Vancouver Deniz Müzesi’ndeki “Tehlikeli Kıyılar: İçki Yasağı Döneminde Rom Kaçakçılığı” başlıklı sergi, içki yasağı döneminde Amerika Birleşik Devletleri’ne deniz yolu ile gerçekleştirilen içki kaçakçılığını konu alıyor.
Britanya Kolumbiyalılar için büyük bir geçim kaynağı haline gelen kaçakçılığı ve Vancouver kentinin varsıllaşmasında önemli bir payı bulunan kaçakçıların yaşadıklarını ele alan sergi, bu işkolunun toplumsal temellerini de değerlendiriyor.
1920’den 1933’e kadar yüzlerce Britanya Kolombiyalı; römorkörler, yatlar, guletler, kayıklar, sandallar, sürat tekneleri gibi deniz araçlarını kullanarak, kaçak alkol ürünlerini Amerikalı alıcıların eline ulaşmasını sağlamışlardı. O dönemde kaçak içki pazarı ve getirisi o denli büyüktü ki; bir kaç içki teslimatının ardından elde edilen kâr, bir sonraki yolculuk için daha büyük ve daha hızlı bir tekne inşa etmeye ya da böyle bir tekneyi temin edebilme giderlerini karşılamaya rahatlıkla yetmekteydi.
Ayrıca, neredeyse 15 ay boyunca denizde kalabilen ve daha büyük sevkiyatları taşıma yeteneğine sahip olması nedeniyle ‘ana gemi’ olarak adlandırılan daha büyük gemiler, yüzer depo amacıyla kullanılmaktaydı. Rom Kraliçesi lakaplı “Melahat” adlı gemi, 50.000 kasaya kadar likör taşıyabiliyordu. Kanada’da içki ihracatı yasal olmasına rağmen, iki ülke arasında ortaya çıkan gerginlikler nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen baskılar, her iki ülkede de yeni yasaların çıkmasına neden oldu. BU durumun karşısında, Britanya Kolumbiyalı rom tüccarları bu defa yeni gemi tasarımlarını geliştirmişler ve kaçakçılıkta kullandıkları iletişim yöntemlerini özelleştirmişlerdi. Böylece kodlanmış ve şifrelenmiş iletiler, denizdeki gemiler ile Vancouver ve Victoria’da kurulan kıyı istasyonları arasında kısa dalga radyolar üzerinden gönderilme yöntemi kullanılmaya başlanmıştı.
Maceralı bir yaşamı tatma arzusu ve varsıllaşma umudu birçok Vancouver’lıyı deniz ticareti içinde bir oyuncu olmaya yönlendirmişti. Bu işkolunda elde edilen yüksek kârlar, 13 yıllık bir süreç içinde büyük bir sermaye birikiminin kente akmasını sağladı. Bu durum kentin mimari görünümünde de kendisini gösterdi ve önemli simge yapıların inşa edilmesine yol açtı.
Günümüzde Kanada’da hala yürürlükte olan içki yasalarının ve düzenlemelerinin birçoğunun kökeni bu dönemden günümüze ulaşmıştır. Bu bağlamda sergi, aynı zamanda ülkedeki içki tüketimi konusundaki yasal yaş sınırı sorununu, kamuya açık alanlarda alkol tüketimini, alkol dağıtımı ve erişimi üzerindeki denetimi de değerlendirerek, tartışmaya açmaktadır.
(Kaynak: vanmaritime.com)