Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Tarafından 4. “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” Çalıştayı Düzenliyor.

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu – TSSF tarafından  06 – 07 Mart 2020 tarihleri arasında “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” çalıştayının  4. sü İzmir’de düzenlenecek.

Önümüzdeki dönemde 2 Yıldız dalıcıların zorunlu tutulacağı “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” eğitimi için gerekli olan TSSF eğitmen kadrosunun yetiştirilmesi amacıyla düzenlenen çalıştayların dördüncüsü 6-7 Mart 2020 tarihlerinde düzenleniyor. Etkinlik,  İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Bordo Salon’da gerçekleştirilecek.

Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNESCO ve ICOMOS tarafından desteklenen bu programda sualtında karşılaşılan kültürel miras değerlerinin nasıl korunacağı ve ilgili kurumlara nasıl haber verileceği konularının aktarılması amaçlanıyor.

Çalıştayda şu konu başlıkları ele alınacak:
-“Sualtı Kültür Mirasının Önemi ve ICOMOS” – Doç. Dr. Zeynep Aktüre

-“Ege Kıyıları Sualtı Araştırmaları” – Doç. Dr. Harun Özdaş

-“Temel Arkeoloji” – Dr. Eda Güngör Alper

-“Deneysel Arkeoloji Çalışmaları” – Osman Erkurt, Mualla Erkurt

-“Tarih Öncesi Denizcilik ve Deneysel Arkeoloji” – Koray Alper

-“Sualtında Karşılaşılabilecek Eserlere Bir Bakış 1/2” – Doç. Dr. Hakan Öniz

-“Tarihte ve Günümüzde Gemi Boyaları” – Prof. Dr. Levent Cavas

-“Sualtı Film Gösterimi “Sualtı Cenneti: Antalya” – Tahsin Ceylan

-“Sualtı Kültür Mirası, Yasalar ve Yönetmelikler” –  İhsan Tercan

-“Sualtı Kültür Mirasının Korunmasında Farkındalık” – Ceyda Öztosun

-“Tarih Öncesi ve Tarihi Çağlar” – Günay Dönmez

-“Roma, Selçuklu ve Osmanlı Döneminde Denizcilik” – Koray Alper

Programa katılan TSSF eğitmenlerinden başarılı olanlar “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmeni” sertifikasına hak kazanarak,  2 Yıldız dalıcı adaylarına bu eğitimi verebilecek.

Çalıştay programına buradan ulaşabilirsiniz.

 

(Kaynak: tssf.gov.tr)

 

360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği, Antik Fenike Teknesiyle “Akıntı Yelkeni” Seyir Yöntemini Deneyecek

360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği, geleneksel ahşap birleştirme yöntemleriyle inşa etmekte olduğu Antik Fenike teknesiyle Çanakkale ve İstanbul boğazlarını aşmaya çalışacak.

Dernek başkanı Osman Erkurt, dönemin ticaretinde oldukça önemli role sahip Fenike teknelerine ilişkin olarak tarihi kaynaklar üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda 14,40 metre boy ve 4,20 metre eninde olacak biçimde inşa edilen teknenin, dönemin tekne üretim teknolojisine uygun olarak çivi kullanılmadan, ahşap birleştirme yöntemleri yapıldığını belirtti. Erkurt, MÖ 800’lü yıllarda kullanılan Fenike dönemine ait ticaret teknesinin yapım sürecinde farklı disiplinlerden gönüllülerin yer aldığını söyledi.

Erkurt, teknenin yapımının ardında günümüz yelken teknolojisi açısından bile geçişi zor olan akıntılı bölgelerin o dönem koşulları ile nasıl geçilebildiğini anlamak açısından da bu tekne ile yapılacak seyir denemeleri arkeoloji dünyası açısından önem taşıyor. Erkurt bu konu ile ilgili olarak şunları söylüyor:

“Antik çağda Ege ile Karadeniz bağlantısını sağlayan Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki akıntı rejimlerini iyi kullanan teknelerin Karadeniz’e çok rahat bir şekilde gidebildiğini biliyoruz. Ama adamların nasıl yaptığını anlayamıyoruz. Boğazlardaki belli bölgelerde bugünün yelken teknolojisiyle dahi geçilmesi zor olan bölümler var. Mesela Çanakkale Boğazı’ndaki Nara Burnu ve İstanbul’daki Akıntı Burnu’nu aşamayan çok sayıda tekne var. Çünkü Karadeniz’den 7 millik akıntı geliyor. Ama alttan da Ege’nin sıcak suları ters yöne akıyor. Boğazdaki akıntının antik çağda nasıl geçildiğine ilişkin ortaya atılan ‘akıntı yelkeni’ tezi var.

Denizin 30-40 metre altına indireceğimiz bir yelkenle yüzeydeki akıntının tersine hareket etmeyi deneyeceğiz. Akıntı yelkeni tezi ilk kez bu projeyle denenmiş olacak. Bunu kanıtlarsak ve antik çağ teknelerinin akıntı yelkenleriyle hareket ettiğini gösterebilirsek, önce biz sonra da arkeoloji dünyası çok mutlu olacak. Tarihsel anlamda bu bilgiler var ama deneysel olarak da bunun görülmesi gerekiyor.”

(Kaynak: aa.com.tr)