Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos’un Adasının Fetih Seferinde Yaptırdığı Kervansarayda Restorasyon Çalışmaları Başlıyor.
Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi adına yaptırdığı Hafsa Sultan Kervansarayı’nın restorasyonunun ve hamam için rekonstrüksiyon uygulamasını yaşama geçirilmesine yönelik olarak başlatılacak çalışmalar için Marmaris Belediyesi tarafından protokol imzalandı.
Kanuni Sultan Süleyman tarafından annesi Ayşe Hafsa Sultan adına yaptırılan yapının giriş kapısındaki yazıtta “Bu menzilhaneyi, Sultan Selim Han’ın oğlu, karalar ve denizler sultanı, Arap ve Acem krallarının efendisi Sultan Süleyman Han 1545 yılında yaptırmıştır” biçiminde bir bilgi yer alırken; Kervansarayın yapım amacının da “Rodos seferi sırasında konaklama” olduğunu belirtiliyor.
ntv.com.tr
Oktay: Tarihimizi korumak, değerlerimizi gelecek kuşaklara aktarmak adına önemli bir çalışma
Zamanla özel mülke dönüşen kervansarayın bazı mekanlarının bara ve eğlence mekanlarına dönüştürülmesi büyük bir tepki toplamış, bu büyük ayıbın düzeltilmesi için yapının kamulaştırılmasına çalışılmıştı. Yaşanan tüm bu olumsuz sürecin sonucunda ise; Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay ve Asar Mimarlık’tan Meral Oğuz tarafından 10 ayrı parseli kapsayan yapının iyileştirilmesine ve taşıdığı tarihsel mirasa uygun olarak yeniden düzenlenmesine yönelik olarak protokol imzalandı.
Oktay protokolle ilgili olarak; “Yoğun çabalarımız sonucunda kervansarayı da restore edecek olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hem tarihimizi korumak hem de değerlerimizi gelecek kuşaklara aktarmak adına önemli olacak bu çalışma ekonomik olarak da ilçemize katkı sunacak. Turizmin 12 aya yayılması için hedefimizde turistik ve ticari özgün işleviyle Kaleiçi bölgesinde hareketlilik sağlayacak.” diye konuştu.
(Kaynak: ntv.com.tr, iha.com.tr, aa.com.tr)
Kanuni’nin 1522’de Rodos’a Düzenlediği Seferin Kara Güzergahı ve Deniz Rotası, Ahşap Üzerine Deri Kullanılarak Betimlendi.
Muğla Olgunlaşma Enstitüsünde görevli el sanatları deri işleme usta öğreticisi Gülhasret Tunç ve el sanatları resim öğretmeni Nilgün Karatopraklı, Kanuni Sultan Süleyman’ın 1522 yılında düzenlendiği Rodos seferi güzergahını ahşap üzerine deri gereç kullanarak betimledi.
Hazırlanan yapıtta, Rodos’un Osmanlı egemenliğine geçmesi için Muğla’ya gelen Kanuni Sultan Süleyman’ın kullandığı güzergah, konaklama alanları, cami, han, köprü, sarnıç gibi Osmanlı yapıları betimlenirken; seferin deniz bölümünde yer alan gemilere de yer verilerek, tarihi sefer yorumlandı.
Yatağan’ın Bozüyük Mahallesi’nden başlayan sefer hazırlığının Marmaris’e kadar olan güzergahındaki ayrıntılara Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Tarih Bölümü akademisyenleri de katkı verdi.
Karatopraklı: Belge niteliğinde bir yapıt
Rodos seferinin 500. yıl dönümünün yapıtını gerçekleşmesine esin verdiğini vurgulayan deri işleme usta öğreticisi Tunç, “Kanuni’nin sefer öncesi Muğla güzergahında ordusunun istirahat edebilmesi için otağını kurduğu alanlardan, Rodos’a kadar kuşatmayı da içine alan bölümü, fethin 500. yılında sanatsal bir çalışmayla günümüze taşımak istedik.” dedi.
Çalışmanın hem bir tasarım hem de bütün alanların orijinal yerlerinde gösterilmesi nedeniyle bir belge niteliğinde olduğunu dile getiren Karatopraklı, bu kapsamda Muğla’ya önemli bir yapıt kazandırdıklarını ifade etti.
.
aa.com.tr
.
aa.com.tr
.
aa.com.tr
Üç haftada ortaya çıkan yapıtın üretim aşamalarını Karatopraklı şöyle aktardı: “Ahşap üzerine orijinal hayvan derisi oyularak güzergah işlendi. Bütün çizimler, deriler bıçakla oyulup, suyla ıslatılarak kesilen yerlerde oyuklar açıldı. Ayakkabı boyasıyla doldurulan bu noktalarda yanık etkisi bırakıldı. Bu çalışma bittikten sonra tasarımın boyama aşaması başladı. Önce deri boyaması yapıldı. Deniz kısmı boyamasında özel teknikler kullanılarak deriye bal mumu sürüp akrilik yapıldı. Ahşap deriyle olan görselin birleştirilmesi için özel bir boyama yapıldı. Kara için daha koyu, deniz için daha hafif bir renk kullandım.”
Muğla’nın kent kültürüne ve turizmine katkı verecek bir sanat yapıtı ortaya koydukları için Tunç ve Karatopraklı’yı tebrik eden Muğla Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Mehmet Keleş, projeye destek veren Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi akademisyenlerine de teşekkürlerini bildirdi.
(Kaynak: aa.com.tr)
“Türk Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras” Kapsamında Sürdürülen Çalışmalarda Rodos Gemisi Batığı Bulundu.
Türk bilim insanları tarafından “Türk Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras” kapsamında Fethiye Körfezi’nde sürdürülen su altı çalışmalarında M.S. üçüncü yüzyıla tarihlenen Rodos gemisi batığı bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın desteği, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle yürütülen çalışmalarda, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdür Vekili Doç. Dr. Harun Özdaş başkanlığındaki farklı disiplinlerden bilim insanlarının oluşturduğu bir ekiple gerçekleştiriliyor.
Akdeniz’e açılan coğrafyada Fethiye Körfezi’ne ayrı önem verdiklerini ve çalışmaların en önemli buluntusunun Fethiye Karaburun Rodos batığı olduğunu belirten Özdaş, “Bulduğumuz batıktaki Rodos amforaları da büyük ihtimalle Fethiye Körfezi bölgesinden ürünler. Tarımsal üretimler paketlendikten sonra Rodos’a taşınmaktaydı. Buradan da Akdeniz ülkelerine, Avrupa kıyılarına gönderiliyordu.” diye konuştu.
aa.com.tr
20-30 metre uzunluğundaki ticaret gemisi batığının fırtına nedeniyle sulara gömülmüş olabileceğini tahmin ettiklerini belirten Özdaş:
“Buluntular 28 metre derinlikte döküntüler halinde başlıyor ve 30-38 metrelik bir yamaçta yığın karşımıza çıktı. Mahmuz kulplu amfora formu, Rodos’un son üretimini göstermekte. Milattan sonra 3. yüzyıldan sonra bu amforaların üretimi duruyor. Türkiye kıyılarında bu döneme tarihlenen tek batık örneği, dolayısıyla Roma Dönemi’ne ait en geç tarihli Rodos batığına ulaştığımızı söyleyebiliriz.” dedi.
Özdaş, Rodos’un o tarihte büyük bir ana liman olduğunu, adalar dışında Anadolu ana karasındaki coğrafyayı da kontrol ettiğini ayrıca bir diğer buluntunun da Fethiye Körfezi’ndeki demirleme alanı olduğunu, 100 fazla çapanın bulunduğu bölgenin 4 bin yıllık kullanımı gösterdiğini belirtti.
Uzmanlar tarafından batığın, Roma Dönemi’ne ait “son Rodos batığı” olduğu belirlenerek; araştırmaya ilişkin bulgular, Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi’nde yayımlandı.
(Kaynak: aa.com.tr)
Rodos, İstanköy Ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Tarafından “Rodos ve İstanköy Türk Kültürü” Paneli Düzenleniyor.
Rodos, İstanköy ve Onikiada’dan göç ederek Türkiye’ye yerleşen Türklerin ülkemizdeki tek temsilcisi olan sivil toplum örgütü Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından “Rodos ve İstanköy Türk Kültürü” paneli düzenleniyor.
Ege adalarındaki Türk varlığı ve kültürü üzerine değerli çalışmalar ortaya koyan ve bunu düzenlediği önemli etkinliklerle kamuoyu ile paylaşan Rodos İstanköy Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, “Rodos ve İstanköy Türk Kültürü” paneli ile Ege adalarındaki Türklerin güncel kültürel sorunlarını ortaya koyuyor.
Açılış konuşması Alparslan Aksoy ve Dr. Cezmi Bayram tarafından gerçekleştirilecek etkinlikte oturum başkanlığını Prof.Dr. Cezmi Erarslan üstleniyor.
Panelde konuşmacılar şu kültürel sorunları ele alacak:
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı – “Rodos ve İstanköy Türklerinin Kültür Sorunları”
Doç.Dr. Nilüfer Erdem – “Rodos ve İstanköy Türkleri ile Batı Trakya Türklerinin Kültürel Asimilasyonuna Dair Değerlendirmeler”
Dr. Neval Konuk Halaçoğlu – “Rodos ve İstanköy Türk Mimari Eserlerinin Kültüre Etkisi”
Doç. Dr. Cihan Özgün – “Rodos ve İstanköy Türklerinin Kimlik Sorunları”
Etkinlik, 20 Mart 2020 tarihinde Türk Ocakları İstanbul Şubesi‘nde gerçekleştirilecek.
(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr)
“XIII. Uluslararası Balkan Tarihi Kongresi”inde Yunanistan’ın Rodos ve İstanköy Adalarında Yaşayan Türklere Uyguladığı Asimilasyon Anlatıldı.
23 Kasım 2019 tarihinde Samsun’da düzenlenen “XIII. Uluslararası Balkan Tarihi Kongresi”inde Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türklere uygulanan asimilasyonu anlattı.
Kaymakçı, “Adalarda yaşamakta olan Türkler, bugün yok olma noktasına gelmiştir. Yunanistan’ın asimilasyon politikasına “dur” denmediği takdirde, kısa bir süre sonrasında Adalı Türklerden söz etmek olası olmayacaktır.“dedi
Ömer Halis Demir Salonu’nda gerçekleştirilen kongrede Kaymakçı, Yunanistan’daki Türk varlığının Batı Trakya’yla sınırlı olduğu algısının yanlış olduğunu belirterek; Rodos ve İstanköy ağırlıklı olmak üzere Onikiadalar’da yaşayan ve sayıları 9.000 civarında olan bir Türk topluluğu olduğunun altını çizerek; “Rodos, İstanköy Ve Onikiadalarda yaşamakta olan Türklerin; Vatandaşlık, Türkçe Öğrenme Hakkı, Din ve İbadet, Nefret ve Baskı Ortamı, Osmanlı Türklerinden Kalan Kültürel Mirasın Korunmasından kaynaklanan Sorunları ile Vakıflar Sorunu gibi sorunları vardır.” dedi.
“Onlar’ın giderek asimilasyonu, bir anlamda insanlığın ve kendine has bir kültürün yok edilmesi demektir.”
Kaymakçı, sözlerini sürdürerek; mübadelenin geçmişte yaşanan ve hala sızlayan bir yara olduğu kadar; bugün adalarda varlıklarını sürdürmeye çalışan bir avuç Türk azınlık olduğunun bilinmesi gerektiğini ve buradaki asimilasyonun, bir anlamda insanlığın ve kendine has bir kültürün yok edilmesi demek olduğunu belirtti.
“Özgürlük, eşitlik ve adalet” tüm insanlık için evrensel değerleri ifade eden kavramlardır. Bu çerçevede adalar Türklüğünün ana dillerini öğrenme ve kullanma, ibadet özgürlüğü gibi sosyal ve kültürel hayatın başat değerlerini korumak ve sürdürmek gayretlerini evrensel ve temel bir insanlık hakkı olduğunu vurgulamak isterim.”
Roisder’in Asimilasyona Karşı Yaptığı Çalışmada Ana Başlıklar
Kaymakçı, konuşmasında Türkiye’ye göç etmiş, göç etmek zorunda kalmış Rodos ve İstanköy Türklerinin kurmuş olduğu Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (ROİSDER)‘in çalışmalarını şu ana başlıklar altında toplandığını belirtti.
” -Yunanistan Devleti’nden; Anayasası’nda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde Ve Diğer İnsan Hakları Dökümanlarında Yer Aldığı Üzere, Adalar Türklerinin Türk Kültürel Kimliğinin Tanınması,
– Çift Dillilik Temelinde Anadillerini Öğrenme Gibi Azınlık Hakları Dahil İnsan Hakları Alanındaki Sorumluluklarını Yerine Getirmesi,
– Rodos Ve İstanköy Türk Toplumunun Din Ve İbadet Özgürlüğüne Saygı Göstermesi
Özetle Adalar Türklerine Uygulanmakta Olan Asimilasyon Politikalarına Son Vermesi.”
(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr)
Dr. Halaçoğlu, Ege Adalarında Bulunan Türk Mimari Yapıtlarının Yunanistan Tarafından Görmezden Gelindiğini Belirtti.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Neval Konuk Halaçoğlu, Yunanistan’daki ve Ege adalarındaki onbinlerce Türk – Osmanlı mimari yapıtına Yunanistan tarafından ‘gizlileştirme ve kimlik kaybettirme politikası’nın uyguladığını belirtti.
Osmanlı Türkleri tarafından 600 yıl yönetilen Yunanistan’ın 1912’de Türklerin elinden çıktığını söyleyerek bu coğrafi bölgede çok sayıda Osmanlı yapıtının olduğu belirtti. “Hükümet konağı, askeri hastane, postane, adliye dairesi, saat kulesi, hamamı, çeşmesi, köy okulu gibi son dönem her bölgeye ciddi anlamda yatırım olmuş. Antalya’da bile Rodos’ta olduğu kadar eser yok, her türlü mimari yapı var.“
Halaçoğlu, Ege adalarındaki Türk yapıtlarıyla ilgili olarak, “Devam eden restorasyonlar da aslına uygun değil. Hiç kullanmadığımız renkler var, koyu bordo, koyu mavi, uhreviyeti bozuyorlar, bizim renkli camimiz var mıdır? Kavala’da Halil Paşa Camisi anaokulu konseptinde. Rodos’ta Ali Paşa Camisini de aynı şekilde kırmızıya boyamışlar. Midilli’de bir hamamın bütün kubbeleri renk renk, zannedersiniz disko. Biz aynı şekilde Türkiye’de bir yapıya bu şekilde davransak bütün Avrupa ayağa kalkar.“
Halaçoğlu, eserlerin restorasyon süreçlerinde Türkiye’den uzman talep edilmediğini; Rodos adasındaki Süleymaniye Camisi’nin minare restorasyonunun bu sebeple 10 yılda bitirildiğini anımsattı.
Türkiye’nin farklı kültürlere yaklaşım biçimini ile ilgili olarak Halaçoğlu: “Son 16 yıldır, takip edebildiğim kadarıyla, 84 tane Rum-Ortodoks kilisesini, paralarını biz vererek, Türkiye’de ibadete açtık, kültür merkezi oldu, belirli günlerde ibadete açılıyor.”dedi.
Buna karşılık ise, Yunanistan’ın, Osmanlı-Türk mirasını sahipsiz bırakmak için Müslüman mimarisi kavramının arkasına saklanarak Türk yapıtlarının görmezden geldiğini belirtti.
“Bizim orada 400-500 yıllık eserlerimiz var, 580 yıllık camimiz var, hiçbir şey yapılamaması acı bir gerçek, izin verilemiyor, müdahil olamıyoruz. Tescil edilemediği için sahip de çıkamıyoruz, takip ya da hak iddia edemiyoruz. Selanik ve Atina’da cami olmamasından vazgeçtim, bir restorasyona dahil edilme durumu bile söz konusu değil, bir çeşme bile tamir ettiremiyoruz ve asla ettiremeyeceğiz.”
(Kaynak: aa.com.tr)
Unutulan Adalı Türk Kimliğinin Sorunları İçin “Uluslararası Rodos ve İstanköy Türklüğü Sempozyumu” Düzenleniyor
Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından bu adalarda yaşan Türklerin sorunlarının duyurulması için “Uluslararası Rodos ve İstanköy Türklüğü Sempozyumu” düzenleniyor.
Rodos ve İstanköy ağırlıklı olmak üzere Onikiadalar’da yaşayan, ancak varlıkları yunan makamları tarafından görmezden gelinen; sayıları 6.000’i geçen bir Türk nüfusu bulunmaktadır.
Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından yapılan çalışmalar ile bu Türk varlığının sesi Türkiye Türklerine ve dünyaya duyurulmaya çalışılmaktadır. Ayrıca uluslararası kuruluşlarda yapılan girişimler aracılığıyla yunan yetkilileri tarafından müslüman yunan olarak tanımlanan bu Türk nüfusunun hakları aranmaktadır.
Rodos ve İstanköy Türklerinin içinde bulundukları sorunların irdelenmesi ve çözüm yollarının aranması için düzenlenen bu sempozyumda öneriler;Avrupa’da azınlık hakları, Türk-yunan ilişkileri, Rodos ve İstanköy Türklerinin güncel sorunları başlıkları altında değerlendirmeye alınacak.
Akademisyen, insan hakları savunucuları ve politikacıları bir araya getirecek bu etkinlik, 22-23 Kasım 2018 tarihlerinde İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Daire Başkanlığı Gençlik Tiyatrosu Konferans Salonu’nda düzenlenecek.
(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr, medyaege.com.tr)