Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Monako Oşinografi Müzesi’nde Açılan “Monako Prensi ve Akdeniz” Başlıklı Sergi, III. Rainer’ın Dünya Denizlerine Duyduğu Tutkuyu ve Gerçekleştirdiği Resmi Girişimleri Gözler Önüne Seriyor.

Monako Prensi ve Akdeniz” başlıklı sergi, Oşinografi Müzesi’nin giriş katındakiMonaco et l’Océan” salonunda açıldı. Sergi, Prens III. Rainer’in yaşamını, denizlerle kurduğu derin bağı ve dünya denizlerinin korunması için gerçekleştirdiği girişimleri ele alıyor.

Rainer’in ünlü teknesi ‘Deo Juvante II’nin bordasına yapılan gönderme ile kurgulanan serginin açılışına Monako Prensi Albert II ve kız kardeşi Prenses Stéphanie bizzat katıldılar.

Sergi, Deo Juvante II’nin rekonstrüksiyonun yanı sıra; çeşitli kişisel nesneler, tarihi görsel belgeler ve ses kayıtları, fotoğraflar ve video haritalama da dahil olmak üzere sanal yerleştirmelerden oluşan bir koleksiyonu içeriyor.

“Monaco Prensi ve Akdeniz”, Prens Rainer’in yaşamına ve kendisini adadığı konulara odaklanan, özel anma sergilerinin sonuncusu olarak düzenleniyor. Oşinografi Enstitüsü yöneticisi Robert Calcagno, serginin uzunca bir süre bu salonda kalacağını; “Prens (Albert) başka bir sergiyi yaşama geçirmeye yönünde bir karar alacağı güne dek sergi, uzun yıllar boyunca Oşinografi Müzesi’nde kalacak,” sözleriyle dile getiriyor.

Oşinografi Enstitüsü Genel Müdür Yardımcısı Cyril Gomez, ise; Rainier III’ün tutku duyduğu denizlere yönelik gerçekleştirdiği girişimleri vurgulayarak; özellikle de Akdeniz’i savunan ilk Avrupalı devlet başkanlarından biri” olduğunu belirtiyor. Gomez, prensin yaşamda iken yaptığı bu çalışmaların günümüzde hala etkisini sürdüğünün altını şu sözlerle çiziyor: “Çalışmaları hala çok canlı ve bugün de ayakta. İşte bu sergi aracılığıyla göstermek istediğimiz de buydu. Başını çektiği RAMOGE ve Pelagos gibi uluslararası anlaşmalar bugün hala yürürlükte” diyerek sözlerine ekliyor, “Prens, aynı zamanda Larvotto’da günümüzde de hala görülebilen deniz koruma alanını oluşturmayı düşünen ilk insanların başında geliyordu.”

III. Rainer yaşamına odaklanan dört sergi bölümü: “Bir İnsan”, “Duygu”, “Eylem”, “Miras”

Prens Rainier’in ünlü gemisi “Deo Juvante II”nin sanal bir temsilinin bordasına adım atılarak gezilmeye başlanan sergi, daha sonra; her biri Prens’in yaşamını farklı yönlerini ve Akdeniz’e olan tutkusunu gözler önüne seren bir dizi mekanda devam ediyor.

İlk bölüm olan ‘Bir İnsan’, Prens Rainier’ı, denizci ve kaşif olan büyük büyükbabası Prens I. Albert’in kendisi üzerinde bıraktığı etkinin açıkça görüldüğü tutkulu bir denizci olarak ve ailesine bağlı bir baba yönüyle betimliyor.

Bu bölümü, Prens’in sualtı dünyasına, Akdeniz’e olan sevgisini irdeleyen ve yaşamı boyunca deniz/okyanus doğasına olan tutkusunun ana motivasyonunu aktaran ‘Duygu’ başlıklı sergi alanı izliyor.

Daha sonra, gelen ‘Eylem’, günümüze kadar geçerliliğini sürdüren çeşitli okyanus koruma projeleri ve programları başlatan siyasi bir figür olarak duruşunun altını çiziyor.

Son bölüm olan ‘Miras’ ise prens’in okyanusların korunmasına yönelik taahhüttleri günümüze aktarma çabalarını gözler önüne seriyor.

Prenses Stéphanie’nin sesi, sergi boyunca ziyaretçilere eşlik ederek, tüm temalar ve içerikleri hakkında bilgi veriyor.

Prensesin sesi, sergide kullanılmasına ilişkin olarak Oşinografi Enstitüsü Genel Müdür Yardımcısı Gomez, serginin planlanma aşamasında gerçekleştirmeyi amaçladıkları temayı aktaracak bir seslendirme sanatçısı aradıklarını söyleyerek “Bir gün, kurul toplantısında, prensesten seslendirme yapmasını rica ettik, o da bu istemimizi büyük bir nezaket göstererek kabul etti. Kendisi sergide hem Fransızca ve hem de ingilizce olarak ziyaretçilere rehberlik ediyor” diyerek prensesin babasının yaptıklarını bizzat anlatıyor olmasının; “sergiye derin bir duygusal boyut kattığını” ifade ediyor.

(Kaynaklar: lagazettedemonaco.com, monacolife.net)

Monako Prensi I. Albert Tarafından Denize Bırakılan Zaman Kapsüllerinin Öyküsü, Monaco Oşinografi Müzesi’nde ve “Kaşif Prens” Adlı Çizgi Romanda Aktarılıyor

Monako Prensi I. Albert tarafından 1800’lü yıllarda deniz bırakılan deniz kapsüllerinin öyküsü, Monako Oşinografi Müzesi’ndeki “Denizler Prensi” konulu sürekli sergide ve Éditions Glénat tarafından yayımlanan, “Monaco Prensi 1. Albert – Kaşif Prens” adlı bir çizgi romanda anlatılıyor.

Monako Prensi I. Albert (1848-1922) tarafından 1885, 1886 ve 1887 yıllarında çıktığı deniz yolculukları sırasında yaklaşık olarak 1.700 adet zaman kapsülünü suya bırakılmıştı.

Yüzebilecek biçimde tasarlanmış olan armut biçimine sahip, camdan yapılmış bu nesnelerin yüzeyi, bakırla kaplıydı. Karayipler’deki Antil takımadaları, Norveç ve Britanya, İspanya ve Portekiz’in Atlantik kıyıları gibi uzak yerlerde denize bırakılan bu zaman kapsüllerinin yaklaşık %15’i, zaman içinde Monaco Prensliği’ne geri dönmekteydi.

Bu nesnelerin içinde, yaşamının büyük bir bölümünü denize, okyanus bilime adamış I. Albert tarafından kaleme alınmış bir ileti bulunmaktaydı. Prens, bu yüzen kapsüllerden biriyle karşılaşan kişilerden; bu nesneyi nerede ve ne zaman bulunduğu bilgisini Monako devlet yetkililerine ulaştırmasını istiyordu.

Bulunan kapsüllerin öyküsü, Prens I. Albert’in keşif yolculuklarının birinde kullandığı 27 metre uzunluğundaki geminin bir replikasının da yer aldığı Monako’nun ünlü Oşinografi Müzesi’ndeki “Denizlerin Prensi” konulu sürekli serginin bir parçasını oluşturuyor.

Öte yandan bu tarihi öyküye, Fransız yayınevi Éditions Glénat tarafından yayımlanan, “Albert I er de Monaco, Le Prince Explorateur” adlı bir çizgi roman da yer verilmiştir. Sözü geçen zaman kapsüllerinin deniz bırakılmasını ve bu süreci içeren çizgi roman diliyle aktaran 2018 tarihli yapıt, Philippe Thirault, Christian Clot tarafından kaleme alınmış ve çizimler Sandro tarafından gerçekleştirilmişti.

glenat.com

(Kaynak: monacolife.net)

Ressam Paola B. Caovilla’nın “Zaman Yok – Okyanuslar Yaşamın Kendisidir” Adlı Yapıtı Monako’da Sergileniyor.

Ressam Paola Buratto Caovilla tarafından yapılan “Zaman Yok – Okyanuslar Yaşamın Kendisidir” adlı yontunun resmi açılış töreni, Monako’da, Prensi II. Albert Vakfı’nın bahçesinde gerçekleştirildi.

Prens II. Albert, Monako Prensi II. Albert Vakfı’nın CEO’su Olivier Wenden ve Paola Buratto Caovilla ile birlikte Monako Okyanus Haftası’nın nedeniyle davet edilen seçkin adlar, anlamlı yapıtın açılışını kutlamak için bir araya geldiler.

Paola B. Caovilla, Giovanni Battista Piazzetta’nın (1682-1754) soyundan gelen bir sanatçı. İtalya-Veneto’da işliği (atölyesi) bulunan Caovilla, aynı zamanda bir yazar kimliğine de sahip. Sanatçı, doğa ve sürdürülebilirlik temalarını içeriğinde ortak olarak yer veren altı kitabın yazarı olarak da tanınıyor.

Caovilla: Okyanusları korumak önceliğimiz olmalı

Reçineden üretilen ve akrilik ile boyanan, dünyayı temsil eden çok renkli bir görünüme sahip olan küre, tüm dünya insanlığına paylaşacakları ortak bir ileti veriyor: ‘Eğer çevreye özen göstermezsek bir geleceğimiz olmayacak ve bu mücadelede okyanusları korumak en baştaki önceliğimiz olmalı.’

“Zaman Yok – Okyanuslar Yaşamın Kendisidir” adını taşıyan yapıt, Paola’nın yaşamı süresinde bugüne kadar gördüklerinden ve edindiği deneyimlerden ortaya çıkıyor. Ancak yine de bu yapıtın yaşam deneyimlerinin de ötesinde bir noktada durduğunu belirten sanatçı, düşüncelerini şu sözcüklerle dile getiriyor: “Yaşamda, çocuklarımıza ve bizden sonra gelenlere, içinde mutluluğu bulacakları daha iyi bir dünya bırakmak için gayret etmeliyiz. Burada dikkate almamız gereken tek ileti, bizlere çevre dostu olmamız ve sürdürülebilirliği önem vermemiz gerektiğidir.”

Sanatçı, yapıtın, Monako Prensi II. Albert Vakfı’nın bahçesinde sergilemeyi ve açılış törenini vakfın çalışmalarına yönelik desteğini göstermek için Monako Okyanus Haftası’nda gerçekleştirmeyi özellikle istediğini belirtiyor.

Yontu, konumlandırıldığı açık alanda 30 Nisan 2023 tarihine kadar görülebilecek.

(Kaynak: monacolife.net)

RAMOGE Vakfı’nın Düzenlediği “İnsan ve Deniz” başlıklı Fotoğraf Yarışmasında Ödül Alan Yapıtlar, Monako-Ville’de Sergilenmeye Başladı.

RAMOGE Antlaşması Vakfı tarafından “İnsan ve Deniz” başlığıyla düzenlenen uluslararası ölçekteki fotoğraf yarışmasında ödül kazanan yapıtlar, Monako-Ville’de bulunan San Martin parkını çevreleyen ferforje parmaklıklarda sergilenmeye başlandı.

Ramoge Antlaşması, 1976 yılında Fransa, İtalya ve Monako Prensliği arasında imzalanan ve Fransız riviera bölgesini çevreleyen deniz alanın korunmasını ve burada oluşabilecek kirliğe karşı mücadele vermek amacıyla imzalandı. Yerel yönetim birimlerini, bilimsel enstitüleri ve denizden çeşitli amaçlar doğrultusunda yararlanan kullanıcıları kapsayacak biçimde yapılandırılan kuruluş, ekosistemin ve dirimçeşitliliğin korunmasını, denizel çevre konusunda katılımcı ülkelerin toplumlarının farkındalıklarının arttırılmasını ve kirliliğe karşı mücadele edecek eylemler ortaya konulmasını amaçlıyor.

Bu amaçlar çerçevesinde, RAMOGE tarafından 2022’de, çevresel farkındalık arttırma yönünde sürdürdüğü etkinlikler dizisinin bir parçası olarak “Deniz ve İnsan” teması temel alınarak bir fotoğraf yarışması düzenlemişti.

Uluslararası Fotoğraf Sanatları Federasyonu (FIAP)’un bir parçası olarak gerçekleştirilen, deniz ve fotoğraf severlere çağrıda bulunan yarışma; “Serbest Tema”, “Deniz ve İnsan”, Marsilya’dan La Spezia’ya kadar olan alanı kapsayan “Ramoge Bölgesi” ve 21 yaş altındaki katılımcılara açık olan “Gençlik” olmak üzere dört ana dalda düzenlendi.

Yarışmada 65 ülkeden yaklaşık 600 katılımcı 3.370 yapıtla yer aldı. Katılım anlamında ulaşılan bu sayı nedeniyle yarışmanın, büyük bir başarı yakaladığı yetkililer tarafından özellikle vurgulanıyor. Ödüle değer bulunan yapıtlar, Uluslararası Fotoğraf Sanatları Federasyonu (FIAP) Yönetim Kurulu Başkanı Rikardo Busi, Sergio Pitamitz (2016 Yılı NPPA Çevre foromuhabiri), ve Greg Lecoeur (2016 Yılı National Geographics Doğa Fotoğrafçısı) içinde bulunduğu Seçici Kurul tarafından yapılan eleme ile belirlendi.

Dört dalda ödüle değer bulunan 3’er yapıt; toplamda 12 adet fotoğraftan oluşan sergi, 16 Şubat 2023 tarihine kadar, Monako-Ville’de bulunan Sen Martin parkını çevreleyen ferfoje parmaklıklarında görülebilecek.

Yarışmaya katılan tüm yapıtlar ramoge.org sitesinde görülebilir.

(Kaynak: ramoge.org, monacolife.net)

Okyanusların Korunması Konusundaki Girişimleriyle Dikkat Çeken Monako Prensi 2. Albert’in İlk Kitabı “İnsan ve Okyanus” Yayımlandı.

Monako prensi 2. Albert, insanoğlunun gereksinimleri ve denizler arasında sağlıklı bir dengenin nasıl daha iyi kurulabileceği üzerine düşüncelerini paylaştığı “İnsan ve Okyanus” başlıklı ilk kitabını yayımladı.

2. Albert, sahip olduğu devlet adamı kimliği yanında okyanusların korunması için öncülük ettiği uluslararası girişimler ve okyanusların araştırılması üzerine kurduğu kuruluşlarla da dikkat çeken bir figür olarak öne çıkıyor.

Zamanın en büyük deniz kaşifi olan 1. Albert’in büyük torunu olarak Akdeniz kıyılarında büyüyen prens, yaşamını denizlerin koruyucusu olma yönündeki çabalara adadı. Tüm yaşamı boyunca çevre konusunda her zaman öncü bir rol üstlenen ve bir devlet başı olarak da; dünyanın yüz yüze kaldığı çevre sorunlarını odağına koyan sayısız toplantıların, buluşmaların, forumların hem düzenleyicisi, hem de katılımcısı olarak öne çıkan bir figür olduğu gibi, aynı zamanda çevre koruma eylemleri kapsamında mücadele verilmesine kapı açan kaynaklarda yarattı.

.

editions.flammarion.com

İlk kitabı olan “İnsanoğlu ve Deniz” ile, Prens Albert, bir yazar olarak yeni bir rol üstleniyor ve kalbinden geçen bir konuya, yani; ‘küresel deniz yaşamının sağlığına’ değiniyor.

“Bu kitap, çevre savunusu gibi bir amaca adanmak için hazırlanmış bir yapıt değil” diyen prens sözlerini şöyle sürdürüyor. “Bu, tek başına verilebilecek bir kavga değil. Bilim insanı, girişimci, yurttaş, politikacı… her kim olursak olalım, sorumluluklarımız, ilgi alanlarımız, değerlerimiz her ne ise; her nerede yaşıyorsak yaşayalım, herkes ortak bir duyguyla ileriye doğru yol almak için bu kavgada yer almalı” diyor.

Kitap, prensin bu soruna yönelik eskiye dayanan ilgisinin öyküsünü ele alırken; bilim insanlarının çalışmalarıyla giderek dönüşüm geçiren, giderek çizgileri belirginleşen ve öte yandan insanların çevreye daha çok saygı göstermek ve çevre üzerindeki baskıyı azaltmak için birlikte çalışmanın somut yöntemlerini keşfetme sürecini aktarıyor. Bu çabaları içinde hükümet başkanlığı sırasında yaşama geçirdiği ‘Oşinografi Enstitüsü’, ‘Monako Araştırmaları’ ve ‘Monako Bilim Merkezi’ ile birlikte, okyanusların daha sürdürülebilir yönetimi için çalışan ‘Prens II. Albert Monako Vakfı’nı kurarak, önemli başarıların altına imza attı.

2. Albert’in çevre sorunlarına yönelik görüşlerinin yalnızca bir üstlenilen görev değil ancak aynı zamanda bir miras olduğunu şu sözlerle aktarıyor:

“Çevreyi, özellikle de okyanusları korumak, bizim kuşağımızın karşılaştığı en büyük mücadele alanı oldu. Gelecek kuşaklar için bu konuda sorumluluk sergileyen bir tavrını ortaya koyuyoruz ve bu gerçekten büyük bir dava. Ben bu mücadeleyi, ülke yönetiminde bulunduğum dönemin felsefesi olarak biçimlendirmeyi arzuluyorum. Bu yapıt ta bu alandaki inançlarımın içten kanıtı olarak ortaya çıkmış bulunuyor. “

Kitabın yayımlanması, 2. Albert’in, 8 Haziran Dünya Okyanuslar Günü adına ‘Prens II. Albert Monako Vakfı’nın sosyal medya hesabında gerçekleştirdiği duygusal yanı ağır basan konuşması üç dakika uzunluğundaki konuşmasıyla aynı tarihte gerçekleştirildi.

(Kaynak: monacolife.net)

Okyanuslara Yönelik Sorunlara Dikkat Çekmek Amacıyla Düzenlenen “12. Monako Okyanus Haftası”nda, Okyanuslar Üzerine Söylem Üreten Sanatçılara/Yönetmenlere ve Tasarımcıların Yenilikçi Çalışmalarına Da Yer Veriliyor.

12. Monako Okyanus Haftası, 22 Mart – 28 Mart 2021 tarihleri arasında düzenleniyor.

Etkinlikte, okyanusların var olan durumu üzerine bilim insanlarının ve politika üreticilerin görüşleri, önerileri gündeme getirilerek, çözüm yolları masaya yatırılıyor.

Ayrıca, etkinlikte okyanuslar üzerine söylem üreten sanatçıların, yönetmenlerin ve tasarımcıların da çalışmalarına yer veriliyor.

Monako Hükümetinin desteği ile gerçekleştirilen etkinlik, “Monako Prensi II. Albert Vakfı”, “Monako Oşinografi Enstitüsü”, “Monako Bilim Merkezi” ve “Monako Yat Kulübü” tarafından düzenleniyor. Monako Prensliğinin deniz ekosisteminin korunmasına yönelik çalışmaları, 1911 yılında Oşinografi Enstitüsünün, Monaco Prensi I. Albert tarafından kurulması başlıyor ve ardından 2006 yılında Monako Prensi II. Albert tarafından Monako Vakfı’nın temellerinin atılması ile günümüze kadar kararlıkla sürdürülüyor.

Gezegenimizi ve özellikle okyanusları tehdit eden çevresel sorunlara yönelik farkındalığın arttırılmasını amaçlayan “Monako Okyanus Haftası”, yerel ve uluslararası uzmanları, bilimsel toplulukları, uzmanları, STK’ları ve kamu otoritelerini, Monako prensliğinde bir ara getiriyor. Gündeme alınan konular; özellikle yenilikçilik, araştırma ve mavi ekonominin geliştirilmesi başlıklarını içeriyor. Monako Oşinografi Müzesi konferans Salonunda düzenlenecek etkinlikler, İngilizce ve Fransızca dillerinde gerçekleşecek.

Etkinlikte, okyanuslara ilişkin olarak bilim insanlarının, yöneticilerin, politika üreticilerinin görüşleri dile getirilirken; aynı zamanda tasarımcıların yenilikçi yaklaşımları ve sanatçıların söylemleri de önemli içerikler ile yer alıyor.

-22 Mart/Pazartesi günü Monako Prensi II. Albert Vakfı tarafından düzenlenen Runa Ray‘in “Sürdürülebilir Moda Sanal Müzesi” başlıklı çalışması yer alıyor. Hindistan doğumlu Runa Ray, Moda çevrecisi ve dallararası (disiplinlerarası) bir tasarımcı olarak modayı, eylemci (akticvist) bir yaklaşımla kullanıyor. Tasarımcının üretimleri, sürdürülebilirlik ve moda ve iklim değişikliği ile olan ara kesit içinde biçimleniyor.

-23 Mart/Salı günü “Üç Boyutlu Yazıcılarla Üretilen Yapay Resifler: Biyoçeşitlilik İçin Yenilikçi Araştırma Araçları” sanal ortamda ve canlı olarak gerçekleştirilecek.

-“Okyanusların altındaki sesi keşfetmek”, etkinliği, suyun altındaki sessiz olduğunu düşündüğümüz dünyanın seslerini duymamıza olanak sağlıyor. Etkinlik, 23 Mart/Salı günü sanal ortamda ve canlı olarak gerçekleştirilecek. Öncesinde 8 ve 15 yaşları arasındaki öğrencilerin merak ettikleri soruları sorabilmeleri amacıyla Monako Okyanus Haftası internet sitesinde bulunan formu doldurarak göndermeleri gerekiyor.

-Monako Yat Kulübü tarafından 25 Mart Perşembe günü düzenlenen “La Belle Sınıfı Süperyatlar Çevresel Sempozyumu”, “Yeni Enerji Kaynakları ve Karbon Emisyonları : Yatçılık geleceğine bakıyor” ana teması altında düzenleniyor.

Oturumda şu konular ele alınıyor:

EODev’in CEO’su Jérémie Lagarrigue, “Hidrojen Gelişimine Genel Bakış: Yatçılık Hizmetlerine Bir Çözüm Olabilir mi?”

“Energy Observer”in kurucusu, başkan ve kaptan, Victorien Erussard, “Keşif Yolculuğu ve Yolculuğun Laboratuar Gemisi Üzerine Sunum” başlıklı konuşmada; hidrojen, güneş ve rüzgar enerjisinin kullanıldığı tekne ile 2019 yılında çıktığı yolculuğu anlatacak.

Mike Horn, kendisi ile gerçekleştirilen söyleşide, hidrojen teknolojisi ile donatılan “Panagea” adlı yelkenli tekne ile çıktığı yolculuğa ilişkin deneyimlerini paylaşacak.

“Süperyatların emisyonlarını azaltmak için etki ölçümü” başlıklı sunum SEA Index ve YETI tool tarafından gerçekleştirilecek.

Gazeteci ve belgesel yönetmeni Guillaume Pitron ile “Elektrikli Tahrik Sistemi, Yeşil Teknoloji ve Nadir Metaller” üzerine bir söyleşi gerçekleştirilecek.

-“Sphyrna Odyssey Görev Yolculuğu 2019-2020 Basın Toplantısı” 26 Mart Cuma günü cevrimiçi olarak gerçekleştirilecek.”Sea Proven”, “Marine & Océans Dergisi” ve Tulon Üniversitesi bünyesinde yer alan “Bilgisayar Bilimleri ve Sistemleri Laboratuarı” (Laboratoire d’informatique et systèmes- LIS) tarafından başlatılan “Sphyrna Odyssey Görev Yolculuğu”, 2020 yılında Monako’da sona ermişti.

Eylül 2019 yılında Monako Prensi II. Albert Vakfı’nın, Monako Keşif Topluluğu’nun ve ACCOBAMS’ın ana desteği ile başlatılan proje, Fransa’da ilk defa gerçekleştirilen otonom bir gemi ile okyanus geçişini sağlamak amacını güdüyordu. “Sea Proven” tarafından tasarlanan, bu zamana kadar üretilen en büyük, iki adet OLG (Otonom Laboratuar Gemisi) çok sayıda sensörlerle ve ayrıca 2000 metreye kadar derinlikteki deniz memelilerin seslerini kaydedebilecek son derece duyarlı hidrofonlar ile donatılmıştı.

Güneş, rüzgar ve hidrokardon enerjisi ile doldurulabilen bir elektrik motoru ile çalışan, bir tondan daha fazla donanım taşıma kapasitesi bulunan “Sphyrna 55” (17 metre) ve “Sphyrna 70” (21 metre), adlı bu otonom tekneler, çıktıkları bu görev yolculuğunda, karmaşık sualtı biyoakustik görevlerine uyalanabilirliklerini ve Batı Akdeniz sularında karşılaştıkları zorlu kış koşullarına karşı olan dayanıklıklarını kanıtlamış oldular.

Tulon Üniversitesi ve Fransa Üniversite Enstitüsü’nden akustik uzmanı ve Sphyrna Odyssey Görev Yolculuğu’nun bilimsel yöneticisi Profesör Hervé Glotin, Monako Okyanus Haftası’nda, bu yolculuğa ilişkin hazırlanan bilimsel belge üzerine görüşleri, proje takım arkadaşları ile birlikte sunacak.

-26 Mart Cuma günü film yapımcısı Cristiana Bontemps‘in 2014-2019 yılları arasında dört yıl süren gezilerini onu alan “Kutup Bölgesinde Karşılaşmalar” belgeseli, kutup bölgesini ve kutup ayılarını konu alıyor. Belgesel çevrimiçi olarak izlenebilecek.

(Kaynak: monacooceanweek.org)

Monako Oşinograf Müzesi, Ekonomik Nedenler ve Toplum Sağlığı Endişelerinin Sonucu Olarak Kasım Ayı İçinde Kapılarını Ziyarete Kapatıyor

Monako’nun en tanınmış kuruluşlarından biri olan Monako Oşinogarfi Müzesi, giderlerde kesintiye gitmek ve süregelen salgın nedeniyle bünyesinde yenilemelere gitmek amacıyla kapılarını Kasım ayı süresince kapatıyor.

Alınan bu bir aylık kapanma kararı Müzenin 110 yıllık tarihinde ilk defa gerçekleşiyor.

Monako‘nun ikonik yapılarından biri olan Oşinografi Müzesi, ekonomik durum ve halk sağlığı konusundaki endişeler nedeniyle kapılarını, 03 Kasım tarihinden 01 Aralık’a dek ziyaretçilere kapattı. Kasım ayında müze kapılarından en az sayıda ziyaretçi giriş yaptı ve küresel salgın ile birlikte ziyaretçi sayısı %30’da % 50’ye kadar geriledi.

Konu ile ilgili olarak konuşan Müze yöneticisi  Robert Calcagno, bu denli az sayıdaki ziyaretçi için müzeyi açık tutmanın ekonomik anlamda hiç bir getirisinin olmadığını belirterek, bu durumun salgın sürdüğü bir ortamda potansiyel olarak sakıncaları olduğunu da söyledi. CalcagnoEğer müzeyi açık tutarsak; günde 10’dan daha az ziyaretçi ağırlayacağız. Burada önceliğimiz güvenlik sorunu. İki ziyaretçinin müzede kendi başlarına dolaşmalarına, onlara bir şey olabileceği olasılığı nedeniyle izin veremeyiz.” dedi.

Sözlerini sürdüren Calcagno, Müze’yi yönetmek için 20 kişinin görevi başında olması gerektiğini, içinde bulunulan ortamda bunun müze açısından gelir-gider dengesizliği yaratacağını söyledi.

Bununla birlikte müzede yürütülecek olan çalışmalar tamamen durma noktasına gelmeyecek. Verilen bu ara süresince müzede eskimeye yüz tutmuş ziyaret noktaları elden geçirilecek ve müzedeki ziyaretçilerin varlığı nedeniyle binada yapılma olanağı bulunmayan onarımlar gerçekleştirilecek. Öte yandan önceden yer ayırtılmak koşuluyla grupların ağırlanması, gerçekleştirilecek bazı sergiler ve eğitimler için planlamalar sürdürülüyor.

(Kaynak: monacolife.net)

Portekiz Deniz Müzesi, 1954 yılında Snipe Sınıfı Dünya Şampiyonasında Portekiz’e Şampiyonluk Getiren Yarışa, Sitesindeki “Efemeralar” Dizisinde Yer Veriyor.

Portekiz Deniz Müzesi, 1953 yılında Monako’da düzenlenen “Snipe Sınıfı Dünya Şampiyonası”nda kupayı Portekiz’e taşıyan sporcuları ve tarihi yarışı belgeleyen görsellere, müzenin internet sitesindeki “Efemeralar” başlıklı tarih dizisinde,  yarışmanın düzenlendiği yıl dönümünde yer verdi.

5 Eylül 1953 yılında Monako’da düzenlenen Snipe Sınıfı Dünya Şampiyonası’nda Antonio Jose Conde Matins ve Fernando Lima yarıştıkları “Garrancho 9293” adlı snipe sınıfı tekne ile Portekiz adına ilk defa dünya şampiyonluğunu elde ettiler. Düzenlenen beş yarış boyunca istikrarlı bir çizgi izleyen yarış takımı, yarış sonu sınıflandırmada yarıştıkları yelken sınıfında dünya şampiyonluğu elde ederek, farklı uluslardan 15 farklı yelken takımının önüne geçmesi başardı. 

 “Garrancho”yu Donatan Matins ve Lima

Yarışmanın sonucu Portekiz‘de büyük bir coşku ile karşılandı. Basın, Portekizliler ve devletin önde gelen yetkilileri şampiyon yelkencilere büyük bir ilgi gösterdiler ve sporcular, O dönem Portekiz Cumhuriyeti Devlet Başkanı olan General Craveiro Lopes tarafından “Spor Liyakat Madalyası” ile ödüllendirildi. 

        Şampiyonanın Ödül Töreninde Portekiz Yelken Takımına Kupanın Sunulması

Sporcuların Ülkeye Dönüşünde Karşılanması

Portekiz’e, Snipe Dünya Şampiyonluğunu kazandıran yelkenli “Garrancho”, Donanma Müzesi Galeotas Pavilyonu‘nda görülebiliyor.

                  Sergide yer verilen orjinal “Garrancho”

(Kaynak: ccm.marinha.pt)

Sokak Sanatçılarını Biraraya Getiren “UPAW” Etkinliğinin Dördüncüsü “Özgür Akdeniz” Temasıyla Monako’da Düzenlendi.

Urban Painting Around the World (UPAW) etkinliğinin dördüncüsü “Özgür Akdeniz” temasıyla Monako’da düzenlendi. Üç ülkeden etkinliğe katılan altı sokak sanatçısı, Monako Oşinografi Müzesi’nin önünde yapıtlarını gerçekleştirdi. 

Bu yıl Monako‘lu sanatçı ve UPAW‘ın 2020 yılı artistik yöneticisi olarak belirlenen Mr One Teas, Fransa, İsviçre ve İtalya olmak üzere 3 ülkeden Dave Baranes (Fransa), Pheno (Fransa), Dario Vella (İtalya), Ashpe (İsviçre), Jazi (İsviçre) olmak üzere 5 sanatçıyı etkinliğe davet etti.

urban-painting-around-the-world-2020-monaco-monaco

1.

Etkinlikte yer alan her sanatçı; plastik atıklardan arınmış, kirliliğin ve yasadışı balık avcılığının olmadığı “Özgür Akdeniz” suları için, etkinliğin düzenlendiği 3 günlük süre içinde 2 adet iş ürettiler. Monako Oşinografi Müzesi‘nin önünde gerçekleştirilen UPAW, içerdiği önemli iletiler ve konumu nedeniyle izleyiciler ve çevreden geçmekte olan insanlar açısından da dikkat çekici bir etkinliğe dönüştü.

Sanatçılar, yapıtlarına seçtikleri başlıklarla “Özgür Akdeniz”e yönelik iletilerini güncel politik gelişmelerle birleştirerek daha etkili bir hale getirdiler. Jazi‘nin yapıtı için belirlediği başlık, “Soluk Alamıyorum” ile Amerika’da öldürülen siyahi George Floyd‘un yardım çağrısına gönderme yaparken;  Mr One Teas ise “Deniz Yaşamı Değerlidir” ile Amerika’daki bu protestolara damgasını vuran “Siyahların yaşamı değerlidir” sloganına gönderme de bulunuyordu.

upaw 2

2.

upaw 1

3.

Altı grafitti sanatçısını yapıtları yaklaşık bedellerinin belirlenmesinin ardından Monako Prensi II. Albert Vakfı‘nın okyanuslardaki kirliliğe karşı mücadele için kurulmuş olan BeMed  (Beyond Plastic Med) girişimine  bağışlanarak; açık arttırmaya çıkarıldı. En küçük boyutlu çalışma için belirlenen 800 avroya karşılık, en büyük boyutlu çalışma için 1500 avro açık arttırmada başlangıç fiyatı olarak belirlendi.

 

(Kaynaklar: monaco-tribune.com, lagazettedemonaco.com)

 

 

Kovid-19 Salgınının Yarattığı Ekonomik Zorluklar, Monako Oşinografi Müzesi’ni “Bağış” Çağrısında Bulunmaya Zorladı.

Monako’nun en önemli ve değerli bilim kuruluşlarından Oşinografi Müzesi, Kovid-19 salgını nedeniyle turizmden elde ettiği gelirlerini kaybetmesi sonucu destek arayışına girdi.

Kamusal alanların koranavirüs salgını nedeniyle kapalı olması çok sayıda tecim kuruluşunu ve turistik ziyaret yerini de etkiledi. Bu sarsıntıdan etkilenenler arasında Monako Oşinografi Enstitüsü bünyesindeki Oşinografi Müzesi ve Paris’teki Okyanusların Evi de bulunuyor. Benzer biçimde, Avrupa’daki salgın nedeniyle ziyaretçi kaybeden ve finansman zorluğu yaşayan özel müzeler de devletten destek isteminde bulunmak zorunda kaldı.

İki aydan daha uzun süredir müzedeki tüm etkinliklerin ertelenmiş olması, bilet satışlarına dayanan yıllık gelirin %70 oranında düşmesine neden oldu. Bu gelişmeler, kaçınılmaz olarak kuruluşu, kamudan destek isteminde bulunma durumunda bıraktı.

Bir kamu kuruluşu olarak, tüm bağışçılar, yaptıkları bağış miktarının %66’sını gelir vergisi indirimi amacıyla kullanabilecek. 50.000 Avro üzerindeki IFI bağışçıları için ise; bu miktar % 75 olacak.

Oşinografi Enstitüsü‘nün Genel Yöneticisi Robert Calcagno, Monako’daki basın organlarında yayınlanan sözlerinde, salgının yarattığı bu ekonomik dar boğaz ve toplumsal boyutu ile ilgili olarak, “İçinden geçmekte olduğumuz bu zor günler, kendi iç dünyamızı her zaman olduğundan daha derinlemesine keşfe çıkmamamızı ve bu dünyanın bir parçası olarak diğer canlı türleriyle, gezegenimizle ve okyanuslarla olan bağımızı yeniden kurmamız yolunda bir zorunluluk yarattı.” diyerek sözlerini şöyle sürüdürüyor, “Bu nedenle her zaman olduğundan daha fazla bu zor günleri aşabilmek, bunlarla yüzleşebilmek ve geleceğe sizlerle; kemikleşmiş bir kararlılıkla ve çoşkulu bir tinle, hazırlanabilmek için sizlerin bağışlarına gereksinimizi var” diyor.

1906 yılındaki kuruluşundan günümüze, Oşinografi Enstitüsü denizlere ve denizlerin korunmasına adanmış bir kuruluş olarak; toplumu eğitmek, okyanusların olağanüstü dünyasına ilgi çekmek ve toplumu günümüzde dünya denizlerinin yüz yüze geldiği sorunlarının çözümünde sefer etme görevini üstleniyor.

Bağışlar, doğrudan enstitüden gelen fonlara dayanan tesislere gidecek ve bu bağışlar Monako Deniz Canlıları Bakım Merkezi‘nde bulunan deniz canlılarının gereksinimlerinin karşılanmasını ve bakımlarını, öğrenim etkinliklerinin sürdürülmesini, akvaryumun bakımını, süregelen okyanus yaşamı ve korunması üzerine yapılan araştırma çalışmalarını ve programlarını ve sergileri içerecek biçimde kullanılacak.

 

(Kaynak: monacolife.net)