İskoç Deniz Müzesi’nde Açılan “Fani Üstünlük, Hastalıktan Başka Bir Şey Değildir” Başlıklı Sergi, İskoçya’nın Balina Avcılığı Tarihindeki Yerini Masaya Yatırıyor.
İskoç Deniz Müzesi’nde açılan “Fani Üstünlük, Hastalıktan Başka Bir Şey Değildir” başlıklı sergi, İskoçya’nın günümüzde neredeyse unutulan ticari balina avcılığı tarihini ve balina avcılığının doğal yaşam üzerinde yol açtığı etkileri ele alıyor.
Adını, Herman Melville’in “Moby Dick” adlı tanınmış romanında geçen bir söze yapılan göndermeyle alan sergi, İskoçya’nın bu endüstri içindeki yerini; tarih, bilim, belgesel nitelikli fotoğraflar ve sanat yapıtları aracılığıyla masaya yatırıyor.
Öte yandan da balina avlarına katılan ve bu sayede büyük maceralar yaşayan ve büyük servetler edinen insanların öyküleri de sergi kapsamında izleyicilerin ilgisine sunuluyor.
Doğal yaşam üzerinde gerçekleştirilen en zalim ve korkunç girişimlerden biri olan endüstriyel balina avcılığıyla, yalnızca Kutup denizlerinde neredeyse 1.6 milyon balina 1900-1960 yılları arasında avlanmış ve bu nedenle bazı türlerin neredeyse yok olma eşiğine gelmişti.
Balina avcılığının tarihi Yenitaş (Neolitik) çağına kadar geriye gitmekle birlikte, İskoç topluluklarının balina avcılığının tarihi; Vikinglerin Kuzey Atlantik denizine balina avcılığı amacıyla açılmalarıyla, 1000 yıl önce başlamaktadır. Balina avı konusundaki yöntemler, İskoçya’nın farklı bölgelerinde zamanla gelişme gösterirken; Vikinglerin avlanma geleneklerinin kullanılması, İskoçya’nın kuzey batısındaki Hebrid takım adalarında yaşayan topluluklar tarafından 20.yy’la kadar sürdürülmüştü.
“Pelorus Pisces” – Will Maclean, 2004
scottishmaritimemuseum.org
İskoçya’da, endüstriyel balina avcılığı, tam anlamıyla 19. yy’ın ortalarında, endüstriyelleşmenin yol açtığı balina yağına yönelik artan istem (talep) sonucu başlamıştı. Balina yağı, özellikle makinaların yağlanmasında, aydınlatmada ve ısınmada kullanılıyordu. Örneğin İskoçya’nın Dundee kenti o yıllarda dünyanın en büyük hint keneviri üreticisiydi ve balina yağı, hint keneviri liflerinin yumuşatılması işleminde çok önemli bir rol oynamaktaydı. Bununla birlikte, balinalardan elde edilen yan ürünler; sabunlar, parfümler, balina kemiğinden yapılan kadın korseleri ve yine kemikten üretilen şemsiyeler, o dönemin yeni endüstriyel kentli toplumunun temel gereksinimleri arasına girmişti.
İskoçya’nın balina avcılığı limanları olan Dundee, Leith ve Shetland’dan; Mavi balina, Kambur balina, Kuzey balinası ve Güney gerçek balinası ayrıca fok avlamak amacıyla Kutup denizine açılan avcılar, burada çok çetin koşullar içinde yaşamlarını sürdürüyorlar ve çalışıyorlardı. Bu süreçte, yırtıcı hayvanların yol açtığı sayısız tehlikelerle yüzleşiyorlar, havanın ve denizin öngörülemeyen değişken koşullarıyla boğuşuyorlar, öte yandan ıssız yerlerde yaşamda kalmaya çalışıyorlardı. Tüm bu süreç içinde yaralanmalar hatta ölümler, bu avcılar için artık hiç alışılmış şeyler haline geliyordu.
Balina avı sırasında bu deniz memelisi, avcılar tarafından atılan zıpkınla bir kere vurulduktan sonra, artık büyük bir kovalamaca başlıyor ve balina kan kaybından ölene kadar sürüyordu. Ölen balinanın bedeni, çekilerek, işleme istasyonlarına götürülüyordu.
scottishmaritimemuseum.org
Balinanın yağı, bir balinacının anılarından aktardığına göre, tıpkı muz soyar gibi benzer biçimde soyularak çıkarılmaktaydı ve yaklaşık olarak bir tren vagonu büyüklüğüne sahip bir balinanın parçalara ayrılması yalnızca yirmi dakika sürmekteydi.
19. yy ortalarından 20.yy ortalarına kadar, avcılıkta kullanılan elektrikli ve patlayıcı zıpkınlar başta olmak üzere sonar sistemlerinin ve helikopterin de dahil olmasıyla, donanımlarda yaşanan teknolojik gelişmeler balina avcılığını daha etkili bir hale getirmişti.
En önemli ve dehşet verici gelişme ise; kara istasyonlarından fabrika gemilerine doğru yaşanan geçişle geldi.
Bir buçuk futbol sahası uzunluğuna (170 metre) kadar erişebilen, günde 200 balina yakalayan bu gemiler, etleri kesip-parçalara ayırdıktan sonra işlemekle görevli 4.000 kişiyi barındırmaktaydı. Ayrıca bu gemilerin çoğunun kendi içinde balina eti ve balina yağı işleme tesisi de yer almaktaydı.
1950’li ve 60’lı yıllara gelindiğinde dünya denizlerindeki balinaların büyük bölümü yok edilmiş ve balina avcılığı artık karlı bir iş olma özelliğini yitirmişti. 1982 yılında, ticari balina avcılığıyla ilgili olarak Uluslararası Balina Komisyonu (International Whaling Commission – IWC) denetiminde küresel kapsamda bir moratoryum kabul edildi. Buna karşın günümüzde hala pek çok ülke tarafından kültürel, ticari ve bilimsel amaçlarla balina avcılığı sürdürülüyor.
Sergi, İskoç Deniz Müzesi’nin koleksiyonundan yararlanılarak ayrıca Güney Georgia Müzesi (South Georgia Museum) ve İskoç Balıkçılık Müzesi (Scottish Fisheries Museum) ödünç alma yöntemiyle getirilen; ses yerleştirmeleri, fotoğraflar, avcılık konusunu odağına alan sanat yapıtları, çeşitli el aletleri/donanımları kapsıyor.
“Fani Üstünlük, Hastalıktan Başka Bir Şey Değildir” başlıklı sergi, 19 Şubat 2023 tarihine kadar İskoç Deniz Müzesi’nde görülebilecek.
(Kaynak: scottishmaritimemuseum.org)
‘Moby Dick’, S. Armesto’nun Uyarlamasıyla İstanbul Şehir Tiyatroları Tarafından Sahneleniyor.
Sebastion Armesto’nun Herman Melville’in ‘Moby Dick’ adlı kitabından gerçekleştirdiği aynı adlı uyarlama Seza Güneş’in yönetmenliğinde sahneye taşınıyor.
İBB İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından sahnelenen oyun, beyaz balina Moby Dick’in peşine düşen Kaptan Ahab’ın doğaya karşı verdiği mücadeleyi ve kendi iç dünyasında yaşadığı çatışmayı, balina avı gemisinde tayfa olarak görev yapan Ishmael’in gözünden betimliyor.
.
Oyunda; Arda Alpkıray, Berna Demirer, Cem Baza, Deran Özgen, Direnç Dedeoğlu, Elif Verat, Hakan Örge, Pınar Pamuk oyuncu olarak sahne alıyor.
Moby Dick, 09 Ekim tarihinde Sultangazi Hoca Ahmet Yesevi Sahnesi’nde, 13-14-15-16.10.2021 tarihlerinde Üsküdar Müsahipzade Celal Sahnesi’nde izlenebilecek.
Oyunun Künyesi:
Yönetmen: Seza Güneş
Çeviren: Zeynep Aksoy
Sahne-Kostüm Tasarımı: Almila Altunsoy
Dramaturg: Hande Ören
Müzik: Uskan Çelebi
Işık Tasarımı: Özcan Çelik
Efekt Tasarımı: Yiğit Can Efe
Koreografi: İbrahim Ulutaş
Dekor Uygulama: Gökhan Usanmaz
Kostüm Uygulama: Hacer Duran
Yardımcı Yönetmen: Seda Çavdar
Reji Yardımcıları: Pınar Pamuk – Hasip Tuz – Ömer Naci Boz
Müzisyenler: Altuğ Kutluğ, Orcan Koç, Buğra Özgün, Deniz Atalay
Uzunluk: 60 dk.
(Kaynak: sehirtiyatrolari.ibb.istanbul)
Joan Jonas’ın “Karadan Uzaklaşmak II” Adlı Sergisi, Thyssen – Bornemisza Ulusal Müzesi’nde
New York’lu sanatçı Joan Jonas’ın “Karadan Uzaklaşmak II “başlıklı sergisi, Madrid’teki Thyssen – Bornemisza Ulusal Müzesinde.
Serginin küratörlüğünü Stefanie Hessler gerçekleştiriyor.
Açılışı ilk olarak 2019 yılında, Venedik‘te bulunan Okyanus Oylumu‘da (Ocean Space) gerçekleştirilen sergi, New York‘lu sanatçı Joan Jonas‘ın TBA-21’in desteği ile dünyadaki akvaryumlarda ve Jamaika açıklarındaki sularda gerçekleştirdiği üç yıllık yoğun araştırma çalışmalarının sonuçlarından oluşuyor.
Jonas‘ın “Karadan Uzaklaşmak 2” adlı sergisi, okyanusların ongunsal, tinsel ve ekolojik mihenktaşı olarak, tarih boyunca kültürler üzerinde oynadığı role odaklanıyor. Madrid‘teki Prado Uusal Müzesi‘nde 26 Şubat 2020 tarihinde açılan sergi ise; yeni videolar, çizimler, yontular ve ses çalışmaları ayrıca performanslarla sanat izleyicilerinin karşısına çıkmıştı.
1960’lı yıllardan günümüze performans, yerleştirme ve video sanatı alanlarından çığır açan işlere imza atan kendi kuşağının en tanınmış sanatçıları arasında yer alan Jonas‘ın çalışmalarında okyanus sürekli yinelenen bir konu olarak karşımıza çıkıyor
“Karadan Uzaklaşmak II” okyanuslara ve içindeki tüm canlılara, biyoçeşitliliğe ve kırılgan doğasına bir övgü niteliği taşıyor. Jones‘un yeni çalışmaları, okyanusların derinliklerine dalarak, balıklarla birlikte yüzüyor ve gezegenin üçte ikisi kaplayan suküreyi yazılarında ve şiirlerinde baş köşeye koyan yazarların sözcükleriyle kendisini çepeçevre sarmalıyor. Sanatçı, Emily Dickinson ve Herman Melville gibi yazarların düz yazılarını ve şiirlerini Rachel Carson‘un ve St. Montogomery‘nin metinleriyle birleştirerek, dünyadaki akvaryumlarda ve denizlerde büyük çevre sorunlarının yaşadığı Jamaika‘da çekilmiş hareketli imgelerle bir araya getiriyor.
Kovid-19 nedeniyle Thyssen – Bornemisza Ulusal Müzesi şu anda kapalı. Daha önce 25 Şubat – 13 Eylül 2020 tarihleri arasında açık olacağı duyurulan “Karadan Uzaklaşmak 2” sergisi ve müzenin yeniden açılışı ile ilgili olarak yeni bir tarih henüz belirtilmedi.
(Kaynaklar: tba21.org, museothyssen.org)
Bir Denizaltı Öyküsü “Billy Budd”, Norveç Opera ve Balesi’nde Sahneleniyor.
Herman Melville’in adlı kitabından besteci Benjamin Britten tarafından operaya uyarlanan Billy Budd, Norveç’te ilk defa sahneye konuluyor. Oyun, Norveç Opera ve Balesi’nin yöneticisi Annilese Miskimmon tarafından bizzat yönetilecek.
Sahne ve kostüm tasarımı Annemarie Woods tarafından gerçekleştirilen oyun, izleyiciyi 1940 Vichy Fransa’sı dönemine taşıyor. Bir denizaltının çelikten çeperleriyle sardığı denizcilerin yaşam ortamının; insan doğasının, savaş korkusunun, birey-toplum çatışmasının, anlam yitiminin kodlanarak bir metne dönüştürüldüğü bir oyun.
Deniz edebiyatı tarihinde en çok bilinen kitap olan Moby Dick in yazarı Melville’in kalem aldığı, Thomas Mann tarafından “dünyanın en güzel öyküsü” olarak tanımlanan bu eser, 1891 yılında yaşamını yitirmesinin ardından, arkasında bıraktığı çalışmaları arasında bulunmuştu.
Oyun, 18 Ocak 2019 – 16 Şubat 2019 tarihleri arasında sahnelenecek.
Kitapla ilgili ayrıntılı bilgiye Denizci Kitaplığı‘ndan ulaşabilirsiniz.
(Kaynak: operaen.no)
H. Melville’in “Moby Dick” Adlı Romanına Esin Veren Balina Avını Konu Alan “Denizin Ortasında”, Gösterime Girdi.
Yönetmenliğini Ron Howard’ın gerçekleştirdiği “Denizin Ortasında” (In The Hearth Of The Sea) 1 Ocak 2016 tarihinde gösterime girdi.
Yapım, Yazar Herman Melville’in Amerika’da balina yağı toplamak amacıyla denize açılan Essex gemisi mürettabatının yaşadıklarından esinlenerek yazdığı ünlü roman “Moby Dick”in alt yapısını oluşturan bir öyküyü konu alıyor.
Film, Herman Melville (Ben Whishaw) adındaki genç bir yazarın Tom Nichorson (Brendan Gleeson) adlı bir zamanlar Essex adlı bir gemide tayfalık yapmış olan, yaşlı bir denizcinin kapısını çalmasıyla başlar.
Melville’in yeni yazmayı planladığı kitabın başarısı için çok önemli bazı ayrıntılarını anılarında saklayan yaşlı adam, başlarda konuşmaya direnmesine karşın, eşinin de baskısı üzerine; ikna olur. Anlattığı öykü, Massachusetts’e bağlı Nantucket Adası’nda başlar.
Balina yağının aydınlatmada kullanılabileceğinin keşfedilmesi küresel bir istem yaratmıştır. Bu pazardaki istemin genişliği, çok sayıda denizciyi okyanuslarda o dönemin koşullarına göre bilinmeyen sınırların ötesine seyir yapmayı zorlamıştır. Özellikle Nantucket Adası bu ticarette dünyada önemli bir pazar payını elinde tutmaktadır. Öte yandan bu durum balina yağı için denize açılan kaptanlar arasında da bir rekabete yol açmaktadır. Gemilerin açık denizden dönerken getirdikleri varil sayısı, kaptanlar açısından aşılması geren bir başarı kriterine dönüşmektedir.
imdb.com
Böyle bir ortamda yaklaşık olarak 2000 varil getirmesi için yeniden elden geçirilerek, seyire hazır duruma getirilen Essex gemisinin kaptanlığına atacağını düşünen deneyimli denizci Owen Chase (Chris Hemsworth), şirket yetkilileri ile yaptığı görüşmede düş kırıklığına uğrar. Çünkü kaptanlığa Nantucket Adasında balina yağı ticaretini başlatan önde gelen denizci ailelerden birini üyesi olan ancak deneyimsiz bir denizci George Pollard (Benjamin Walker) atanmıştır.
Deneyimsiz bir kaptanın altında ikinci kaptan olmayı kabul edememesine karşın, alacağı payın büyüklüğü ve ailesinin geleceği için bu konuma rıza gösterir. Denizde geçecek günlerin seyrini, deneyimli bir denizci ile deneyimsiz bir kaptanın arasındaki çatışma olduğu kadar; mitsel bir kimliğe sahip olan Beyaz balina ile yaşananlar damga vuracaktır.
Yapımın Künyesi:
Uzunluk: 2 saat
Chris Hemsworth – Owen Chase
Benjamin Walker – George Pollard
Cillian Murphy – Matthew Joy
Brendan Gleeson – Tom Nickerson
Michelle Fairley – Mrs. Nickerson
Ben Whishaw – Herman Melville
Tom Holland – Thomas Nickerson
(Kaynak: beyazperde.com, görsel: themiddleland.com)