Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Atatürk’ün Yatı TCG Savarona Artık Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Sorumluluğunda

2013’ten beri Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde bulunan Mustafa Kemal Atatürk’ün yatı TCG Savarona artık İstanbul Tersane Komutanlığı’nın sorumluluğunda.

TCG Savarona, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Deniz Kuvvetleri Komutanlığına devredildi. Daha önce Kuruçeşme’de demirli bulunan yat, Pendik’teki İstanbul Tersane Komutanlığına getirildi.

Yatın aylık bakım masrafının 50 bin lirayı bulması ve gövdesinde bulunan çatlaklar yüzünden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildiği, yatın bakım ve onarımı için de Tersane’de özel bir takım görevlendirildiği bildiriliyor.

Kısaca Savarona

Bir kraliyete ait olmayan en büyük yat olan Savarona’nın, toplam uzunluğu 136 metre, en yüksek hızı 18 deniz mili, gezinti hızı ise 16 deniz mili. Ana süitin yanı sıra 17 lüks süite sahip.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine dönemin Başbakanı Celal Bayar’ın talimatıyla 23 Şubat 1938’de Türk hükümeti tarafından satın alınan ve Ata’ya hediye edilen Savarona’da Atatürk, geçirdiği altı hafta boyunca kabine toplantıları düzenlendi, Romanya Kralı Carol da dahil olmak üzere önemli konuklar ve devlet başkanları ağırlandı.

II. Dünya Savaşı sonrasında Türk Deniz Kuvvetleri’nin eğitim gemisi olarak kullanmasına kadar bir daha yelken açmadı. 1989 yılında Savarona’yı hurdaya çıkarma kararı alındı; ancak Kahraman Sadıkoğlu son dakika kararıyla yatı 49 yıllığına kiraladı.

Savarona, 2013 yılında dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in girişimleri sonucu, bakanlığın bünyesine alındı. Yat 2014’ten 2019 yılının başına kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tahsis edilmiş, Erdoğan da İstanbul’daki bazı uluslararası kabullerini bu yatta yapmıştı.

(Kaynak: sözcü.com.tr, ktb.gov.tr)

Dumlupınar Denizaltısı’nda Şehit Olan 81 Türk Denizcinin Öyküsü, “Ah Bir Ataş Ver” Adlı Kısa Filmle Dijital Platformda

04 Nisan 1953’te Çanakkale Boğazında İsveç bayraklı gemiyle çarpıştıktan sonra batan Dumlupınar Denizaltısı’nda şehit olan 81 denizcinin öyküsü, “Ah Bir Ataş Ver” adlı kısa filmle dijital platformda dünya izleyicisine ulaştı.

İzmirli yönetmen Gökhan Kaya (23), Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın desteğiyle, “Ah Bir Ataş Ver” türküsüyle yürekleri sızlatan Dumlupınar faciasını kısa film haline getirdi.

Oyuncu kadrosunda Barış Akın, Eray Ertüren, Gökmen Göçbeyli, Metehan Kaya, Özgür Molla, Tamer Yılmaz ve Ulvi Kahyaoğlu’nun yer aldığı filmin görüntü yönetmenliğini de Gökhan Kaya’nın ağabeyi Oğuzhan Kaya üstlendi.

Genç yönetmen Gökhan Kaya, film ile ilgili olarak şunları söyledi:

Dumlupınar denizaltısının batması, Türk denizcilik tarihinin en korkunç olaylarından biri. 81 denizcinin hayatını kaybettiği bir olay. 22 denizci asker denizaltında kurtarılmayı bekliyor. Biz o askerlerin ne yaşamış, ne düşünmüş olabileceğine ilişkin bir film yapmaya karar verdik. Temel soru şuydu, öleceğini bilen bir insan ne düşünür?”

Ayrıca, Facianın dünya kamuoyu tarafından da çok bilinmediğini de vurgulayan Kaya, “İnsanların beklemediği, bilmediği bir konu. Keşke o olay hiç yaşanmamış olsaydı. Biz sinemacılar olarak denizin altında ölümü bekleyen insanların durumunu paylaşma ihtiyacı duyduk.” dedi.

İnciraltı Deniz Müzesi’nde çekimi tamamlanan film, Norveç’teki Ringerike Film Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü aldı. Ayrıca Portekiz, İngiltere, Ermenistan, Nepal, Kıbrıs ve Rusya’daki festivallerde finalist olan film, ABD, Fransa ve Almanya’da da temsil hakkı kazandı.

(Kaynak: aa.com.tr)

Aigai Antik Kenti’nde 1900 Yıllık Balık Pazarı Gün Işığına Çıkarıldı

Manisa’nın Yunusemre ilçesindeki Yunt Dağı eteklerinde bulunan 2200 yıllık Aigai Antik Kenti’nde, 1900 yıl öncesine ait olduğu değerlendirilen, Romalıların ‘Macellum‘ (Makellum) adını verdikleri et-balık pazarı, gün yüzüne çıkarıldı.

Tarihi Aigai Antik Kenti’nde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Arkeoloji Bölümü iş birliği ile sürüdürülen 2018 yılı için arkeolojik kazı çalışmalarında bulunan yapı ile ilgili olarak MCBÜ Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Aiagi Kazı Başkanı Doç. Dr. Yusuf Sezgin, agora binasının zemin katının bitişiğinde bulunan terasta, yuvarlak olarak küçük meydan şeklinde tasarlanan bu yapıya, Romalıların ‘Macellum’ adını verdiği belirtti.

aigai 2

1

aigia3

2

Bulunan et – balık pazarıyla ilgili bilgi veren Aigai Kazı Başkanı Doç. Dr. Yusuf Sezgin, şunları söyledi:

Biz kazılara başladığımız ilk yıllarda burasının üstü kapalıydı. Çok az bir kısmı görünüyordu. Ne olduğu konusunda da bir fikrimiz yoktu. Fakat kazılar sonrasında anladık ki burası bir Macellum. Yani, et-balık pazarı olduğunu gördük. Günümüzdeki kasap gibi düşünelim. Ancak antik dönemde hem kasap, hem balıkçı olarak düşünmek lazım.

Burasının et-balık pazarı olduğuna nereden karar verdik diye soracak olursak, zemindeki blok taşlar kireç harcının içerisine yerleştirilmiş. Yani bir sızdırmazlık sağlanmış, su biriktiriliyor. Temiz suyun içeriye girişini ve kirli suyun dışarıya çıkışını sağlayan iki adet kanal var. Bu suyun içerisinde de balık olması lazım. Burası denize 13 kilometre. Ancak, arkamızda akan temiz bir Kocaçay var. Antik dönemden de adını biliyoruz. Ünlü bir çay ve antik ismi ‘Pythikos’ diye biliniyor. Yakın zamana kadar burada yılan balıkları olduğunu biliyoruz. Yılan balıklarının da çok dayanıklı bir balık olduğu için o çaydan tutulup, buraya getirilerek suyun içerisinde belki haftalarca yaşayan ve satılan bir balıktı. Öte yandan da Aigai keçi demek, burada keçi etinin de satıldığını hayal etmek gerekiyor.

Aigai’de arkeolojik kazılar 15 yıldır sürüyor. Bugüne kadar ortaya çıkarılan yapıların en ünlüsü ise büyük depremlere direnen devasa Agora duvarı. Kazılarda bulunan heykel ve döneme ait eşyalar Manisa Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.

(görsel: arkeolojikhaber.com, bilgi:trthaber.comcumhuriyet.com.trarkeolojikhaber.com)

Türkiye’nin Önemli Bir Kültür Girişimini Masaya Yatıran “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” Yayınlandı

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu ve UNESCO işbirliği ile başlatılan su altı kültür mirasının dalıcıların katkısıyla korunmasına yönelik eğitim programı ile Türkiye, dünya ülkeleri arasında bir ilk olarak önemli bir kültürel girişim başlatıyor.

8500 kilometrelik kıyı şeridiyle dünyanın en önemli kültürel miras değerlerini barındıran Türkiye, bu kültürel girişim ile önemli bir sorumluluğu yerine getiriyor. Bu çalışma ile sualtı kültür varlıkları koruma altına alınacağı gibi; aynı zamanda su altı envanteri de çıkarılmış olacak.

Burada önemli ayrıntılardan biri dalıcılık eğitimi alan adayların 2 yıldız düzeyine geçebilmeleri için sualtı kültür mirası programı eğitimi almak zorunda olmaları. Bu sayede dalıcılar, denizin altında karşılaştıkları eserleri 2863 sayılı yasa gereği 3 gün içerisinde ilgili kurumlara bildirmeleri gerektiği bilinci ile hareket edecekler.

Bu girişim, Türkiye’nin kültür ve denizcilik arasındaki birlikteliği kurması bakımında Denizci Toplum oluşturmanın önemli bir adımı olarak okunmalıdır.

Hakan Öniz’in yayına hazırladığı “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” adlı kitaba Denizci Kitaplığı‘ndan ulaşabilirsiniz.

 

(Kaynak: hurriyet.com.tr)