusu yapıtın, sanatçının bilinen en erken dönem çalışması olabileceği anlamına geliyor. Katalogda ayrıca Canaletto ve Francesco Guardi (1712-1793) ile onların çevresindeki diğer ressamlar tarafından yapılan 27 adet 18. yüzyıl Venedik manzarası yer alıyor.

Yapıt, 1859’da Christie’s tarafından satışa sunulduğunda da, Canaletto’nun önemli bir çalışması olarak tanımlanıyordu. Beddington, bu denli ısrarlı bir hatanın nedenini, Bellotto’nun Canaletto’nun yeğeni olması nedeniyle kendisini sanatçının adıyla anmasından kaynaklandığını belirtiyor.

Beddington makalesinde ayrıca; yapıtın, 1900 yılında “Wallace Koleksiyonu’nun ilk küratörü Claude Phillips tarafından da en özgün Canaletto eserlerinden biri olarak kabul edildiği”ne değinerek, bu katalogta “Wallace Koleksiyonu’ndaki sanatının en şüphesiz örneği No.498’dir” ifadesinin yer aldığını belirtiyor. No.498, “San Simeone Kilisesi ile Büyük Kanal” tablosuna verilen bir ad olarak belgede yer alıyor.

Belletto’nun tablolarına savaşın ardından Varşova’nın yenden yapımında başvurulmuştu

‘Canaletto Odası’ olarak bilinen özel bir mekanda sergilenen tablo, diğer pek çok yapıtla birlikte bir süre önce, birkaç yıl süren bir koruma ve araştırma projesinin ardından restore edilmişti. Wallace Koleksiyonu’nun yöneticisi, Xavier Bray, müzenin kuruluş vasiyeti nedeniyle yeni sanat eserlerini satı alarak bünyesine katamadığını ancak koleksiyonunun süreğen biçimden yeniden elden geçiriliyor olmasının, bu örnekte olduğu gibi yeni keşiflere yol açtığının altını çiziyor.

Bellotto, panoramik kompozisyonları, güçlü ışık-gölge karşıtlığı kullanımı ve mimari detaylara gösterdiği titizlikle karakterize edilen kuzey Avrupa şehirlerinin manzaralarıyla tanınıyor. Sanatçının tablolarında ayrıntılı betimlerine yer verdiği Varşova, İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımın ardından Polonya’nın başkentinin yeniden yapımında bile rol oynamıştı.

(Kaynak: theartnewspaper.com)