Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Bir Deniz Kazası İle Sona Eren Mitolojik Aşk Öyküsünü Sahneye Taşıyan “Isfåglarna Operası”, Finlandiya Ulusal Opera ve Balesi’nde Sahnelenecek.

Romalı yazar Ovidius’un Metamorfoz’lar (Dönüşümler) adlı yapıtında aktarılan, Alkyone ile Kral Keyks’in bir deniz kazası nedeniyle sona eren aşk öyküsünü sahneye taşıyan Isfåglarna Operası, Finlandiya Ulusal Opera ve Balesi’nde sahnelenecek.

Olli Kortekangas tarafından bestelenen, librettosu Johan Bargum’a ait olan Isfåglarna Operası, Ovidius’un Metamorfoz’lar (Dönüşümler) adlı yapıtındaki Alkyone ile Teselya kral Keyks’in dramla sonlanan aşk öyküsüne dayanıyor.

Yönetmenliğini Ville Saukkonen’in gerçekleştirecek olan opera, Henriikka Teerikangas’ın şefliğindeki yedi müzisyenden oluşan Central Ostrobothnian Oda Müziği Topluluğu tarafından seslendirilecek.

Konu:

Alkone ve Keyks’in öyküsü, Ovidius’un “Dönüşümler” adlı yapıtının 11. kitabında aktarılmaktadır.

Aiolos’un kızı Alkyone arkadaşlarıyla kıyıda oyun oynadığı sırada gerçek kimliğini gizleyen Teselya kralı Keyks ile tanışır. İkisi birbirlerine aşık olurlar. Ancak Tanrı Zeus’un da gözü Alkyone’nin üzerindedir. Her zaman olduğu gibi, Zeus ve diğer tanrılar insanların mutluluğuna karşı kıskançlık duymaktadır. Alkyone, hayatının aşkının aslında kral olduğunu anlar. Keyks’i reddetmek üzeredir ama sonunda vazgeçer ve ikisi mutlu bir evlilik yaparlar.

Keyks, kardeşinin savaşta öldüğünü duyar. Yaşanan benzer olaylar nedeniyle tanrıların ona öfkelendiği düşüncesine kapılır bu nedenle Apollon’un kehanetine danışmak için İyonya’ya yelken açmaya karar verir. Rüzgar tanrısı Aiolos’un kızı Alkyone, iyi tanıdığı şiddetli rüzgarların laf dinlemezliği hakkında kendisine uyarıda bulunarak, onu vazgeçirmeye çalışmasına rağmen; Keyks bu sözlere kulak asmaz ve kısa süre içinde yeniden döneceğini söyler.

Denize çıktığı gün kıyıdan uzaklaşıp, gözden kaybolunca büyük bir fırtınaya yakalanır. Güçlü rüzgara ve dalgalara dayanamayan gemi, batar ve Keyks, karısı Alkynone’nin adını sayıklayarak, boğulur.

Herşeyden habersiz Alkyone ise; kocasının sağ salim dönmesi için Tanrıça Juno’ya yalvarmaktadır. Karşılıksız kalacak bu yalvarışlara artık dayanamayan tanrıça, Keyks’in ölümünü rüyasında öğrenmesi için bir plan hazırlar.

Ulağı olan İris’i, uyku tanrısı Somnus’a yollar. İris, Juno’nun isteğini Sonmus’a bildirince, tanrı insan kılığına girme hatta sesini taklit etme konusunda usta olan oğlu Morpheus’u, Keyks’in acı kaderini Alkyone’ye düşünde bildirmesi için gönderir. Korkunç kaderi rüyasında öğrenen Alkyone dehşet içinde uyanır. Artık gerçeği öğrenmiştir. O da Keyks’in kaderi ile kendi yaşamına son vermeye karar verir ve kendini boğar.

Zeus bu yaşananlardan dolayı pişman olur ve hem Alkyone’yi hem de Keyks’i yalıçapkını kuşlarına dönüştürür.

Zeus, çiftleşen iki kuşun doğan yavruları için yuva yapabilmesi için denizin her yıl bir ay boyunca sakin kalmasını emreder. Rüzgar tanrısı Aiolos, rüzgarlarını zapt ederek, suların kabarmasını engellemiş böylece doğan torunlarını sakinleşen denize emanet etmiştir. Bu süre içinde deniz, denizciler içinde güvenli bir hale gelmektedir.

Isfåglarna Operası, 22 – 23.11.2024 tarihleri arasında Finlandiya Ulusal Opera ve Balesi’nde izlenebilecek.

Yapıtın Künyesi:

Müzik: Olli Kortekangas
Libretto: Johan Bargum
Yönetmen: Ville Saukkonen
Prodüksiyon: Malviina Haukkala
Kostüm Tasarımı: Anne Rauhala
Repititör: Elias Miettine

Oyuncular:

Alkyone: Minna-Leena Lahti
Keyks: Olli Tikkanen
Vasilleios: Filip Vikström
Zeus: Hannu Ilmolahti
Juno: Heli Huuki
Aiolos: Jacob Waselius
Anne: Marita Kaakinen
Elena: Jonna Sinikumpu
Melina: Elli McLoud
Morfeus: Sampsa Vanhala

Süre: 1 saat 50 dakika

2024

(Kaynak: oopperabaletti.fi)

Bodrum Deniz Müzesi – “Denizcilik Buluşmaları” Kapsamında “Su ve Deniz Mitolojisi” Kitabının Yazarı Doç. Dr. Mustafa Beydiz Tarafından Bir Konferans Gerçekleştirilecek.

“Su ve Deniz Mitolojisi” kitabının yazarı Doç. Dr. Mustafa Gürbüz Beydiz, Bodrum Deniz Müzesi tarafından düzenlenen “Denizcilik Buluşmaları” kapsamında ‘Su ve Deniz Mitolojisi’ başlıklı bir konferans gerçekleştirecek.

Çankırı Karatekin Üniversitesi Sanat Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Temel Sanat Bilimleri Bölüm Başkanı  Beydiz tarafından kaleme alınan yapıt, Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından 2021 yılında yayımlanmıştı.

Su ve Deniz Mitolojisi – Tanrılar, Yaratıklar, Efsaneler“, Aborjin, Afrika, Çin, Hint, Hitit, Japon, Kızılderili, Mezopotamya, Mısır, Nors, Türk ile Yunan ve Roma mitoslarında anılan su kökenli tanrılara, yaratıklara ve efsanelere yer veren bir başucu kitabı olmasıyla, alanında dikkat çeken bir yapıt olarak okuyucuların karşısına çıkıyor.

Konferans ve imza etkinliği, 01 Şubat 2024 Perşembe günü saat 14.00’te Bodrum Deniz Müzesinde gerçekleştirilecek.

“Denizcilik Buluşmaları”, müze tarafından 2019 yılından bu yana gerçekleştirilen etkinlikler dizisi olarak düzenleniyor. Denizcilik, denizcilik tarihi ve kültürüyle ilgili mesleklerinde uzmanlaşmış kişilere ve bu alanda söz sahibi araştırmacılarla yer veren etkileşimli program, sunum, seminer ya da söyleşileri içeriyor.

(Kaynaklar: bodrumdenizmuzesi.org, bodrum.bel.tr)

Ermitaj Müzesi’de Açılan “Hellas’ın Yelkenleri” Sergisi, Denizcilik Kültürünün Antik Grek Dünyasındaki Etkilerinin İzini Sürüyor.

Ermitaj-Vyborg Merkezi’nde ziyarete açılan “Hellas’ın Yelkenleri” sergisi, Antik Çağ’da denizciliğin evrimini, insanların denizce ilişkin öğelerle kurdukları çok yönlü ilişkiyi ve bunların antik sanattaki görünümlerini irdeliyor. Maddi kültüre ait eserler, denizciliğin ve ticaretin gelişimini gösterirken, sanat yapıtları, klasik mitolojideki deniz tanrılarını anlatıyor.

Küratörlüğünü, Ermitaj Devlet Müzesi Klasik Antikite Bölümü’nden Olga Vitalyevna Gorskaya’nın üstlendiği sergi, MÖ 6. yüzyıldan MS 3. yüzyıla kadar uzanan bir zaman diliminden seçkiyle oluşturulan 245 yapıtı içeriyor.

Deniz, insan ve toplum yaşamın gıda gereksinimlerini karşılamada sonsuz bir kaynak sağlamakla birlikte, bir ulaşım yolu olarak farklı coğrafyalar arasında etkin bir ticaretin ve kültür alışverişinin yürütülmesini sağlamıştır.

Ancak unutulmaması gerekir ki; sunduğu tüm bu yararların yanında, Antik dönem insanları için derinliklerinde çok sayıda tehlikeyi de barındırmaktaydı. Her gemi kazası, binlerce denizcinin, tüccarın ve yolcunun yaşamını kaybetmesine ve önemli bir sermaye birikiminin de denizin derinliklerinde kaybolup gitmesine neden oluyordu.

Günümüzde yapılan su altı arkeoloji kazılarıyla elde edilen bulgular, Antik Çağ’da sefer yapan bu gemilerin denizlerin dibine dağılmış kalıntıları bunun açık bir kanıtı olarak karşımızda durmaktadır.

Grek Söylenceleri ve Sanat Ürünleri

Denizlerin ürkütücü, denetlenemeyen ve öngörülemez gücü, antik toplumların mitolojisinde kendisine her zaman yansıma bulmuştur. Bu nedenle serginin, bu konuya dikkat çektiği bölümünde; amfora ve kraterler, kandiller ve takıların yanı sıra gliftik sanat eserleri üzerinde bulunan deniz tanrıları ve fantastik canavar imgelerine ayrılıyor.

Deniz kabuğu trompetleri üfleyen iktiyosentorlar ve tritonlar, su perileri ve yunuslar tarafından eşlik edilen Poseidon (Roma Neptünü) tarafından yönetilen koca bir dünyanın kapıları ziyaretçilerin gözlerinin önünde açılıyor.

Kazıma Resim, Hippokamp’a binen Nereid, Roma Dönemi, 1. Yüzyıl

Levha, Yunusa Binen Posidon, 3. yüzyıl

Öte yandan denizlerin karanlık gücünü anlatan Symplegades (Çarpışan Kayalar), Charybdis olarak bilinen korkunç girdap, şarkılarıyla denizcilerin akıllarını başlarından alarak onları korkunç bir sona sürükleyen sirenlere de yer veren yapıtlar da sergi de yer alıyor.

Antik Gemi Üretim Teknolojisi

Antik gemi ustaları ilkel teknelerin yapımı aşamasından; üç, dört ve hatta beş güverteli gemilerin üretimine dek olağanüstü bir teknik yetkinliğe ulaşmışlardı. Bu anlamda Antik Yunan uygarlığının en önemli simgelerinden biri, Greklerin ulaştığı teknik ilerlemenin bir göstergesi olarak kabul gören, hızlı ve manevra yeteneği yüksek bir gemi olan; efsanevi “Trirem”di. Roma imparatorluğu ve daha sonra yıkılan Roma’nın kalıntılarından türeyen devletler, gemi inşa yöntemleri konusunda Greklerin izleyicileri olarak tarihte yerlerini aldılar.

Sergide görülebilecek olan çömleklerin yüzeylerinde, kazıma resimlerde, kameolarda ve sikkelerde bu antik gemiler de ziyaretçilerin karşısına çıkıyor.

Kazıma Resim, Savaş Gemisi Betimi, 4. Yüzyıl

Balıkçılık

Serginin antik çağlarda balıkçılığa ayrılan bölümü, Yunanlıların ve Romalıların tükettiği deniz ürünlerini ele alıyor. Günümüze ulaşan antik sanat yapıtları, bir zamanlar pazar tezgahlarını dolduran çok çeşitli deniz canlılarını, balıkları ve yumuşakçaları betimleyen imgelerle doludur. Antik sanatçılar, deniz canlılarını o kadar doğal bir biçimde betimlemişlerdir ki; ihtiyoloji alanında çalışan bilim insanları, Attika veya İtalik levhalar, hatta sikkeler üzerindeki balık türlerini kolaylıkla tanımlayabilmektedir.

Sergideki MÖ 4. yüzyıldan kalma kırmızı figürlü bir balık tabağı özellikle dikkat çekicidir. Yüksek sanatsal kaliteye sahip bu parçanın, “Pieredes Ressamı” tarafından denizaşırı bir pazara ihraç edilmek üzere özel olarak yapıldığı düşünülmektedir.

Süs Eşyaları-Değerli Taşlar

Balıkların yeri mutfak ya da yemek masası iken; yine denizden elde edilen değerli taşlar, örneğin; inciler, mercanlar ve deniz kabukları, doğal olarak kadınların mücevher kutularının en baş köşesinde kendilerine yer buluyorlardı.

Figürlü Kap, Deniz Kabuğu İçinde Afrodit, 4. yüzyılın ilk yarısı, Attika

Deniz, zanaat ürünlerinde de rağbet görmekte olan bir konuydu. Örnek vermek gerekirse; midye imgesi hem kilden ve camdan hem de taş malzemeden figürlü kaplar üreten zanaatkârlar tarafından yaygınlıkla kullanılmıştır. Bu kabukların yarısı kullanılarak yapılan küçük kozmetik kutuları bile bulunmaktaydı.

Amforalar

Serginin önemli bir bölümünü, insanoğlunun şimdiye kadar tasarladığı en mükemmel ve zarif biçimlerden biri olduğu düşünülen Yunan amforaları oluşturuyor.

Amforalar, başta şarap ve zeytinyağı olmak üzere sıvıların ve tahıl ya da balık gibi dökme malların taşındığı kaplar olarak kullanılmaktaydı. Farklı şehirler, kendilerine özgü geleneksel şekillere sahip amfora türleri üretimini gerçekleştirmiştir. Yüzyıllar boyunca değişmeden kalan ve üretildiği yerleşim yerin özel mevzuatına göre belirlenen bir hacme uyan, bu amforalar, üretildikleri yerin bir tür “ticari markası” haline gelmiştir.

Bu kapların incelenmesinden elde edilen bulguların yanı sıra kapların kulplarında bırakılan işaretler ve yazıtlar, Antik Dünya’nın ticaret yollarının belirlenmesini olanaklı kılmaktadır.

“Hellas’ın Yelkenleri” sergisi, 01.04.2024 tarihine kadar Ermitaj Müzesi’nde görülebilecek.

(Kaynak: hermitagemuseum.org)

İskoçya Deniz Müzesi’nde Açılan “Deniz Canavarları!” Sergisi, Deniz Söylencelerinde Sözü Geçen Yaratıkları, Sanatçıların Gözünden Her Yaştan Ziyaretçinin İlgisine Sunuyor.

İskoç Deniz Müzesi’nde açılan “Deniz Canavarları!”, hem İskoçya kıyılarından ötelerde yaşayan hem de dünya okyanuslarının karanlık derinliklerine gizlenmiş, gerçekten var olan ya da insanın düş gücünün ürünleri olan yaratıkları keşfe çıkarıyor.

Sanatın, bilimin ve tarihin; bir araya getirildiği bu sergiyle, her yaştan ziyaretçi ve aileler, büyülü olduğu kadar bilgi verici görseller ve metinlerle desteklenmiş bir anlayışla bir yolculuğa çıkarılıyor. Loch Ness canavarından, 16. yüzyıl süresince tüm Avrupa’da doğa gözlemi belgelerinde adı geçen yarı insan yarı balık ‘Deniz Keşiş’ine ayrıca Orkney ve Şetland Adalarını içeren Kuzey Adalarındaki Selki’lere (fok-insan karşımı deniz yaratığı) dek, çeşitli söylenceler konu olan yaratıklara yer veren sergide ayrıca, Glasgow Üniversitesi bünyesindeki Huntarian Müzesi’nden çeşitli fosiller, kemikler ve ıslak örnekleri (wet specimens) yer alıyor.

Gerçek olup olmadığı üzerine farklı görüşler bulunan ‘Deniz Keşişi’

scottishmaritimemuseum.org

İskoçya’dan ve diğer yerlerden sanatçıların, İskoç efsanelerini ve deniz söylencelerini fantastik ve eğlenceli bir anlayışla ele aldıkları sergide, Andy Scott’un eskiz defterinden Kelpiler üzerinde çalıştığı eskizler, Glasgow’lu çizer ve tasarımcı Axel Gutapfel’in yapıtları, Maree Hughes’un Irvine limanından esinlendiği ve Selki efsaneleri üzerine yaptığı yağlıboya tablolar çalışmalar izleyicinin karşısına çıkarılıyor.

Sergi, Andy Scott’un 30 metre boyundaki kepiler için gerçekleştirdiği erken dönem eskizlerine ayrıca iki adet üç metre boyundaki çelik gereçle üretilmiş maketine yer veriyor.

scottishmaritimemuseum.org

.

artfund.org

.

Oyuncak bebek sanatçısı Pantovola tarafından yapılan oyuncak ‘Selki

scottishmaritimemuseum.org

‘Come and Sea Us’ programı içinde gerçekleştirilen sergiye ayrıca, ‘Sanat Ödülleri’ aile günleri, eskiz yapma etkinlikleri, öykü anlatıcılığı, müzik, şiir, performans sanatları çalıştayları, ‘Büyülü Halı’ öykü anlatıcılığı, beş yaş altı çocuklar ve aileleri için şarkı söyleme etkinlikleri, yaşı daha büyük olan çocuklar için ‘Yap ve Al-Götür’ üretim işlikleri, STEAM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Matematik) etkinlikleri ve tüm yaz dönemi boyunca deniz yaratıkları temalı film gösterimleri eşlik ediyor.

İskoçya Müzeler ve Sergievleri Kurtarma Fonu tarafından düzenlenen ‘Deniz Canavarları!’ başlıklı sergi, 18 Eylül 2022 tarihine kadar İskoç Deniz Müzesinde görülebilecek.

(Kaynaklar: scottishmaritimemuseum.org, artfund.org)

Robin Rhode’un, Voorlinden Müzesi’nde Açılan Sergisine Giden Süreci Belgeleyen Videolar Arasında, Sanatçı’nın Grek Söylencelerinde Sözü Geçen Deniz İhtiyarı Proteus’a Gönderme Yaptığı Aynı Adlı Çalışmasına da Yer Veriliyor.

Güney Afrikalı sanatçı Robin Rhode‘un Hollanda‘daki ilk kişisel sergisine yer veren Voorlinden Müzesi, sanatçının 21 yıllık sanat yolculuğunu, düzenlenen sergi ile kutluyor.

Müzenin sergiye doğru giden sürecin ve sanatçının öne çıkan yapıtlarının aktarıldığı videolara arasında; Robin’in Grek söylencelerindeki deniz ihtiyarı Proteus’a gönderme yaptığı aynı adlı çalışmasına da yer veriliyor.

Robin’in geçen bu 20 yıl boyunca; müziğe, şiire, sanata ve tarihe yapılan göndermelerle dolu olan ve bir imza gibi kendisinden güçlü izler taşıyan kapsamlı yapıtları, sokak sanatı, desen, yontu, performans, film ve fotoğraftan oluşan farklı sanat dallarının birada yorumlanmasıyla belirgin bir duruma geliyor. Sanatçı üzerine eğildiği bu anlatım biçimlerinden hangisi olursa olsun, tüm çalışmaları mutlaka bir çizimle başlıyor. Ancak sanatçı, özellikle duvar yüzeylerini, usunda betimlediği düşsel dünyayı, geçici müdahaleler ile birlikte kurguladığı bir kanvas gibi kullanıyor.

Voorlinden Müzesi internet sayfasında yer verdiği kısa videolarla; izleyicileri Robin’in stüdyosuna götürerek, sergiye doğru yaklaşılan sürece tanıklık etmesini de sağlıyor. Böylece, sanatçının en gözde çalışmalarını ve kendisine esin sağlayan kaynakları aktarıyor. Yer verilen videolara arasında Robin‘in 2000 tarihli Grek söylencelerinde (mitolojisinde) sözü geçen Proteus‘a gönderme yaptığı aynı adlı çalışması da yer alıyor.

‘Mitoloji Sözlüğü’nde Proteus’tan söz eden Azra Erhat, bu deniz ihtiyarının Mısır‘da Nil Irmağının ağzındaki Pharos Adasına yerleşmiş bir tanrı olduğunu söyleyerek; görevinin Poseidon‘un fok balıklarına ve öbür deniz yaratıklarına bekçilik etmek olduğunu belirtir.

 

Kısaca Robin Rhode

Robin Rhode, 1976 yılında Cape Town‘da doğdu ve sonrasında Johannesburg‘taki Technikon Witwatersrand (şimdi Johannesburg Üniversitesi) ve ‘Güney Afrika Film Okulu’nda Televizyon ve Dramatik Sanatlar Bölümü’nde öğrenim gördü. 2002 yılında bugün yaşadığı ve çalıştığı Berlin‘e taşındı. Gerçekleştirdiği yapıtlar; başta Paris‘teki ‘Pompidou Müzesi’nin, New York‘taki ‘Modern Sanat Müzesi’nin ve Johannesburg‘taki ‘Johannesburg Sanat Sergievi’nin koleksiyonlarında yer alıyor.

Sergi, 26 Eylül 2021 tarihine kadar Voorlinden Müzesi’nde izleyicilerin ziyaretine açık olacak.

(Kaynak: voorlinden.nl)

 

.