Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Soli Pompeipolis Antik Kentinde İlk Defa Bu Yıl Başlatılan Kazı Çalışmalarında 1.800 Yıllık Limanın Gün Yüzüne Çıkarılması Planlanıyor.

Mersin’in merkez Mezitli ilçesinde yer alan Antik Soli Pompeipolis kentinin 1.800 yıllık limanının gün yüzüne çıkarılması amacıyla kazı çalışmaları bu yıl ilk defa başlatıldı.

İki ay boyunca süreceği belirtilen kazı çalışmalarında, ilk aşamada limanın mendirekleri; son aşamada ise limanının sütunlu caddeyle olan bağlantısı gün yüzüne çıkarılacak.

Doğu Akdeniz’in en önemli ve en büyük limanları arasında bulunduğu belirtilen, tarihi 2. yüzyıla uzanan Soli Pompeiopolis Antik Limanı’nda gerçekleştirilen kazılar, Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Müzecilik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Remzi Yağcı başkanlığında 4 Ağustos’ta başladı. Çalışmalar, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle, Mezitli Belediyesi, MIP (Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.) ve Mersin Deniz Ticaret Odası’nın desteğiyle sürdürülüyor.

Prof. Yağcı, bir dönem Doğu Akdeniz’in en büyük limanlarından birisi olan kentte başlatılan çalışmalara ilişkin olarak şunları söyledi: “Bu liman büyük Pompeius’un kurduğu kentin limanı. Liman çok önemli bir ekonomik hareketliğin göstergesidir. Zaten Soli Pompeipolis büyük bir kent. Görünür kısmı az olmasına rağmen Roma İmparatorluğunda aktif limanlardan birisi.”

Roma’ya ait limanla arasında yapılan karşılaştırmada Pompeipolis ile İtalya’daki bir limanın benzer oranlarda olduğunun görüldüğünü belirten Yağcı, “Sağlam bir yapısı var. 2 katlı bir yapı. Bunun bitmiş hali kentin kuruluşunun 249. yıldönümünde basılan bir sikke üzerinde görülüyor. Mendireklerinin ağızlarında heykeller var. O yüzden burası görkemli bir liman. Tabi buranın açığa çıkarılması orta vadeli değil, uzun vadeli bir projedir” dedi.

iha.com.tr

Limanın 2. yüzyılda bitirilerek etkin bir duruma geldiğini vurgulayan Yağcı, sürdürülen kazı çalışmalarının aşamalarını ve önceliklerini şöyle dile getirdi: “En önemlisi burayı sütunlu cadde ile bağlamaktır. Burası kumla dolduğu için liman şu anda hemen hemen 4’de 3’ü kumun içinde. Bizim bu durumda geriye doğru önce mendirekleri açığa çıkarıp, buranın bir liman olduğunu en azından kamuoyuna göstermek istiyoruz. Buranın daha titiz korunması gerektiğini, koruma altına alınması gerektiğini ve en son aşamada da sütunlu caddeyle birleştiğini göstermek istiyoruz. Yani denizin sütunlu caddeye kadar gittiğini göstermek amacındayız.”

(Kaynak: iha.com.tr)

Anemurium Antik Kenti’nde Su Altında Kalan Kent Limanının Yerinin Belirlenmesi İçin Çalışmalar Sürdürülüyor.

Mersin’in Anamur ilçesindeki Anemurium Antik Kenti’nin bulunduğu bölgede; karada, kazı ve restorasyon çalışmaları sürerken, eş zamanlı olarak deniz dibinin kıyıya yakın bölümünde şehre ait kalıntıların ve antik limanının konumunun belirlenmesi çalışmaları sürdürülüyor.

Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi ve kazı başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekocak başkanlığındaki çalışmalarda; farklı bilim dallarından ve üniversitelerden akademisyenler ve arkeoloji bölümü öğrencileri de yer alıyor. 2016 ile 2018 yılları arasında daha çok yüzey taraması yapılan antik kentte, son dört yılda; hem kazı hem de koruma ve restorasyon çalışmaları yıl boyunca aralıksız olarak bir arada sürdürülüyor.

Çalışmalar başta T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü olmak üzere, Türk Tarih Kurumu, Konya Selçuk Üniversitesi, belediyeler ve özel sponsorların desteğiyle yürütülüyor.

1950’li yıllardan bu yana denizin yaklaşık 50 metre kıyıya doğru ilerlemesinin sonucu olarak su altında kaldığı değerlendirilen antik liman, su altı arkeologları tarafından aranıyor. Çalışmalarda liman ile ilgili izler belirlenmeye çalışılırken; ayrıca denizin dibinde bulunan diğer kültür varlıkları da kayıt altına alınıyor.

Antik Çağda Dağlık Kilikya Bölgesinin En Önemli Limanı: Anemurium Antik Kenti

Coğrafi konumu nedeniyle; doğudan batıya, kuzeyden güneye tam bir kavşak noktasında yer alan, bölgenin en önemli liman kenti olan Anemurium, ayrıca Anadolu’daki antik kentler arasında ve belki de dünya üzerindeki en zengin nekropol alanına sahip.

Kazı başkanı Prof. Dr. Tekocak, liman kentinin deniz ticaretindeki öneme ilişkin şunları aktarıyor: “Antik Çağ’da Doğu Akdeniz deniz ticaret güzergahında olması sebebiyle de doğu ve batı dünyası arasında ticareti yapılan ürünlerin taşınmasında kullanılan gemilerin uğrak noktalarından biriydi. Ayrıca Kıbrıs’ın da Anadolu ve diğer yerleşimlerle olan ilişkisini sağlayan bir liman kenti olma özelliğine sahipti. Bu yönüyle antik dönemde Anamur Ovası için bir pazar yeri ve idari merkez olan kent, Kıbrıs’a olan yakınlığı sebebiyle de bir ticaret merkezi rolü üstlenmiştir. Bu sebeplerle Hellenistik ve Roma Dönemlerinde, dağda yaşayan komşu kabilelerin ve Akdeniz’de yaşayan korsanların sık sık istilalarına maruz kalmıştır.”

Kentte Sürdürülen Sualtı Arkeolojisi Çalışmaları

Karadaki çalışmalarla birlikte sürdürülen su altı çalışmalarına ilişkin olarak Prof. Dr. Tekocak : “Antik kentimiz bir liman kentiydi ama o çağda liman olarak kullanılan alanın tam olarak neresi olduğunu henüz bilmiyoruz. Biz Anemurium’da su altı araştırmalarında iki farklı çalışma yürütüyoruz. Bunlardan ilki su altında kalmış olan kültür varlıklarının tespit ve belgelenmesi. Bunun için tespit edilen mimari parçaların fotoğraflama, envanterleme ve koordinatlandırma çalışmaları yapılıyor. İkincisi ise antik limanın neresi olabileceği yönündeki araştırmalarımız. Bu kapsamda su altı arkeolojisi yapan ve dalgıç eğitimi alan ekip üyelerimizce su altı tarama çalışmaları profesyonelce yürütülüyor. Elimizdeki raporlardan denizin 1950’li yıllardan bugüne yaklaşık 50 metre karaya geldiğini biliyoruz.

Su altında farklı tipte yapılara ait birçok mimari parça olduğunu görüyoruz. Ama ne yazık ki bunların ne tür bir mimari yapıya ait olduklarını henüz bilmiyoruz. Yani bunlar bir tapınağa mı yoksa liman caddesine mi ya da günümüzdeki antrepolar düşünebileceğimiz bir granarium olup olmadıklarını henüz kesin olarak bilmiyoruz. Bunlar hakkındaki kesin bilgileri halen yürütmekte olduğumuz çalışmalar neticesinde elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucu söyleyebileceğiz. Ama şunu gördük ki bu sahil bugünkü gibi değildi. Daha ilerde olmalıydı, sualtı araştırmalarımız da bize bunu net bir şekilde gösterdi” dedi.

Kentteki su altı araştırmaları Sütçü İmam Üniversitesi Su Altı Anabilim Dalı’ından Doç. Dr. Oktay Dumankaya ve ekibi tarafından yürütülüyor. 

Ekipte yer alan su altı arkeoloğu Çağlar Aktağ, su altındaki incelemeler sırasında çeşitli mimarı öğelerin belirlendiğini aktararak; “Bunları su altı kameraları ile belgeliyoruz. Yerinde ölçülerini alarak koordinatlı bir şekilde çizimlerini yapıyoruz. Daha sonra bunları laboratuvarda bilgisayar ortamında işleyerek raporlarımızı yazacağız. Öncelikle antik kentin limanının nerede olabileceğini belirlemeye dönük çalışmalar yapıyoruz. Bunun için de kentin kıyı hattının ne kadar geride kaldığını belgeliyoruz. Bu çalışmaların ardından Side-Scan Sonar (Yan Taramalı Sonar) cihazlarla olası liman yapılarının kum altında kalıp kalmadığını belgeleyerek tespit çalışmalarını sonlandıracağız.” dedi.

(Kaynak: iha.com.tr)

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Tarafından 4. “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” Çalıştayı Düzenliyor.

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu – TSSF tarafından  06 – 07 Mart 2020 tarihleri arasında “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” çalıştayının  4. sü İzmir’de düzenlenecek.

Önümüzdeki dönemde 2 Yıldız dalıcıların zorunlu tutulacağı “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” eğitimi için gerekli olan TSSF eğitmen kadrosunun yetiştirilmesi amacıyla düzenlenen çalıştayların dördüncüsü 6-7 Mart 2020 tarihlerinde düzenleniyor. Etkinlik,  İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Bordo Salon’da gerçekleştirilecek.

Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNESCO ve ICOMOS tarafından desteklenen bu programda sualtında karşılaşılan kültürel miras değerlerinin nasıl korunacağı ve ilgili kurumlara nasıl haber verileceği konularının aktarılması amaçlanıyor.

Çalıştayda şu konu başlıkları ele alınacak:
-“Sualtı Kültür Mirasının Önemi ve ICOMOS” – Doç. Dr. Zeynep Aktüre

-“Ege Kıyıları Sualtı Araştırmaları” – Doç. Dr. Harun Özdaş

-“Temel Arkeoloji” – Dr. Eda Güngör Alper

-“Deneysel Arkeoloji Çalışmaları” – Osman Erkurt, Mualla Erkurt

-“Tarih Öncesi Denizcilik ve Deneysel Arkeoloji” – Koray Alper

-“Sualtında Karşılaşılabilecek Eserlere Bir Bakış 1/2” – Doç. Dr. Hakan Öniz

-“Tarihte ve Günümüzde Gemi Boyaları” – Prof. Dr. Levent Cavas

-“Sualtı Film Gösterimi “Sualtı Cenneti: Antalya” – Tahsin Ceylan

-“Sualtı Kültür Mirası, Yasalar ve Yönetmelikler” –  İhsan Tercan

-“Sualtı Kültür Mirasının Korunmasında Farkındalık” – Ceyda Öztosun

-“Tarih Öncesi ve Tarihi Çağlar” – Günay Dönmez

-“Roma, Selçuklu ve Osmanlı Döneminde Denizcilik” – Koray Alper

Programa katılan TSSF eğitmenlerinden başarılı olanlar “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmeni” sertifikasına hak kazanarak,  2 Yıldız dalıcı adaylarına bu eğitimi verebilecek.

Çalıştay programına buradan ulaşabilirsiniz.

 

(Kaynak: tssf.gov.tr)

 

Dr. D. Görlitz Tarafından Türkiye’ye Hediye edilen “Abora-IV”, Patara Antik Limanı’nda Kalıcı Olarak Sergilenecek

Arkeolog Dr. Dominique Görlitz tarafından tasarlanan ve antik dönemin gemicilik teknikleriyle inşa edilen “Abora-IV” gemisi, Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı’nın girişimi ile, seferini tamamlamasının ardından Patara Antik Limanı’nda kalıcı olarak sergilenmesi koşuluyla Türkiye’ye hediye edilecek.

Yüzyıllar önce Mısır’dan yola çıkan kamış gemilerin Karadeniz’i geçerek Tuna Nehri’ne kadar uzanan bir ticaret hattını kullandıklarını ve dönemin teknik gelişmişlik seviyesinin bunun için yeterli olduğunu kanıtlamayı hedefleyen yolculuğunda 14 metre uzunluğundaki “Abora-IV” gemisi, Bulgaristan’ın Varna Limanı’ndan 01 Ağustos’ta yola çıkıp İstanbul Boğazı’nı geçtikten sonra Çanakkale Boğazı’na ulaştı.

Abora-IV, 20 Ağustos’ta İstanbul Boğazı girişinde Kıyı Emniyet Amirliği botlarınca karşılandı ve önce Rumeli Feneri’ne sonra da Kalamış Yat Limanı’na çekildi. Daha sonra Türk makamlarınca sağlanan kılavuz gemilerin refakatinde Çanakkale Boğazı’nı geçen geminin kaptanı Görlitz, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nü ziyaret ederek bilimsel bir toplantıya konuk oldu ve Türk makamlarından gördüğü yakın ilgiyi övgüyle dile getirdi.

Görlitz, Abora-IV gemisinin, 15-20 Eylül’de tamamlanması öngörülen Akdeniz turunun ardından antik çağlarda Mısırlıların uğrak yeri olan Antik Patara Limanı’nda sergilenmesi koşuluyla, Türk makamlarına hediye etmeyi arzu ettiğini belirtterek; Abora-IV projesinin tüm evrelerini kapsayan metinler, görseller ve videolar eşliğinde bir sergi açılmasını da önerdi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından da onaylanan bu öneri ile Abora-IV Patara Antik Limanı’nda kalıcı olarak sergilenerek, Türkiye’nin tanıtımına ve AB İletişim Stratejisi kapsamındaki çalışmalara katkıda bulunacak.

(Kaynaklar: aa.com.tr, arkeolojikhaber.com, görsel: arkeolojikhaber.com)

 

 

13. Çocuk Filmleri Festivali’nde “Deniz Tutkusu”

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK),  Türkiye’nin çocuklara yönelik ilk film festivali olan  Çocuk Filmleri Festivali’ni düzenliyor…

Bu yıl 29 Kasım 2016 tarihinde Eskişehir’de gerçekleşecek olan Çocuk Filmleri Festivali’nin 13. sü “Deniz Tutkusu'”nu açılış filmi olarak gösteriyor. Film, daha daha önce de, KLIK! Amsterdam Animasyon Festivali  (Hollanda, 2015) ve Toronto Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali (Kanada, 2016) gibi etkinliklerde ödül kazanmış bir yapım. Film, çocukluğundan beri en büyük tutkusu, denizin altında yaşamak Jonas’ın, düşünü gerçekleştirme çabasını konu alıyor…

“Ama denizin altında yaşamak imkânsızdır, değil mi? Acaba gerçekten öyle mi?”

Sorusu ile çocukların aklına, yaramazlıktan yaratıcılığa, binbir düşünce getiren filmin yapımcılığını Roel Oude Nijhuis, Gijs Kerbosch, Gijs Determeijer; yönetmenliğini Marlies van der Wel; senaristliğini ise Ruben Picavetve  ve Marlies van der Wel yapıyor.

Aynı zamanda “Deniz Tutkusu”, ‘Sesli Betimleme Derneği’ tarafından engelli çocuklarımızın da rahatlıkla izleyebilmesi için, özel anlatıyla seslendirilmiş.

Eskişehir’de yaşayanlar ve Eskişehir’e yolu düşenler “Deniz Tutkusu”nu Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde izleyebilirler.

character-3

fishermen-1

sea-2

Deniz Tutkusu Tanım Videosu:

 (Kaynaklar:  jonasandthesea.com, cocukfestivali.tursak.org.tr)