Jason deCaires Taylor’un Okyanusların Karşıt Yönlerine Gönderme Yapan Sualtı Yontuları, Yerel Halktan da İzler Taşıyor
Yontu sanatçısı Jason deCaires Taylor’un, Fransa’nın Cannes kenti açıklarında bulunan Sainte Marguerite adasının güneyindeki Cannes Sualtı Müzesi için hazırlamış olduğu yontular, sualtına yerleştirilerek, ziyaret hazır duruma getirildi.
Adanın yerel tarihinden ve burada yaşayan insanlardan izler taşıyan yontular, aynı zamanda okyanusların iki yönlü karşıt doğasına da göndermede bulunuyor.
Daha önce, Maldivler‘de, Kuzey Atlas Okyanusu‘nda bulunan İspanya‘ya bağlı Lanzarote adasında, Londra‘daki Thames Irmağında, Avustralya – Queensland‘de, Meksika – Cancun‘da ve Bahama – Nassau Adasında sualtı için yontular gerçekleştiren sanatçının Cannes‘daki bu çalışması, Akdeniz sularında gerçekleştirdiği ilk sualtı yerleştirmesi…Cannes Belediyesi‘nin desteği ve Cannes Valisinin David Lisnard‘ın isteği üzerine başlanılan yontuların üretim süreci dört yıl sürdü.
01 Şubat 2021 tarihinde açılan sualtı müzesi, altı metre boyunda, bir ton ağırlığında altı adet üç boyutlu kütleye sahip yüz yontularından oluşuyor. Denizden yüzeyinden iki ile üç metre arasında değişen bir derinliğe yerleştirilen ve kıyıya yakın bir noktaya konumlandırılan yontular, Sainte Marguerite adasının koruma altındaki güney bölümüne Posedonya deniz çayırlarının arasına, beyaz kumları üzerinde konumlandırıldı. Taylor, ayrıca sualtı faunasını ve florasını cezbedebilmek için yontularını Ph nötr gereçlerle gerçekleştirdi.
Taylor, bu yontularda betimlenen yüzlerin yerel halktan farklı yaş ve farklı meslek gruplarından insanlara ait olduğunu belirtiyor. Örneğin, sualtındaki bu yontulardan birinde 80 yaşındaki bir balıkçının yüzünün yarısı ile 9 yaşındaki bir ilkokul öğrencisinin yüzünün yarısı aynı kütle içinde bir araya getirilerek, bir insan başını betimleyen tek bir kütle oluşturulmuş. Bu masklar aynı zamanda “Demir Maskeli Adam”ın hapsedildiği Sainte Marguerite adasının tarihine de bir gönderme yapıyor.
İki bölümden oluşan bu yüz yontuları, aynı zamanda okyanusun iki karşıt yönünü de anlatıyor. Yüzün bir yan okyanusların sahip olduğu gücü ve dayanıklılığı diğer yanı ise; kırılganlığını ve zayıflığını gösteriyor. Yaptığı iş ile; algıları, kırılgan bir biyosfer olan ve bu nedenle korunmaya gereksinimi olan denizlere dikkat çekmeyi amaçlayan Taylor, “Karadan baktığımızda denizin yüzeyinde ya sükuneti ve durgunluğu ya da gücü ve görkemi görürüz.” diyerek sözlerini sürdürüyor: “Aslında bu denizin takındığı bir tür maske. Yüzeyin altında, yıllara yayılan insan etkinlikleri sonucu olarak günden güne azalan ve kirlenen, son derece kırılgan ve hassas dengeler üzerinde duran bir doğal dizge var.” diyor.
Yontular, daha önceden kullanım dışı olan deniz dibi altyapılarının bulunduğu bir alanda konumlu. Projenin önemli bir bölümünü de; bu alandan, deniz çöplerinin, eski makinaların ve boru hatlarına ait donatıların kaldırılarak temizlenmesi oluşturdu.
Yerleşke, buraya gelmek isteyen tekneleri buradan uzak tutmak için bir kordonla çevrelendi. Böylece tekne çapalarının deniz çayırlarına zarar vermesini önlemek amaçlandığı gibi, dalgıçların ve şnorkel ile dalarak burayı görmek isteyenlerin güven içinde burayı ziyaret edebilmeleri de amaçlanıyor.
(Kaynak: designboom)