Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

CerModern, 15. Yıl Sergi Programında Saygun Dura’nın İnci Kefali’nin Göçünü Konu Alan “Arada” Başlıklı Sergisine Yer Veriyor.

CerModern, 15. yıl sergi programında Saygun Dura’nın “Arada” başlıklı sergisine yer veriyor.

Küratörlüğünü Prof. Dr. Ergin Çavuşoğlu’nun gerçekleştirdiği sergide Dura, inci kefalinin göç yolculuğunu ve Van Gölü’nün dibinde bulunan mikrobiyalitleri fotoğraflarına taşıyor.

15’inci yılını kutlayan CerModern, yeni yılın ilk sergi programı kapsamında İstanbul Concept işbirliğiyle fotoğraf sanatçısı Saygun Dura’nın “Arada” başlıklı sergisine yer veriyor.

İnci Kefalinin göç döneminin dinamizmini, bu yolculukta karşılaştıkları tehlikeleri ve göl dibindeki mikrobiyalitleri gözler önüne seren sergi, bu önemli doğa olayının karşıt görünümlerini eş zamanlı olarak izleyicinin karşısına çıkarıyor.

Bir dalgıç ve sanatçı olarak Dura’nın fotoğrafları

Serginin küratörü Çavuşoğlu, sergiye ilişkin olarak kalem aldığı metinde, sanatçının yaklaşımına ilişkin şu saptamada bulunuyor: “Saygun Dura’nın sergisi, sadece fotoğraf görüntüsünün teknik yeteneklerini ve mirasını yansıtmak için bir araç değildir; evrensel gerçekleri ve kodları ortaya çıkarma potansiyelini sergiler. Kullanılan palet, tek tonda olmasına rağmen, tüm görüntüler renklidir. Rengi çıkarmak veya azaltmak, nesnenin gölün yüzeyindeki zıt ışık, gölgeler ve yansımalardan oluşan chiaroscuro’ya gömülmesine izin verir. Dura, profesyonel bir fotoğrafçı ve deneyimli bir dalgıç olup bu ikisini düşünce ve felsefesinde birleştirerek sanat dünyasında benzersiz bir konuma sahiptir” diyerek, serginin Dura’nın fotoğrafçılık kariyerinde önemli bir kavşağı yansıtmakta olduğunun altını çiziyor.

Dura’nın fotoğraflarındaki kompozisyon kurgusunda belirleyici olan bakış notasını “Resim düzleminin eyleme yakınlığı, heyecanın daha ileri bir katmanını yaratır ve izleyicinin bu hareketli yaşam ve kader geçişine katılmasını sağlar.” diyerek, tanımlayan Çavuşoğlu bu sürecin ele alınış biçimin ise; “Sanatçı bu süreci, bitişik nehirlerin akışa karşı transit geçişi yerine, çıkış veya evden ayrılma noktasında görüntülemeyi seçmiştir” sözleriyle değerlendirmektedir.

Çavuşoğlu: görseller cennetten çok cehenneme baktığımızı hatırlatıyor.

Sergideki ikinci fotoğraf dizisi ise; İnci Kefali’nin yaşam alanı olan mikrobiyolitleri konu alıyor. Bu defa; inci kefali göçünün temel dürtüsünü oluşturan yaşamda kalma çabasının tüm görünümlerine karşıt biçimde, burada, gölün dibinde ürkütücü dinginlik bulunmaktadır.

Çavuşoğlu buradaki görünümle ilgili şunları yazmaktadır: “(…) fakat onlar boştur ya da terk edilmiştir. Van Gölü, birkaç metreye ulaşan ve dünyadaki en büyük organo-dimanter tortulara (mikrobiyalitler) sahip olduğu için benzersizdir. Sahneler ise tekinsiz ve hayalet gibidir. Görüntüler, gölün dibinde aynı anda çelişen dinginlik, sessizlik ve dramayı yakalar. Atlantis gibi kayıp bir dünyanın kalıntılarına mı, yoksa başka bir dünyanın manzaralarına mı bakıyoruz? Bu yapılar ve nesneler canlı mı cansız mı? Sergi bağlamında, bu fantastik sualtı manzaralarının sakinliği ve durgunluğu, yukarıdaki dram ile tezat oluşturuyor veya bastırılıyor. Bunlar aynı zamanda, mesken ve deniz taşıtı kalıntılarıdır, tıpkı sergideki iki fotoğrafta görünen ve şimdi başka türlere  barınak işlevi gören batık gemi gibi. Görüntüler bize denizdeki tehlikelerin affetmez olduğunu ve belki de cennetten çok cehenneme baktığımızı hatırlatıyor.”

“Arada” 16 Ocak-16 Şubat tarihleri arasında CerModern’de görülebilecek.

(Kaynaklar: saygundura.com, aa.com.tr)

Van Gölündeki Suların Çekilmesiyle Urartuların Deniz Taşımacılığı Amacıyla Kullandığı Bir Liman Kalıntısı Keşfedildi.

Van Gölü’ndeki çekilmenin sonucunda Urartular dönemine deniz taşımacılığı amacıyla kullanılan basamaklı liman kalıntısı, “Beylerin Kalesi” olarak adlandırılan savunma yapısının göle inen alt bölümünde ortaya çıktı.

Sıcaklıkların artmasıyla Van Gölü’nün kıyı bölgelerinde, son zamanlarda yaşanan çekilme dikkati çekiyor. Daha önce su seviyesinin düşmesiyle gölde birçok yapı ve tekneler dalgıçlar tarafından keşfedilmişti.

Yakın zamanda Erciş ilçesi kıyılarındaki “Beylerin Güney Kalesi” olarak adlandırılan tescilli liman kalesinin eteklerindeki Urartuların deniz taşımacılığı amacıyla kullandığı liman da, suların çekilmesiyle görünür hale geldi.

İl Kültür ve Turizm Müdürü Erol Uslu’nun, Van müzesi yetkililerinin ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu’nun katılımıyla alandan yapılan inceleme gezisi gerçekleştirildi. Çavuşoğlu, yapılan saptamanın ardından burada gemilerin rahat yanaşabilmeleri için üç metre genişliğindeki basamaklardan oluşan bir limanın yaklaşık olarak 20 metre yüksekliğe sahip olan ana kayaya oyularak yapılmış olduğunu gördüklerini belirtti.

Çavuşoğlu: Urartular, kış aylarında kaleler arasında ulaşım için deniz taşımacılığına önem veriyordu

Urartuların Van Gölü’nü etkin bir biçimde kullandıkları bilgisini veren Çavuşoğlu, şöyle konuştu:

“Buradaki önemli husus, deniz taşımacılığında kullanılan ağır yüklerin daha rahat boşaltılması, teknenin daha rahat durabilmesi için bir bölüm açıldığını görüyoruz. Urartuların, Van Kalesi’nden itibaren hem güneye hem de batıya doğru kaleler inşa ettiğini biliyoruz. Bu kalelerin büyük bölümü Van Gölü’nün kenarında yer alıyor. Ayanis, Kef kaleleri bunlardan biri. Urartuların, uzun süren kış aylarında kaleler arasında ulaşımı sağlamak için deniz taşımacılığına önem verdiğini görüyoruz.”

aa.com.tr

Çavuşoğlu: Böyle bir yapı ile ilk defa karşılaşılıyor

Urartular için doğal koyların liman görevi gördüğünü anlatan Çavuşoğlu, “Van Gölü’nün sularının çekilmesiyle teknenin yaklaşabileceği, sabitlenebileceği bir alan ortaya çıkmış durumda. Buranın yüklerin boşaltılması için yapıldığını görüyoruz. Hemen kalenin altında yer alıyor. Şu ana kadar böyle bir yapıyla ilk defa karşılaşıyoruz. Bizim için önemli bir şey. Van Gölü sularının Urartu döneminde biraz daha yüksek olduğunu gösteriyor çünkü hemen altındaki çıkıntı noktası açılmamış. Ana kayaya sağlı sollu dikdörtgen şeklinde basamaklar oluşturarak göle doğru açılmış durumda” ifadesini kullandı.

(Kaynak:aa.com.tr)

Saygun Dura’nın “Arada” Başlıklı Sergisi, İnci Kefali’nin Göçünü ve Van Gölü’nün Derinliklerindeki Mikrobiyalitleri Konu Alıyor.

Saygun Dura’nın “Arada” başlıklı sergisi, ‘Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde açıldı.

Küratörlüğünü Ergin Çavuşoğlu’nun gerçekleştirdiği sergi, İnci Kefali’nin göçünü ve gölün derinliklerindeki İnci Kefali’nin doğal ortamı olan mikrobiyalitleri, yaşamın iki karşıt yönü olarak kavramsallaştırarak, görselleştiriyor.

İnci kefalini ve dolayısıyla göç kavramını irdeleyen sergi, “evden ayrılma”, “eşik veya geçiş aşaması” ve “istenilen yere varış” temalarından oluşuyor. Tümü su altında farklı derinliklerde çekilmiş olan büyük ölçekli bu renkli fotoğraflar, aynı su kütlesinde eş zamanlı olarak gerçekleşen devinim, ve buna karşıt sakinliği iki ayrı fotoğraf dizisi halinde ele alıyor.

milliyet.com.tr

milliyet.com.tr

Dizilerden biri, her canlının varlığını sürdürmekle ilgili kodlarında yazılı olan coşkulu devinimi Van Gölü’nde yaşayan inci kefalinin her yıl gerçekleşen göçünde gözler önüne sererken; diğer dizi ise bu balığın doğal yaşam ortamı olan gölün dibindeki mikrobiyalitleri ve terk edilmiş olmaları nedeniyle buradaki ürkütücü ve bir yandan da uhrevî sakinliği belgeliyor.

“Arada” başlıklı sergi, 09 Nisan 2022 tarihine kadar ‘Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde görülebilir.

(Kaynak: millireasuranssanatgalerisi.com)

Van Gölü’nde Yürütülen Sualtı Araştırmalarında Üç Batık Rus Gemisinden Biri Olduğu Öne Sürülen Şilep Batığı Bulundu

Adilcevaz Kültür Sanat ve Turizm Derneği Başkanlığı tarafından Van Gölü’nde yürütülen sualtı araştırmalarında bulunan 30 metreden fazla uzunluğa sahip batık şilebin, gölde ulaşım amacıyla kullanılan batık üç Rus gemisinden biri olduğu öne sürülüyor.

Van’ın Muradiye ilçesine bağlı Ünseli Mahallesi yakınlarında bulunan batığa dalış gerçekleştiren, Adilcevaz Kültür Sanat ve Turizm Derneği Başkanı Cumali Birol ve dernek üyeleri, batık şilebi fotoğraflarla ve video ile kayıt altına aldı. Dernek yetkilileri daha önce de, Tatvan ilçesine bağlı Bağmeşe Köyü yakınlarında bulunan “Akdamar-Tatvan” adlı batığı, 2019 yılında gerçekleştirdikleri dalışlarla, ortaya çıkarmıştı. Van Gölü’nün sodalı suyu nedeniyle tüm ahşap gövde ve donanımı çok iyi korunmuş olan 41 metrelik batığın kayalara çarparak battığı belirtilmişti.

Yeni bulunan batık Rus şilebi ile ilgili olarak Dernek Başkanı Birol, “Geçmiş yıllarda Van Gölü etrafındaki ulaşım ve yük taşıma işlemleri ağırlık olarak göl üzerinden gerçekleştiğini biliyoruz. Bu anlamda Van Gölü geçmiş yıllarda yoğun bir trafiğine sahipti. Van Gölü’ne ait geçmiş verileri incelediğimizde Rusların Van Gölü’nde kullanılması için 3 adet gemi yaptıklarını biliyoruz.”

hurriyet.com.tr

hurriyet.com.tr

“Bu gemilerden birini geçmiş yıllarda gün yüzüne çıkardık. Bu gün burada yapmış olduğumuz su altı dalışı ile görüntülediğimiz batığın 3 Rus batığından birinin olduğunu düşünüyoruz. Sizin de gördüğünüz gibi karşı tarafta 1550’li yıllarda Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Mimar Sinan’ın yaptığı gölgeli koy yer almaktadır. O da çok ilginçtir burayı birçok insan bilmiyor. Bununla ilgili de biz zaman zaman basında görüyoruz.

Sanat tarihçi hocalarımız bunu açıklıyorlar. Mimar Sinan’ın burada ilk koyda, kadırgaların yapıldığı alandayız. Bu alan önem arz ediyor. Dolayısıyla Van Gölü havzasının en dikkat çeken noktalarından birisi burası. (…)”

denizhaber.net

“Bu kısımda batıkların olduğunu kimse bilmiyor. Bilen var ama dalışla ilgili kimse dalışını yapmadı. Bugün de o dalışı yaptık bitirdik. Dolayısıyla bir Rus batığımız daha oldu diye düşünüyoruz. Çünkü parçaları birleştirdiğimiz zaman 30 metrenin üzerindeki boyu ile Ruslar tarafından yapılan batık olduğuna bizler inanıyoruz.

Akdamar batığıyla bu batık arasındaki özellikten birini bahsedeyim. Gemi perçinle yapılmış. Saçlar birbirine perçinlenmiş. Ahşap yine olduğu gibi Van Gölü havzasının suyundan olsa gerek sodalı ve tuzlu oluşundan dolayı sapasağlam duruyor. Tatvan bölgesinde bulunan, Ruslar tarafın yapılan batık şilep ile buradaki şilebi incelediğimiz zaman yapısal olarak bire bir benzediklerini görüyoruz.”

hurriyet.com.tr

hurriyet.com.tr

“Ayrıca bu bölgenin geçmişte tersane olarak kullanılması bu tezimizi güçlendiren diğer bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Gemi üzerindeki ahşaplar adeta dün yapılmışlar gibi sağlam bir şekilde duruyor, çürüme oluşmamış. Bu da Rus batığı olduğuna biz inanıyoruz çünkü Tatvan Akdamar Rus batığının aynısı burada da yapısal anlamdan birebir aynısı” 

(Kaynaklar: denizhaber.net, yapi.com.tr, trthaber.com, hurriyet.com.tr)

Türk Sualtı Arkeologları, Urartu Uygarlığı’nın Van Gölü’yle Olan Bağlantısını Araştırıyor.

Van gölü çevresinde yerleşik uygarlık kuran Urartu’ların ulaşım amacıyla Van Gölü’nü kullandıkları biliniyor. Göl kıyısında bulunan Ayanis Kalesi’nde yapılan arkeolojik çalışmalar kapsamında bu yıl, burada yaşayan Urartu’ların Van Gölü’yle bağlantısı araştırılıyor.

Urartu Kralı II. Rusa tarafından 2 bin 700 yıl önce yaptırılan kalede, 30 yıl önce başlatılan kazı ve restorasyon çalışmaları bugün de sürüyor.

ayanis

aa.com.tr

Çalışmalar, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığında yürütülüyor. Bursa Uludağ Üniversitesi Su Arkeolojisi Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Serkan Gündüz ve dalgıç takımının da, incelemeler kapsamında Van Gölü’nün derinliklerinde Urartuların izlerini arıyor.

ayanis 2

ntv.com.tr

Ayanis’de sürmekte olan incelemelerle ilgili olarak Işıklı, şunları söylüyor:

“Urartuların en büyük krallarından biri olan II. Rusa, Van Gölü’nün iki noktasında kale inşa ettirmiş. Bunlardan biri Ayanis Kalesi diğeri de Adilcevaz’da bulunan Kef Kalesi’dir. Urartuların bazı noktalara ulaşımda Van Gölü’nü kullandığını biliyoruz. Urartular Van Gölü civarına yerleşmiş bir uygarlık. Bu nedenle göle yabancı bir uygarlık değil. Elimizdeki arkeolojik veriler de bunu gösteriyor.

Bununla ilgili deneysel bir çalışma yaptık. Karadan Kef Kalesi’ne ulaşmak o dönemin koşullarıyla en az 3 günlük bir yolculuk ama göl üzerinden yarım günde bu mesafe alınabilir. Bu nedenle Urartuların Van Gölü’nü kullandığını düşündük. Araştırmanın neticelerini aldıktan sonra bunu farklı noktalarda daha ileri aşamaya götürmeyi düşünüyoruz. Çünkü Van Gölü son derece zengin bir coğrafya.”

Yapılacak su altı araştırmalarında, Urartu arkeoloji tarihi açısından önemli bilgilerin elde edilmesi bekleniyor.

(Kaynak: aa.com.tr)