Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Sanat Tarihçisi Uras Kızıl’ın, A. Laitinen’in “Bu Benim Adam” Başlıklı Video Performansını Konu Alan Yazısı, Sanatçının Baltık Denizi’nde İnşa Ettiği Yapay Adayı Ortaya Çıkaran Performansın Düşünsel Temellerini İrdeliyor

Fin sanatçı Antti Laitinen’in Borusan Contemporary’nin koleksiyonunda bulunan “Bu, Benim Adam” (2007) adlı üç kanallı video/performansı üzerine sanat tarihçisi-eleştirmen Uras Kızıl’ın kalem aldığı, değerlendirme yazısı, sanatçının işlerini genel bir çerçeveye oturtarak; Baltık Denizi’nde kum çuvalları ile inşa edilen yapay bir adayı odağına alan performansı ortaya çıkartan düşünsel temelleri ortaya koyuyor.

“Başka Bir Yer / Başka Bir Şimdi” başlıklı bu yazı, ilk olarak 2021 Şubat ayında Borusan Contemporary Blog’da yayınlanmak üzere Borusan Contemporary tarafından sipariş edilmiştir. Yazı, Borusan Contemporary’nin izniyle “Denizci Toplum”da yayınlanmaktadır.

Başka Bir Yer / Başka Bir Şimdii

Uras Kızıl

Özgürlük, istediğimiz herhangi bir şeyi, her şeyi düşlemek ve yapmak demektir.ii

Gündüz Vassaf

“Manzara Resminin Dönüşümü” başlıklı yazı dizisinin ikinci metni, Antti Laitinen‘in Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nda yer alan Bu Benim Adam (It’s My Island) isimli video-performans çalışmasını merkezine alır; metodolojik olarak eylem, süreç ve yüce kavramları üzerinden söz konusu işi tartışmaya açar.

Finlandiya merkezli Antti Laitinen‘in erken dönem çalışmalarına baktığımızda, insan-doğa ilişkisinin/geriliminin sanatçının pratiğini ne denli meşgul ettiği rahatlıkla fark edilir. Doğayı bir sanat nesnesine dönüştürme ve içerisinde çalışılacak bir alan olarak yeniden tesis etme arzusunun ilk izleri, Laitinen‘in erken tarihli Çıplak İhtiyaçlar (Bare Necessities, 2002) işinde görülür. Kariyerinin erken dönem işlerinden biri olmasına rağmen, sonraki çalışmaları için bir izlek teşkil eden Çıplak İhtiyaçlar, doğada tüm zorluklara karşı tek başına olan sanatçının, kıyafet gibi ikincil unsurlardan arındırdığı bedeninin sınırlarını zorlar; doğada olmayı/yaşamayı ilk elden deneyimlediği performans temelli bir çalışmadır.iii Bu çalışma, Laitinen’in sonraki üretimlerinde göreceğimiz performans, “happening” (oluşum), video sanatı ve kavramsal sanat gibi çeşitli pratiklere göndermede bulunması, onlardan izler taşıması, farklı sanat medyumlarını tek bir sürece eklemlemesi ve Bu Benim Adam işini öncelemesi bakımından son derece kritik bir eşikte durur.

Antti Laitinen, It’s My Island / Bu Benim Adam, 2007, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu. 

Sanatçı ve Borusan Contemporary’nin izniyle.

2007 tarihli Bu Benim Adam da Antti Laitinen‘in doğayla girişilen mücadeleyi sanatsal bir eylem olarak açımladığı işlerine örnektir. İşin tetikleyici unsuru, kuşkusuz, adından da anlaşılacağı üzere Laitinen’in Baltık Denizi üzerinde yapay bir ada inşa etme düşüncesinden ileri gelir. Laitinen, kıyı şeridinden aldığı kum dolu torbaları bir ada oluşturacak şekilde denizin ortasına yerleştirir. Bu süreç, ada kıyıdan görünene kadar devam eder. Bu noktada Baltık Denizi‘nin dondurucu soğuğunu ve bölgenin dalgalı yapısını özellikle göz önünde bulundurmak gerekir.iv Tüm elverişsiz ve yıpratıcı koşullara, şiddetli dalgaların engellemesine rağmen Laitinen, tahayyülündeki adayı inşa eder. Laitinen‘in bu performatif eylemi, 19. yüzyıl İngiliz Romantik ressamlarından William Turner‘ın dalgalı denizlere adeta fırlatılmış görünen gemi kompozisyonlarından birini resmedebilmek için kendisini fırtınalı bir denizde -ölüm riskine rağmen- saatlerce gemi direğine bağlatmasını akla getirir.v Bu türden bir eylem bedenin sınırlarının sonuna kadar zorlanması anlamına gelebileceği gibi, yapılan işin/eylemin doğanın içerisinden bizzat kavranması için bir girişim olarak da değerlendirilebilir. Dalgalı deniz tarafından yutulabilme olasılığına rağmen üç ay boyunca aralıksız şekilde aynı noktadan alınan kum torbalarıyla gerçekleşen inşa süreci, hem tekerrür eden bir performans hem de deneyimin sürece aktarımı olarak yorumlanabilir.

Bu Benim Adam, işini manzara resmine yakınlaştıran etmen, adanın inşa sürecinde videoya alınan ve sonrasında fotoğraflanan görüntülerin manzaraya içkin oluşudur. Manzaranın eyleme dökülmüş hali, dalgalı deniz resminin güncel temsili olarak okunabilir. Tüm süreç boyunca videoya alınan görüntüler, izleyiciye genişletilmiş bir manzaranın tezahürü olarak sunulur. Nitekim, manzaranın erken dönem etimolojik tanımlaması da “doğa manzarasının genişletilmiş bir görünümünü temsil eden resim”e göndermede bulunur.vi Özellikle 19. yüzyıl Kuzey Romantizmi‘yle birlikte manzaranın estetik bağlamı geleneksel güzellik anlayışından sıyrılır ve resim dış dünyanın görülen gerçekliğinin bir kopyası olmayı yavaş yavaş reddeder. Manzarayı ele alma biçimindeki bu değişim Arazi Sanatı‘yla (Land Art) birlikte çeşitlenir; manzaranın tanımı farklılaşır. Arazi Sanatı, en temelinde genişletilmiş, büyük boyutlu bir manzara resmini imler. Sanatın nesnesi de, yapıldığı yer de bizatihi doğa olur. Laitinen’in işleri için de durum bundan farksızdır. Sanatçı, kariyerinin erken döneminde, bir stüdyosu olmadığı için doğaya gittiğini, doğada sanat üretmek için sınırsız kaynak olduğunu söyler.vii Dışsal bir temsil sunmak yerine, tıpkı Turner anektodunda olduğu gibi içeride olmayı yeğler. Bu durum aynı zamanda öznenin konumunda yaşanan bir değişime, yani sanatçının dış dünyayı algılayışındaki dönüşüme işaret eder. Bu algılama biçimi bir tür yeniden yorumlama ya da yeniden tanımlama olarak ifade edilebilir. Denizin ortasına bir ada inşa etme fikri romantik bir jest olarak okunabileceği gibi, verili/bilinen gerçekliğin yeni baştan kurgulanması anlamına da gelebilir. Donna Haraway‘in “spekülatif anlatı” önermesinde olduğu gibi, Laitinen de ada fikriyle kendi anlatısını ve hikâyesini yazar. Bu anlatının içerisindeki ada başka canlılar için bir uğrak noktası olur. Kuşların gidecekleri yere varmadan önce soluklanacakları bir istasyon halini alır.

Bu Benim Adam videosu, kara çizgisinin olmadığı, kadrajda yalnızca uçsuz bucaksız bir deniz ve gökyüzünün yer aldığı bir görüntüyle açılır. Karanın olmadığı bir perspektifte mekân sonsuza doğru uzatılırken, söz konusu sonsuzluk, izleyicinin gözünü uzaklara ve mutlak boşluğa yönlendirir. Bu türden bir eğilim, Caspar David Friedrich‘in Deniz Üzerinde Gün Doğumu resminde olduğu gibi denizin her şeyi soğuran bir element olarak tasvir edildiği, Robert Rosenblum‘un ifadesiyle “hiçlik imajlarını” anımsatır.viii Öte yandan, denizin üzerinde sonsuzluğa uzanan kasvetli ve puslu gökyüzü, “yüce” kavramı bağlamında, izleyiciye ister istemez tedirgin edici bir estetik hazzı duyumsatır. Bunda Kant‘ın tabiriyle “dinamik yüce”nin, yani dalgalı denizin statik bir yapısallıktan ziyade manzarada bir dinamizm yaratıyor olmasının payı yüksektir. Denizin kimi zaman olağanca dingin ve huzur verici sakinliğine rağmen izleyici, söz konusu nedenlerden ötürü huzursuzluk hissine kapılabilir. Bu da doğanın öteki yüzünü açık eden, Werner Herzog‘un tabiriyle evrende/doğada bir ahenk olmaması, doğanın insanlıktan çok daha güçlü ve acımasız olması fikrinde saklıdır.ix En nihayetinde Laitinen‘in “insan yapımı” adası zamanla yok olmaya mahkumdur.

Bu Benim Adam, triptik bir düzende, üç ayrı videoyla inşa sürecinin farklı anlarını izleyicinin deneyimine sunar. Sanatçının doğa ve dünyayla kurduğu iletişimin yanı sıra kendi kimliğini keşfetme arzusu, bu performans sırasında izleyici tarafından temaşa edilir. Yapılan eylemin bir çıktı olarak kayıt altına alınması, fotoğraf ve videonun olanaklarıyla belgelenmesi ise Laitinen’in işinin farklı bağlamlarda okunmasına olanak tanır.

Kaynakça

i Metnin başlığı, ilhamını Donna Haraway’in Başka Bir Şimdi bulmak argümanından alır. Haraway, “başka bir şimdi” bulabilmek için düzenli bir görüş üretmek gerektiğini savunur. Donna Haraway, Başka Bir Yer, Güçsal Pusar, Metis Yayınları, İstanbul 2009, s. 120

ii Gündüz Vassaf, Cehenneme Övgü, İletişim Yayınları, İstanbul, 2018, s. 160

iii Antti Laitinen’in ormandaki deneyimi tam dört gün boyunca sürer.

iv Baltık Denizi, 19. yüzyıl Kuzey Avrupa Romantik ressamlarının resimlerine sıklıkla konu olmuştur. Söz konusu dönemin en iyi bilinen örnekleri ise Alman sanatçı Caspar David Friedrich imzalıdır.

v Lawrance Gowing, Turner: Imagination and Reality, Museum of Modern Art, London, 1966, s. 45

vi 1600’lerde yapılan bu tanımlamaya göre, İngilizcede “manzara” anlamına gelen “Landscape” sözcüğünün kökeni Hollanda’ya dayanmaktadır. Sözcük, 17. yüzyılda Hollandacada “bölge” kelimesini de karşılayan “Landschap” kelimesinden evrilmiştir. https://www.etymonline.com/word/landscape

vii 29 Temmuz 2016 tarihli YouTube videosundan. https://www.youtube.com/watch?v=LWepdJMTl7s

viii Robert Rosenblum, Modern Painting and The Northern Romantic Tradition: Friedrich to Rothko, Routledge, 1977, New York, s.10

ix Paul Cronin (Ed.) Herzog on Herzog, Faber and Faber, New York, 2002, s. 163-164


Kısaca Uras Kızıl

İstanbul merkezli sanat tarihçi, eleştirmen ve araştırmacıdır.

Kızıl, 2015 tarihinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden dereceyle mezun oldu. 2014 yılında Erasmus programıyla Berlin Freie Universität‘ta eğitim gördü. Dönüşünde 19. Yüzyıl Resminde Romantik Düşünce ve Romantizm adlı lisans tezini yazdı. 2018 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünden Romantizm’in 20. Yüzyıl Sanatına Etkileri başlıklı teziyle mezun oldu. Yüksek lisans tezi İTÜ BAP tarafından desteklendi. Kızıl, İstanbul Teknik Üniversitesi‘nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir.

2018-2020 tarihleri arasında “Galeri Nev İstanbul”un arşiv sorumlusu olarak çalışan Kızıl‘ın makaleleri 2015 tarihinden itibaren “Sanat Dünyamız” başta olmak üzere “e-skop”, “Manifold”, “Argonotlar”, “K24” gibi süreli yayınlarda, sergi kataloglarında ve kitaplarda yayımlanmaktadır.

AICA üyesi olan Kızıl, Kültür Üniversitesi Sanat Yönetimi bölümünde ders vermektedir.

(Yazarın özgeçmişi, borusancontemporary.com’dan alınmıştır.)