Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

SALT’ta Gerçekleştirilecek “Bu Son Şansımız mı? Gösterim Programı, Su Kürede Farklı Coğrafyalarda Yaşanan Sorunları Perdeye Taşıyor.

“Bu Son Şansımız mı?” gösterim programının 2025 yılı seçkisi, su kürede farklı coğrafyalarda yaşanan sorunları; bireysel, toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla perdeye taşıyor.

Su kıtlığı, balıkçılık işkolunun durumu, konteyner taşımacılığından ve su kuyularında yaşanan kirlenmeye dek geniş bir ölçekte kurgulanan gösterim, suyun doğal kaynak olmanın da ötesinde; ekosistemleri, ekonomileri, bireysel yaşamları ve toplumları biçimlendiren bir müşterek olduğunu gözler önüne bir kere daha seriyor.

Fatma Çolakoğlu ve Alâ Taleb tarafından hazırlanan seçki, 05-21 Haziran tarihleri arasında Salt Beyoğlu’na görülebilecek.

Su ve İktidar (Water and Power)

Su kıtlığının kent peyzajını nasıl yeniden biçimlendirdiğini gözler önüne seren, “Su ve İktidar” (1989), sanayileşme, insan faaliyetlerinin çevre üzerinde bıraktığı etki ve suya erişim hakkı ile siyasi güç arasındaki gerilimleri Los Angeles özelinde ele alıyor.

1990 Sundance Film Festivali’nde Belgesel Büyük Jüri Ödülü’nü kazanan deneysel filmin yönetmenliğini Pat O’Neill gerçekleştiriyor.

Gösterim Tarihi: 5 Haziran Perşembe, 19.00

Süre: 57 dk

Şarap Rengi Deniz

Yönetmeliğini Nefin Dinç’in yaptığı “Şarap Rengi Deniz” (2024), sıcaklıkların dünya ortalamasının üzerinde bir seyir izleyerek, hızla yükseldiği Akdeniz’deki iklim değişiklinin sonuçlarını ortaya koyuyor. Yenilenebilir enerji girişimleri ile yeşil ekonomi ilkelerini inceleyen yapım, yerel mücadelelerin durumun değerlendirerek, izleyicileri bölgenin geleceğini şekillendirmedeki rolleri üzerine düşünmeye çağırıyor.

Gösterim Tarihi: 10 Haziran Salı, 19.00

Süre: 43 dk.

Gelgitlerin Sessizliği (Silence of the Tides)

“Gelgitlerin Sessizliği” (2011), dünyanın en büyük gelgit alanlarından biri olan Hollanda ve Almanya’dan Danimarka kıyılarına kadar uzanan Wadden Denizi’ni odağına alıyor. Yönetmen Pieter-Rim de Kroon, uzun süre sabit konumda bıraktığı kamerasıyla Wadden Denizi’ni gökyüzü, su, rüzgâr ve ışığın sürekli hareket hâlinde olduğu canlı bir organizma olarak kayda geçiriyor.

Gösterim Tarihi: 12 Haziran Perşembe, 19.00

Süre: 103 dk.

Leviathan

Kuzey Amerika – Massachusetts kıyılarında çekilen “Leviathan” (2012), bir balıkçı teknesindeki zorlu çalışma koşullarını kayda alırken, insan, makine ve doğa arasındaki mücadeleleri gözler önüne seriyor.

İlk gösteriminin gerçekleştirildiği 65. Locarno Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü’nü kazanan yapımın yönetmenliğini Lucien Castaing-Taylor, Véréna Paravel birlikte gerçekleştiriyorlar.

Gösterim Tarihi: 17 Haziran Salı, 19.00

Süre: 87 dk.

Unutulan Alan (The Forgotten Space)

1950’lerden itibaren liman kentlerini ve küresel lojistiği yeniden yapılandıran konteyner taşımacılığını ele alan “Unutulan Alan” (2010),  küresel ticaretin göz ardı edilen insani maliyetine dikkat çekerken, fiziksel taşımacılığa bağımlı hale gelmiş bir dünyada sorunsuz ticaret yanılsamasına da meydan okuyor.

67. Venedik Film Festivali’nin Orizzonti bölümünde Jüri Özel Ödülü’nü kazanan filmin yönetmenliğini Allan Sekula, Noël Burch gerçekleştiriyor.

Gösterim Tarihi: 19 Haziran Perşembe, 19.00

Süre: 112 dk.

Yaşam Suyu (Living Water)

Yönetmenliğini Pavel Borecký’nin yaptığı “Yaşam Suyu” (2021), Ürdün’deki su krizinin ekolojik, toplumsal ve ekonomik boyutlarına Wadi Rum Çölü odağında yer veriyor. Tecimsel çıkarları için yerel gereksinimleri göz ardı ederek su kaynaklarını sömüren büyük ölçekli tarım işletmeleri ve kentsel yapılaşmanın, bölgedeki yeraltı sularına erişimi nasıl kısıtladığını gözler önüne seriyor.

Gösterim Tarihi: 21 Haziran 2025 14.00

Süre: 77 dk.

Sedef Düğme – El botón de nácar

Pinochet diktatörlüğü döneminde okyanusta kaybolan muhaliflerin hikâyesini iki sedef düğme aracılığıyla birbirine bağlayan “Sedef Düğme” (2015), belleğin taşıyıcısı olarak “su”yu merkeze alıyor. Kişisel tanıklıkları çarpıcı bir sinematografiyle birleştiren belgesel film, okyanusun enginliğini tarihin susturulmuş sesleriyle ilişkilendirerek izleyiciyi hafıza, kayıp ve hatırlamanın gücü üzerine düşünmeye çağırıyor.

65. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde “En İyi Senaryo” dalında Gümüş Ayı Ödülü’nü kazanan yapımın yönetmenliğini Patricio Guzmán gerçekleştiriyor. (Süre: 85 dk)

Gösterim Tarihi: 21 Haziran Cumartesi, 16.00

Süre: 85 dk.

Bizim Suyumuz (In Our Water)

Yönetmenliği Meg Switzgable’nin yaptığı “Bizim Suyumuz” (1982) , 1980’lerde New Jersey’de yaşayan Kaler ailesinin kuyularına sızan zehirli kimyasallara karşı verdikleri mücadeleyi aktarıyor. Hükûmetin kayıtsızlığını, daha geniş çaplı çevre ihlallerini ve toplulukları endüstriyel kirlilikten korumadaki sistemik başarısızlıklara dikkat çekiyor.

Gösterim Tarihi: 21 Haziran Cumartesi, 18.00

Süre: 60 dk.

(Kaynak: saltonline.org)

Cooking Sections’ın Mevsimlerde Gerçekleşen Dönüşümleri İrdelediği SALT Beyoğlu’na Yer Alan “İklimcil: Mevsimler Sürüklenirken” Başlıklı Sergisi; Dönüşümün, Denizlerdeki Etkilerine Yer Veren Çalışmaları da İçeriyor.

Cooking Sections’ın SALT Beyoğlu’ndaki “İKLİMCİL: Mevsimler Sürüklenirken” başlıklı sergisinde yer alan “Yegane”, “Kaçakların İzinde” ve “Kalıcı Gölet” denizlerde ve sulak alanlarda gerçekleşen değişimin etkilerini belgeliyor.

Sergiye konu olan ve hemen dikkat çeken alışılmadık bir kavram olan “İklimcil”, tıpkı “otçul” ya da “etçil” olmak gibi besin temelli bir tanımlamayı içermenin ötesinde; günümüzde gıda altyapısını ve yeme içme alışkanlıklarını, kuraklık döngüleri, bozuk yağış düzenleri ve kıyı dönüşümlerinin biçimlendirmesi nedeniyle, gıda üretimini ve tüketimini, alışılmadık mevsim koşulları ve iklim olaylarıyla ilişkisi üzerinden yeniden tanımlıyor.

Kuşaklar boyunca, Türk eğitim sistemindeki coğrafya derslerinde; iklim, toprak ve tarımsal ürün temelinde Marmara bölgesi, Ege, Karadeniz, Akdeniz, Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin özelliklerine yer verildi. Ancak, insan müdahalesinin giderek artan etkisi, bu tanımları geçersiz kılmaya başladı. 1950’li yılların ardından tarım işkolundaki sanayileşme; yüksek verim beklentisiyle “modern” tohumların ekilmesini, ürünlerin zararlı canlılardan korunabilmesi için tarım ilaçlarının ve verimliliği arttırmak için de kimyasal gübre kullanımını beraberinde getirdi. 1990’larda serbest piyasa ekonomisiyle çeşitli paketli ürünlerin raflarda görülmeye başlanması, ithal ürünlerin fiyat ve yaygınlık açısından ulaşılabilir olması, küresel pazarların, yerel gıda ürünleri üzerindeki baskısını arttırdı. Böylece, bu gelişmelerle birlikte; Türkiye coğrafyasına ilişkin olarak, bugüne dek yaygınlıkla onay gören bilgilerin geçerliliği, iklim sorunlarının gündeme geldiği 21. yüzyılda daha da tartışmalı bir duruma geldi.

Bu bağlamda “İKLİMCİL: Mevsimler Sürüklenirken”, belirtilen bu etkenler altında etkilerini duyumsamaya başladığımız yeni mevsimleri görünür kılmaya yönelik olarak Cooking Sections‘ın ürettiği beş çalışmayı ve olay araştırmalarını bir araya getiriyor.

Sergi kapsamında yer alan, hepsi 2021 tarihli olan işler arasında, denizlerde ve sulak alanlarda oluşan değişimin etkilerini; “Yegane” ve “Kaçakların İzinde” ve “Kalıcı Gölet” başlıklı çalışmalar irdeliyor.

“Yegâne”, Karadeniz’deki su sıcaklığının ve tuzluluk oranında gözlemlenen değişimlerin, buradaki canlı türlerin göç etmesine ve beklenmedik habitatların ortaya çıkmasına yol açması nedeniyle; bu denizin Akdenizleşmesi sorununu masaya yatırıyor.

Balık çiftliklerinin neden olduğu kirlilik ve deniz canlılarının uğradığı genetik erozyona “Kaçakların İzinde” (Traces of Escapees) dikkati çekerken; “Kalıcı Gölet” (The Lasting Pond) mandaların gündelik güzergâhlarını izleyerek, İstanbul çevresindeki sulak alanların nasıl azaldığını belgeliyor.

Sergide yer alan diğer çalışmalar ise; “Perişan Eden Hava”, “Kurak Topraklar” başlıkları altında karşımıza çıkıyor.

SALT Beyoğlu’nun giriş mekânı Forum’da yer alan “Perişan Eden Hava” (Weathered) başlıklı yerleştirme, bu oylumu (mekanı) Anadolu topraklarında yaşanan büyük kuraklıklara ve kıtlıklara kanıt niteliği taşıyan gazete kupürleri, şiirler, fosil yaprakları, ağaç halkalarıyle/parçalarıyla “protez bir orman”a dönüştürürken bir yandan da meteorolojik verilerin düzenli toplanmadığı dönemlerin iklim koşulları hakkında bilgileri gözler önüne seriyor. 

Toprak ve doğurganlık hikâyelerine atıfta bulunan  “Kurak Topraklar” (Exhausted)  ise, Neolitik Çağ’ın Bereketli Hilal bölgesinden, tüp bebek turizminin patladığı günümüz İstanbul’una uzanarak; kısırlık krizini irdeliyor.

Sergi, 22 Ağustos 2021 tarihine kadar SALT Beyoğlu’nda görülebilecek.

(Kaynak: saltonline.org)

Türkiye Kıyılarındaki Bir Dönemin Tatil Biçimini İrdeleyen “Yazlık: Şehirlinin Kolonisi” Sergisi, SALT Beyoğlu’nda Açıldı.

Sergi, 1980’lerden itibaren Türkiye’nin orta hâlli aileleri arasında Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında geçici şehirli evleri ile bu evler çevresinde oluşan o dönemin modalaşan tatil ve yaşam biçimini ortaya koyuyor.

Etkinlikte, izleyicilere sunulan yazılı belgeler, çizimler, fotoğraflar, filmler, maket ve mobilyalardan oluşan bütün; mimari, hukuki ve edebî kaynaklar temelinde yürütülen araştırmalarla desteklenerek sergide yer alıyor. SALT Araştırma başta olmak üzere çok sayıda kurum arşivinden derlenen içerik; aile arşivlerinden derlenen seçkiler, güncel saha araştırmaları ve sanatçı işleriyle destekleniyor.

Sergide sunulan konular, “Kıyı”, “Ev” ve “Hafif” başlıklı konuşma programları ile SALT Yorumlama’nın hazırladığı atölyelerde ayrıntılı olarak ele alınacak.

Ayrıca, SALT Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da gerçekleştirilecek Bugün Günlerden Ne? programında, 10 hafta boyunca her Perşembe günü farklı coğrafyalardaki tatil evlerine odaklı uzun metrajlı birer film gösterilecek.

“Yazlık: Şehirlinin Kolonisi”, 5 Eylül – 16 Kasım 2014 tarihleri arasında SALT Beyoğlu’nda ziyaret edilebilir.

 

(Kaynak: saltonline.org)