Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Deniz Canlılarından Elde Edilen Süs Nesneleriyle Bezenen Geleneksel Japon Giysilerine Odaklanan “Doğa İle Kuşanmak: Japonya Tekstili” Sergisi Minneapolis Sanat Merkezi’nde Açıldı.

Minneapolis Sanat Merkezi’nde açılan “Doğa İle Kuşanmak: Japonya Tekstili” başlıklı sergi, doğanın sunduğu tüm doğal malzeme olanaklarından yararlanılarak, elde edilen tekstillere odaklanıyor.

1750 ve 1930 yılları arasında üretilen geleneksel giyim örneklerini içeren sergide, Okinawa’dan kraliyet giyim örneklerine, Kuzey Japonya’da bulunan Ainu ve Rusya Uzak Doğu’sundan törenlerde giyilen cübbelere ve tüm Japonya’dan halk sanatı örneklerine yer veriliyor.

Japon tekstil ürünleri üzerine gerçekleştirilen sergilerin büyük çoğunluğu, gösterişli dikkat çekici kimonoları, indigo boyalı kumaşları ya da geleneksel malzemelerle yapılan desenli baskıları izleyicilerin karşısına çıkarırken; Minneapolis Sanat Merkezi tarafından daha farklı bir anlayışla düzenlenen sergi ise, yalnızca organik desenlerle bezeli ürünlerini sunmakla kalmıyor aynı zamanda doğadan elde edilmiş nesnelerle yapılmış 120 adet Japon tekstil ürününü sunuyor. 1750 ve 1930 yılları arasındaki halk sanatı (mingei) üzerine odaklanan, “Doğa ile kuşanmak: Japonya Tekstili” sergisi; pamuk, yün ve ipek gibi daha yaygın kullanımı olan kumaşlara ek olarak; balık derisi, muz lifi, geyik derisi, ısırgan otu ve kenevirden yapılan kıyafetlere yer veriyor.

.

theartnewspaper.com

“Japon giyimini konu alan sergiler her zaman ipekten yapılmış kimonolara ve seçkin sınıf tarafından giyilen giysilere yer verir” diyen küratör Andreas Mark, “Doğa İle Kuşanmak: Japonya Tekstili” sergisinin ise bu anlayıştan farklı olarak; halk geleneklerinin ve günlük yaşamda giyilen giysilerin güzelliğine ve yaratıcılığını yücelttiğini belirtiyor. Sergilenen tekstil ürünleri; tarihsel fotoğraflar, çizimler, ahşap baskılar ve malzemelerin üretimini ve kullanımını kayıt altına alan video kliplerle bir bağlama oturtuluyor. Müze, sergideki tekstillerin büyük bir çoğunluğunu 2019 yılında koleksiyoner ve sanat simsarı Thomas Murray’dan sağlamıştı ve bunlara ek olarak diğer parçalar ise sonradan küresel salgın yüzünden ertelenmek zorunda kalınan daha önceki serginin ardından enstitünün koleksiyonuna eklenmişti.

Sergideki ilginç ürünlerden biri de, Sahalin Adalarında yaşayan yerli Nivkh halkı tarafından yapılan 19. yy’a tarihlenen balık derisi kadın şenlik ceketi (hukht). Bu topluluk tarafından geçimlerini sağlamak amacıyla tutulan Sazan ve somon balıklarının derileri tek parça halinde çıkarılarak, kurutuluyor ve sonrasında su geçirmeyen, rüzgara karşı dayanım gösteren hafif bir gereç elde etmek amacıyla nemlendiriliyor. Bu işlemin ardından ise yapılan çeşitli nakış işleri ve işlemelerle bezeniyor.

Bir diğer değerli tekstil ürünü ise, 18. yüzyıla ait, karağaç kabuğundan yapılmış ve denizden elde edilen (balık kemiği, mersin balığı dersindeki zırhlı pul deniz canlılarının kabukları ve püsküller gibi gereçlerle yapılan) tılsımlı kolyelerle bezenen bir cübbe.

Minneapolis Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Doğa ile kuşanmak: Japonya Tekstili” sergisi, 25 Haziran- 11 Eylül 2022 tarihleri arasında açık olacak.

(Kaynak: artnewspaper.com, new.artsmia.org)

Japonya’da Kovid 19 Salgını Önlemlerine Destek Olarak Verilen Fon ile Kalamar Yontusu Yapılması Tüm Dünyada Tartışmalara Neden oldu

Japonya-İşikava’da bulunan kıyı kasabası Noto’ya, hükümet tarafından küresel salgın önlemlerine destek amaçlı yapılan yardımdan 30 milyon yen -kabaca 274.000 dolar- ile bir kalamar yontusu yapılması tüm dünyada tartışmalara neden oldu.

Yerel yetkililer tarafından yapılan açıklamada, 9 metre uzunluğunda 4 metre yüksekliğindeki böyle bir yontunun yapılmasının nedeninin; uzun erimli bir bölgesel kalkınma stratejisinin bir parçası olarak, bölgedeki turizm etkinliklerini arttırmak olduğu belirtiliyor. Ancak “Çunişi Şimbun” adlı gazete; bölgede düzenlenen bir imza kampanyası ile 2000’e yakın imza toplayan bir grup Japon, bu paranın “sağlık çalışanlarını desteklemek ” gibi çok daha yararlı bir amaç için harcanabileceğini yolunda tepki gösterdiklerine yer veriyor.

Öte yandan bu dev ölçülerdeki kalamar yontusu, sosyal medyadaki kullanıcıların belirttikleri olumlu ve olumsuz yöndeki görüşlerle, kısa süre içinde en çok konuşulan konular arasında yerini aldı.

Örneğin bir twitter kullanıcısı:” Eğer çıktığım seyahat sırasında yakınlarda bir yerlerde olsaydım, Mürekkep balığını görmek için orada dururdum. Benim düşünceme göre, doğru yapılmış bir yatırım” derken ; bir başka kullanıcı. “Konuyu hangi açıdan değerlendirirseniz değerlendirin; burada yapılan şey yanlış. Buraya harcanan para geri verilmeli” diyor. CNN’in etkili gazetecilerinden Jake Tapper’ın twitterdan yaptığı yorumuyla katıldığı tartışmada; Tapper, kalamar ile ilgili olarak “Bu öykü ile ilgili yeterince mürekkep akıtılmadı” yorumunu yaptı.

(Kaynak: theartnewspaper.com)

Y. Tsuboi Tarafından Metabolist Akımın İlkelerine Göre Tasarlanan “Ashizuri Sualtı Gözlem Kulesi”, Ziyaretçilere Sualtındaki Deniz Yaşamını Gözlemleyebilme Olanağı Sunuyor.

1971 yılında Yoshikatsu Tsuboi tarafından tasarlanan Ashizuri Sualtı Gözlem Kulesi Tatsukushi Deniz Parkının içinde bulunuyor. Japonya’nın en eski 4. sualtı gözlem kulesi olan yapı, ziyaretçilere sualtı canlılarını gözlemleyebilme olanağı sunuyor.

Japon mimarisinin 70’li yıllarda ortaya koyduğu gelecekçi yaklaşımın kusursuz bir örneği olarak değerlendirilen yapı, sahip olduğu canlı-kırmızı renk ile Tatsukushi Deniz Parkının içinde yer alan Ashizuri-Uwakai Doğal Parkının tam merkezinde dikkatleri üzerine çekiyor. Öte yandan sualtı gözlem kulesi, Japon mimarisi ve mühendisliği üzerine yarattığı etki ile de incelenmeye değer bir yapı olarak karşımıza çıkıyor.

24 metre uzunluğunda, deniz üzerinde yükselen köprü ile ulaşılabilen kule, ziyaretçilerine hem deniz, hem de su altı manzarası sunuyor.

1.

.

2.

Kulenin sualtı görünümü sunan bölümüne dönel bir merdiven ile ulaşılıyor. Yalnızca yedi kişinin kullanabileceği bu oylumda (mekanda) ziyaretçiler; tropikal balıkları, renkli mercanları ve ekzotik canlıları seyrederken sualtındaki sesleri de duyabiliyorlar.

Ancak burada gözlemlenen bu canlılar, mevsimeler göre farklılaşıyor. Girella, balon ve kelebek balıkları tüm yıl boyunca görülebilirken; sardalyalar ve uskumrular ancak kış aylarında; gerçekleştirdikleri büyük ölçekli göç hareketleri sırasında görülebiliyor. Baraküdalar, deniz kaplumbağaları ve vatozlar ise; sonbahar mevsiminde görülebiliyor.

.

3.

.

4.

Tsuboi’nin gerçekleştirdiği bu tasarımda 2. Dünya Savaşı sonrası döneminde ortaya çıkan, büyük ölçekli mimari ile biyolojik yaşamı bir araya getirme düşüncesine dayanan olan Metabolizm akımından esinlenmiş. Öte yandan yapının 1970 yılında Osaka‘da gerçekleştirilen Dünya Fuarı için gerçekleştirilen pavilyonlardan ve yine o dönemler içinde düzenlenen Showa Gelecek Şenliği’nden de izler taşıdığı belirtiliyor.

(Kaynaklar: designboom.com, visitkochijapan.com)

Hokusai’nin Erken Dönemde Çizdiği Dalga Betimleri, Sanatçının “Dev Dalga” Adlı Başyapıtını Ortaya Çıkaran Süreci Gösteriyor

Japon sanatçı Hokusai’nin 72 yaşında gerçekleştirdiği “Dev Dalga” dünya sanat tarihinde kendine önemli bir yer edinmiş önemli bir yapıt.

Japon edebiyatı doktora öğrencisi ve araştırmacı Tkasasagi tvit hesabından yayınladığı bir bilgisel ile sanatçının 33, 44 ve 46 yaşlarından çizdiği erken dönem örnekleri üzerindeb yaptığı karşılaştırmayla bu başyapıtın gelişim aşamalarını gözler önüne seriyor.

Hokusai 2

“Kanagava Açıklarında Dev Dalga” (yaklaşık – 1826-1833)

Japonya’nın Edo Dönemi içinde çizilen Dev Dalga,  Hokusai’nin 1829 ve 1833  yılları arasında yayımlanan “Fuji’nin 26 Görünümü” adlı yapıtta ilk baskı olarak yer aldı. “Dev Dalga”, günümüzde Hokusai’nin en önemli çalışması olmakla birlikte Japon sanatının dünyada en tanınan  yapıtı olma unvanına sahip .

Hokusai 3

“Sonbaharda Enoşima” (1797)

Yapıt, Kanagava kentinin kıyısından açığında denizde seyir yapmakta olan üç tekneyi tehdit eden büyük bir dalgayı betimliyor. Eleştirmenler tarafından bir tsunami dalgası ya da boyutlarını fazlasıyla aşmış azgın bir dalga olabileceği tartışılan bu dalganın çerçevelediği betimin arka planda Fuji dağı tüm görkemi ile yükseliyor.

Hokusai 4

“Kanagava’nın Açıklarından Honmoku’nun Görünümü” (1803)

Ancak bu resim, sanatçının ilk defa çizdiği bir desen değil. Tkasasagi’nin twitlerinde de gösterildiği üzere Hokusai, dalgalara resimlerinde bir ana öğe olarak yer vermeye 33 yaşında başlıyor. 1797 yılında “Söğüt Ağacının İplikleri” adlı dizisinde yer alan ahşap baskı üzerine gerçekleştirilmiş “Sonbaharda Enoşima” adlı yapıtı, Hokusai’nin yaşamı içinde çizdiği benzer anlatımı aktaran diğer iki yapıtla eşleştirildiğinde “Dev Dalga”nın evrimini açıkca gösteriyor.

Hokusai 5

Dalgalarla Boğuşan Hızlı Kargo Tekneleri” (1805)

1803 yılında Hokusai, “Kanagava’nın Açıklarından Honmoku’nun Görünümü” adlı yapıtında dalga çukuru içinde seyir yapmaya çalışan tekneyi, hemen üzerinde yükselen dalga ile betimliyor. Bu resimden iki yıl sonra dalgalarla mücadele eden hızlı kargo gemilerini betimlediği resmi çiziyor. Öncü olarak görülebilecek bu her iki çalışmada da, konuya eklemlenen tüm öğeler, fırtınanın ortasında kalmış olarak yer alırken; ikincisinde sahnenin sol tarafında yer alan tepeli dalga betimine geri dönüyor.

Hokusai 6

İkinci görsel incelendiğinde; ünlü “Dev Dalga”yı anımsatmasına karşın, ayrıntılardaki  ve renk kullanımındaki sade yaklaşım biçimi ve Fuji Dağının – soldaki ikonik resimden farklı olarak  – çizilmediği görülüyor.

Hokusai 2

(Kaynak: designboom.com)

 

 

T. Hosaka’nın İioka Kumsalında Gerçekleştirdiği Kum Heykel, Okyanuslar Adına Bir Çığlığı Dile Getiriyor

Kum sanatçısı Toshihiko Hosaka, Japonya’nın doğusunda bulunan Çiba (Chiba) yönetim bölgesi içindeki İioba kumsalında 50×35 metre ölçülerinde büyük bir heykel gerçekleştirdi.

Hosaka ve birlikte çalıştığı takım, yerküre üzerinde denizel canlıların yaşamlarını kaybetmesine yola açan 8 milyon ton plastik gibi dev ölçülerdeki rakamlarla ifade edilebilen atıkların, her gün denizlere ve ırmaklara atılıyor olmasını vurgulamaya çalışıyor. Tüm insanlığın payına düşen bu vurdumduymazlık nedeniyle deniz kaplumbağaları, deniz kuşları, foklar ve balıklar başta olmak üzere 700’e yakın tür, zarar görüyor.

toshihiko-hosaka-seavoice-editorial-desisgnboom-01Hosaka, öğrencilerden ve bu bölgede yaşayanlardan kurduğu bir takım ile kum yüzeyinde gerçekleştirdiği ve 11 gün süren bu çalışma, sessiz sedasız acı çeken okyanusun söyleyemediklerini dile getirme çabasını içeriyor.

toshihiko-hosaka-seavoice-editorial-desisgnboom-05

Hosaka’nın okyanuslarda dev ölçülerde biriken atıklar ve bu atıkların yarattığı yok edici etkiyi bir çığlık olarak sözcüklere döken kum heykelinin “Deniz konuşamaz. O halde onun yerine ben konuşacağım” diyerek başlayan metni şöyle sürüyor:

Plastik atıkların sayısı yalnızca artmakla kalıyor. Bu artışın önüne geçecek bir önlem alınmazsa, denizlerdeki atıkların sayısının denizlerdeki balıkların sayısını aşacağı söyleniyor. Bu durumdan biz Japonlar da büyük ölçüde sorumluyuz. Japonya dünyada kişi başına en çok atık üreten ikinci ülke durumda, bunu iyiye doğru değiştirebilmek için okyanuslarda olan bitenlere yönelik iyi bir bakış açısı ortaya koymalıyız. Ekonomik kalkınmayı, günü kurtarmayı ve bunun gibi şeyleri önceliğe almamızın yarattığı göz ardı edişinin bir sonucu olan tüm her şey üzerine düşünmemiz gerekiyor. Çöpleri atmamak; yeniden dönüştürerek kullanmak. Düşünmeyi sürdürerek, sesini yükseltmek. Nelerin yapılabileceği son derece açık aslında. Okyanuslar bize çok sayıda güzel şeyler ve mutluluk sunarken; karşılığında ona bize ne verebiliyoruz?

(Kaynak: designboom.com, seavoice-newspaper.jp)