Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Karadeniz’deki İlk Bilimsel Nitelikli Sualtı Kazılarının Yürütüldüğü Kerpe Koyu’nda Çok Sayıda Arkeolojik Kalıntının Varlığı Belirlendi.

Kerpe Koyu’nda başlatılan ve 2 bin metre karelik bir alanın taramasının gerçekleştirildiği su altı incelemelerinde Antik Kalpe Limanı’na ait mendirek yapısı kalıntıları, çok sayıda amfora ve seramik parçalarla karşılaşılırken, dört adet batık bulundu.

Bölge, Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından “1. derece arkeolojik sit alanı” olarak ilan edildi.

Kerpe koyunun kuzeydoğusunda bulunan Antik Kalpe Limanı’na ait mendirek kalıntılarının büyük çoğunluğunun su altında bulunması nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bölgede 2020 yılında su altı kazı çalışmaları başlatılmıştı.

Adalar Denizinde ve Akdeniz’de o dönem yerleşik olan Helenistik dönem krallıklarının odun sağladığı, Roma, Bizans dönemlerinde etkin bir tecim yaşamına tanıklık eden liman, Osmanlı dönemine gelindiğinde Karadeniz’in Anadolu’ya açılan kapısı oldu aynı zamanda da İstanbul’un gereksinimlerin karşılanması amacıyla kullanılan bir dağıtım ve üretim noktasına dönüştü.

Karadeniz kıyılarında gerçekleştirilen ilk bilimsel su altı kazısı

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü onayıyla Kocaeli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Kocaeli Müze Müdürlüğü tarafından yürütülen çalışma, Karadeniz kıyılarında yapılan ilk bilimsel su altı kazısı olma özelliği taşıyor.

Dalış yapan ekipler, yaklaşık 2 bin metrekarelik bir alanı taradılar ve karadan 80 metre uzakta, dört metre derinlikte tarihin günümüze ulaşan kalıntılarıyla karşılaştılar. Antik limana ait iki mendirek parçasının konumunu belirleyen ekipler, en çok amfora kalıntıları buldular. Amforaların en erken tarihlisinin MÖ 4. yüzyıl, en geç tarihlisinin ise MS 12. yüzyıla ait olduğu belirlendi. Yapıtlar arasında en çok “Geç Roma” dönemine ait ürünlere rastlandı.

aa.com.tr

aa.com.tr

aa.com.tr

Su altı kazı çalışmalarında ayrıca kale kalıntıları, limandaki gündelik yaşamla ilişkili seramik gereçler bulurken, dört bölgede batıkların konumları da belirlendi.

Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz bölgesine yayılan seramiklerin Kerpe Limanı’nda bulunması kentteki tecim etkinliğinin hareketliliğin kanıtı olarak gösterildi.

Bölgedeki yoğun kültür varlığını göz önüne alarak, Kocaeli Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından Kerpe Koyu’nun “1. derece arkeolojik sit alanı” olarak belirlendiğini duyurusu yapıldı. Böylece alınan bu karar doğrultusunda, bu alanda inşaat çalışması yapılamayacağı gibi, deniz taşıtları demirleme yapamayacak ya da balıkçılık amaçlı ağ kullanılamayacak.

(Kaynak: aa.com.tr)

Antik Alexandria Troas Antik Kenti Limanında Sürdürülen Sualtı Araştırmalarında 2000 Yıllık Mendirek Yapısı Kalıntısı Bulundu.

Çanakkale – Ezine’ye bağlı Dalyan köyünde yer alan 2.400 yıllık Alexandria Troas Antik Kenti’nin limanında sürdürülmekte olan sualtı araştırmalarında, Roma dönemine ait yaklaşık 2000 yıllık olduğu belirlenen mendirek yapısı kalıntısıyla karşılaşıldı.

Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Öztepe’nin eşgüdümünde gerçekleştirilen kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı – Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ve sağladığı maddi desteğin yanı sıra Türk Tarih Kurumu’nun ve İÇDAŞ A.Ş.’nin katkılarıyla sürdürülüyor.

Alexandria Troas Antik Kenti’ndeki kazı çalışmalarıyla eşzamanlı olarak kent limanında da yapılan sualtı incelemelerine ilişkin olarak kazı başkanı Prof. Dr. Erhan Öztepe, “1700 yıllardaki seyyahların haritalandırma çalışmalarında antik liman yer bulmuş. Çünkü içerisinde, bugün hapsolmuş iç liman bölgesinde bir su birikintisi var. Halkımızın ‘Kalpli Göl’ olarak tanıdığı ya da ‘Pembe Göl’ olarak isimlendirilen aslında bir iç liman bölgesi mevcut. Biz burada sadece kıyı bandının ötesinde, deniz içerisinde özellikle dış liman bölgesinde birkaç yıllık kalıntıların tespit edilmesiyle ilgili su altına belgeleme ve görüntüleme çalışması yaptık. 2022 yılında Dalyan köyünün hemen güneyinde bulunan antik limanın bu sefer diğer tarafta bir bağlantısı var mı diye köyün kuzey sahil bandının gerisinde kısa süreli bir araştırma yaptık. Burada arkadaşlarımız denizin altına uzanan mendirek kalıntısına rastladı. Roma dönemine ait bir mendirek. Yaklaşık 2 bin yıllı bir mendirek. Bunları fotoğrafik olarak belgelediler. Bunların yorumlanması üzerine çalışacağız.” diye konuştu.

ntv.com.tr

İç liman bölgesiyle ilgili bir TÜBİTAK projesinin ilerleyen zamanlarda yaşam geçirileceğini belirten Prof. Dr. Öztepe, “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden meslektaşlarla ortak bir projeye adım attık. Kabul edildiği takdirde burada çeşitli çalışmalar yürüteceğiz. Belki arkeolojik olarak değil, biyolojik olarak da ‘Pembe Göl’ olarak adlandırılan iç liman bölgesine ön plana çıkması ve tanınması mümkün olacak” dedi.

(Kaynak: hurriyet.com.tr, ntv.com.tr)

Anemurium Antik Kenti’nde Su Altında Kalan Kent Limanının Yerinin Belirlenmesi İçin Çalışmalar Sürdürülüyor.

Mersin’in Anamur ilçesindeki Anemurium Antik Kenti’nin bulunduğu bölgede; karada, kazı ve restorasyon çalışmaları sürerken, eş zamanlı olarak deniz dibinin kıyıya yakın bölümünde şehre ait kalıntıların ve antik limanının konumunun belirlenmesi çalışmaları sürdürülüyor.

Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi ve kazı başkanı Prof. Dr. Mehmet Tekocak başkanlığındaki çalışmalarda; farklı bilim dallarından ve üniversitelerden akademisyenler ve arkeoloji bölümü öğrencileri de yer alıyor. 2016 ile 2018 yılları arasında daha çok yüzey taraması yapılan antik kentte, son dört yılda; hem kazı hem de koruma ve restorasyon çalışmaları yıl boyunca aralıksız olarak bir arada sürdürülüyor.

Çalışmalar başta T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü olmak üzere, Türk Tarih Kurumu, Konya Selçuk Üniversitesi, belediyeler ve özel sponsorların desteğiyle yürütülüyor.

1950’li yıllardan bu yana denizin yaklaşık 50 metre kıyıya doğru ilerlemesinin sonucu olarak su altında kaldığı değerlendirilen antik liman, su altı arkeologları tarafından aranıyor. Çalışmalarda liman ile ilgili izler belirlenmeye çalışılırken; ayrıca denizin dibinde bulunan diğer kültür varlıkları da kayıt altına alınıyor.

Antik Çağda Dağlık Kilikya Bölgesinin En Önemli Limanı: Anemurium Antik Kenti

Coğrafi konumu nedeniyle; doğudan batıya, kuzeyden güneye tam bir kavşak noktasında yer alan, bölgenin en önemli liman kenti olan Anemurium, ayrıca Anadolu’daki antik kentler arasında ve belki de dünya üzerindeki en zengin nekropol alanına sahip.

Kazı başkanı Prof. Dr. Tekocak, liman kentinin deniz ticaretindeki öneme ilişkin şunları aktarıyor: “Antik Çağ’da Doğu Akdeniz deniz ticaret güzergahında olması sebebiyle de doğu ve batı dünyası arasında ticareti yapılan ürünlerin taşınmasında kullanılan gemilerin uğrak noktalarından biriydi. Ayrıca Kıbrıs’ın da Anadolu ve diğer yerleşimlerle olan ilişkisini sağlayan bir liman kenti olma özelliğine sahipti. Bu yönüyle antik dönemde Anamur Ovası için bir pazar yeri ve idari merkez olan kent, Kıbrıs’a olan yakınlığı sebebiyle de bir ticaret merkezi rolü üstlenmiştir. Bu sebeplerle Hellenistik ve Roma Dönemlerinde, dağda yaşayan komşu kabilelerin ve Akdeniz’de yaşayan korsanların sık sık istilalarına maruz kalmıştır.”

Kentte Sürdürülen Sualtı Arkeolojisi Çalışmaları

Karadaki çalışmalarla birlikte sürdürülen su altı çalışmalarına ilişkin olarak Prof. Dr. Tekocak : “Antik kentimiz bir liman kentiydi ama o çağda liman olarak kullanılan alanın tam olarak neresi olduğunu henüz bilmiyoruz. Biz Anemurium’da su altı araştırmalarında iki farklı çalışma yürütüyoruz. Bunlardan ilki su altında kalmış olan kültür varlıklarının tespit ve belgelenmesi. Bunun için tespit edilen mimari parçaların fotoğraflama, envanterleme ve koordinatlandırma çalışmaları yapılıyor. İkincisi ise antik limanın neresi olabileceği yönündeki araştırmalarımız. Bu kapsamda su altı arkeolojisi yapan ve dalgıç eğitimi alan ekip üyelerimizce su altı tarama çalışmaları profesyonelce yürütülüyor. Elimizdeki raporlardan denizin 1950’li yıllardan bugüne yaklaşık 50 metre karaya geldiğini biliyoruz.

Su altında farklı tipte yapılara ait birçok mimari parça olduğunu görüyoruz. Ama ne yazık ki bunların ne tür bir mimari yapıya ait olduklarını henüz bilmiyoruz. Yani bunlar bir tapınağa mı yoksa liman caddesine mi ya da günümüzdeki antrepolar düşünebileceğimiz bir granarium olup olmadıklarını henüz kesin olarak bilmiyoruz. Bunlar hakkındaki kesin bilgileri halen yürütmekte olduğumuz çalışmalar neticesinde elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucu söyleyebileceğiz. Ama şunu gördük ki bu sahil bugünkü gibi değildi. Daha ilerde olmalıydı, sualtı araştırmalarımız da bize bunu net bir şekilde gösterdi” dedi.

Kentteki su altı araştırmaları Sütçü İmam Üniversitesi Su Altı Anabilim Dalı’ından Doç. Dr. Oktay Dumankaya ve ekibi tarafından yürütülüyor. 

Ekipte yer alan su altı arkeoloğu Çağlar Aktağ, su altındaki incelemeler sırasında çeşitli mimarı öğelerin belirlendiğini aktararak; “Bunları su altı kameraları ile belgeliyoruz. Yerinde ölçülerini alarak koordinatlı bir şekilde çizimlerini yapıyoruz. Daha sonra bunları laboratuvarda bilgisayar ortamında işleyerek raporlarımızı yazacağız. Öncelikle antik kentin limanının nerede olabileceğini belirlemeye dönük çalışmalar yapıyoruz. Bunun için de kentin kıyı hattının ne kadar geride kaldığını belgeliyoruz. Bu çalışmaların ardından Side-Scan Sonar (Yan Taramalı Sonar) cihazlarla olası liman yapılarının kum altında kalıp kalmadığını belgeleyerek tespit çalışmalarını sonlandıracağız.” dedi.

(Kaynak: iha.com.tr)

Su Altında Korunması Gerekli Kültür Ve Tabiat Varlığı Bulunan Bölgelerin Dalış Turizmine Açılmasına İlişkin Yönetmelik Resmi Gazete’de Yayımlandı

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik, su altında korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı bulunan bölgelerde, yapılacak turizm ve sportif amaçlı dalışlara ilişkin usul ve esasları düzenliyor.

Yayımlanan yönetmelik kapsamında, Antalya’nın Demre ilçesindeki batık antik kentin de olduğu Kekova’nın dalış turizmine denetimli olarak açılması bekleniyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Su Altında Korunması Gerekli Kültür ve Tabiat Varlığı Bulunan Bölgelerde Turizm ve Sportif Amaçlı Dalış Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”  20.03.2020 tarih ve 31074 sayılı Resmi Gazete‘ de yayımlandı.

Kekova’nın dalış turizmine açılmasına yönelik yönetmeliğin Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından; Vali Münir Karaloğlu, Kekova’nın denetimli olarak dalış turizmine açılacağını belirterek, emeği geçenlere teşekkür etti.

Su Altı Koruma Komisyonu

Yönetmelik kapsamında, su altı koruma bölgeleri içerisinde turizm ve sportif amaçlı dalış alanı belirlenmesi yönündeki istemleri değerlendirmek üzere 7 üyeden oluşan Su Altı Koruma Komisyonu kurulacak.

Su Altı Koruma Komisyonunun başkanlığı Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı tarafından yürütülürken;  başkan yardımcılığında Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü bulunacak. Su Altı Koruma Komisyonunun sekretarya hizmetleri, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kazılar Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülecek.

Su Altı Koruma Komisyonunun Görevleri

Su altı koruma bölgelerinde, turizm ve sportif amaçlı dalış alanlarının belirlenmesi hakkında karar verecek Komisyon, yönetmelik çerçevesindeki iş ve işlemlere ilişkin uygulamadan doğan sorunlar hakkında Koruma Bölge Kurulu kararlarını da dikkate alarak görüş verecek.

Su altı koruma bölgeleri dışında korunması gerekli su altı kültür varlıklarının belirlenmesi durumunda bölgedeki ilgili yönetim birimleri ile eşgüdüm sağlayarak kültür varlıklarının korunmasına yönelik gerekli önlemleri aldıracak.

Öte yandan Komisyon, su altı koruma bölgelerinde su altında bulunan kültür varlıklarının ziyarete açılmasına yönelik olarak su altı ören yeri, su altı parkı veya arkeopark gibi uygulamalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan veya hazırlatılan projeleri değerlendirip görüş verecek.

Su Altı Koruma Bölgelerinde Turizm ve Sportif Amaçlı Dalış Alanlarının Belirlenmesi

Su altı koruma bölgelerinde rekreasyon ve su sporlarına yönelik yapısal etkinlikleri içermeyen turizm amaçlı duba, şamandıra, tonoz ve benzeri uygulamalara ilişkin istemler de Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulacak takıma yaptırılacak su altı incelemesi sonucuna göre Su Altı Koruma Komisyonu tarafından değerlendirilecek.

Su Altı Görüntüleme, Film ve Fotoğraf Çekimleri

Bakanlıkça dalışa izin verilen alanlarda, yerli veya yabancı gerçek ya da tüzel kişilerce yapılacak su altı görüntüleme, film ve fotoğraf çekimi talepleri Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce değerlendirilecek.

 

(Kaynaklar: milliyet.com.tr, arkeolojikhaber.com, görsel: haberturk.com)

“Midilli” Belgeseli, Denizcilik Tarihimizin Bir Dönemini Göz Önüne Seriyor

Karadeniz’de I. Dünya Savaşı sırasında birçok harekata katılan ve 1918 yılında Çanakkale’de mayınlara çarparak batan Midilli kruvazörünün öyküsü,  Savaş Karakaş’ın yapımcılığını üstlendiği, Sibel Göloğlu’nun yönetmenliğini yaptığı “Midilli” adlı belgesel ile gün yüzüne çıkarılıyor.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün destek verdiği “Midilli” belgeselinin çekimleri; Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, T.C. Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Çanakkale Valiliği ve Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı’ndan alınan özel izinlerle gerçekleşti.

Midilli_Belgeseli_3

1

1993 yılında Rahmi M. Koç Müzesi adına yürüttüğü bir araştırmayla Midilli batığını, bulan ünlü sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay, bu Türk-Alman dalgıçlardan oluşan takıma başkanlık yapıyor. Uluslarası bir nitelik taşıyan bu oluşum içinde Savaş Karakaş, Erol Öztunalı, sualtı fotoğrafçısı Ali Ethem Keskin ve Hasan Tan’dan Türk takım olarak yer alırken;  yunan dalgıç-deniz tarihi araştırmacısı Dimitris Galon, Alman dalgıçlar Derk Remmers, Ralf Wissel ve Markus Kerwath’tan bu araştırma grubunun yabancı ayağını oluşturuyor.

midilli 1

2

midilli 2

3

Belgeselde, ayrıca konunun tarihsel yönünü izleyiciye tam olarak aktarabilmek amacıyla Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM), tarafından ortaya çıkarılan Osmanlı ve Alman arşivlerinde saklı kalmış bilgi, belge ve fotoğraflarında yararlanılırken; Arş. Gör. Ozan Tuna, Dr. Evren Mercan, Yard. Doç. Dr. Mithat Atabay oluşan tarihçilerin de görüşlerine yer veriliyor.

Ayrıca, belgeselinin çekiminde Türk Deniz Kuvvetleri’nin denizaltı kurtarma ana gemisi TCG Alemdar, yapımın gerçekleştirilmesinde büyük bir katkı sağladı. Gelişmiş sonar ve görüntüleme sistemleriyle Midilli batığını inceleyen TCG Alemdar, ROV- (Uzaktan Kumandalı Aygıt) ile Midilli’nin 150 mm kıç topunun üzerine bir de anı plaketi bıraktı.

(Kaynaklar: yapi.com.tr, denizhaber.com, Görsel: sualtigazetesi.com)