Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Antik Sirakuza Limanına ve Ortigia Adasına İlişkin Görselleştirmelere Yer Veren Üç Boyutlu Canlandırma, İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nde Kültür ve Tarih İlgililerini Bekliyor

İstanbul İtalyan Kültür Merkezi, UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak tanımlanan İtalya’daki arkeolojik yerleşkelerin, üç boyutlu bilgisayar yazılımları ile görselleştirilen videolarını, kültür ve tarih izleyicilerinin ilgisine sunuyor.

Özellikle Antik Sirakuza’ya ve Ortigia Adasına ilişkin görüntüler dönemin kent planlamasında limanın konumuna, dönemin gemilerine yönelik önemli bilgiler veriyor.

3 Boyutlu yazılımlar ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinin kullanılarak; antik dönemlere ilişkin mimari ve kentsel planlamaya ilişkin bilgiyi, yenilikçi bir anlayışla aktarmak ve ilgililerle paylaşmak amacıyla Altair4 tarafından İstanbul İtalyan Kültür Merkezi için özel olarak tasarlanan canlandırma, İtalyan arkeolojik alanları ve tarihi merkezlerine yer veriyor.

Yapım, sanal bilimsel rekonstrüksiyonlarını içeren üç boyutlu video canlandırmalar, antik kentlerdeki anıtları, bölgeleri, eski uygarlıkları ve kültürel kimlikleri etkileyici biçimde gözler önüne seriyor.

Videoda, Roma, Pompei, Floransa, Aquileia, Agrigento, Ferrara, Brixia, Milano, Mutina, Sirakuza kentlerine ve buradaki bazı önemli yapılara yer veriliyor. Üç boyutlu canlandırmanın Sirakuza‘ya yönelik bölümü, antik dönemlerde bu kentin limanla olan ilişkisini, limandaki yapıları ve buradaki gemileri, ayrıca Ortigia Adasına yönelik önemli bir görsel belgeleri içeren bir niteliği bulunuyor.

Yapım, 19 Eyl 2020 – 19 Kas 2020 tarihleri arasında İstanbul İtalyan Kültür Merkezi‘nde ücretsiz olarak izlenebilecek.

(Kaynak: iicistanbul.esteri.it)

Hırvatistan’da Gemi Dikme Tekniği İle Yapılmış Roma Dönemine Ait M.S. 1. Yüzyıla Tarihlenen Bir Tekne Kalıntısı Bulundu

Hırvatistan’ın Poreč şehrindeki limanın altında bulunan 2.000 yıl öncesine ait ahşap tekne, ülkedeki son 30 yılın en büyük arkeolojik bulgusu olarak tanımlanıyor. Tekne, iyi korunduğu için ve çok seyrek görülen birçok öğeyi barındırması nedeniyle büyük bir öneme sahip.

Poreč, bir zamanlar antik bir koloni şehri durumundaydı. Poreč limanının sonunda Cardo Maximus caddesi ile limanın kesiştiği noktada, eski bir iskelede keşfedilen tekne kalıntısının beş metre uzunluğunda ve 1.70 metre genişliğinde olduğu belirlendi. Ancak arkeologlar, teknenin biraz daha uzun olabileceği belirtiliyor. Ayrıca burada yapılan kazılar, Poreč limanın bir zamanlar nasıl göründüğü hakkında da bilgi veriyor.

porec 1

1.

Kuzey Adriyatik bölgesinin karakteristik bir özelliği olan dikiş tekniğiyle yapılmış tekne kalıntısıyla ilgili olarak Poreč Bölge Müzesi‘nin arkeologu Bartolić Sirotić şunları söyledi: “Bu, MS 1. yüzyıldan kalma, dikilerek yapılmış bir Roma gemisi. Gemi dikme tekniği, Histra dönemi gibi erken dönemlerden beri biliniyor. Bu türde yapılmış en eski teknelerden birisi Umag yakınlarındaki Zambratija bölgesinde bulundu. Poreč’te bulunan bu model, karada bulunan ve sualtı arkeolojisi incelemelerinin bir parçası olmayan üç tekneden biri.

porec 3

2.

Belirli bir derinlikteki toprağın altında kalarak, çamurla kaplanmış olması ve bu nedenlerle oksijenin nüfuz etmemesinden dolayı, tekne iyi korunmuş durumda. Sirotić, “Çok iyi korunduğu ve çok nadir görülen birçok unsuru barındırdığı için bu arkeolojik bulgu büyük bir öneme sahip. Bu parçalar arasında başlıca: Geminin kalıbı, iskeleti ve omurgası yer alıyor. Zamanla geminin bir ön canlandırmasını yapmak mümkün olacak.

Sirotić, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bütün bu etkenler, teknenin korunmasını ve ahşabın zarar görmemesini sağlamış. Şu anda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yapılan her dikişi kaydediyoruz. İplerin birbiriyle bağlanıp, deliklerden geçirilerek dikildiği ve nokta adı verilen yerlere ahşap çivilerle sabitlendiği bir dikiş tekniği kullanılmış. Daha sonra, büyük ahşap çivilerle bu kalıba bağlı geminin iskeleti yerleştirilmiş.

 

(Kaynak: arkeofili.com – Elifnur Bingöl)

 

Levant Havzası’da bulunan Osmanlı Gemisi Batığı Ve Taşıdığı Yükün Çeşitliliği, Küresel Dünyanın Doğuşunu Gösteriyor

Levant Havzası’nda arkeologlar tarafından sualtında bulunan 17’inci yüzyıla ait Osmanlı gemisi batığı, taşıdığı farklı coğrafyalara ait olan yükün çeşitliği ile küreselleşmenin doğuşunu gösteriyor.

Deniz yüzeyin 2.200 metre altında yatan; Helenistik dönem, Roma, Erken İslam dönemi ve Osmanlı dönemine ait 12 gemi batığı MÖ 3 ile 19’uncu yüzyıllar arasındaki döneme tarihleniyor.

batık 3

1.

1630 yılı dolaylarında Mısır ve İstanbul arasında yelken açtığı sırada battığı düşünülen 43 metre uzunluğundaki Osmanlı gemisi batığı, normal büyüklüğe sahip iki geminin güvertesine sığabileceği kadar büyük.

Olağanüstü genişlikte bir içeriğe sahip olan kargosu ise; bir Akdeniz enkazında bulunan en eski Çin porselenlerini, İtalyan üretimi boyalı testileri ve Hindistan’dan gelen karabiberler de dahil olmak üzere, toplam 14 kültür ve uygarlıktan gelen yüzlerce yapıt ve kalıntıyı barındırıyor.

Doğu-Batı Deniz Keşif Merkezi (Centre for East-West Maritime Exploration) yöneticisi ve Enigma Gemi Enkazları Projesi’nde  (Enigma Shipwrecks Project – E.S.P) arkeolog olan Sean Kingsley, Osmanlı gemisi batığı ile ilgili olarak;  “14 farklı kültür ve uygarlığa ait ürün ve eşyalar, (…) modern öncesi herhangi bir dönemde yapılan taşımacılık açısından büyük oranda kozmopolit olduğunu ortaya koydu.” dedi.

Batık 2

2.

Öte yandan E.S.P, bulunan geminin Çin’den İran, Kızıldeniz ve Doğu Akdeniz’e kadar uzanan ve daha önce bilinmeyen bir deniz yolunda işleyen ipek ve baharat rotasını ortaya çıkardığını dile getiriyor.

Enigma Eş Yöneticisi Steven Vallery, yapılan arkeolojik çalışma ile ilgili olarak şunları söylüyor:  “Kalıntıların tamamı bir dizi dijital fotoğraf, HD video, fotomozaik ve çok ışınlı bir alıcı kullanılarak dikkatli biçimde kayıt altına alındı. Bu buluntular, bilim ve sualtı araştırmaları alanında ileriye doğru atılan dev bir adım.

Enigma’nın yaptığı saha çalışmasının son aşaması 2015 yılı sonunda gerçekleştirildi ve kazı sonrasındaki süreç yıllar boyunca devam etti; ancak şu ana kadar bilgiler kamuoyuyla paylaşılmamıştı. Batıktan elde edilen kimi eserler, arkeologların çalışmalarını yürüttüğü Kıbrıs’ta koruma altında tutuluyor.

Kingsley, araştırma bölgesinin Kıbrıs sularında olup olmadığına ilişkin baştaki tereddütlerin artın ortadan kalktığını ve Enigma Gemi Enkazları Projesi‘nde görev alan araştırma takımının artık koleksiyonun tamamının kamuya açık büyük bir müzede kalıcı biçimde sergilenebilmesinin umudunun taşıdığını belirtiyor.

 

(Kaynak: denizhaber.net, görsel: theguardian.com)

 

Karadeniz’de 2500 Yıllık Tekneler Ortaya Çıkarıldı

İklim değişikleri üzerinde çalışma yapan bilim insanları, su altında 2 bin 500 yıllık bir gemi ve 60 ayrı gemi kalıntısı belirledi. Tesadüf sonucu bulunan kalıntılarla ilgili olarak, Araştırma ekibi, dünya üzerindeki en güzel su altı gemi ve denizcilik müzelerinden birine ulaştıklarını belirtiyor.

Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden kaldığı tahmin edilen gemiler Karadeniz’in dibinde oksijen olmadığı için iplerinin bile çürümediği belirlenen bu gemiler, ilk günkü durumlarını korumuş.

60 ayrı kalıntının Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden kaldığı tahmin ediliyor. Bulgaristan açıklarında dalan su altı arkeoloji ekibinin, uzaktan kumandalı araçlar kullanarak, dünya çapında ses getiren bu keşiflerinde bulunan kalıntıların çoğu yaklaşık 1300 yıllık. En eskisi ise Milattan Önce 400’lü yıllara ait.

Arkeoloji ekibinin başında yer alan Ed Parker, buldukları şeylerin eşsiz olduğunu belirtiyor:

Keşfettiğimiz bazı gemiler, şimdiye kadar sadece duvar resimlerinde ya da mozaiklerde görülmüştü. Ortaçağdan kalma bir ticaret gemisinde, geminin kıçı ve başındaki kuleler hala büyük ölçüde duruyor. Sanki bir filmdeki gemiye bakıyor gibisiniz. Halatlar güvertede, tahtadaki oymalar yerinde. Gemiyi gördüğüm zaman, heyecanım çok arttı.

(Kaynaklar: denizhaber.com.tr)

 

Akdeniz’de Geç Roma İmparatorluk Dönemine Ait 1600 Yıllık Ticaret Gemisi Batığı Bulundu.

İki dalgıç tarafından yaklaşık bir kaç hafta önce, Antik Kayserya (Caesarea) kentinin açıklarında 1.600 yıl önce batan Geç Roma İmparatorluk Dönemine ait bir ticaret gemisinin kalıntıları bulundu.

Deniz dibinde açık bir durumda bulunan batıkta bulunan eserlerin arasında; demir çapalar, gemi mürettebatının su içmek amacıyla kullandığı kaplara ait parçalar bulunuyor. Bulunan bronz eserler arasındaki Roma güneş tanrısı Sol İnvictus’, ay tanrıçası Luna’ya ve Afrikalı bir köleye ait betimlerin çok iyi bir durumda olduğu kaydedildi.

rare-bronze-statues-roman-period-discovered-by-divers

Metal heykellerin antik dönemlerde dönüşüm amacıyla eritilmesi;  çok nadir karşılaşılan bu eserleri, benzersiz kılan bir diğer önemli nokta. Kayserya’da daha önce yapılan sualtı kazılarında da küçük ölçekli bronz heykeller bulunmasına karşın, bu batıktaki buluntuların büyük boyutlarda ve çok iyi durumda olduğu belirtiliyor.

Luna

Geminin limana girdiğinde fırtınaya yakalandığı ve kıyı seddine ve kayalara çarpmadan önce sürüklendiği tahmin ediliyor. Daha önce de Kayserya limanı açıklarında dalgıçlar tarafından Fatımiler dönemine ait 1000 yıllık 2000 altın dinardan oluşan bir hazine bulunmuştu. Ancak bu batığın, Akdeniz’in bu bölgesinde son otuz yılda bulunan en büyük hazine olma özelliği taşıdığını belirtiyor.

(haber kaynakları: reuters.com, arkeolojihaber.net, ibtimes.co.uk, timesofisrael.com)