Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Alanya Kalesi’nin Önünde Sürdürülen Kazılarda Roma Dönemine Ait Olduğu Belirlenen Tersane Ortaya Çıkarıldı.

Alanya Kalesi-Kızılkule önünde bulunan Soğukkapı Plajı’nda sürdürülen su altı kazılarında Roma dönemine ait tersanenin gemi çekek yeri ortaya çıkarıldı.

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Ortaçağ Arkeolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Eravşar başkanlığında yürütülen Alanya Kalesi kazı çalışmaları, bu yıl İçkale’nin yanı sıra deniz kıyısı bölgesinde sürdürülüyor. Su altındaki çalışmalar ise, AÜ Sualtı Kültür Varlıkları Koruma Bölümünden Doç. Dr. Hakan Öniz ve ekibi tarafından yürütülüyor.

aa.com.tr

Kızılkule önünde bulunan kıyıdaki yosunların ve kumun, bu yıl dalgaların çok olması nedeniyle çekilmiş olması; şu anda su altında bulunan Roma dönemine ait olan gemi çekek yerinin ve mendireğin konumunun belirlenmesinde önemli oranda kolaylık sağladığı belirtiliyor.

Tersane ya da gemi çekek yerinin, denizin içinde ve eğimli bir yüzey olduğunu söyleyen Prof. Eravşar, açıklamasında “Deniz suyunun altında kalan tersane, Selçuklu döneminde inşa edilen Alanya Tersanesi ile yakın boyutlarda. Önümüzdeki yıllarda yapılacak çalışmayla bu bölgenin boyutlarını, mimari yapısını tespit etmek istiyoruz.” dedi.

(Kaynak: aa.com.tr)

İstanbul – Bathonea’da Vikingler’e Ait Liman Koloni Yerleşim Yeri Ortaya Çıkarıldı

Küçükçekmece Gölü kenarında bulunan Bathonea Antik Kenti’nde sürdürülen kazı çalışmalarında 9.-11. yüzyıllar arasında Vikingler’e ait liman koloni yerleşimi ortaya çıkarıldı.

Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Prehistorya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Şengül Aydıngün, Bathonea Limanı’nın 12. yüzyıldan itibaren Yenikapı‘daki Theodosius Limanı ile aynı kaderi paylaştığını söyleyerek, Bathonea Limanı’nın da Latin istilası sonrası kullanılmadığını uzun süre terk edildiğini belirtti.

Aydıngün, “Osmanlı döneminde Bathonea’nın bir kısmının tersane olarak kullanıldığını düşünüyoruz. Gölü çepeçevre saran taş teraslı kıyıların ve bazı kıyı yapılarının donanmaya tersane olarak hizmet etmesi güzel. Küçükçekmece Lagün Gölü’nün geçmişten günümüze Marmara Denizi ile bağlantılı olması korunaklı bir iç liman olarak kullanılmasını sağlıyor. Vikingler 8-11. yüzyıllar arasında İstanbul’da 300 yıl bulunmuş. Hem Vikingler hem de Rus kolu olan Varangianlar önceleri küçük gruplar halinde ticaret ve paralı askerlik için gelirken şehrin surları dışında kendilerine yer bulmuşlar. ‘Nestor’un Kroniği’ adlı kitaba göre, Vikingler ve Varangianlar’ın şehrin uzağında bulunmalarına ve sadece 30-35 kişilik gruplar halinde şehre girmelerine izin verilmiş. Sur içine gün doğarken askerler eşliğinde girmeleri, gün batmadan çıkmaları istenmiş. Hem tüccar hem savaşçı oldukları için Konstantinapolis’i ele geçirmelerinden korkulmuş ve bugünkü Ayamama Deresi’nin 20 kilometre uzağında bir liman yakınında kalmalarına izin sağlanmış” dedi.

Prof. Dr. Blazej Stanislawski: “Göl Kenarında Vikinglere Ait Yedi Arkeolojik Kanıt Bulundu.”

Bathonea‘da altı yıl önce ilk Viking izlerinin çıkması ve kaynaklarda Vikinglerin İstanbul‘un dışında bir bölgede tutulduğunun yazılması Polonya Bilimler Akademisi Arkeoloji ve Etnoloji Enstitüsü Geç Antik ve Erken Ortaçağ Araştırmaları Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Blazej Stanislawski’nın çok ilgisini çekmiş. Bunun üzerine Türkiye’ye gelerek; kazı takımına katılan Viking ve Bizans tarihçisi Prof. Dr. Stanislawski, Vikinglerin geride bıraktığı izini yedi kanıtla; şöyle açıklıyor:

Bulgularımıza göre Vikingler ve Rus (Rhos) kolu Varangianlar, Bathonea’da mahalle kurmuş gözüküyor. Şimdiye kadar tutuldukları yer hakkında net bilgi yoktu ama Bathonea’da olduklarına dair delilleri ortaya çıktı. Bu delillerin ilki, şehre giremeyen yabancıların bulunduğu uluslararası bir limanın keşfedilmesi. Ayrıca Varangian ve Vikingler’in yerleştirildiği yerin Aziz Mamas Kilisesi’ne yakın yani bugünkü Ayamama Deresi’nin batısında olması. Bathonea’da Aziz Mamas damgalı 11 tuğla bulunması. Bathonea’daki sağlık ve dini merkez. 1077 yılındaki yazılı eserde Bizans İmparatoru VII. Mikail’e yardım için gelen paralı asker olan Vikinglerin Küçükçekmece’de beklediğini biliyoruz. Bathonea’da bulunan amberden haç; o dönemde amber, sadece Kuzey Avrupa’dan çıkartılıyordu. Amforanın da çıktığı bazilikal yapıda bulunan Ourobos kolye; Viking mitolojisinde yılan Jörmungandr. Viking kralı Ragnar Lodbrok’un sembollerinden biridir.

 

(Kaynak: milliyet.com.tr)

 

Venedik’te Bir Baştarda

15. Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi “Reporting from the Front / Cepheden Bildirmek” teması ile düzenleniyor. Türkiye, sergiye kendi pavyonunda yer verdiği Darzana adlı projeyle katılıyor.

Feride Çiçekoğlu, Mehmet V. Kütükçüoğlu, Ertuğ Uçar’ın kuratörlüğünü yaptığı proje, Caner Bilgin, Hande Ciğerli, Gökçen Erkılıç, Nazlı Tümerdem, Yiğit Yalgın’ın oluşturduğu takımının ürünü. Ayrıca projeye Cemal Emden, Namık Erkal kuratörlük desteği sağlıyor.

Darzana; genelde Akdenizli kimliğini özelde ise Akdeniz’in iki ucunda bulunan Venedik ve İstanbul arasındaki bağı vurguluyor. Zaten projenin adı olan Darzana ,  Türkçe’de tersane ile İtalyanca’da aynı anlama gelen arsenale kelimeleri, Arapça’daki “Dara’s-sina’a” (sanayi yeri) ortak kökeninden geliyor.

Benzer biçimde; proje üzerine yapılan açıklamalarda “melez olma” durumu  baştarda sözcüğünün etimolojisinde olduğu kadar; tekne tipinin niteliğinde de kendisini gösteriyor. Sözcüğün “nesebi belirsiz” anlamı – bastardo ve bastarda – projenin melezlik vurgusuna dair ipucu veriyor; denizcilik anlamındaki tarihine gidersek Osmanlı döneminde kadırga ile kalyon arasındaki bir geçiş türü, hem kürekle, hem yelkenle yol alan melez bir tekne.

bastarda_image

Tekne inşaatının yapıldığı ve sonrasında teknelerin suya bırakıldığı denize dik konumlanmış “göz” denilen mekanlar, farklı kimliklere ve ölçeklere sahip Venedik ve İstanbul tersanelerinin ortak noktasını oluşturuyor. Bugün Arsenale’de sergi mekanlarına ev sahipliği yapan bu gözler, Darzana projesi ile Haliç kıyılarında inşa edilmiş bir tekneye olan Darzana‘ya ev sahipliği yapıyor. Ertuğ Uçar da projeye ilişkin yapılan tanıtım sunumunda, “Bienal için bir baştarda inşa ediyoruz. Haliç kıyılarındaki tersaneye unuttuğu işlevini hatırlaran bir tekne inşa etmek istiyoruz. Sonra bu tekneyi parçalarına ayırıp Venedik’e taşıyıp orada da bir son gemi inşa etmek istiyoruz. Bu gemiyle iki şehrin de bir yana bırakılmış, unutulmuş hikayelerini, ilişkilerini hatırlatmak istiyoruz.” diyerek açıklamıştı.

103

Darzana, din, dil, ırk, milliyet, cinsiyet gibi muhtelif aidiyetlerin kutsandığı, bu aidiyetler üzerinden sınır ve cephe tanımlarının yapıldığı, çatışmaların körüklendiği bir ortamda evrensel değerlere övgüde bulunan bir proje olarak görülmeli.

Darzana, 28 Mayıs – 27 Kasım 2016 tarihleri arasında Türkiye pavyonunda sergilenecek.

(Haberin Kaynakları: arkitera.com, turkiyepavyonu16.iksv.org/)