“Seçkin Beğeniyi Üretmek” İskoçya’yı Uluslararası Yat Tasarımının En Büyük Oyuncusu Haline Getiren Üç Büyük İskoç Yat Tasarımcısını ve Tersanelerini Odağına Alıyor.
İskoç Deniz Müzesi’ndeki “Seçkin Beğeniyi Üretmek: İskoç Yat Tasarımının Altın Çağı”, Clyde Irmağı kıyısında konumlu, yat yapımında 19. yüzyıldan 20 yüzyılın ortalarına kadar yenilikçi yaklaşımlar ortaya koyan tasarımcıları ve tersanelerini odağına alıyor.
Dünyanın ilk özel yat tasarımcısı G.L. Watson’ı ve bu işkolunda önemli üretimine imza atan Fife ailesi ve Mylne ailesinin yat üretiminde İskoçya’yı dünyada önemli bir noktaya taşımalarının tarihini ele alan sergi, aynı zamanda yelkenciliğin önemli bir prestijin göstergesi olduğu bir dönemde yat tasarımının toplumsal ve kültürel etkisini de kapsamına alıyor.
Yelkencilik 19. yüzyılın ortalarında rağbet gören bir eğlence olarak ortaya çıkmıştır. Avrupa kraliyet aileleri, dönemin ticaretinin önde gelen adların, veya seçkin aileler yatçılığa ve yat yarışlarına artan ilgisi, gemi mimarlarına olan talebi artırmış ve Clyde ırmağı kıyısı boyunca uzman stüdyolar ve tersaneler ortaya çıkmıştır. Böyle toplumun üst kesimi tarafından sipariş edilen lüks gemilerinden, ünlü Amerika Kupası’nda katılan yarış yatlarına kadar İskoç tasarımcılar, yat yapımını bir sanat biçimi haline getirirken, denizcilik tarihine yön vermekteydiler.
İskoç yat tasarımında üç önemli ad
İskoçya’nın ve dünyanın ilk özel yat tasarımcısı olan George Lennox Watson, bir zamanlar zanaat yönü ağır basan bir anlayışla üretilen, bu alana bilimsel ilkeler getirerek büyük bir devrim yaratmıştı. Kendi tasarım firması G.L. Watson & Co.’yu 22 yaşında Glasgow’da kuran Watson, elde ettiği başarılarla kısa sürede Avrupa’nın önemli seçkinlerinden siparişler almaya başlamış ve meslek yaşamı boyunca kendi tasarımı olan 400’den fazla gemi suya indirmiştir. Aldığı siparişler arasında Galler Prensi için inşa edilen ve tüm zamanların en ünlü yarış yatlarından biri haline gelen “Britannia”, Vanderbilt ve Rothschild ailelerinin yanı sıra birçok Avrupalı kralın da aralarında bulunduğu müşterilerine ürettiği ve bu alanda yeni standartlar koyduğu lüks buharlı yat tasarımları da yer almaktaydı.
“Britannia” (yklş.1935) – Catriona Sharp & Alfred Mylne Arşivi
scottishmaritimemuseum.org
Öte yandan yat tasarımı ve işçilikteki ustalıklarıyla yat yapımına yeni standartlar getiren, Fife ailesi üyeleri William Fife I, II and III., “Fairlie Sihirbazları” olarak adlandırılmaktaydılar. William Fife II’nin yönetimi altındaki tersane, yarışlarda büyük başarılar elde eden İngiliz yarış yatlarının inşa ederken, Fife III döneminde hem yarış yatlarının hem de gezi yatlarının tasarlandığı tersanenin adı dünya çapında duyuldu.
G.L. Watson’ın yanında çıraklık eğitimi alan Alfred Mylne, kendi yat tasarım ofisini 24 yaşında Glasgow’da kurdu. Tasarladığı yelkenli yatların yarışlarda önemli başarılar kazanmasıyla kısa sürede adı duyulmaya başladı. Kendisinden sonra gelen ve tersanenin yönetimini devalan Mylne ailesi üyeleri; Alfred Mylne I ve II’nin bu başarılı yükselişi sürdürdüler. Tasarladıkları yatlar, Clyde Irmağından dünyanın uzak denizlerine kadar boy göstermekteydi.
İki tasarımcı arasındaki büyük rekabet
Mylne’in elde ettiği başarıda İskoç tasarımcı William Fife III ile olan şiddetli rekabetinin de payı bulunmaktaydı. Clyde ırmağında düzenlenen yat yarışları, aynı zamanda iki dost olan bu tasarımcının üretkenlikte ve yenilikçi düşüncelerde üst seviyelere ulaşmalarına ve dönemin en iyi yatlarından bazılarını üretmeleri yönünde itici güç oluşturan rekabetleri için bir sahne oldu.
‘Vagrant’ ve ‘Powerful’
Mylne Arşivi ve G.L. Watson Arşivi ile işbirliğiyle yaşama geçirilen sergide yer verilen koleksiyonlar, söze edilen adların geleneksel gemi yapım yöntemlerini, yenilikçi yaklaşımlarla nasıl birleştirerek benzersiz güzellikte ve performansta gemiler ortaya çıkardıklarını gösteren nadir eserlere yer verirken, orijinal yat çizimlerini ve maketlerini de ziyaretçilerin karşısına çıkarıyor. Sergide, ayrıca William Fife III tarafından inşa edilen ‘Vagrant’ ve ‘Powerful’ adlı iki yat da sergileniyor.
William Fife III, tarafından 1884 yılında üretilen “Vagrant”
allatsea.co.uk
Kısa bir süre önce Müze bünyesinde bulunan İskoçya Tekne Yapım Okulu’nda kapsamlı bir bakım ve onarım çalışmasından geçen 1884 yapımı Vagrant’ın, yarış yatlarından günümüze ulaşan en eskisi olduğu düşünülürken, 1900 yılında inşa edilen daha küçük yarış teknesi Powerful’un ise günümüze kadar erişen denize elverişli dünyadaki 50 Fife yatından biri olduğu uzmanlar tarafından belirtilmektedir.
Sergi ayrıca Clyde Nehri’nin eşsiz coğrafyasının ve İskoçya’nın varsıl denizcilik mirasının bu öngörülü tasarımcıların gelişmesi için nasıl mükemmel koşullar yarattığını da masaya yatırıyor.
İskoç Denizcilik Müzesi Sergi ve Etkinlikler Eşgüdüm Yetkilisi Eva Bukowska, “İster yelken tutkunu, ister İskoç yenilikçiliğini ve ustalığına ilgi duyuyor olsun, serginin herkese hitap eden bir yanı bulunuyor” diyerek, ziyaretçilerin, mühendisliğin ve sanat arakesitinde birer başyapıt olan bu gemilerin ve tasarımcılarıyla çok önemli bilgilere sergide yer verildiğini belirtiyor.
“Seçkin Beğeniyi Üretmek: İskoç Yat Tasarımının Altın Çağı” başlıklı sergi, İskoç Deniz Müzesi’nin Irvine Limanı’ndaki Linthouse binasında 25.05.2025 tarihine kadar görülebilecek
(Kaynak: allatsea.co.uk, scottishmaritimemuseum.org)
Ressam Keith Salmon’un “Ses Eşliğinde Resim Yapmak” Başlıklı Sergisi İskoç Deniz Müzesi’nde Açıldı.
İskoç Deniz Müzesi, ressam Keith Salmon’un ‘Ses Eşliğinde Resim Yapmak – İskoçya’nın Batı Kıyısında Kısa Yürüyüşler’ adlı sergisine ev sahipliği yapıyor.
23 tablonun yer aldığı ve 17 ses manzarasının bu yapıtlara eşlik ettiği sergide sanatçı, İskoçya’nın deniz kıyısı görünümlerini hem ses hem de görsellikle birleştirerek sanat izleyicilerinin ilgisine sunuyor.
Salmon sergiye ilişkin açıklamasında, özellikle son dönemlerde, İskoçya coğrafyasının çarpıcı güzellikteki, el değmemiş yerlerinin içinde sakladığı tinsel özü, tam anlamıyla kavrayabilmek için ses kayıtları almaya başladığını belirtiyor. Hatta bir noktadan sonra sanatçının bu yürüyüşler sırasında aldığı ses kayıtları artık yapıtlarının ve açtığı sergilerin ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Bu durumdan yola çıkarak Salmon bir ileri aşamaya geçerek resimlerine eşlik edecek video ses manzaraları oluşturmak için iki ses mühendisi Graham Byron ve Drew Kirkland ile ortak bir çalışmaya girmeye karar veriyor.
Salmon, dağ yürüyüşü tutkusunun kendisinde, 10 yaşından itibaren babasının etkisiyle başladığının altını çiziyor ve yaşamının son 50 yıl boyunca Britanya’nın dört bir yanındaki farklı manzaraları deneyimleyebilmesinin ana nedeni olduğunun altını çiziyor. Sanatçının 1998 yılında İskoçya-Irvine’e yerleşmesinin ardından ise; Keith yapıtlarında İskoçya’nın vahşi ve uzak bölgelerini izleri görülmeye başlıyor.
Sanatçının son dönem yapıtlarının yer aldığı sergide, 23 tablo sergilenirken, bu yapıtların 17’sine ses manzaraları eşlik ediyor. Koleksiyonda İskoçya’nın kuzeybatısındaki Sandwood Körfezi, Garlieston ve Solway Körfezi’nde bullunan Crook of Baldoon’daki tuz bataklıkları gibi çeşitli yerleri betimleniyor.
“Sandwood Körfezi, Bölüm 3, Irmak Şarkısı” (2023)
keithsalmon.org
“Akşamüstü Işığı, Akşamüstü Renkleri, Badcall Körfezi, Sutherland” (2023)
keithsalmon.org
“Irvine Dolaylarındaki Kum Tepelerinden Troon’a Doğru Bakış” (2023)
keithsalmon.org
‘Ses Eşliğinde Resim Yapmak – İskoçya’nın Batı Kıyısında Kısa Yürüyüşler’, 21 Ocak 2024 tarihine kadar İskoç Deniz Müzesi’nde görülebilecek.
(Kaynak: keithsalmon.org, scottishmaritimemuseum.org)
K.Russell’ın Jutland Deniz Savaşı’ndan Esinlenerek Gerçekleştirdiği “Dokuma Dalgalar: Jutland Dokuma Resimleri” Başlıklı Sergi, İskoç Deniz Müzesi’nde
Dokuma Sanatçısı Katie Russell’ın Jutland Deniz Savaşı’ndan esinlenerek oluşturduğu bir dizi dokuma, “Dokuma Dalgalar: Jutland Duvar Halılar” başlıklı sergiyle İskoç Deniz Müzesi’nde
Jutland Deniz Savaşı, Alman ve İngiliz donanmaları arasında 31 Mayıs – 01 Haziran 1916 tarihleri arasında Danimarka‘nın Jutland Yarımadasının açıklarına gerçekleşmişti. 250 geminin ve 10.000’den fazla denizcinin yer aldığı bu çatışma Birinci Dünya Savaşı‘nın en büyük deniz savaşı olarak tarihe geçmişti.
Ziyaretçiler, Katie‘nin Jutland Deniz Savaşı Müzesi‘nde yaptığı araştırmalardan derlediği bilgiler üzerine kurgulayarak oluşturduğu bu yenilikçi ve çarpıcı bir içeriğe sahip olan sergi, donanma tarihini, bilim ve sanatı bir araya getiriyor.
Ayrıca Deniz savaşının 2016 yılındaki 100. yıl dönümünde gerçekleştirilen sualtı arkeoloji çalışmalarında, gemi batıklarının yer aldığı deniz zemininden, çoklu ışın taraması yöntemi ile elde edilen görüntüler, İskoçya‘da ilk defa sergileniyor.
Sergide çeşitli etkinlikler de yer aldı. Deniz savaşında İngiliz filosunu komuta eden Amiral Jellicoe‘nın büyük torunu Nick Jellicoe ile bir söyleşi gerçekleştirildi. Ardından, Nick Jellicoe deniz savaşı ile ilgili olarak yazmış olduğu Jutland: The Unfinished Battle ve The Last Days of the High Seas Fleet: From Mutiny to Scapa Flow adlı iki kitabı imzaladı.
Sergide, aynı zamanda; ziyaretçilerin farklı türdeki dokuma tekniklerini öğrenebilecekleri ve kendilerinin de dokuma yapabilecekleri etkileşimli dokuma tezgahları da bulunuyor
(Kaynaklar: scottishmaritimemuseum.org, artfund.org, list.co.uk, görseller : artmag.co.uk, twitter.com/kfrweaving)
Sözlü Tarih Çalışmaları ve Arşiv Kaynaklarından Yararlanılarak Hazırlanan “Liman Öyküleri Kısa Filmleri” İskoç Deniz Müzesi’nde
İskoç Deniz Müzesi’nde gösterimi gerçekleştirilen “Liman Öyküleri Kısa Filmleri”, İskoçya’daki tersanelerde farklı alanlarda çalışmış kişiler ile gerçekleştirilen sözlü tarih çalışmasının sonucunda ortaya çıkan 15 kısa filmi içeriyor.
Geçen yüzyılda İskoçya‘nın kuzeyinde Irvine‘de ve Garnock vadisinde kurulu bulunan deniz endüstri kuruluşlarının ve tersanelerin çevresinde geçen yaşam öykülerini aktaran kısa filmlerden oluşan koleksiyon, İskoç Deniz Müzesi‘nin sinema odasında gösterilecek.
İskoç Denizci Müzesi ve Garnock Connections tarafından yürütülen, Miras Piyango Fonu tarafından desteklenen “Çalışma Sesleri” başlıklı sözlü tarih projesiyle, bölgedeki tersanelerde çalışmış, demircilik ve mühendislik alanlarında görev almış ya da bu bölge çevresinde yaşamış olan kişilerin artık unutulmak üzere olan anıları kayıt altına alınarak, korunmuş oldu.
Irvine, Ardeer, Saltcoats, Stevenston, Ardrossan yerleşim yerleri ve çevresindeki bölgede bulunan kişilerle yapılan görüşmeler sonucu; oldukça varsıl içeriğe sahip anı arşivi oluşturan proje takımı; bu anıları, müzenin kültürel miras koleksiyonundan filmler ve görsellerle; ayrıca görüşülen kişilerin kendilerinin ya da ailelerinin sağladığı görsellerin de katkısıyla daha canlı bir içeriğe kavuşturdular.
(Kaynak: scottishmaritimemuseum.org)
Chris Burden’ın “Hayalet Gemisi” New York’ta Bulunan “Yeni Müze”nin Ön Cephesine Yerleştirildi.
Chris Burden’in Yeni Müze’de (The New Museum) düzenlenmekte olan “Aşırı Uçtaki Sınırlar” sergisinin bir parçası olarak sanatçının “Hayalet Gemi”si müzenin ön cephesine yerleştirildi.
1970’li yıllardan günümüze en önemli Amerikalı sanatçı olarak tanınan Chris Burden‘ın New York’ta bulunan Yeni Müze‘nin (The New Museum’un) tüm katlarına yayılan “Aşırı Uçtaki Sınırlar” sergisinde “Hayalet Gemi” (2005), “Büyük Tekerlek” (1979), “İki Şehrin Öyküsü” (1981), “Amerika Birleşik Devletlerinin Tüm Denizaltıları“, “Meksika Köprüsü“(1998) başta olmak üzere çok sayıda yapıtı yer alıyor.
Sergi, Burden‘ın kırk yıla yayılan sanat yaşamı içinde farklı gereçler kullanarak gerçekleştirdiği yapıtlar arasından fiziksel ve moral sınırları sorgulayan ağırlıklar ve ölçüler, sınırlar ve kısıtlamalar kavramları üzerine odaklanan seçkilerle oluşturulmuş.
Bu bağlamda düzenlenen sergini bir parçası olarak Yeni Müze‘nin cephesine yerleştirilen tekne, Burden‘ın tüm yaşamı boyunca sınırları aşma çabasının teknolojik gelişmelere yönelik sorgulamasının bir izdüşümü.
Bilgisayar tarafından yönlendirilen insansız “Hayalet Gemi”, İngiltere‘deki “Yüksek Gemiler Yarışı”nın düzenlendiği 2005 yılının Temmuz ayında, İskoçya kıyılarının açıklarından Newcastle‘a kadar beş gün boyunca 400 mil seyir yapmıştı.
Bu seyir denemesinden altı yıl sonra 2011 yılında Gary Wiseman‘ın Burden ile gerçekleştirdiği söyleşide, sanatçı, o dönemin teknik olanaklarını aşma çabasının ortaya çıkardığı sonuçları, büyük bir heyecanla değerlendirilen; aynı zamanda gelecekte gerçekleşmesine yönelik ön görüsünü de dile getiriyor.
“Ben bunun kuramsal olarak olanaklı olduğuna inanıyorum; şimdiye kadar da bunu yapabilen kimse bilmiyorum. İngiltere’de yelkenli gemi modelleri için düzenlenen küçük yarışmaların burada yapmaya çalıştığımız şeye yaklaştığını biliyorum fakat bu yarışmaları hiç takip etmedim.
“Hayalet Tekne” temel olarak radyo sinyalleri ile yönetilen yarı-otonom bir deniz taşıtı. Seyir sırasında tekneye enlem ve boylam bilgisi giremiyorsunuz ama bu yine de ileriye doğru atılmış bir adım. Ben bunun olanaklı olacağını ve bir gün gerçekleşeceğine inanıyorum çünkü bunun çok akla yatkın olduğun düşüncesindeyim. Neden yalnızca bir yada iki kişiden oluşan mürettebatı olan bir şilep istemeyesiniz ki? Neden Okyanusta seyir yapmak için rüzgardan yararlanmayasınız?“
Burden‘ın çalışmalarının çoğuda olduğu üzere burada ortaya koyduğu yapı da; video ve fotoğraflarla belgelenmiş olmak dışında; yeniden üretilememe ve yalnızca bir kez, bir zamanda dilimi içinde ve bir yerde var olma özelliğine sahip.
Yeni Müze‘nin “Cephe Yontusu Programı” çerçevesinde müzenin cephesine çelik putreller ve kablolar kullanılarak yerleştirilen 182.9 x 259 x 914.4 cm gövde, 914.4 cm ana direk boyutlarına sahip olan “Hayalet Gemi”, popüler bilimin bakış açısından, evrensel teknolojilerin karmaşık yapısının anlaşılmasına yönelik bir giriş sunuyor.
02 Ekim 2013 tarihinde açılan “Aşırı Uçtaki Sınırlar” sergisi, 12 Ocak 2014 tarihine kadar Yeni Müze‘de olacak
(Kaynak: we-find-wildness.com, newmuseum.org, moussemagazine.it, görsel: dexigner.com,l ocusplus.org.uk)