Osmanlı Dönemi’nde denize girerken gerekli mahremiyeti sağlamak amacıyla kullanılan Deniz Hamamlarının son örneklerden biri Sarıyer’de bulunuyor. İstanbul Boğazı’nda halkın denizle kurduğu ilişkinin bir boyutunu simgeleyen ve kent tarihi açısından önemli olan yapı bakımsız durumuyla dikkat çekiyor.
Yapıyla ilgili olarak konuşan Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay, İBB’den özel mülke ait olduğunu öğrenilen yapının İstanbul Boğazı’ndaki durumuyla ilgili bilgi edinilemediğini söyleyerek, restore edilmesi gerektiğini vurguladı.
Kullanıcıların kimse tarafından görülmeden ortasında yüzebileceği, çevresi kapalı Deniz Hamamlarının bir zamanlar İstanbul Boğaz manzarasının simgelerinden olduğunu belirten Yavaşçay, “Bunlar aslında Osmanlı’nın son dönemlerinde 19.yüzyılın başlarında ortaya çıkmış yapılar. Osmanlı Dönemi’nde insanların çıplak vücutla havuza ya da denize girmesi hoş karşılanmayan bir durumdu. Osmanlı’da buna bir çözüm bulunması açısından bunlar geliştirildi” dedi.
Osmanlı döneminde İstanbul Boğazı’nın pek çok yerinde 100’e yakın deniz hamamı bulunuyorken, hem Osmanlı’nın son dönemi ve hem de Cumhuriyetin ilk yıllarında kıyıların yüzmeye açılmasıyla, deniz hamamları giderek işlevinin yitirmeye başladı. Günümüze kadar ancak iki yada üç tanesinin ulaşabildiği bu yapılardan bir de Sarıyer’de bulunuyor. Rusya Büyükelçiliği yazlığının önünde konumlanan deniz hamamı, koruma amaçlı geçici bir çözüm üretilerek; prefabrik yapıyla kapatılmış ve dikenli tellerle çevrelenmiş durumda.
Yavaşçay, yaklaşık 20 metre uzunluğundaki enkaza dönmüş görüntüsüyle göze çarpan yapıyla ilgili olarak “Maalesef bu çok kötü ve bakımsız durumda. Buranın, o eski günleri hatırlatır şekilde restore edilmesi ve insanların kullanımına açılması gerekiyor.“ diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabi bunlar eskiden boğazın simgeleriydi. Günümüzde de bu durumda olması insanların dikkatini çekiyor. Gördüklerinde tepki veriyorlar, arsa da değerli bir arsa. Tabi denizin içinde, boş bir şekilde duruyor. Kültür Bakanlığı, İBB ve konsolosluğun ortak çalışmasıyla hayata kazandırılabilir. Şu anda denizde duran bir gecekonduyu andırıyor. Yapı maalesef çok değişmiş, beton eklentiler de var” şeklinde konuştu.
(Kaynak: dha.com.tr)