Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Denizci Ünlü Çizgi Roman Kahramanı “Corto Maltese”yi Konu Alan “Romantizm Dolu Bir Yaşam” Başlıklı Sergi, Pompidou Merkezi’nde Açılıyor.

Ünlü çizgi roman kahramanı denizci Corto Maltese’ye ithaf edilen “Corto Maltese – Romantizm Dolu Bir Yaşam” başlıklı sergi, Paris’te bulunan Pompidou Merkezi’nde açılıyor.

Sergi, karakterin yaratıcısı çizer Hugo Pratt’a ait orijinal belgeleri (levhalar, storyboardlar, eskizler, çalışmalar, fotoğraflar, notlar) kapsayan bir seçkiyle oluşturuluyor.

Hugo Pratt tarafından 1967’de yaratılan Corto Maltese, zaman içinde çizgi roman tarihinin en tanınmış karakterlerinden birine dönüştü. Servet sahibi olduğu kadar aynı zamanda gerçek bir beyefendi olan bu aykırı denizci, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde dünyayı saran siyasi çalkantıların ortasında, yelken açarak okyanusları dolaşıyordu.

Pratt’ın edebi yapıtlara olan düşkünlüğünü, Corto Maltese’nin de karşılaştığı maceralara, çizerinin edebi göndermelerle dolu bir boyut katmasıyla, varsıl bir alt yapıya oturtmaktaydı. Sergi de, bu bağlamda özellikle çizerin bu göndermelerinin izini sürmesiyle, Pratt’ın düş dünyasının kodlarını çözmede izleyiciler açısından önemli bir rol oynuyor.

J’avais un rendez-vous (1994)

Üç ana bölümden oluşan serginin içeriği Pompidou tarafından geliştirilirken, eş küratörlüğünü, Corto Maltese’nin yanı sıra Hugo Pratt’ın tüm sanat mirasının yönetimini ve tanıtımını yürüten “Cong SA” ekibi ve Patrizia Zanotti üstleniyor. Sergide, 120’den fazla orijinal çizim ve illüstrasyonun yanı sıra reprodüksiyonlar, dergiler ve doğrudan Hugo Pratt’ın diller destan kütüphanesinden getirilerek, sergilenen kitaplar yer alacak.

“Karakter Oluşturma” (La Construction du Personnage) başlıklı ilk bölümde Corto Maltese’nin Cenova’da başlayan kariyerinden Fransa’da elde ettiği başarılı meslek yaşam sürecini ayrıca; öykülerinin ilk kez yayınlandığı bazı dergilerin orijinalleriyle birlikte ele alıyor.

İkinci bölüm, “Edebi Göndermelerle Dolu Bir Öyküler” (A Récit Traversé par les Références Littéraires) adını taşıyor. Burada sergi, izleyicileri, Pratt’in gençlik yıllarında okuduğu kitaplardan esinlendiği ve Corto Maltse’nin maceralarına dönüşen hem sözcüklerinin hem de imgelerinin arasında dolaştırıyor. Bu arayış içinde izlenen yol; Stevenson, Conrad, Melville, Jack London, Rimbaud, Kipling ve Coleridge, Shakespeare ve Borges gibi dünya edebiyatının büyük adlarının ördüğü dünyalardan geçiyor.

Son bölüm ise; “Gerçek ve kurgu arasında Corto Maltese” (Corto Maltese Entre Réel et Fiction). Burada Hugo Pratt tarafından yaratılan karakterlerin bir çoğunu yer alırken; kurgu ve gerçek arasındaki sınırların gittikçe bulanıklaştı bir düş dünyası yer alıyor.

“Corto Maltese – Romantizm Dolu Bir Yaşam” adlı sergi, 29 Mayıs – 04 Kasım 2024 tarihleri arasında Georges Pompidou Merkezi’ndeki Kamu Bilgi Kütüphanesi’nde (Bibliothéque Publique d’Information – BPI) görülebilecek.

(Kaynaklar: cortomaltese.com, centrepompidou.fr)

2. Dünya Savaşı’nda Naziler Tarafından El Konulan, Monet’nin “Deniz Kıyısı” Adlı Tablosu, Varislerine Geri Verilecek.

İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından el koyulan Fransız izlenimci ressam Claude Monet’nin 1865 tarihli “Deniz Kıyısı” (Bord de Mer) adlı pastel tablosu, FBI tarafından sürdürülen hukuki sürecin ardından ilk sahipleri olan Parlagi ailesinin günümüzdeki varislerine iade edilecek.

Yapıt, 2019 yılında merkezi New Orleans’ta yer alan antika eser şirketi M.S. Rau tarafından Bridget Vita ve eşi Kevin Schlamp’a satılmıştı. FBI, yaptığı araştırmada yapıtın kaynağının üzerinde bir soru işareti olması nedeniyle tabloya el koymuştu. Tablonun şu anda FBI’ın New Orleans’taki deposunda tutulduğu kaynaklar tarafından belirtiliyor.

Yapıt, ilk olarak Nisan 1936’da Adalbert ve Hilda Parlagi tarafından satın alınmıştı. Avusturyalı çift, Almanya’nın Avusturya’yı 1938 yılında ilhak etmesinden kısa bir süre sonra, iki çocuklarıyla birlikte İsviçre’ye ve hemen ardından ise Londra’ya kaçarak sığınmak zorunda kalmışlardı.

Bu süre içinde tabloyu ve diğer eşyalarını Viyana’da bir nakliye şirketinin deposunda muhafaza etmeye karar veren aile, bu emanetleri savaşın sona ermesinin ardından almayı planlamış olsalar da, Alman yetkililer, 1940 yılında tabloya el koymuşlardı. Ertesi yıl Dorotheum müzayede evi tarafından açık artırmaya çıkarılan tablo, en sonunda Nazi Partisi üyesi ve sanat eserleri kaçakçısı olarak tanınan Adolf Weinmüller’e ait müzayede evi tarafından satın almıştı. Savaş sona ermesinin ardında ailenin mirasçıları Monet’in tablosunun kendilerine geri verilmesi için Alman ve Avusturya hükümetlerine başvurmuşlar ancak olumsuz yanıt almışlardı.

Yapıt, 2016 yılında Paris’te bulunan Helene Bailly sanat galerisinden ödünç alınarak, Fransa’nın Ornans kentinde açılan bir sergide sergilenmişti. ABD Louisiana Eyaleti Bölge Mahkemesi’nde açılan dava dosyasında yer alan iddialara göre, tablo 2017 yılında M.S. Rau şirketi tarafından Helene Bailly galerisinden satın alınmasının ardından 2019 yılında Vita ve Schlamp çiftine satılmıştı. Mahkeme belgelerinde yer verilen ifadelere göre; FBI’ın tabloya el koyduğu sırada, çiftin yapıt üzerindeki haklarından feragat etmiş oldukları belirtiliyor. Bu durum üzerine Federal hükümet yetkilileri, davanın sürdüğü mahkemenin tablonun gerçek sahibinin kim olduğunu belirlemesi sürecinin sonuçlandırmasını bekliyor. Tablo üzerinde hak iddia eden Françoise Parlagi ve Helen Lowe, Parlagi ailesinin yaşayan tek varisleri durumundalar.

Her ne kadar mahkeme henüz bir sonuca ulaşmamış olsa da, M.S. Rau tarafından bir basın organına yapılan açıklamada tablonun gerçek mirasçılarına iade etmek için prensipte bir anlaşmaya varıldığını ifade ediyor.

(Kaynak: artnews.com, artsy.net)

Girit Savaş’ının Türk Müziğindeki İzini süren “Nicesün Venedik Frengi? Osmanlı-Venedik, Girit Savaşı (1645-1669) ve Müzikal Yansımaları” Başlıklı Konser, Pera Oditoryumu’nda Düzenlenecek.

Erken Dönem Osmanlı Müzik TopluluğuEnsemble Rum’ tarafından İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün “İstanbul ve Müzik” Araştırma Programı (İMAP) kapsamında gerçekleştireceği konser, Osmanlı-Venedik arasındaki Girit Savaşı’na (1645-1669) odaklanarak, deniz savaşının Osmanlı-Türk müziğindeki izini sürüyor.

Erken dönem (16. ve 17. yüzyıl) Osmanlı-Türk müziği ile bugünkü modern “Klasik Türk Müziği”ne arasındaki farkları ortaya koyan Ali Ufkî Bey’in (1610-1675) “Mecmua-i Sâz ü Söz” gibi kaynaklarını temel alan topluluk, kendi tarihsel icra yaklaşımını geliştirmeyi amaçlıyor.

Her ne kadar Ufkî Bey’in nota külliyatını, üslupsal olarak kronolojik bir çizgiye oturtmak olanaklı olmasa da, kendisi tarafından kayıt altına alınan yapıtlar, döneminin toplumsal, kültürel ve siyasi birçok olayı hakkında kaynak niteliğinde.

Ali Ufkî Bey’in kayda aldığı doğrudan ya da dolaylı olarak Girit Savaşı ile ilgili olan ve konser için bir araya getirilen, ondan fazla türkü, varsağı ve peşrevler, savaşın payitahttaki müzikal yansımalarını izleyicilerin karşısına anlatılar ve görseller eşliğinde çıkarıyor.

Birleşik Venedik ve Flemenk Donanmasının, Foya Körfezindeki Türk Donamasına Karşı Deniz Savaşı (1649)

(Ressam: Abraham Beerstraten, 1656)

Akdeniz’deki güç savaşlarından, Sultan İbrahim’in işret meclislerine, Girit’e alınan sefer kararından, ilk kalenin ve şehirlerin fethine, askerin cephede düştüğü zor durumdan, Sultan IV. Mehmed’in cülûsuna, vezirler arasındaki çekişmelerden, Girit’teki son kale Kandiye’nin fethine dek 24 uzun yıla yayılan savaşın çeşitli aşamalarını aktaracak olan etkinlik ilk kez dinleyicilerle buluşacak. 

Sanat yönetmenliğini Hasan Baran Fırat’ın üstlendiği Ensemble Rûm’da Enes Durceylan, Hasan Kiriş, Eray Cinpir, M. Enes Üstün, Avni Özaydın, M. Salih Yıldırım, Murat Yerden, Ünal Yürük ve Mevlüt Gökhan Başin yer alıyor.

Konser, 05.05.2024 tarihinse saat 15.30’da Pera Müzesi Oditoryumu’nda gerçekleştirilecek.

(Kaynak: iae.org.tr)

Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’nde Açılan “Valerie Taylor: Su Altında Geçen Bir Yaşam” Başlıklı Sergi, Öncü Bir Kadının Öyküsünü Anlatıyor.

Valerie Taylor: Sualtında Geçen Bir Yaşam”, başlıklı sergi, kendisini sualtındaki yaşama adayan bir kadının yaşam öyküsünü anlatıyor.

Valerie’nin ve eşi Ron’un çalışmalarını, müze koleksiyonundan çeşitli nesneler ve görseller aracılığıyla aktaran sergi, denizlerin korunmasına, sualtı film dünyasına yaptıkları önemli katkıları da gözler önüne seriyor.

60 yılı aşkın bir süredir deniz altındaki yaşamı kayıt altına almış olan Valerie Taylor, elde ettiği bilgileri kamuoyuyla paylaşmış; okyanusun, deniz canlılarının ve yaşam alanlarının daha iyi korunmasını her zaman büyük bir inançla ve kararlılıkla savunan bir profil ortaya koymuştur.

Yaptığı bu çalışmalarla dünya çapında bir tanınırlığa erişen Taylor, sualtı öykü anlatıcılarından, köpekbalığı araştırmacılarından/korumacılarından biri olmuş ve gelecek nesil dalgıçların, film yapımcılarının ve çevrecilere yol açmıştır.

Valerie Taylor’ın sıra dışı yaşam öyküsünü, müze koleksiyonundan nesneler ve görseller aracılığıyla aktaran sergi, Valerie’nin ve eşi Ron’un yaptığı çalışmaları ele alırken; denizlerin korunmasına, sualtı film dünyasına yaptıkları önemli katkıları da gözler önüne seriyor.

Serginin öne çıkan parçaları arasında Valerie’nin ve Ron’un sualtında kullandıkları kamera muhafazaları, Valerie’nin ikonik mavi paletleri ve köpekbalıklarına yaklaşabilmek için dalış kıyafetinin üzerine giydiği paslanmaz çelik zincir zırhlı kıyafeti yer alıyor.

Öte yandan ikilinin, Hollywood’da “Jaws”tan “Dr. Moreau Adası”na kadar kırk yılı aşkın süredir çalıştıkları filmlerin afişleri, ayrıca müzenin koleksiyonundan derlenen; artık tehdit altında olan hayvanlar, insan toplulukları ve coğrafyalarla ilgili 500’den fazla görüntü yer alıyor.

“Valerie Taylor: Bir Sualtı Yaşamı”, 31 Ağustos 2021 tarihine kadar Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’nde görülebilecek.

(Kaynak: sea.museum)

“Bir Denizkestanesinin Anıları” Başlıklı, Melike Abasıyanık Kurtiç Retrospektif Sergisi, Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nde…

Melike Abasıyanık Kurtiç’in “Bir Deniz Kestanesinin Anıları” başlıklı retrospektif sergisi Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nde açıldı. Erimtan Müzesi, Galeri Nev ve Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) işbirliğinde gerçekleştirilen serginin küratörlüğünü Deniz Artun üstleniyor.

Abasıyanık’ın sanat anlayışını üzerine kurduğu; tohum seramikleri, denizkestaneleri, yosun perdeleri, pirinç kağıtları ve gel-git fotoğraflarına sergide ayrı ayrı yer verilirken; tüm bu ekosistem öğeleri, tüm özgünleriyle ve karmaşık doğaları içinde gözler önüne seriliyor. Öte yandan bu retrospektif sergi, sanatçının birbirinden farklı üretimleri arasındaki dikkat çekici tutarlılığın ve girift ilişkilerin hissedilebilmesini de amaçlıyor.

Artun: Sergi, sanatçının atölyesinde kurduğu, bir doğa bilimci laboratuvarının kapılarını açıyor 

Deniz Artun tarafından sergiyle ilgili olarak kaleme alınan metinde şu saptamalarda bulunuyor: “Yaşarken üretimini çok az paylaşmış olmasına rağmen, hakkında çokça yazılmış, özellikle de pek çok söyleşi gerçekleştirmiş sanatçı, ilk bakışta genellikle bir formu, bir kabuğu ya da uzayın ta kendisini ‘açan’ birisi izlenimi veriyor. ‘Bir Denizkestanesinin Anıları’, geçmişte yazılanların aksine, Melike Abasıyanık Kurtiç’i “kapatan” bir sanatçı olarak sunuyor, sergide kabuk kabuklanıyor, yosun yosunlanıyor, taş taşlaşıyor. Dolayısıyla, bir yandan, el yordamı desenler, karalanmış çalışma notları, kırılmış denizkestaneleri ve henüz yaş deniz yosunlarına yer veren sergi, bir yandan sanatçının atölyesinde kurduğu, bir doğa bilimci laboratuvarının kapılarını açıyor ve araştırmasının katmanlarına tanıklık edilmesine vesile oluyor. Diğer yandan aynı malzemeler, eserlere son derece kişisel ve mahrem bir hazine olarak da eşlik ediyor ve izleyenleri aynı atölyede yaşayan filozofun ya da şairin karanlıklarında da dolaştırıyor.” 

“Bir Denizkestanesinin Anıları” 19 Nisan – 29 Ekim tarihleri arasında Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi’nde görülebilecek.

(Kaynak: erimtanmuseum.org)

İzmit Körfezi’nin Dirimçeşitliliği Açısından Öneme Sahip Olan Denizatlarının Yaşamı, Belgeselle Kayıt Altına Alınıyor.

Sualtı Belgesel Yapımcısı ve Görüntü Yönetmeni Tahsin Ceylan ve ekibi tarafından üç ay süren bir çalışma ile hazırlanan belgesel, İzmit Körfezi’ndeki denizatlarının yaşamlarını izleyiciye ulaştıracak.

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) kırmızı listeye aldığı denizatları, İzmit Körfezi’nin dirimçeşitliliği (biyoçeşitliliği) açısından çok büyük bir öneme sahip.

Denizatları popülasyonunun tüm dünyada tehlike altında olduğunu söyleyen Ceylan, son yıllarda korunmak, beslenmek ve üremek için İzmit Körfezi’ne gelen denizatlarının, alg ve deniz çayırları arasında, yani doğal habitatlarında yaşama tutunmaya çalıştığını belirtti.

Denizatlarının, Türk denizlerinde sadece Karadeniz ve İzmit Körfezi’nde görülebildiğine dikkat çeken Ceylan, “Biliyorsunuz erkekleri taşıyıcı ve baba rolü oldukça önemli. O yüzden denizatlarının yaşamını görüntülemek ayrı bir öneme sahip. İzmit Körfezi’nde özellikle su pireleriyle besleniyorlar ve onların da burada yoğun olması nedeniyle besine geliyorlar. Dilerim ki, gelecek nesillere onları aktarabilme şansımız olur.” ifadelerini kullandı.

.

İzmit Körfezi’nde bulunan türlerin korunmasına özel önem verdiklerini dile getiren Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Mesut Önem “Bütün dünyada koruma altında olan ve Uluslararası Doğayı Koruma Birliğinin (IUCN) kırmızı listesinde yer alan denizatlarının korunması ve tanınması amacıyla yaşamlarını belgesel film olarak hazırladık. Tahsin Ceylan ve ekibi tarafından hazırlanan belgesel film ise yakında yayında olacak” ifadesinde bulundu.

Sualtı Belgesel Yapımcısı ve Görüntü Yönetmeni Tahsin Ceylan ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi işbirliğiyle başlatılan projeye, Değirmendere Su Altı Topluluğu, Karamürsel Su Altı Sporları Derneği, Vatoz Diving Centre ile Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından destek verildi. Görüntüleme çalışmalarına ise; dalış eğitmeni Murat Kulakaç, sualtı görüntüleme uzmanları Mehtap Akbaş Çiftçi ve İlker Acar büyük bir katkı sağladı.

(Kaynak: aa.com.tr)

“Deniz Ülkesi” Başlıklı Sergi, Halikarnas Balıkçısı’nın Doğum Gününde Bodrum Deniz Müzesi’nde Açılıyor.

Halikarnas Balıkçısı’nın (Cevat Şakir Kabaağaçlı) doğum günü olan 17 Nisan Merhaba Günü’nde “Deniz Ülkesi” başlıklı bir sergi Bodrum Deniz Müzesi’nde düzenleniyor.

Merhaba Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Merhaba Günü Uluslararası Logo Yarışması”nın ödül törenin ardından Deniz Ülkesi sergisinin açılışı da gerçekleşecek.

İstanbul, Londra, Lizbon, Zürih, Bakü, İncirli (Nisiros) ve Bodrum’da yaşayan sanatçıları bir araya getiren serginin küratörlüğünü Canan Cürgen Gültaş, Elvan Erdin ve Züleyha Altıntaş gerçekleştiriyor.

Sergi kapsamında ‘kendine özgü’ bir yaşam mekanı olarak ele alınan Bodrum Deniz Müzesi’nde sergilenen yapıtlar, Orhan Veli Kanık’ın “…/Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol / Git gidebildiğin yere.” dizelerinden yola çıkarak, hem izleyiciyle hem de birbiriyle etkileşime geçerek müzenin koleksiyonuna nüfuz ediyor.

“Deniz Ülkesi”nde; Ahmet Sarı, Ariane Severin, Banu Birecikligil, Başak Kaptan Şiray, Canan Cürgen Gültaş, Ebru Nakamura, Elvan Erdin, Evrim Kavcar, Genco Gülan, Gözde Mimiko Türkkan, Gülşah Bayraktar, Kıymet Daştan, Kemal Tufan, Lee Garcia, Okay Özkan, Özge Topçu, Samantha Louise Emery, Seda Hepsev, Sibel Horoda, Şenay Ulusoy, Volkan Aslan ve Züleyha Altıntaş’ın yapıtları yer alıyor.

Sanatçı Genco Gülan’a ait “Huzursuz Poseydon” adlı yapıt, Bodrum Belediyesi Mausolos Sergi Salonu’nun önünde denizin içerisinde sergilenecek.

Sergi, Bodrum Belediyesi, Bodrum Belediyesi Kültür A.Ş., KIA, LG OLED, Yapıkent Grup, Doğan Cam, Protech Su Teknolojileri, Nedd Office, Ağanlar Grup, Club Marma Hotel ve ZKB Mühendislik ve Danışmanlık desteğiyle gerçekleştiriliyor.

17 Nisan tarihinde açılacak olan “Deniz Ülkesi”, 30 Haziran 2024 tarihine kadar Bodrum Deniz Müzesi’nde görülebilecek.

(Kaynak: bodrum.bel.tr)

Rahmi M. Koç Müzesi Koleksiyonunda Yer Alan “Gonca Buharlı Gemisi”, Klasik Tekne Ödülleri’nde Birinciliği Elde Etti.

Rahmi M. Koç Müzesi’nin koleksiyonunda yer alan ‘Gonca Buharlı Gemisi’, İngiltere’de düzenlenen Classic Boat Awards’ta “30.5 metre üzeri motorlu gemiler” dalında birinci seçildi.

Denizcilik dünyasının saygın kültür etkinlikleri arasında yer alan Klasik Tekne Ödülleri (Classic Boat Awards) deniz araçlarını geniz bir yelpaze içinde dallara ayırarak, değerlendiriyor.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Donanması tarafından mayın döşeme gemisi olarak kullanılan Gonca, yarışmaya “30.5 metre üzeri motorlu gemiler” dalında katılmıştı. Deniz kültürüne ilgi duyanların dikkatine sunulan Gonca, diğer katılımcılar arasında en yüksek oyu toplayarak, birinciliği elde etti. 1910 yıllarında yapıldığı düşünülen üç genleşmeli motora sahip olan gemi, 32.00 metre boya, 6.00 metre ene ve 3.25 metre derinliğe sahip.  

03 Nisan’da gerçekleştirilen Klasik Tekneler Ödül törenine Rahmi M. Koç Müzesi adına katılan Müze Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, ödülü alırken; “Bu, müzemizin Türk denizciliği mirasını uluslararası alanda temsil etme başarısının bir yansımasıdır. Ayrıca, geçtiğimiz yıl İttir Kaktır’ın aldığı ödülün ardından bu gururu ikinci kez yaşamak ayrı bir mutluluk” ifadesinde bulundu.

Kısaca Gonca

Nerede yapıldığı günümüzde de gizemini korumakta olan geminin içerisindeki bazı izler, Kuzey Avrupa’da bir tersanede yapıldığını düşündürmektedir. Öte yandan gemi makinesinin üzerinde yer alan damgalar, motorunun İngiltere’de yapılmış olduğunu göstermektedir.

Çanakkale Savaşı sırasında etkin görevde bulunan gemi, savaş sona ermesinin ardından Gonca Körfezi’ne çekilmiş ve bugün kullanılan adını almıştır. Türk Deniz Kuvvetleri tarafından nakil gemisi olarak kullanılan Gonca’nın faaliyetine 1989 yılında son verilmiştir. Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı tarafından satın alınan geminin yenilenmesi İstanbul-Tuzla’da 1993 yılında yapılmış ve 1997 yılında lüks bir yat olarak denize indirilmiştir.

(Kaynaklar: rmk-museum.org.tr, motorboatdergi.com)

“Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği”, KKTC’de Düzenlenen Bir Dizi Etkinlikte, Ada Türklerine Uygulanan Kültür Soykırımını Gündeme Taşıdı.

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Yunus Emre Enstitüsü’nün düzenlediği söyleşi etkinliği nedeniyle Lefkoşa’yı ziyaret etti.

Kaymakçı burada katıldığı bir dizi etkinlikte, Yunanistan tarafından Ada Türklerine uygulanan kültür soykırımını gündeme taşıdı.

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından kabul edilen Prof. Kaymakçı, Tatar’a Rodos ve İstanköy Sorunları konusunda bilgi vererek, dernek tarafından basımı gerçekleştirilen “Rodos ve İstanköy Ansiklopedisi”, ”Yunan Algında Türk İmgesi” ile “Rodos ve İstanköy Türklüğü” kitaplarını sundu.

Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’na konuk olan Prof. Kaymakçı, “Rodos ve İstanköy Türklerinin Güncel Sorunları “ başlıklı televizyon programında Yunanistan Devleti’nce Ada Türklerinin kültürel soykırım uyguladığını aktardı.

Prof. Kaymakçı, Yunus Emre Enstitüsü’nün 2 Nisan 2024 günü düzenlediği “Yunan Algısında Türk İmgesi (Kökenleri ve Kalıcı Dostluk İçin Çözüm Yolları)” başlıklı söyleşiye katıldı. Etkinliğin ardından Kaymakçı tarafından KKTC Meclis Başkanı Zorlu Töre’ye, dernek tarafından yayımlanan kitaplar sunuldu.

(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr)

Türk Denizcilik Tarihinde Önemli Bir Yere Sahip Olan “TCG ULUÇALİREİS” Denizaltısı, Çanakkale Deniz Müzesi’nde Ziyarete Açıldı.

S-338 Borda numaralı ‘TCG ULUÇALİREİS’, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109’uncu yıldönümünde, ziyarete açıldı.

Türk Deniz Kuvvetleri’nde 1971-2000 yılları arasında 29 yıl görev yapan 98 metre boyunda. 8.5 metre eninde ve 2 bin ton deplasmana sahip denizaltı, bir süreden beri Gölcük Tersanesi’ndeki kapsamlı bakım ve onarım görmekteydi. Bu sürecin tamamlanmasının ardından Çanakkale’ye intikal ettirilen denizaltı, burada Kuzey Deniz Saha Komutanı Tümamiral Rafet Oktar ve Çanakkale Boğaz Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen’in de katıldığı törenle karşılanmıştı.

Denizaltı, hizmette bulunduğu sürede, 37 Milli ve 9 NATO Tatbikatı’na katılmış, 12 cephe ve 7 rotasyon görevi, 160 talim torpido atışı, birçok mayın döküş eğitimi, SAT-Denizaltı müşterek eğitimi, kurtarma gemisi-denizaltı müşterek eğitimi ve 1645 kez dalış gerçekleştirmişti.

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 109’uncu yıldönümünde ziyarete açılan denizaltıyla ilgili olarak Çanakkale Deniz Müzesi Komutanı Albay Serhan Aras şunları kaydetti: “ ‘TCG ULUÇALİREİS’ 1944 yılında Amerika’da inşa edilmiş, 1971 yılında Türkiye Cumhuriyeti Bahriyesine katılmıştır. 29 yıl hizmet yapmış bir denizaltı. Tam 1645 dalışa sahip. Son derece başarıları olan bu denizaltımızı son bir yıl içerisinde Milli Savunma Bakanlığımızca yaptığımız restorasyon neticesinde 18 Mart 2024 tarihinde şehit denizaltılarımız ‘Dumlupınar’ ve ‘Atılay’ anısına Çanakkale sularında yüce Türk milletinin teveccühüne sunacağız. Tüm gençlerimizi denizaltımıza ziyarete bekliyoruz. Denizaltımız Türkiye’nin denizaltı müzesi. Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca 2000 yılında hizmet dışına ayrılmasına müteakip müze formuna getirilerek Türkiye’de ilk defa böyle bir çalışmaya imza atılmıştır” dedi.

(Kaynak: tgrthaber.com.tr, ntv.com.tr, aa.com.tr)