Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

UNESCO Tarafından Hazırlanan Taslakta İtalyan Hükümetine, Venedik’in Sorunlarının Çözülmesi İçin Çağrıda Bulunuldu.

Venedik için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Danışma Kurulu tarafından bir karar taslağı hazırlandı.

Taslak metinde İtalyan hükümetine, Venedik’in uzun süredir devam eden sorunlarını çözmesi için azami özveri göstermesi çağrısı yapılarak, kentin “Tehlike Altındaki Dünya Mirasları Listesi”ne alınması önerisinde bulunuldu.

Avrupa kültüründe ve tarihinde önemli bir yeri bulunan Venedik kenti, son yıllarda iklim değişikliği ve turizm kaynaklı problemlerle boğuşuyor. Şubat ayında şehirde yaşanan şiddetli kuraklık, gondolların, su taksilerinin ve ambulansların bazı kanallardan geçmesini olanaksız duruma getirmiş; 2019 yılının Kasım ayında gerçekleşen sel baskını sonucu olarak ise tarihi yapılar, tehlike altına girmişti. Bu nedenle Dünya Mirası Komitesinin 45’inci genişletilmiş toplantısı öncesinde İtalyan hükümetine çağrıda bulunuldu.

21 ülkenin temsilcisinden oluşan Kurul, yılda bir kez toplanarak “Tehlike Altındaki Dünya Mirasları Listesi”ni yeniden gözden geçiriyor. Kurul’un bu yıl, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da 10-25 Eylül’de toplanması planlanıyor.

İtalyan hükümetinin kitle turizmi, kalkınma projeleri ve iklim değişikliği başlıklı sorunlarda gerektiği kadar ilerleme göstermediğinin vurgulandığı taslakta, söz konusu sorunların, tarihi şehrin “kültürel ve sosyal kimliğini bozduğu ve kültürel, çevresel ve peyzaj niteliklerinin ve değerlerinin bütünlüğünü tehdit ettiği” kaydedilerek, kentin “Tehlike Altındaki Dünya Mirasları Listesi”ne alınması yönünde çağrı yapıldı

(Kaynak: aa.com.tr)

Doğu Roma İmparatorluğu Döneminde ‘Sahil Saray’ Niteliği Taşıyan Bukoleon Sarayı, İBB Tarafından Restore Ediliyor.

Doğu Roma İmparatorluğu döneminde, 5. yüzyılda yapıldığı düşünülen, sahil saray niteliğindeki Bukoleon Sarayı, İBB tarafından restore ediliyor.

Bukoleon Sarayı kalıntıları, Marmara Denizi kıyısında, Tarihi Yarımada‘da, Fatih-Küçük Ayasofya Mahallesi’nde Çatladıkapı mevkiinde bulunuyor. Zamanla denizle olan bağlantısı kesilen ve günümüzde ‘çöküntü alanı’na dönüşen ancak yapıldığı dönemde “Sahil saray” niteliği taşıyan yapı, UNESCO‘nun Dünya Mirasları listesinde yer alıyor. Sarayın Latince adı Buccoleonis Majus Palatium olarak kayıtlarda geçiyor.

1.

Orta Bizans Dönemi’ne ait, İmparator II. Theodosios (408-450) tarafından yaptırılan ve bazı bölümleri de İmparator Teofilos zamanında eklenen, günümüze yalnızca kalıntıları ulaşan Bukoleon, İBB‘nin girişimi restore ediliyor. İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, sarayda yerleşkesinde yürütülecek olan restorasyonun harabe estetiğini koruyacak biçimde, en az müdahale ile gerçekleştirilmesinin amaçlandığı; arkeolojik kazıların 6-7 ay içinde tamamlanmasını hedeflendiğini belirtti.

2.

.

3.

Özel, Prof. Dr. Füsun Alioğlu, Prof. Dr. Engin Akyürek ve Prof. Dr. Alper İlki‘den danışmanlığı ve yönetiminde sürdürülen restorasyon çalışması ile Bukoleon Sarayı kalıntılarının açık hava müzesi olarak 2022 yılının yaz sonunda açmayı planladıklarını dile getirdi.

(Kaynaklar: sozcu.com.tr, mimdap.org, dunyabulteni.net,arkeolojikhaber.com )

Antik Sirakuza Limanına ve Ortigia Adasına İlişkin Görselleştirmelere Yer Veren Üç Boyutlu Canlandırma, İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nde Kültür ve Tarih İlgililerini Bekliyor

İstanbul İtalyan Kültür Merkezi, UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak tanımlanan İtalya’daki arkeolojik yerleşkelerin, üç boyutlu bilgisayar yazılımları ile görselleştirilen videolarını, kültür ve tarih izleyicilerinin ilgisine sunuyor.

Özellikle Antik Sirakuza’ya ve Ortigia Adasına ilişkin görüntüler dönemin kent planlamasında limanın konumuna, dönemin gemilerine yönelik önemli bilgiler veriyor.

3 Boyutlu yazılımlar ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinin kullanılarak; antik dönemlere ilişkin mimari ve kentsel planlamaya ilişkin bilgiyi, yenilikçi bir anlayışla aktarmak ve ilgililerle paylaşmak amacıyla Altair4 tarafından İstanbul İtalyan Kültür Merkezi için özel olarak tasarlanan canlandırma, İtalyan arkeolojik alanları ve tarihi merkezlerine yer veriyor.

Yapım, sanal bilimsel rekonstrüksiyonlarını içeren üç boyutlu video canlandırmalar, antik kentlerdeki anıtları, bölgeleri, eski uygarlıkları ve kültürel kimlikleri etkileyici biçimde gözler önüne seriyor.

Videoda, Roma, Pompei, Floransa, Aquileia, Agrigento, Ferrara, Brixia, Milano, Mutina, Sirakuza kentlerine ve buradaki bazı önemli yapılara yer veriliyor. Üç boyutlu canlandırmanın Sirakuza‘ya yönelik bölümü, antik dönemlerde bu kentin limanla olan ilişkisini, limandaki yapıları ve buradaki gemileri, ayrıca Ortigia Adasına yönelik önemli bir görsel belgeleri içeren bir niteliği bulunuyor.

Yapım, 19 Eyl 2020 – 19 Kas 2020 tarihleri arasında İstanbul İtalyan Kültür Merkezi‘nde ücretsiz olarak izlenebilecek.

(Kaynak: iicistanbul.esteri.it)

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Tarafından 4. “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” Çalıştayı Düzenliyor.

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu – TSSF tarafından  06 – 07 Mart 2020 tarihleri arasında “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” çalıştayının  4. sü İzmir’de düzenlenecek.

Önümüzdeki dönemde 2 Yıldız dalıcıların zorunlu tutulacağı “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” eğitimi için gerekli olan TSSF eğitmen kadrosunun yetiştirilmesi amacıyla düzenlenen çalıştayların dördüncüsü 6-7 Mart 2020 tarihlerinde düzenleniyor. Etkinlik,  İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Bordo Salon’da gerçekleştirilecek.

Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNESCO ve ICOMOS tarafından desteklenen bu programda sualtında karşılaşılan kültürel miras değerlerinin nasıl korunacağı ve ilgili kurumlara nasıl haber verileceği konularının aktarılması amaçlanıyor.

Çalıştayda şu konu başlıkları ele alınacak:
-“Sualtı Kültür Mirasının Önemi ve ICOMOS” – Doç. Dr. Zeynep Aktüre

-“Ege Kıyıları Sualtı Araştırmaları” – Doç. Dr. Harun Özdaş

-“Temel Arkeoloji” – Dr. Eda Güngör Alper

-“Deneysel Arkeoloji Çalışmaları” – Osman Erkurt, Mualla Erkurt

-“Tarih Öncesi Denizcilik ve Deneysel Arkeoloji” – Koray Alper

-“Sualtında Karşılaşılabilecek Eserlere Bir Bakış 1/2” – Doç. Dr. Hakan Öniz

-“Tarihte ve Günümüzde Gemi Boyaları” – Prof. Dr. Levent Cavas

-“Sualtı Film Gösterimi “Sualtı Cenneti: Antalya” – Tahsin Ceylan

-“Sualtı Kültür Mirası, Yasalar ve Yönetmelikler” –  İhsan Tercan

-“Sualtı Kültür Mirasının Korunmasında Farkındalık” – Ceyda Öztosun

-“Tarih Öncesi ve Tarihi Çağlar” – Günay Dönmez

-“Roma, Selçuklu ve Osmanlı Döneminde Denizcilik” – Koray Alper

Programa katılan TSSF eğitmenlerinden başarılı olanlar “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmeni” sertifikasına hak kazanarak,  2 Yıldız dalıcı adaylarına bu eğitimi verebilecek.

Çalıştay programına buradan ulaşabilirsiniz.

 

(Kaynak: tssf.gov.tr)

 

Turizm ve Tanıtma Platformu-TUTAP, Nuh’un Gemisi Tarihi Alanının UNESCO Dünya Miras Listesinde Yer Almasını Amaçlıyor

Turizm ve Tanıtma Platformu (TUTAP) Genel Başkanı Fikret Yıldız, Hz.Nuh’un gemisinin bulunduğu tarihi alanının UNESCO geçici miras listesinde yer almasını amaçladıklarını belirtti.

TUTAP olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Nisan ayında iş birliği protokolü imzaladıklarını, bu kapsamda UNESCO dünya miras alanları ile ilgili çalışma yürüttüklerini söyledi.

Yıldız,  “Nuh’un Gemisi ile ilgili bölünmüşlükler var. Hem Şırnak Cudi Dağı’nda hem de Ağrı Doğubayazıt’ta bilinen alanlar var. İyi ve titiz araştırmalar yapabilir, ciddi ve somut adımlar atabilirsek bütün dünya insanlarına Nuh’un Gemisi’nin gerçek yerini ilan edebiliriz. Buraya 40 yıldır araştırmacıların ilgisi var. Somut adımlar atılmadan, gerekli yasal izinler alınmadan yapılmış çalışmaları kullanamıyoruz.” dedi

Yıldız, Nuh’un Gemisi’nin Dünya Miras Geçici Listesi’ne alınması için Ağrı Valiliği ile Kültür ve Turizm Bakanlığına başvuruda bulunduklarını dile getirerek, “Amacımız Nuh’un Gemisi’ni UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne aldırmak. Yapılacak sondaj ve arkeolojik çalışmalar neticesinde burası asıl miras listesine girdiği zaman bütün dünyada insanların çok büyük ilgisi oluşacak.” diye konuştu.

(Kaynak: aa.com.tr, görsel: sabah.com.tr)

 

Giresun’da Denize 40 Kilometre Uzaklıktaki Deniz Feneri, UNESCO Listesi’ne ve Guinness Rekorlar Kitabı’na Girmeye Aday

Giresun’da, denizden 40 kilometre uzaklıkta, 2 bin rakımlı Çaldağ Tepesi’nde bulunan, dünyanın denize en uzak olma özelliği olan deniz feneri, UNESCO ‘Dünya Kültürel Miras Listesi’ne girmesi için yapılan başvurunun ardından “Ginnes (Guinness) Rekorlar Kitabı’na da girmeye aday.

2 yıl önce taş kullanılarak, tepeye 9 metre yüksekliğinde inşa edilen Deniz fenerini ilginç kılan ise; yöre halkının 5 asır önce bölgeye yerleşen atalarının tepelere doğru yükselen sisi deniz sanıp, yaptıkları kayıkla denize açılmaya çalıştıkları anlatısının dilden dile dolaşıyor olması sonucu yapılması.

Bölgedeki tuz ekimi geleneği ile bağlantılı söylenecelerin bağlamında gelişen deniz fenerinin öyküsünü Batlama Platformu Başkanı İbrahim İlyasoğlu şöyle özetliyor:

Batlama vadisindeki köylülerin bugün yayla olarak kullandığı Çaldağ, daha önceden yerleşim yeriydi. Efsaneye göre; Köylüler 500 yıl önce bölgede yaşanan tuz sıkıntısını gidermek tuz ekimi yaparlar ve bir türlü başarılı olamayınca şehre inmeye karar verirler. Şehre inmek için de tepelere doğru yükselen sisi deniz sanırlar ve yaptıkları kayıkla bu sisin içerisine doğru dalar giderler ve hepsi perişan olur. İşte bu efsanenin yaşandığı Çaldağ tepesine ise efsaneden yola çıkarak bir deniz feneri yaptık. Burası bu özelliğiyle belki de dünyada denizi olmayan ve denizden en uzak deniz feneri özelliğini taşımaktadır. Çaldağ, denize kuşbakışı 40 kilometre mesafede ve zirvesi 2 bin 300 rakımdır. Deniz fenerini yaptığımız yer ise bin 900 -2 bin rakım civarındadır. Ayrıca bu tepeden Giresun adası, Trabzon ve Ordu’nun bir bölümü ve deniz de görünmektedir

 

(Kaynaklar: milliyet.com.tr, sputniknews.com, www.haberturk.com, görsel: tr.sputniknews.com)

“Tarihi Deniz Haritaları ve Akdeniz” Sergisi, Monako Yat Kulübü’nde Gerçekleştirildi.

“Tarihi Deniz Haritaları ve Akdeniz” sergisi, Uluslararası Hidrografi Teşkilatı’nın (IHO) 100. kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde Monako Yat Kulübü’nde 01 Nisan 2019 tarihinde gerçekleştirildi.

Türk denizcilik tarihi ve deniz haritacılığının tanıtımının yapıldığı serginin ana sponsorluğunu TINA Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı üstlenirken, küratörlüğü TINA Mütevelli Heyeti üyesi ve İstanbul Deniz Müzesi eski müdürü Ali Rıza İşipek tarafından yerine getirildi.

UNESCO tarafından 2013 yılı, Piri Reis tarafından çizilen dünya haritasının 500. yılı dolayısıyla “Piri Reis Yılı”, 2014 yılı ise Matrakçı Nasuh’un vefatının 450. yılı nedeniyle “Matrakçı Nasuh Yılı” olarak ilan edilmişti. Bu nedenle “Tarihi Deniz Haritaları ve Akdeniz” sergisinde yer verilen parçalar, çoğunlukla Piri Reis ile Matrakçı Nasuh’u tanıtmaya yönelik yapıtlardan seçildi.

Matrakçı Nasuh

1.

Yalnızca Türk tarihine değil, aynı zamanda dünya denizcilik tarihine de damgasını vurmuş  ünlü Türk denizcisi, coğrafyacısı ve haritacısı olan Piri Reis, 500 yıl önce yorumladığı ve çizdiği haritaları ve özellikle de Kitab-ı Bahriye adlı yapıtıyla dünya denizcilik tarihinin öncüleri arasındadır. 

Barbaros Hayrettin Paşa,  1543-1544 yıllarında Fransa İmparatorluğu’na yardım etmek amacıyla Fransa kıyılarına seyir düzenlemiştir. Barbaros’un filosunda bulunan Matrakçı Nasuh ise 15 ay boyunca Türk donanmasının kaldığı ve seyir yaptığı kıyılarda Marsilya, Toulon, Nis (Nice) ve Antibes gibi Fransız limanlarını büyük bir doğruluk ve ustalıkla minyatürlerine resmetmiştir. Sergide Matrakçı Nasuh’a ait bu minyatürlerin yine İznik Çinisi üzerine aktarılmış olan örnekleri yer almaktadır.

Sergi açılışı, Monako Yat Kulübü’nde, Prens II. Albert’in katılımıyla ve Paris Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa, Monako Fahri Konsolosumuz Dr. İlhami Aygün, T.C. 22. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç, TINA Sualtı Arkeolojisi Vakfı Başkanı Oğuz Aydemir, TINA Yönetim Kurulu üyesi Enes Edis, IHO Direktörü E. Amiral Mustafa İpteş, Monako Protokolü ve diğer davetlilerin katılımı ile gerçekleştirildi.

Sergi sonunda Prens II. Albert’e altınla bezenmiş 18. yüzyıl Monako haritasının yer aldığı bir vazo ile sergi için Vakko tarafından özel olarak hazırlanmış olan ipek kravat ve fular hediye edilmiştir.

Ayrıca dünyada hidrografi bilimine büyük katkılar sağlamış olan Prens II. Albert’in dedesi olan Prens I. Albert’i ve yatı Hirondella II’yi betimleyen iki adet yağlı boya tablo Monako sarayına hediye edildi.

 

(Kaynak: tinaturk.org, görsel: denizkartalı.com)

 

Türkiye’nin Önemli Bir Kültür Girişimini Masaya Yatıran “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” Yayınlandı

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu ve UNESCO işbirliği ile başlatılan su altı kültür mirasının dalıcıların katkısıyla korunmasına yönelik eğitim programı ile Türkiye, dünya ülkeleri arasında bir ilk olarak önemli bir kültürel girişim başlatıyor.

8500 kilometrelik kıyı şeridiyle dünyanın en önemli kültürel miras değerlerini barındıran Türkiye, bu kültürel girişim ile önemli bir sorumluluğu yerine getiriyor. Bu çalışma ile sualtı kültür varlıkları koruma altına alınacağı gibi; aynı zamanda su altı envanteri de çıkarılmış olacak.

Burada önemli ayrıntılardan biri dalıcılık eğitimi alan adayların 2 yıldız düzeyine geçebilmeleri için sualtı kültür mirası programı eğitimi almak zorunda olmaları. Bu sayede dalıcılar, denizin altında karşılaştıkları eserleri 2863 sayılı yasa gereği 3 gün içerisinde ilgili kurumlara bildirmeleri gerektiği bilinci ile hareket edecekler.

Bu girişim, Türkiye’nin kültür ve denizcilik arasındaki birlikteliği kurması bakımında Denizci Toplum oluşturmanın önemli bir adımı olarak okunmalıdır.

Hakan Öniz’in yayına hazırladığı “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” adlı kitaba Denizci Kitaplığı‘ndan ulaşabilirsiniz.

 

(Kaynak: hurriyet.com.tr)

“Justinianus Köprüsü”, Sapanca – Körfez Kanalının Liman Yapısı Olabilir

(Alıntılanan bu haber, ntv.com.tr’de  “UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne giren Justinianus Köprüsü’ne restorasyon projesi” başlığı ile yayınlanmıştır.)

UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne giren Sakarya’nın Serdivan ilçesindeki Justinianus Köprüsü’nün restorasyon projesi başlatıldı. Karayolları Genel Müdürlüğü’nce 23 yıl önce onarılan köprü taşıt trafiğine kapatılırken, 365 metre uzunluğunda 9 metre 85 santim genişliğindeki taş köprünün etrafı ışıklandırılıp, düzenlemeler yapılarak ziyarete açılacak. Restorasyon çalışması 29 milyon liraya mal olacak.

Serdivan Beşköprü Mahallesi’nde bulunan günümüzde ‘Beşköprü’ olarak bilinen Justinianus Köprüsü Bizans İmparatorluğu döneminin Anadolu’daki en görkemli eserlerinden biri. İmparator Justinianus tarafından yaptırılan ve bin 500 yıldır ayakta kalmayı başaran Justinianus Köprüsü 365 metre uzunluğunda, 9 metre 85 metre genişliğinde ve 12 kemer gözünden oluşuyor. Serdivan Belediyesi’nin hazırladığı raporla kısa süre önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınan tarihi köprü için Karayolları Genel Müdürlüğü 29 milyon TL’lik restorasyon projesi hazırladı. 23 yıl önce Karayolları Genel Müdürlüğü’nce onarılarak taşıt trafiğine kapatılan köprüde yeniden yapılacak restorasyon çalışmaları 3 yıl sürecek. Proje kapsamında ilk kez köprü çevresinde arkeolojik kazı yapılacak. Yeniden yapılacak olan restorasyonla adeta yeniden dirilecek olan köprü, zifiri karanlıkta dahi görkemli bir şekilde gözükebilmesi için ışıklandırılacak. Restorasyon köprünün dört bir yanını saran yabani otların temizlenmesiyle başlandı.

Sırlar Perdesi Var

Hakkında birçok teori ve rivayet bulunan köprüde yapılacak olan kazının tarihi sırrı ortaya çıkaracağını belirten Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü’nde görevli Doç. Dr. Serkan Yazıcı, “Justinianus Köprüsü halk adıyla Beşköprü, görmezden gelinen ve aslında değeri çok anlaşılmamış bir tarihi eser. Çevresinde yapılacak bir kazı çok önemli bir tarihi eseri gün yüzüne çıkartacaktır. Çünkü sırlar perdesi var Beşköprü’nün arkasında. Tarihi köprü Sakarya Nehri’nin tarih boyunca defalarca akış yönünü ve yatağını değiştirmesinden dolayı bize bugün kafa karıştırıcı birçok ipucu bırakmış olabilir” dedi.

justinianus

Kazılar Birçok Teoriyi Çürütebilir

Arkeoloji Uzmanı Sencer Şahin’in köprünün liman olabileceği teorisinin doğru olup olmadığının bu çalışmayla ortaya çıkacağını belirten Yazıcı, “Köprünün Sakarya Nehrine kadar giden 5 farklı köprüden bir tanesi olduğunu söylüyor. Dolayısıyla Justinianus’un bir köprü değil, yapılması planlanan bir Sapanca-Körfez kanalının limanı olduğu yönünde bir iddiası var. Bazı arkeolojik görüntüler de bunu destekliyor. Yapılacak kazılarda Justinianus’un köprü değil de liman olduğu ortaya çıkabilir. Buna katılmayan çok sayıda yerli yabancı bilim insanı da var. Dolayısıyla burada birbiriyle çarpışan o kadar teori var ki, yapılacak kazılar birçok teoriyi çürütebilir ve birçok meseleyi aydınlatabilir” diye konuştu.

(Görsel, haberturk.com‘da alıntılanmıştır.)