Hundertwasser’in teknesi olan Regentag, bir ressamın pek de bilinmeyen bir denizcilik öyküsünün adıdır.
11.90 metre boyunda, 3.85 metre genişliğinde ahşap gövdeli tekne, 1910’da üretilmiştir. Sanatçı tarafından 1968 yılında satın alınarak Venedik Pelestrina’da elden geçirilmiştir.
Tekneye Hundertwasser tarafından kendisinin üçüncü adı olan Regentag verilmiştir.
Hundertwaser’in çocukluk döneminden beri hep düşlerini süsleyen tekneler; sonrasında “Şarkı söyleyen Vapurlar”, “Mouthboats” adlı yapıtlarında da görülebileceği üzere, tablolarına da esin kaynağı olmuştur. Özellikle lombarlar, vapur bacaları, tam karşıdan – pruvadan betimlenmiş tekneler, sanatçının tablolarında yinelenen öğeler olmuştur.
Tekne, Palermo’da San Guiseppe T adı ile Tunus-Sicilya arasında taşımacılık işlevi gören bir gemi iken; 1967 yılında satın alınmış ve Hundertwasser ve Kaptan Mimmo tarafından Venedik’e götürülmüştür. Kaptan Antonio gözetiminde Pellestrina, Portegrandi, Malcontenta, Portoferraio, La Goulette ve Malta ‘daki tersanelerde teknenin elden geçtiği 1968-1974 arası dönem, ayrıca mimar Hundertwasser’in mesleki uygulama deneyimi kazandığı ilk yıllar olmuştur.
Hunderwasser, teknesinin uzunluğunu 12 metreden 16 metreye çıkartmış; gövdeyi yuvarlaklaştırarak, tekneye iki direk eklemiş, teknenin baş ve kıç bölümlerini yeniden tasarlamış, üst yapıyı asimetrik bir biçim kazandırmıştır.
Tekneyi denemek amacıyla coğrafi karşıt noktalar arasında yapılan Dalmaçya, Sicilya, Korsika, Elba, Malta, Tunus, Girit, Rodos, Kıbrıs ve İsrail seyirlerinin ardından; bu defa, Horst Wächter’in kaptanlığında 18 ay süren sorunsuz olarak gerçekleşen Malta üzerinden Venedik seyri, Cebelitarık, Batı Hindistan, Panama, Galapagos ve Tahiti’den Yeni Zellanda’ya geçekleştirilen seyirlerle, denize dayanıklı bir tekne olduğunu kanıtlamıştır. Hundertwasser’in bizzat kendisi de; Akdeniz’de, Karayipler’de, Rarotonga, Kermarek Adaları, Auckland, Adalar Körfezi’nde kaptanlık yapmıştır.
Hunderwasser açısından, Regentag’la paylaştığı bu yıllar, yaşamına anlam katan bir dönem olmuştur. 10 yıl süresince içinde yaşadığı ve resim yaptığı Regentag, sanatçının evi, ülkesi ve yaşamının yönetim merkeziydi.
Sanatçı, 1999-2000 yılları arasında Yeni Zellanda – Opua’da tekneyi ferrosement ile kaplatarak kaptan köşkünü yeni baştan yaptı ve su hattını çini ile kapladı. 2004 yılında ise tekne, kargo ile Avrupaya taşındı ve burada Aşağı Avusturya – Tulln’da düzenlenen “Hundertwasser: Sanat – Birey – Doğa” başlıklı sergide yer aldı.
O tarihten beri tekne bu kentte Tuna ırmağı üzerinde demirlenmiş bir halde durmaktadır.
Hundertwasser ve teknesi ile paylaştığı yaşam öyküsü, yönetmenliğini Peter Schamoni’nın gerçekleştirdiği 1971 yılı yapımı “Hundertwasser’in Teknesi Regentag” adlı belgesele de konu olmuştur.
Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin (ROİSDER) 28 yıllık bir sürece yayılan kültür mücadelesini anlatan "Rodos ve İst...
Sergide; Avrupalıların keşif seferlerinin ve balina avcılığının (1700'den günümüze) Pasifik ve Kuzey Kutbu'nun çevresindeki yerli toplulukları ve özg...
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen "Top Mevzileri Restorasyonu ve Çevre Düzenleme Projesi" kapsamında Seddülbahir köyü yakınlarında bulu...
Antalya'nın Kaş ilçesi açıklarında İngiliz gemilerinin uçaksavar atışıyla denize düşen İtalyan bombardıman uçağının son durumu, su altı belgesel yapı...