Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

“Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği”, KKTC’de Düzenlenen Bir Dizi Etkinlikte, Ada Türklerine Uygulanan Kültür Soykırımını Gündeme Taşıdı.

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Yunus Emre Enstitüsü’nün düzenlediği söyleşi etkinliği nedeniyle Lefkoşa’yı ziyaret etti.

Kaymakçı burada katıldığı bir dizi etkinlikte, Yunanistan tarafından Ada Türklerine uygulanan kültür soykırımını gündeme taşıdı.

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından kabul edilen Prof. Kaymakçı, Tatar’a Rodos ve İstanköy Sorunları konusunda bilgi vererek, dernek tarafından basımı gerçekleştirilen “Rodos ve İstanköy Ansiklopedisi”, ”Yunan Algında Türk İmgesi” ile “Rodos ve İstanköy Türklüğü” kitaplarını sundu.

Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’na konuk olan Prof. Kaymakçı, “Rodos ve İstanköy Türklerinin Güncel Sorunları “ başlıklı televizyon programında Yunanistan Devleti’nce Ada Türklerinin kültürel soykırım uyguladığını aktardı.

Prof. Kaymakçı, Yunus Emre Enstitüsü’nün 2 Nisan 2024 günü düzenlediği “Yunan Algısında Türk İmgesi (Kökenleri ve Kalıcı Dostluk İçin Çözüm Yolları)” başlıklı söyleşiye katıldı. Etkinliğin ardından Kaymakçı tarafından KKTC Meclis Başkanı Zorlu Töre’ye, dernek tarafından yayımlanan kitaplar sunuldu.

(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr)

“Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği” Tarafından Rodos ve İstanköy’deki Türk Kültürü ve Mimarisi Üzerine İki Etkinlik Düzenleniyor.

Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından “Rodos ve İstanköy’ü Türk Kültürüyle Tanımak” adlı bir söyleşi ve “Rodos ve İstanköy Türk Mimarisi” fotoğraf sergisi düzenleniyor.

Karşıyaka Belediyesi, Sancar Maruflu Sivil Toplum Yerleşkesi’nde 22 Ocak 2024 günü gerçekleştirilecek etkinlikte; dernek başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı tarafından saat 14.30 ‘da “Rodos ve İstanköy’ü Türk Kültürüyle Tanımak” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirilecek.

Söyleşinin ardında ise “Rodos ve İstanköy Türk Mimarisi Fotoğraf Sergisi”ni açılışı gerçekleştirilecek.

Karşıyakalı ve İzmirlilerin ilgisine sunulan sergi, 22-27 Ocak 2024 tarihleri arasında Sancar Maruflu Sivil Toplum Yerleşkesi’nde görülebilecek.

(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr)

“Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür Dayanışma Derneği” Tarafından Yunan Mezalimini Kınayan Bir Anıtın Dikilmesi İçin İzmir Valisine Dilekçe Sunuldu.

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri, İzmir Valisi Süleyman Elban’a makamında ziyaret gerçekleştirdiler.

Ziyarette, geçmişte Tripoliçe’de ve Kıbrıs’ta Türklere karşı işlenen insanlık suçları gündeme getirilerek, bu ihlallerin günümüzde hem Batı Trakya hem de Rodos ve İstanköy Türklerine yönelik bir kültürel soykırıma dönüştüğü dile getirildi.

Yönetim Kurulu Üyeleri, bu nedenle Yunan mezalimini Türk ulusal belleği nezdinde lanetleyen bir anıtın İzmir’de kamusal alana dikilmesi için İzmir Valisine dilekçe sundular.

Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Raşit Tavşancı (Sayman), Yönetim Kurulu Üyeleri Mehmet İ. Pamuk ve Mehmet Tokmakoğlu, İzmir Valisi Sayın Süleyman Elban tarafından Valilik makamında kabul edildi. Kabulde, yönetim kurulu üyeleri tarafından İzmir’de Yunan Mezalimini kınayan bir anıtın  dikilmesi için bir dilekçe verildi.

Dilekçede; “Yunan Ordularının Kurtuluş Savaşımız öncesinde ve bozgunuyla geri çekilişinde  Batı Anadolu bölgesinde Türk Halkına karşı gerçekleştirdiği katliamlar, tecavüzler ve barbarlıklar yanında  Yunanların 1821 yılında, Batılıların desteği ve yönlendirmesiyle Osmanlı İmparatorluğu’na karşı başlatılan ayaklanma sonucunda, Mora Yarımadası’nda Tripoliçe başta olmak üzere ve diğer adalarda kırk bini geçen sayıda sivil masum Türkün, en vahşi şekilde katledildiği” belirtildi. Ayrıca “Kıbrıs’ta Türklere karşı gerçekleştirilen kıyımlar ile günümüzde de Batı Trakya Türkleri ile Rodos ve İstanköy Türklerine karşı  kültürel soykırımın  uygulandığı” ifade edildi.

Bu  gerekçelerle dilekçe ile; ”geçmişi anımsama  ve bilmenin, onun tekrar yaşanmaması için gerekli olduğu  belirtilerek anıtlarında  da  yaşanmış acıları ve anıları topluma yeniden anımsatmak işlevine sahip bellek mekanları olmasından dolayı İzmir’de Yunan Mezalimini kınayan bir anıtın kamunun görünür bir alanında bir anıtın dikilmesi için gerekli işlemlerin başlatılması” yönünde bir öneri, İzmir Valisi Elban’a arz edildi.

Yönetim kurulu üyeleri ayrıca derneğin yapmış olduğu çalışmaları konusunda bilgi aktardılar.

(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr)

ROİSDER, TTK ve MSKÜ Tarafından Düzenlenen “Rodos ve Onikiada’da Türk Varlığının 500. Yılı” Sempozyumu Sona Erdi.

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (ROİSDER), Türk Tarih Kurumu (TTK) ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) tarafından düzenlenen “Rodos ve Onikiada’da Türk Varlığının 500. Yılı” sempozyumu sona erdi.

MSKÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde 22-23 Aralık 2022 tarihinde gerçekleştirilen sempozyuma çeşitli üniversitelerden akademisyen, bilim insanları, öğrenciler ve Rodos ve İstanköy Türkleri katıldı.

Sempozyumda, Adalarda gerçekleştirilen Osmanlı fethi ve Osmanlı dönemi yönetimi, Rodos ve İstanköy Türklerinin kültürel kimliği ve adalardaki varlıklarının geleceği ve Türklere ait mimari yapıtların korunması konularını ele alan 29 adet bildiri sunuldu.

Prof. Dr. Çetin: “Hakikatin tarafı olduğumuz için haklıyız ve güçlüyüz.

Sempozyumun açılış konuşmasında TTK Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, Yunanistan’ın haddini aşarak Türkiye’ye karşı çok ağır ithamlarda bulunduğunu belirterek, bu dayanaksız söylemlere gerekli yanıtları verdiklerini dile getirdi.

Çetin konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunun arkasında başka güçler de var. Bunların bağımsızlık kazanma süreçlerini de çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla biz kurum olarak bilimsellikten milim sapmadan çalışmaya devam edeceğiz. Bir savunma psikolojisi içerisinde de değiliz. İşin hakikati Ermeni meselesinde de böyle, hep sırtımızdan hançerlenmişiz. İyi niyetimizin, merhametimizin karşılığı olarak böyle bir muamele görmüşüz tarih sayfalarında. Dolayısıyla hakikatin tarafı olduğumuz için haklıyız ve güçlüyüz.”

Sempozyumda sunulan bildirileri de en kısa zamanda kitap olarak yayınlamayı düşündüklerini belirten Çetin “Çünkü onların tarihini de aslında Türk tarihçileri olarak biz yazıyoruz.” ifadesini kullandı.

rodosistankoyturkleri.org.tr

Prof. Dr. Kaymakçı: Soydaşlarımızın Ege Denizi’nden yükselen çığlığına bütün ülkeler yanıt vermeli.

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (ROİSDER) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı ise gerçekleştirdiği konuşmada, Rodos ve İstanköy Türklerinin Sorunları hakkında  uluslararası örgütlerde farkındalığın oluşturulması amacıyla 1996 yılından bu güne yoğun bir çalışma sürdürmekte olduklarını anlattı.

Kuruluş olarak öncelik verdikleri ana konunun Türk ve Yunan halkları arasında dostluk ve işbirliğini geliştirmek olduğuna işaret eden Kaymakçı, Adalar Türklerine Yunanistan tarafından kültürel asimilasyondan giderek  kültürel soykırıma varan  uygulamaların yapıldığının altını çizdi.

Prof. Dr. Kaymakçı: “Hiçbir kültürel kimliğin yok edilmesi ya da görmezlikten gelinmesini doğru bir yaklaşım olarak kabul etmiyoruz. Batı Trakya’da olduğu üzere Rodos ve İstanköy’de Türk kültürel kimliğinin korunması ve geliştirilmesi, bir Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan’ın önde gelen görevlerinden biri olması gerekir. Soydaşlarımızın Ege Denizi’nden yükselen sessiz çığlığına bütün uygar ülkeler cevap vermeli. Devletimizin gerek Avrupa Konseyi gibi uluslararası platformlarda gerekse Türk Yunan ilişkilerinde yoğun olarak bu konuyu gündeme getirmesini de memnuniyetle karşılıyoruz.” dedi.

Adaları ziyaret eden Türk turistlere düşen görev

Kaymakçı, Türkiye’den adalara giden turistlerin oralarda yaşayan soydaşlarıyla bağlantıya geçmelerine ve Osmanlı Dönemi’nden kalan kültürel mirası ziyaret etmesi gerektiğine dikkat çekerek, Türk ziyaretçilerin, gördükleri yıkımları Yunanistan yetkililerinin dikkatine sunmalarının önemine dikkat çekti.

Kaymakçı, “Bu şekilde bir baskı oluşmasının gerekli olduğunu herkes bilmeli. Rodos ve İstanköy Türklerine sahip çıkmanın Türkiye’ye sahip çıkmakla eş değer olduğunu düşünüyorum. Çünkü burası Türkiye’ye en yakın Türk toplulukları” değerlendirmesinde bulundu.

rodosistankoyturkleri.org.tr

Belgesel gösterimleri ve sergiler

Konuşmaların ardından, ROİSDER tarafından hazırlanan “Rodos ve Onikiada’da Türk Varlığı’nın 500.Yılı’nda Adalar Türklerinin  Sorunları” belgeseli ve TTK tarafından hazırlanan “Mora Katliamı ve Anadolu’da Yunan  Mezalimi” adlı belgesel gösterildi.

Sempozyumda, Rodos ve İstanköy’deki çoğu günümüzde yıkık durumdaki Osmanlı Türklerinden kalan camiler, imaret, çeşmeler  ve okulların fotoğrafları ve resimleri ile kitapları içeren sergisi katılımcıların dikkatine sunuldu.

Ayrıca Muğla Olgunlaşma Enstitüsü tarafından hazırlanan dönemin geleneksel giysilerini içeren sergi ve Rodos’un Fethi ile ilgili yapılan minyatür çalışmaları da beğeniyle izlendi.

Oturum Başlıkları

Çeşitli üniversitelerden bilim insanlarının katıldığı sempozyumda sırasıyla “Rodos ve Onikiada’nın Türk Egemenliğine Geçişi”, “Demografik Yapı ve Kültürlerarası İlişkiler”, “İtalyan İşgalinden İkinci Dünya Savaşı Sonrasına Rodos ve Onikiada”, ”Uluslararası İlişkiler Ve Hukuk Bağlamında Ege ve Akdeniz”, “Hukuki Statü ve Yaşanılan Sorunlar”, “Rodos Türklerinde Ekonomik Hayat”, “Kültür, Edebiyat, Mimari I”, “Kültür, Edebiyat, Mimari II” oturumlarında 29 adet bildiri sunuldu.

ttk.gov.tr

ttk.gov.tr

ttk.gov.tr

Değerlendirme ve Kapanış” Oturumu

Sempozyumun sonunda gerçekleştirilen “Değerlendirme ve Kapanış” oturumunda, TTK Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin’in yöneticiliğinde Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan ve ROİSDER Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı sempozyuma ilişkin değerlendirme toplantısı gerçekleştirdiler.

Kaymakçı, sözlerinin sonunda “Sempozyumuzun verdiği ivmeyle Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türk soydaşlarımızın başta kültürel hakları olan anadille eğitim-öğrenme hakkının sağlanması konusunda, Yunanistan Devleti’nin uluslararası antlaşmalara uyum göstermesini derneğimiz adına diliyorum ”dedi.

(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr, mu.edu.tr, ttk.gov.tr)

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, İstanköy Adasındaki Türk-Osmanlı Vakıf Mallarının Satılmaması İçin Bir Çağrı Metni Yayınladı.

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği yayınladığı açıklamada, İstanköy adasında bulunan Türk-Müslüman Vakıflarına ait kültürel yapıtların satılmasına karşı İstanköy Vakıf Başkanını göreve çağırdı.

Dernek Yönetim kurulu başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı’nın İstanköy Vakıf Malları Yönetim Kurumu Başkanı Elvan Kocaoğlan’a yönelik olarak dernek adına yaptığı açıklamada, İstanköy Vakıf mallarının dernekten yapılan tüm çağrılara karşın; Kocaoğlan tarafından farklı gerekçelerle hala satılmaya çalışılmasını üzüntüyle karşılandığı bildirildi.

Açıklamada, adada yer alan mimari yapıların, adanın geçmiş tarihinin, ayrıca çok kültürlülüğün ve birlikte yaşamanın da simgesi olduğu belirtilerek; Vakfın sahip olduğu Osmanlı Türk eserlerinin, aynı zamanda Yunanistan’ın kültür eserleri olduğu anımsatılıyor. Yıllarca bakımsızlıktan ve ihmalkarlıktan dolayı kaderlerine terk edilmiş olan eserlerin bakımını ve restorasyonunu gerçekleştirmenin, birinci derecede Yunan Devleti’nin görevinin olduğunu altı çizilen metinde Yunanistan’ın da imzacısı olduğu Avrupa Birliği Kültürel Miras Yönergeleri’nin bunu emrettiği vurgulanıyor.

Türkiye’nin Rumlara ait dini yapıları, tamamen kendi hazinesinden sağladığı para ile yıllardan beri onardığı anımsatılan metinde, “Vakıf olarak, Yunanistan’da başka bir örneği olmayan cömertliği ve hayırseverliği göstermiş bulunuyorsunuz. Sürekli olarak kiliseye, okullara, yaz yangınlarından yardım gören tüm ailelere yardımlarda bulunuyorsunuz. Devletine ve toplumuna karşı bu kadar cömert olmuş olan Vakfın adadaki Müslümanların ibadet ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla devletinden her türlü yardımı istemek de görevi ve hakkı olmalıdır. Depremde zarar görmüş olan ata yadigarı camilerimiz hala ibadete kapalı olarak bekletilmekte ve çürümeye terkedilmektedir. ” sözcüklerine yer verilerek; bu yapıların Yunan resmi makamları tamir edilmeyecek ise, Türk Devleti’nin ücretsiz olarak her türlü onarımı gerçekleştirmeye hazır olduğunu açıkladığı belirtilerek, “İstanköy Vakıf mallarının satılmaması, devredilmemesi konularında kararlı bir şekilde mücadele etmenizi bekliyoruz” temennisi ile; çağrıda bulunuluyor.

Açıklamanın tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr)

Yunanistan’ın, Batı Trakya, Rodos ve İstanköy Adalarındaki Türklere Uyguladığı Kültür Soykırıma Yönelik Basın Açıklaması Gerçekleştirildi

İzmir’de etkinlik gösteren “Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği”, “Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği”, “Makedonya Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği”, “İzmir Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği”, “Kosova Rumeli Kültür Sanat Turizm Derneği”, “Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği” Yunanistan’ın Türk kimliğine yönelik olarak sürdürmekte olduğu kültürel soykırımı kınayan bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamada Türk kimliğini yok etme, izlerini silme çabasının içinde; Batı Trakya Türklerinin yanı sıra Rodos ve İstanköy Türklerinin de bulunduğu bildirilerek; Türk devletinin karşılıklı haklar konusundaki yükümlüklerini yerine getirdiği belirtilerek, Yunanistan’ın da, Lozan Antlaşmasıyla ve uluslararası kuruluşlar tarafından korunmaya alınmış bu hakları vermek zorunda olduğu çağrısı yinelendi.

Yapılan açıklamanın ardında dernek yetkilileri tarafından Yunanistan İzmir Konsolosluğu önüne siyah çelenk bırakıldı.

Basın Açıklaması:

“Türk-Yunan İlişkilerinde en önemli sorunlardan biri, Yunanistan’da yaşamakta olan Türk azınlığının durumudur. Yunanistan’ın Türk azınlığına karşı takındığı tutum, her iki ülkenin ilişkilerini doğrudan etkilemektedir.

Yunanistan, Türk azınlığın maddi ve manevi değerlerine yönelik kültürel soykırım politikası uygulamaktadır.

Aslında 1923’lerden sonra Batı Trakya’da Türk sözcüğünün her yerde geçmesini isteyen ve sağlayan Yunanistan’ın kendisi idi. Belediye doğum evraklarında, okul diplomalarında, azınlık okullarının tabelalarında ve derneklerin  adlarında Türk  sözcüğü geçiyordu. Albaylar cuntası döneminde bile devam eden dernek çalışmaları Yunanistan’ın AB’ne 1981’de üye olduktan sonra durdurulmuştu. Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce karar altına alınan “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi”nin (AİHS) belirtilen haklarını yerine getirmediği de bilinmektedir.

Günümüzde Yunanistan, Batı Trakya Türklerinin yanı sıra Rodos ve İstanköy Türklerinin de Türk olduğunu kabul etmiyor ve  bir kültürel soykırım uyguluyor. Örneğin kültürel kimlikleriyle örgütlenmelerini engelleyen yasa ve baskılar var, Türk çocuklarının çift dillilik temelinde en azından ilköğretim düzeyinde Türkçe öğrenme hakkı, bir başka deyişle anadil eğitimi hakkı ellerinden alınmış durumda, adalarda  Osmanlı Türklerinden kalan kültürel eserlerin korunmasına, bakım ve onarımına Yunan hükümetlerince izin verilmiyor, yıkılmaları isteniyor, Türk vakıf malları haraç-mezat satılıyor. “Türk” azınlık, topluluklar da ve tanımadığı kimselere “Türk” olduklarının ifade etmekten korkuyor.

Yunanistan’ın şöyle bir yanılgısı, daha doğrusu bildiği halde görmezlikten geldiği ve  yerine getirmek istemediği bir değerlendirmesi var.

Yunanistan, Lozan Antlaşması imzalandığı zaman adalar İtalyan işgali altında olduğu için, Antlaşmanın 45. Maddesinin sadece Batı Trakya Türklerinin kültürel kimliği ile bağlantılı  olduğunu, Rodos ve İstanköy Türklerini bağlamadığı dile getiriliyor.

Bununla birlikte Batı Trakya Türkleri dahil Rodos ve İstanköy Türklerinin; 1913 Atina Antlaşmasına bağlı 3 numaralı protokol, 10 Ağustos 1920 Yunan Sevr Antlaşması, 30 Ocak 1923 Mübadele Sözleşmesi, Lozan Antlaşmasının 37.-45. maddeleri, 1926 Atina ve 1930 ve 1933 Ankara Antlaşmaları ve 1947 Paris Antlaşması gibi Uluslararası Antlaşmalarla Belirlenmiş Hakları vardır.

Bu antlaşmalara ek olarak Birleşmiş Milletlerin UAD (Uluslararası Adalet Divanı)’nın 1978 tarihli kararında da, “ülke topraklarının statüsü” kavramının, antlaşmanın yapıldığı sıradaki toprakları değil, ülkenin sonradan edindiği toprakları da kapsayacak şekilde yorumlanması gerektiğini belirtilmiş bulunmaktadır.

Bütün bu gerçekler gün ışığında olmasına karşılık, 15 Nisan 2021 tarihinde Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ile Yunan mevkidaşı Nikos Dendias’ın Ankara’daki görüşmesinin ardından  düzenlenen ortak basın toplantısında, Dendias Batı Trakya’da yaşamakta  olan Türkleri, Türk olarak kabul  etmediğini bildirdi.

Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu da Dendias’ın söylemini kınadı ve şunları söyledi:

Türkiye’de biz Rum Ortodoks azınlığı kabul ediyoruz ama siz Türküm diyen Türklere hayır Türk değilsin demeniz ne insanidir, ne de demokratiktir. Bize insan hakları dersi vermeye kalkıyorsunuz ama Türk azınlığına Türk ismini kullanmasına müsaade etmiyorsunuz. Bugün herkes Türkiye’de ne olduğunu rahatlıkla ifade edebiliyor.

Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamasına yürekten katılıyor ve Yunanistan Türklerinin Türk kültürel kimliğini kabul etmeyen Yunan bakan Nikos Dendias’a gerçekleri görmeye davet ediyoruz.

Yunanistan, kendi ülkesinde yaşamakta olan azınlıkların Lozan Antlaşması başta olmak üzere birçok ikili antlaşma yanında Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Antlaşmalar ve de Yunanistan Anayasası’nda güvence altına alınmış sosyal ve kültürel haklarını  vermek zorundadır, bu antlaşmalara ve kendi anayasasına imzasını atmıştır. Yunanistan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce  Batı Trakya Türkleri için alınan kararları da yerine getirmelidir.

Yunanistan, Batı Trakya Türklerinin yanı sıra Rodos ve İstanköy Türklerinin de Türk Kültürel Kimliğini Kabul Etmelidir” diyoruz.

Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı – Rodos,İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (ROİSDER) Başkanı

Mümin Durmuş – Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmir Şubesi Başkanı

İlhami Yıldız – Makedonya Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı

Abdurrahim Nursoy – İzmir Bal-Göç Genel Başkanı

İbrahim Şengöz – Kosova Rumeli Kültür Sanat Turizm Derneği Başkanı

Abdullah Gül – Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı

(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr, gundemgazetesi.com)

ROİSDER, Adalarda Yunanistan Tarafından Yok Edilmeye Çalışılan Türk Mimari Yapıtları Üzerine Bir Sempozyum Düzenliyor.

Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (ROİSDER), Yaşar Üniversitesi’nin desteğiyle; İzmir’de 10 – 11 Ekim 2019 tarihleri arasında “Uluslararası Rodos ve İstanköy Türk Vakıfları Sempozyumu” düzenliyor.

ROİSDER’den yapılan açıklamaya göre, düzenlenen sempozyumun temel amacı; Türk – Müslüman Vakıfları mallarının haraç – mezat satışları ile zamanın tahribatına bırakılan ve giderek yok edilen Osmanlı – Türk mimari yapıtları konularında ulusal ve uluslararası farkındalık yaratmak olduğu belirtildi.

Bu önemli gerçeğin altını çizen ROİSDER Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, “İstanköy ve Rodos Türk-Müslüman Vakıf mallarının elden çıkarılması ve Türklere ait kültürel eserlerin zamanın tahribatına bırakılarak yok edilmesinin ardındaki gerçek, ada Türklerinin geçmişle bağını kopararak asimilasyonu hızlandırmaktır.” dedi

Mustafa Kaymakçı

Adalarda yaşayan Türklerine duruma ilişkin olarak Kaymakçı, “Rodos ve İstanköy’de yaşamakta olan Türkler, bugün yok olma noktasına gelmiştir. Yunanistan’ın asimilasyon politikasına ‘dur’ denmediği takdirde, kısa bir süre sonrasında Rodos ve İstanköy Türklerinden söz etmek olası olmayacaktır. ‘Özgürlük, eşitlik ve adalet’ tüm insanlık için evrensel değerleri ifade eden kavramlardır. Bu çerçevede Rodos ve İstanköy Türklüğünün ana dillerini öğrenme ve kullanma, ibadet özgürlüğü gibi sosyal ve kültürel hayatın başat değerlerini korumak ve sürdürmek gayretlerini evrensel ve temel bir insanlık hakkı olduğunu vurgulamak isterim.” tespitini yaptı.

Yunanistan’ın yaptıklarının kendi anayasasına ve Avrupa Birliği (AB) yasalarına aykırı olduğunu kaydeden Kaymakçı, “Yunanistan Anayasası, diğer kültürel kimliklerin korunması ve geliştirilmesi konusunda Yunan devletine yükümlülükler sağlıyor. Ama maalesef bu uygulanmıyor.” dedi.

Sempozyumda; “Vakıf Kültürü”, “Uluslararası Hukukta Vakıf Statüsü”, “Rodos ve İstanköy Türk Vakıflarının Dünü” ve “Türk-Yunan İlişkileri” konularında yabancı ve Türk akademisyenlerince 19 adet bildiri sunulacak.

(Kaynaklar: qha.com.tr, timeturk.com, aa.com.tr)