Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Monet’nin, Zaan Irmağı Manzarasını ve Buradaki Yelkenli Tekneleri Betimlediği Tablosunu Çalmaya Çalışan Sanık, Hollanda Mahkemesi Tarafından Cezaya Çarptırıldı.

İzlenimci ressam Monet’ye ait “De Voorzaan en de Westerhem” adlı tabloyu 2021 yılının Ağustos ayında Zaans Müzesi’nden çalmaya çalışan Hollanda yurttaşı sanık, dört yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Ressamın Zaan ırmağı manzarasını ve buradaki yelkenli tekneleri betimlediği yapıt, gerçekleşen hırsızlık girişimin ardından restorasyona alınmıştı. Hollanda mahkemesinden yapılan açıklamada, restorasyonun tamamlanmasının ardından tablo güvenlik nedeniyle bir süre sergilenmeyecek. 

Geçen yıl, adı açıklamayan bir kişi, Fransız İzlenimci ressam Claude Monet’nin Zaans Müzesi’nde sergilenen tablosunu çalmak için başarısız bir girişimde bulmuştu. Ağustos ayında gerçekleşen bu hırsızlık girişimi uluslararası basında olduğu kadar Türk medyasında da kendisine yer bulmuştu. 49 yaşında olduğu belirtilen hırsızın, adı belirtilmeyen bir başka kişi ile ortak çalıştığı belirtilerek, organize bir suça karışmakla da suçlanmıştı. Bu yıla da sarkan duruşmaların sonucunda, işlenen yasadışı girişim, kanıtlarla sabitleşmesinin ardından sanığa Hollanda mahkemesi tarafından kendisine dört yıl hapis cezası verildi.

Kuzey Hollanda Mahkemesi yetkililerinin açıklamasına göre, hırsızlıkla suçlanan kişi, Zaans Müzesine yürüyerek gelmiş, ardında tabloyu duvarda asılı olduğu yerden çıkararak, tablo kolunun altında olduğu halde müzeden çıkma girişiminde bulunmuştu. Öte yandan yukarıda da sözü geçen ve adı belirtilmeyen yardımcısı ise kendisini müze dışında kaçırma işlemine eşlik üzerine beklemekte olduğu kayıtlarda belirtiliyor. Öte yandan her iki kişinin de bu girişimleri sırasında silahlı oldukları da kayıtlarda yer veriliyor.

Hollanda’nın Zaandam kentinde bulunan Zaans Müzesi’nin koleksiyonunda yer alan söz konusu tablo, 2015 yılında 1.19 milyon Avroya satın alınarak müzenin envanterine katılmıştı. Monet’nin erken dönem çalışmaları içinde değerlendirilen 1871 tarihli tablo, De Voorzaan en de Westerhem adını taşıyor. Monet’nin 1871’de Zaandam’a yaptığı bir gezide eşi ve oğluyla dört ay kaldığı bir otelin iskelesinden çizdiği yapıt, Zaandam’ın güneyindeki ırmak boyunca uzanan Voorzaan’ın manzarasını betimliyor.

Her ne kadar bu tablonun, Monet’nin sanat piyasasında alıcı bulan diğer yapıtları kadar pahalı ve ünlü olmamasına karşın, mahkeme, yapıtı: “benzersiz ve bununla birlikte dünyaca tanınmış bir sanatçının yerine konulamaz bir tablosu” olarak değerlendiriyor. Mahkemeden yapılan açıklamaya göre, yaşanan bu olayın ardından, tablo, yapılan restorasyonun adından geçen sürenin sonunda bile ‘güvenlik nedeniyle’ sergilenmeyecek.

Başarısız hırsızlık girişimi sırasında bir kargaşanın meydana geldiği ve bu sırada, her ne kadar kimse zarar görmemiş olsa da, en az bir kere tabanca ile ateş edilmiş olduğu belirtiliyor. Ortaya çıkan bu kaosun ortasında, şüphelinin motosikletle kaçma girişimi esnasında, tabloyu düşürüldüğü de yine tanıkların ifadesinde yer alıyor.

Mahkeme tarafında yapılan gerekçeli kararda; güpegündüz gerçekleşen “Hırsızlığın yaz tatilinde, çok sayıda müze görevlisinin ve ziyaretçilerin müzede bulunduğu sırada pazar günü, işlenmesi nedeniyle” ve “silahla yapılan ateş etme eyleminde içinde yer aldığı hırsızlık girişiminin, çalışanların ve aralarında çocukların da yer aldığı ziyaretçileri korkuttuğu ve orada bulunanlar üzerinde olumsuz anlamda büyük bir etki yaratmış olduğu “açıklamasına verilerek bu yasadışı girişimi, “saldırgan” bir eylem olarak tanımladı.

(Kaynak: artnewspaper.com, tr.euronews.com, trthaber.com)

İncil Temalı Sergiye Ev Sahipliği Yapan, Hz. Nuh’un Gemisi Biçimindeki Müze Gemi, Denize Elverişlilik Belgesi Olmadığı İçin İngiltere’de Tutuklandı.

Hz. Nuh peygamberin gemisine yönelik tahmini görsellerden yola çıkarak üretilen ve İncil temalı bir sergiye ev sahipliği yapan, müze gemisi, denize elverişli olduğuna yönelik gerekli belgelere sahip olmadığı için İpsviç (İpswich) Limanında tutuklandı.

Geminin sahibi olan Aad Peters’in, 2010 yılında üç milyon dolara satın aldığı gemi, Hollandalı marangoz Johan Huibers’in yapımı yedi yılı biraz aşan, İncil’deki betimlemeleri temel alarak gerçekleştirdiği iki üretimden biri.

İngiltere hükümeti yetkilileri, Hollandalı televizyon ve tiyatro yapımcısı Aad Peters‘in sahibi olduğu geminin denize elverişli olduğuna yönelik belgeleri ortaya koyarak, geminin seyir yapmasının teknik olarak önünde bir engel bulunmadığını kanıtlamasını istiyor. İncil temalı sergiye ev sahipliği yapan Nuh’un gemisi biçimindeki yüzen müzenin motoru bulunmuyor ve bir yerden bir yere gidebilmek için bir tekne tarafından yedeğe alınması gerekiyor.

Geminin web sitesindeki açıklamaya göre; Doğu İngiltere‘deki İpsviç (İpswich) kentine ulaşmadan önce, Danimarka‘daki, Almanya‘daki ve Norveç‘teki limanların ziyaret edildiği ve Kovid-19 küresel salgının başladığı 2020 yılının Mart ayına kadar, müzenin ziyaretçilere açık kaldığı belirtiliyor.

Peters‘ın konuyla ilgili konuşmaktan kaçınmasına karşın, yüzen müze tarafından yapılan resmi açılamada İngiliz Deniz ve Sahil Güvenlik Dairesi‘nin tekneyi, 2019 yılının Kasım ayında, iki adet belgenin bulunmaması nedeniyle; müzenin halkın ziyaretine açık olduğu dönemde tutukladığı belirtiliyor. Bu belgelerden ilki, Uluslararası denizcilik Örgütü‘nün koşul olarak öne sürdüğü denize elverişlilik belgesi ve diğer ise; gemide deniz canlılarının yaşamına zarar veren herhangi bir boya, kaplama malzemesi ya da yüzey onarım gereci olmadığını onaylayan belge.

Müze yönetimi tarafından teknenin ‘sertifikalandırılmamış yüzen bir nesne’ olduğu, bu nedenle ‘gemilerin uymakla yükümlü oldukları uluslararası kurallar’ın dışında olduğunu belirtiliyor. Ancak İngiliz yöneticiler bu söylemi kabul etmiyor.

Bu içinden kolay kolay çıkılamayacak gibi duran bu sorun ise; Peters‘ı ve müzesini oldukça büyük bir maddi zarara uğratıyor. Çünkü geminin limanda bağlandığı yeri boşaltmasını isteyen İpsviç Liman işletmesi, müzeye, Ocak ayından itibaren 12.000 paund’tan fazla (yaklaşık olarak 17.000 dolar) ceza kesti. Yapılan açıklamada; Nisan ayından bu yana ise müze gemisi yönetiminin ceza olarak; günlük, 500 paund (700 dolar) ödediği belirtiliyor. Ayrıca liman yönetiminin geminin bulunduğu yeri boşaltmaması durumunda, bu günlük ceza bedelini önemi oranda arttıracağı bildiriliyor.

Müze yönetimi ise limandan ayrılmaya hazır olduklarını, geminin Hollanda‘ya yedeklenerek götürülmesi için gerek tüm hazırlıkların yapıldığını, İngiliz hükümet yetkilileri tarafından belgelerin onaylanmasını ardından ayrılmanın gerçekleşeceğini belirtiyor. Müze’den yapılan açıklamaya göre Hollanda‘daki yetkililer, Peter‘den gemiyi bir tekne olmadığı için tescil ettirmesi yönünde bir istekte bulunmadı. Böyle bir tescil belgesi bulunmaması nedeniyle de; İngiliz yetkililer, geminin evine dönmesi için gerekli muafiyet belgesine yönelik Hollanda’dan istemde bulunamıyor.

Ulaşım bakanlığından bir yetkili durumun farkında olduklarını ve İngiltere‘deki ve Hollanda‘daki ilgili bakanlıklar ile görüşmelerini sürdürdüklerini belirtiyor.

Gemi daha öncede uluslararası basın kuruluşlarının manşetlerine yansıyan pek hoş olamayan bir olayın içinde yer almıştır. 2016 yılında Oslo Limanında yedeklenirken; Norveç sahil güvenlik devriye botu ile bir çatışma yaşanmış ve bunun sonucunda teknenin bordasında dev bir delik açılmıştı. Her ne kadar bu çatışmada kimse yaralanmasa da olay , Twitter‘da esprilere konu olmuştu.

(Kaynak: nytimes.com)

Rotterdam Denizcilik Merkezi’nin Küresel Bir Odak Noktası Olması ve Yerel Olarak Dönüştürücü Bir İşlev Üstlenmesi Amaçlanıyor

Mimarlık ofisi Mecanoo tarafından tasarlanan Rotterdam Denizcilik Merkezi yapısı, Rijnhaven’de denizin ortasında inşa ediliyor. Yapının uluslararası denizcilik dünyası için bir odak noktası olması amaçlandığı kadar, bulunduğu yapılı çevre için de dönüştürücü bir görevi üstlenmesi bekleniyor.

Yapı, biçimsel olarak; çevresindeki modernist bir anlayışla tasarlanmış olan mimari yapılardan sahip olduğu organik biçimi ile karşıtlık oluşturuyor. Uluslararası denizcilik dünyasının geçmişini, bugünün ve geleceğini betimleyen, iç içe üç helezondan oluşan yapı, denizcilik işkolu girişimlerinin, deniz bilimlerinin ve kültürel etkinliklerin çatısı altında toplandığı bir merkez olacak. Aynı zamanda halkın kullanımına da açık olacak yapıda, çevredeki liman manzarasının seyredilebileceği, suyun içinde ve dışında zaman geçirilebilecek oylumlar (mekanlar) olacak.

“Rotterdam Denizcilik Merkezi”, Rijnhaven bölgesinin ve Wilhelminaplein’ı Katendrecht’e bağlayan rıhtımlar boyunca su üzerinde bir dolaşım alanı oluşturarak, kıyıdaki yaya yollarına bağlayan iskele yolunun odak noktası olacak.

mecanoo.nl

mecanoo.nl

dezeen.com

Yapının, bir bölümü suyun altında olacak biçimde tasarlanmasının sonucu olarak; yapının kütlesel olarak çevresiyle olan ilişkisi bağlamında ölçek ve boyut olarak büyümeden, geniş bir yapı izlencesine (programına) sahip olması sağlanmış oluyor. Gelgitlerde, su seviyesi 1.5 – 2 metre aşağıya düştüğünde, yapının su altında kalan bu bölümleri dışarıdan görülebilir bir duruma geliyor. Öte yandan su yüzeyinin üzerinde görülebilecek biçimde yukarıya uzanan, yuvarlak biçimdeki ışık menfezleri, dolaylı aydınlatma sağlayarak, sualtında kalan oylumların sergi amacıyla kullanılmasına uygun aydınlık seviyesinin oluşmasına olanak veriyor.

mecanoo.nl

Yapının; çevresinden, altından, üzerinden ve içinden geçen çok katmanlı dolaşım alanları, yapının biçimlenmesinde ve yapı izlencesinin (programının) oluşmasında başat bir öğe olarak rol oynuyor. Pavilyonlarının çevresinde dolaşan bu zarif kurdele, farklı izlence bileşenleri arasındaki etkileşimi güçlü bir canlılıkla sağlıyor.

mecanoo.nl

Yakın bir gelecekte Rijnhaven, suyun daha sık kullanılacağı ve buradaki limanın farklı etkinlik türlerine olanak verebilecek biçimde yeniden planlanacağı baştan başa bir dönüşüme geçirecek. Bu yeniden yapım süreci, liman çevresinin silüetini ve buradaki ufuk çizgisini tamamen değiştirecek olmasına karşı yapı izlencesini daha da güçlendirecek. Limandaki bu geliştirme çabalarının merkezinde ise; etkinliklerin ana ekseni olarak işlev görecek ve alan için bir katalizör görevi görecek olan “Rotterdam Denizcilik Merkezi”nin bulunacağı belirtiliyor.

(Kaynak: architectmagazine.com, mecanoo.nl, dezeen.com)

Powerhouse Mimarlık Ofisi Tarafından Karbon İzini En Aza İndirecek Biçimde Tasarlanan “Yüzer Ofis Rotterdam”, Rijn Limanı’nda Konumlanacak

Birleşmiş Milletler eski sekreteri Ban ki Moon’un kurucuları arasında bulunduğu “İklim Uyarlanması Üzerine Küresel Merkez”ine ev sahipliği yapacak olan ve Rijn Limanı’nda konumlanacak yüzer ofis, kendine yeterli olan yapısıyla, doğada bırakacağı karbon izini en aza indiriyor.

Hollanda‘nın Rotterdam kentindeki Yeni Maas Irmağı üzerinde bulunan Rijn Limanı‘nda konumlandırılacak  olan yapı, kendine yeterli ve ürettiği kadar enerji tüketen bir yapı olacak.  Yüzer Ofis Rotterdam, ingilizce “Floating Office Rotterdam“ın baş harflerine gönderme yapan ‘FOR’ kısaltmasıyla da anılıyor. 2020 sonbahar aylarında yapımına başlanacak olan FOR‘un 5 ve 10 yıl arasındaki süreçte limanda kalması planlanıyor.

For 2

Mimarlık firması Powerhouse tarafından tamamen ahşap kullanılarak tasarlanan Yüzen Ofis Rotterdam, İklim Uyarlanması Üzerine Küresel Merkez‘in (Global Center on Adaptation – GCA) genel yönetim merkezi olarak hizmet verecek.

Kuruluş, iklim değişikliklerinin yarattığı etkilerin teknoloji, planlama ve yatırım aracılığıyla yönetilmesi için alınacak önlemlerin geliştirilmesini teşvik etmeyi amaçlıyor. 2018 yılında kurulan İklim Uyarlanması Üzerine Küresel Merkez, Birleşmiş Milletler Sekreterliği sürdürmüş olan Ban ki Moon, Microsof’un kurucusu Bill Gates, IMF yöneticisi Kristalina Georgieva tarafından yönetiliyor.

For 3

Powerhouse mimarlık firmasının kurucusu olan mimar Nanne de Ru, sürdürülebilir ve yüzer bir ofis yapısı tasarlamanın çok yenilikçi bir  tasarım istemi olduğunu ve tasarımı bütüncül bir anlayışla ele aldıklarını belirtiyor. De Ru sözlerini ” Yapıyı soğutmak için Ren ırmağının suyunun kullanılması, ofis yapısının çatısının yüzeyinin bir enerji kaynağı olarak kullanılması, yapıyı kendi kendine yetebilir bir duruma getiriyor. Ağaç gereç kullanılarak tasarlanan yapı, kolayca kurulup sökülebilir olmasıyla; döngüsel ekonomiye uygun  olmasını sağlıyor.” diyerek sürdürüyor.

Yapının konstrüksiyonun ana öğesi olarak ağaç gerecin kullanıyor olması; yapının doğada bıraktığı karbon ayak izini büyük oranda azaltıyor.

Kat döşemelerinin, yapının cephesinin dışına çıkıyor olması güneş ışınlarına karşı bir gölgelik işlevi görüyor ayrıca cephelerde geniş açıklıklara olanak vererek, aydınlık konforu için gerekli olan gün ışığının iç mekanlara ulaşmasını sağlıyor.

Yapının ofis mekanlarının dışında, içinde geniş bir terası bulunan restoranı ve Maas ırmağı üzerinde yüzen bir yüzme havuzu da bulunuyor.

 

(Kaynak: designboom.com)

 

 

 

“Su, Rüzgar ve Dalgalar: Hollanda’nın Altın Çağından Deniz Resimleri”

Hollanda’nın denizcilikteki altın dönemini farklı açılardan belgeleyen resimlerden oluşan “Su, Rüzgar ve Dalgalar: Hollanda’nın Altın Çağından Deniz Resimleri” adlı sergi Washington’da bulunan Ulusal Sanat Müzesi’nde açılacak.

Hollanda deniz ötesi emperyal gücüne kuşkusuz denizin sunduğu zenginliklerden yararlanarak ulaştı. Flemenk tasarımı kargo gemileri, deniz taşımacılığında devrim yaratmış ve Flemenk tüccarların deniz taşımacılığında bir lider olmasını sağlamıştı. Bu arada Hollanda tersanelerinde üretilen savaş gemileri donanmayı etkili bir deniz gücü haline getirmişti.

Su, Hollanda’nın ekonomik gönencin temeli olduğu kadar, yaşamı güzel kılan eğlencelerin ve zevklerin de kaynağı olmuştu. Sıcak yaz aylarında, sahiller güzel manzaralar sunarken; kışın donmuş kanallar her yaştan insanın buz pateni yapmasını, eğlenmesine olanak sağlıyordu. Denizcilerden, mühendislerden, tüccarlardan oluşan bu toplumun içinde; denizin bir konu olarak, ressamlar ve aynı zamanda koleksiyonerler arasında rağbet görmesi böyle bir dönemde değerlendirildiğinde şaşırtıcı olmazdı.

Sergi, Hollanda’nın su ile kurduğu bu özel ilişkiyi; 45 adet yağlıboya tablo, çizimler, baskılar, nadir yazma eserler  ve gemi maketleri ile izleyicilerin beğenisine sunuyor.  Büyük ölçüde Ulusal Sanat Galerisi’nin Koleksiyonundan yararlanarak oluşturulmuş  olan sergide; Jan van Goyen, Jacob van Ruisdael, Aelbert Cuyp ve Genç Willem van de Velde gibi ressamların eserleri yer alıyor.

01 Temmuz – 25 Kasım 2018 tarihleri arasında düzenlenecek olan sergi, sessiz liman manzaraları, donmuş kanallar ve sakin deniz betimlerinden; ürpertici gemi batıklarına ve korkunç savaş görüntülerine kadar Hollanda’nın altın çağındaki deniz sanatı üzerine geniş görsel malzeme sunuyor.

(Kaynak: nga.gov)

Hollanda’da Yüzen Çiftlikler Kuruluyor.

Giderek artan nüfus ve tarım alanlarının özellikle büyük kentlerde hızla daralması nedeniyle Hollanda, su üzerinde yüzen çiftlikler kurmaya hazırlanıyor.

Dünyanın ilk yüzen süt ürünleri çiftliğinin yapımına, ülkenin ikinci büyük kenti Rotterdam’daki Merwehaven’da kısa süre içinde başlanıyor. Beladon adlı şirket tarafından geliştirilen ve AgriFood adlı kuruluşla birlikte yaşama geçirilen proje kapsamında iki ayrı yüzen çiftlik inşa edilecek. Yaklaşık 2 milyon avroya malolması beklenen yüzen çiftlikler,n, önce Rotterdam’a ardından da Den Bosch kentinde kurulması planlanıyor. Projenin yaratıcılarından olan Peter Van Wingerden, Den Bosch ve Rotterdam kentlerini pilot bölgeler olarak seçtiklerini yaptığı açıklamada belirtiyor.

Van Wingerden’e göre yüzen çiftlik fikri bir bilim kurgu ürünü bir düşüncenin sonucu değil değil, tam tersine insan uygarlığının kaynaklarını daha doğru ve sürdürülebilir yönettiği bir geleceğe doğru atılmış bir akılcı bir adım.

Beladon ve AgriFood, firmalarının projeyi daha geliştirebilmek için yüz bin avroluk kaynak ayırdığı ve çok sayıda kuruluşun destek verdiği proje, su açısından varsıl kaynakları olan ülkede hızla artan nüfus ve giderek daralan tarım alanları konusunda önemli bir seçenek olarak değerlendiriliyor.

--9326403

--9326401

--9326409

--9326411

(Kaynak: milliyet.com.tr)

14 Yaşında Dünyayı Teknesiyle Dolaşan En Genç Yelkenci Laura Dekker’in Okyanuslardaki İki Yılını Anlatan Bir Yapım: “Maidentrip”

Jillian Schlesinger’in yönetmenliğini gerçekleştirdiği, “Maidentrip”, 14 yaşındaki Laura Dekker’in teknesi Guppy ile çıktığı dünya seyahatini anlatıyor.

Ailesinin gerçekleştirdiği bir deniz gezisi sırasında Yeni Zellanda‘da doğan Dekker, anne ve babasının ayrılmasının ardından babasının yanında bir deniz kültürü içerisinde büyüdü. 10 yaşında farklı pek çok işte çalışarak kazandığı kendi parasıyla, 7 metre boyundaki Hurley 700’ü satın alan Dekker bu tekne ile Hollanda‘yı çevreleyen sularda ve  Kuzey Denizi’nde tek başına seyirler gerçekleştirdi.  2009 yılında 14 yaşındayken; İngiltere’ye doğru yaptığı seyrin ardından dünyayı tek başına teknesiyle dolaşan en genç yelkenci olma düşünü yaşama geçirmeye karar verdi.

Maidentrip afiş

Ancak bu konuda giriştiği hazırlıklar nedeniyle baba kıza açılan ve 10 ay süren mahkemelerin yaptırım oluşturacak bir karar alamaması üzerine Dekker‘in velayeti yeniden ailesine geri verildi.

21 Ağustos 2010 yılında 11.5m boyundaki Guppy adlı keç ile seyre çıkan Dekker, bu seyahati üç büyük okyanusun aşıldığı bir gezi olarak iki yıl sürecek ve 21 Ocak 2010  tarihinde Karayipler‘deki Aziz Martin (Saint Maarten) Adasında sona erecektir.

Yapım, hem Dekker’in el kamerası ile teknede günlük tutuyormuşcasına çektiği görüntülerden, hem de yönetmen Schlesinger ve takımının,  Dekker ile dünyanın çeşitli yerlerinde buluşarak kayıt ettiği görüntülerin bir araya getirilmesi ile oluşan bir belgesel.

Planladığı rotayı tamamlayan Dekker, Hollanda‘ya geri dönmek yerine, Panama Kanalı ve Pasifik Okyanusundan geçerek Yeni ZellandaWhangarei’ye ulaşır.

Dekker, bugün yaşamının Whangarei limanındaki Guppy‘de eşi Danyal ile birlikte sürdürmektedir.

Yapımının Künyesi: 

Yönetmen: Jillian Schlesinger

Oyuncular:

Laura Dekker 

Dick Dekker

Barbara Mueller

Kim Dekker

2013

Süre: 1 saat 20 dk

 

(Kaynaklar: görsel: imdb.com, lauradekker.nl, mentorless.com, görsel: filmschoolrejects.com)