Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Mehmet Tütüncü Tarafından Kaleme Alınan “Barbaros Hayreddin Paşa’nın Türbesi Zeus Tapınağı Mı İdi” Başlıklı Makale, Beşiktaş’ta Bulunan Türbe Yapısını Yeni Bir Gözle Değerlendirmemizi Sağlıyor.

Mehmet Tütüncü’nün “International Jounal of Turkolog’de yayınlanan “Barbaros Hayreddin Paşa’nın Türbesi Zeus Tapınağı mı idi” başlıklı yazısı, büyük Türk denizcisinin Beşiktaş’taki türbe yapısına yeni bir bakış açısı ile değerlendirmemizi sağlıyor.

Tütüncü, Beşiktaş’ta bulunan Sinan Paşa Camii’nin Barbaros Hayreddin Paşa’nın türbesinden 10 yıl sonra yapılmasına karşın, kıble yönünün tam olarak Barbaros’un türbesine denk gelecek biçimde yapıldığını; böylece, Osmanlı denizcilerinin sefere çıkacakları zaman namazlarında kıble olarak hem Kabe’ye yönelmekte olduklarını hem de Hayreddin Paşa’nın naaşına ve anısına yönelerek ona saygı ve selam durduklarını belirtiyor.

Öte yandan Tütüncü, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde burada yer alan Aziz Mamas manastırının bulunduğu alana yapıldığını, bu manastırdan kalan ve bölgenin Diplokionion olarak adlandırılmasına neden olan “çifte sütunlar”ın 1509 depreminde yıkılmasının ardından Barbaros’un isteğiyle türbesinin yapımında kullanıldığı belirlemesinde bulunuyor.

BARBAROS HAYREDDIN PAŞA’NIN TÜRBESİ ZEUS TAPINAĞI MI İDİ?

International Journal of Turkology – Nisan 2020

Mehmet Tütüncü

GİRİŞ

Midilli adasında doğup, Akdeniz’i bir Türk denizi yapan temelleri atarak Cezayir ve Tunus gibi bir kıta büyüklüğünde yerleri fethederek Osmanlı Devleti ile birleştiren Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın hayatı bir roman gibidir. Onun hayatı ve vefatı hakkında bazı bilinmezler ve esrarengiz çözülmemiş noktalar hâlâ vardır. Bunun için son yıllarda bu noktaları aydınlatmak için araştırmalar yaparak yayın yolu ile kamuoyu ile paylaşmaya gayret ediyoruz. Bu cümleden olarak araştırmanın konusu da Barbaros Hayreddin Paşa’nın Beşiktaş’da bulunan türbesine dairdir.

Barbaros Hayreddin Paşa’nın Türbesi şu anda İstanabul’un yoğun bir noktası olan otobüs, gemi ve yaya trafiğinin birleştiği Beşiktaş Meydanı’ndadır. Oysa Onun türbesi Osmanlı denizcilerinin merkezi ve kıblesi kabul edilmektedir. Paşa’nın muhtemelen şimdiki Deniz Müzesinin bulunduğu yerde bulunan ve kendi yaptırdığı medrese ile Kaptan Paşa Köşkü de bugün kaybolmuştur.

Barbaros Hayreddin Paşa 1546 yılında vefat eder. Fakat türbesini ölmeden 4 yıl önce yani 1542 yılında tamamlamıştır. Türbesinini hayatteyken yaptırdığı ve yerini kendisinin seçtiği vakfiyesinde yazmaktadır:

Ve yıne kasaba-i Beşiktaş’ta deve meydanı tabir olunan meydana kendü cesedimişn defnolunması içün
müceddeden bınâ eyledığım türbe-i şerifime ve Vefâtımdan sonra cesedimi Deve Meydanında binâ
eylediğim türbiye defn eyleyeler

.

1.

Barbaros’un Türbesi Denizciler’in Kıblesi

Türbenin üzerinde bulunan kitabedeki 948 tarihi (1542) ise Hayreddin Paşa tarafından hayatta iken ölümünden 4 yıl önce yapıldığını anlatılmaktadır.

Hâzâ türbe-i fâtih-i Cezâyir
ve Tunus merhum gazi
Kapudan Hayreddin
Paşa rahmetullāhi aleyh
” – sene 948

(27 Nisan 1541 – 17 Nisan 1542)

Bu kitabedeki tarih, Hayreddin Paşa’nın ölüm tarihi değildir. Türbenin kendisi tarafından yapılış tarihidir. Nitekim Barbaros Hayreddin Paşa 1543/44 Yıllarında Fransa seferine çıkmış ve kışı orada geçirmiş ve hatta Reggio Valisinin kızı Maria ile ikinci evliliğini yapmıştır.

Osmanlı kaynaklarında Türbeye dair bilgiler; [1562-63]

.

2.

Evliya Çelebi Seyahatname Cilt kitap 1 s. 127

Kaptan Hayreddin Paşa: Vardar Yenicesi’ndendir, bütün ataları, ama kendisi Midilli Adası içinde dünyaya gelmiş, velvele veren bir levent ve yiğit olup adalarda nice sancaklara vali oldu. 940 [1533-34] senesinde kendisine kaptanlık verildi. Akdeniz’de 3.000 yelken söndürüp nice kere esir olup ve nice kere kaleler fethettiği ayrıntılı başka bir tarihtir, Futuhat-ı Hayreddin Paşa derler. İşin sonunda İstanbul’da vefat etti. Beşiktaş’ta denizler kaptanı iken kara kaptanı olup mezar limanında tekrar dirilme gününe kadar demiratıp yatar.

Ölümüne bu mısra tarih düşmüştür:

Daldı rahmet denizine kapudan.

Sene 9705 [1562-63].

E.Ç. “Seyahatname” Cilt Kitap 1, s. 127

.

2.

Barbaros’un Türbesi ve Sinan Paşa Camisi’nin konumu Denizciler’in Kıblesi

Az ilerisindeki Sinanpaşa Camii de, Barbaros’un Türbesi ile aynı havuz içindedir. Sinan Paşa Camii, Barbaros Hayreddin Paşa’nın türbesinden yaklaşık 10 yıl sonra tamamlanmıştır. Fakat Sinan Paşa’nın kendisi burada gömülü değildir. Sinan paşa Camii, tam olarak Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi’nin önündedir ve onun mezarı ile Mekke’yi kıble alacak şekilde yapılmıştır.

Gazavatnamede yazıldığı gibi Nurlu türbesi Beşiktaş’dadır hayatta olan kapudan paşaların makamı burasıdır, zira Osmanlı devletinde ilk kapudan paşa olan odur ve tophane-ı amirelerine düzen veren o idi.

Bütün deniz seferleri oradan başlar:

Halihazırda kapudanı deryalar hilat giyecekleri zaman, bunu merhum Hayreddin Paşa’nın medfun olduğu yerde giyerler ve orada dualar ile methiyeler okuyarak ziyafetler çekip, fakir fukarayı yedirirler. Şerefli ruhu şad olsun. Defalarca vahiy ve kerametleri zuhur eden, veli bir gazı ve mücâhid idi. Allah ona rahmet eyelsin.

Gülru Necipoğlu’nun belirttiği gibi Barbaros Hayreddin Paşanın kahramanlıkları onu hayatında bir evliya figürüne dönüştürmüş ve kutsal sayılan türbesi bir ziyaretgah haline gelmişti.

Sinan Paşa Camii’nin konumu, kıble yönünün tam olarak Barbaros’un türbesine denk gelecek şekilde yapılmıştır. Osmanlı türbe geleneğinde Padişahların başlattığı bir gelenek olarak mihrab önüne mezar veya türbe yapılmaktadır. Fakat Sinan Paşa Camii, türbeden 10 yıl sonra yapılmıştır. Yani caminin banisi ile türbenin banisi aynı kişi değildir. Ayrıca Sinan Paşa Camii’sinin banisi, caminin yanına değilde Üsküdar’da Mihrimah Sultan Camii avlusunda gömülüdür. Ve mezarı açıktır yani türbesizdir. Muhtemelen Sinan Paşa kendisini Barbaros’un yanına defnedilmesini istemiştir. Fakat bu isteği bilmediğimizi başka bir sebebten kabul edilmemiştir. Böylece Barbaros Hayreddin Paşa deniz kıyısında tek türbe olarak kalmıştır. Bu şekilde başka bir kaptanın yaptığı cami onun selefinin türbesini kıble olarak seçmiş ve kendisi ise uzaklara defnedilmiştir. Bu ilahi bir tecelli veya toplumsal bir gelişme olarak kabul edilebilir. Denizciler sefere çıkacakları zaman kıldıkları namazda kıble olarak hem Hayreddin Paşa’nın naaşına ve hatırasına yönelerek ona saygı ve selam durmuşlardır. Hem de müslümanların kıblesi olan Kabe ve Mekke’ye doğru yönelmişlerdir.

.

4.

Pervititch haritasinda Türbenin ve Sinan Paşa Camisi’nin konumu

3.TÜRBE APOLLON TAPINAĞI ve BİZANS SARAYI; Diplokionion temelleri üzerine kuruldu. Hayreddin Paşa, türbesinin deniz kıyısında çok özel ve tarihi bir yerde olduğunun bilincinde olmalıydı. Çünkü bu bölge, Bizans döneminde “çift sütun” manasına gelen Diplokionion olarak adlandırılmıştır. Colum(m)ne (resim 5 ve 6)

Buondelmonte tarafından tasarlanan haritalarda İstanbul’un Beşiktaş tarafında iki sutün gözükmektedir. Daha önceki mesela Paris BNf.fr nüshasında sadece sütunlar ve boş bir arazi gözükürken, daha sonra yapılan Düsseldorf nüshasında daha dolgun bir malzeme ile donatılmış hatta üzerindeki destek sütununda resimler olduğu bile söylenebilir.

.

5.

Çifte Kolomlar

(Christoforo Buondolmonti, İstanbul Panoraması Paris nüshası – Detay)

Düsseldorf nüshası, İstanbul’u ziyaret edip yerinde incelemelerde bulunan birisi tarafından hazırlanmıştır. İstanbul’un fetihden sonra hızlı bir şekilde değiştiğini ve Türk mimarisi ile süslendiğine şahitlik eden birisi tarafından yapılmış olması muhtemeldir.

Burada Tophane’nin yanında, üzerinde bulunan mimari parçalar ve denize inen bir merdiven ya da iskele görülen çifte sütunlar açık olarak belirtilmiştir. Solunda toplar, sağında ise S. Angelo Kilisesi görülmektedir.

.

7.

Çifte Kolomlar

(Christoforo Buondolmonti, İstanbul Panoraması Düsseldorf nüshası – Detay)

Paris nüshasının yazılı metninde, Diplochion ismine rastlamaktayız. Düsseldof nüshasında ise sadece Colune (sütunlar veya kolomlar) yazısı bulunmaktadır.

Diplokion adı verilen bu sütunlar, Patria tarafında anılan ‘zeukta kionia’ (Bağlı sütünlar) olarak isimlendirilmiştir. Bunların daha önce burada bulunan, Mamas Sarayı’nın denize açılan kapılarının artıkları olduğu öne sürülmüştür. Petrus Gyllius, bu sütunların olduğu yerde Rumların Diplokiona, Türklerin ise Bisitaş dedikleri köy bulunduğunu yazmaktadır. (quem Graecı Hodie vocant Dıplocionia, Turci Bisitas).

Burada bulunan Saray 10. yüzyıla kadar Bizans İmparatorunun yazlık sarayı olarak kullanılmıştır. 1201 yılından sonra ise tahttan indirilen ve gözüne mil çekilen İmparator Isakıos II Angelios burada hapis olarak tutulmuştur. Sarayın yanında Aziz Mamas Kilisesi ve bir de Hipodrom bulunmakta imiş.

.

7.

19. Yüzyıl Osmanlı haritasında Hayreddin Paşa İskelesi ve Dolmabahçe Sarayı

Buondelmonti’nin anlatımına göre, sarayın yanında gemilerin uğrak yeri bir liman bulunmaktadır. Petrus Gyllius ise bu sütunların 1509 yılında meydan gelen bir depremde yıkıldıklarını ve Barbaros Hayreddin Paşa’nın türbesinde yapı malzemesi olarak kullanıldığını belirtiyor.

Daha önce hiç Türkçesi yayınlanmamış ve ilk defa burada kelime kelime tercümesini verdiğimiz Gyllius’un anlatımı bize önemli ipuçları vermektedir. Latince Kırmızı harflerle Türkçe tercümesi siyah harflerle dizilmiştir.

O yerde” In qua plaga longi latíque “Rüstem Paşa” Rostanni Bassa’nın “bahçeleri” horti “ve “Sultanın amirali” regia classi praefecti Aenobarbı (Hayreddin Barbaros) “deniz kıyısındaki mezarı” sepulchrum iuxta littus situm “bulunmakta idi. Bu türbe dairesel“, circumclusum aedicula rotunda “tonozlu bir bina ve çatısı kurşunla kaplı şapelden oluşmakta idi.” in convexum; tegulis plumbeis tectam aediculam “ve dört köşe bir duvarla çevrili serviler ve çınar ağaçları ile kaplı bir bahçe içinde bulunuyordu.” area quadrata circumsepta muris, Platania, & populis adumbrat. “Ve deniz hayatta iken yenemediği büyük korsanı yutmasın diye:” & ne maris fluctus mortuum pyratam Submergant , quem viuum submergere non potuerunt, “deniz kıyısını taşlarla ve Theba mermerinden iki sütunla döşemişlerdir.” cum aliis saxis litus munierunt , turn duabus columnis marmoris thebaei “Bu sütunlar bir depremde yıkılan” teraemotu collapsis, “de Diplokion denilen yerden getirilmişlerdir” quibus stantibus vicinus vicus proximus apellati est Diplocion

& Aenobarbi regia classi praefecti, eiusq: sepulchrum iuxta littus situm, circumclusum aedicula rotunda desinente in convexum; tegulis plumbeis tectam aediculam area quadrata circumsepta muris, Platania, & populis adumbrata: & ne maris fluctus mortuum pyratam Submergant , quem viuum submergere non potuerunt, cum aliis saxis litus munierunt , turn duabus columnis marmoris thebaei teraemotu collapsis, a a quibus stantibus vicinus vicus proximus apellati est Diplocion. Constitunt in maritima planitie, cuius plurima pars

Buondelmonti’nin eski haritalarında Diplokion’un güney tarafında bir dere görülmektedir. Düsseldorf tasvirinde bu dere görünmüyor ise de Tophane’nin solunda bulunan bir değirmen burada bir dere olduğuna işaret etmektedir.

.

8.

Çifte Kolomlar

(Christoforo Buondolmonti, İstanbul Panoraması Düsseldorf nüshası – Detay)

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden 1 ay önce 21-22 Nisan 1453 gecesi 70 adet gemisini Diplokionion’dan yani sütunlardan başlayarak soğuk su (Haliç-Kasımpaşa’ya kadar) 3 mil olarak hesaplanan karadan yürütülmesi emrini vermiştir. Gemiler o zamanlar kolayca yanaşılabilen şimdiki Dolmabahçe Sarayı’nın önünden Gümüşssuyu vadisi boyunca Taksim’e ordan da Dolapdere vadisinden Kasımpaşa’ya indirilmişlerdir.

Beşiktaş’ta denize 2 dere karışmaktadır. Bunlar Beşiktaş ve Hasanpaşa deresidir. Eski kaynaklarda burada 12 ayaklı büyük bir köprü bulunduğundan da söz edilmektedir. Bu dereye bakılırsa Diplokion’un Düsseldorf haritasında belirtildiği gibi Hayreddin Paşa’nın türbesinin olduğu yerde bulunmuş olması gerekmektedir.

.

9.

Barbaros Hayreddin Paşa ve Türbesindeki çifte kolomlar hala mevcut

Bizim, Hayreddin Paşa Türbesi olarak lokalize ettiğimiz Diplokion ile Fatih’in gemilerini taşıdığını belirttiği yer arasında 1.200 metrelik bir fark bulunmaktadır. Muhtemelen tarih yazıcıları o zamanlar boş bir alan olan veya sığ bir su olan Dolmabahçe Sarayı’nın bulunduğu yeri belirtmek için buna en yakın olan Diplokionu referans olarak kullanmış olmalıdırlar.

4.NETİCE

Barbaros Hayreddin Paşa çok büyük başarılar elde etmiş önemli bir simadır. Kardeşleri ile küçük bir gemiyle başlattığı yolculuk onu Cezayir’e Sultan ve Akdeniz’de yenilmez bir gazi ve Osmanlı donanmasında denizlerin hakimi yapmıştır. O, bir evliyalık derecesine çıkan tanınırlığının da bilincinde olmalıdır ki, ömrünün son yıllarında türbesini yaptırırken su ve
dalga sesinin duyulabileceği kadar denize yakın bir yer seçmiştir.

.

10.

Şimdi görülmeyen Ihlamur deresi ve Hasan Paşa deresi Hayreddin Paşa’nın türbesinin önünden denize dökülürdü

Burası denizle içiçe dalgaların türbesini okşayabilecek kadar yakındır. Vakfiyesinde ise bizzat kendisinin nezaretinde türbesini yaptırdığı yazmaktadır. Bu türbe, İstanbul’un Pagan devrinde deniz boyunca kutsal sayılan Apollo tapınağı olan, Bizans devrinde ise Hagia Mamas manastırının yerine yapılmıştır. Bu manastırdan ve tapınaktan kalan Diplokonion
adı verilen çifte sütunlar 1509 depreminde yıkıldıktan sonra, kaybolmasını önlemek için buradaki malzemeyi kendi türbesinin yapımında kullanmıştır. Böylece eski kutsal Yunan kenti Tebais’dan getirilen mermerleri Pagan, Hristiyan ve Müslüman öğeleri ve malzemeleri ile birleştirerek Zeus’un oğlu, deniz tanrısı Poseidon gibi kendisini konumlandırmıştır. O, zamanında Poseidon’un 3 uçlu mızrağı ile tasvir edilmiştir ki, Ona batılılar modern zamanların denizler tanrısı Poseidon adını vermiştir. Hayatda iken bu tanımlamaların onun hoşuna gittiği ve İstanbul’da Hagias Mamas Manastırı ve Apollo Tapınağı hikayelerini de dinlemiş olması muhtemeldir ki, mezar yerini ve türbesini seçerken, bu saiklerin etkili ile Diplokonion sütunlarının bulunduğu deniz ayağı veya adasında türbesini kendisi 8 köşeli olarak tasarlamıştır. Daha sonra Osmanlı denizcileri onun bu türbesini bir ziyaretgaha çevirmişler ve ölümünden sonra gazaya giden denizciler, onun türbesini önlerine alarak kıbleye yönelmişlerdir. Daha sonra Kaptan-ı Derya Sinan Paşa ise hemen bu alandaki camisini yaptırırken kıblesi Hayreddin Paşa’nın türbesinin içinden geçirmiştir. Böylece Türk denizcileri sefere çıkarken, yerleşmiş olan adet daha çok kök salmıştır. Bu şekilde öldükten sonrada Hayreddin Paşa’nın türbesi Türk denizciliğinin kıblesi olarak Türk denizcilerine yol göstermeye devam etmiştir.

(Kaynak: academia.edu/mehmet.tütüncü, görsel: restoratürk.com)