Heinz Mack’ın 90. Yaşını Kutlamak İçin Kunts Palast’ta Açılan Sergide, Sanatçının Arktik Sularda Gerçekleştirdiği “Işık Mimarisi” Başlıklı Yerleştirmesi de Yer Alıyor
Kunstpalast, ZERO’nun kurucusu Heinz Mack’ın 90. yaşını, sanatçının ortaya çıkardığı yenilikçi ve devrimci ruha ışık tutan 100 kadar yapıt içeren seçki ile kutluyor.
Mack’ın kariyerinin ana kırılma noktalarının izlerini süren sergi, sanatçının Sahra Çölündeki ve Arktik sulardaki yerleştirmelerine ve performanslarına yer veriyor.
Temelleri Düseldorf‘ta Heniz Mack (d. 1931) ve Otto Piene (1928-2014) tarafından atılan, bir sanatçı akımı olan ZERO, “Sessizliğin sınırı ve yeni başlangıçların saf olasılığı” olarak tanımlanıyordu. Oluşum, 1957 yılında Batı Sanatı kökenli Taşizm ve Informel Sanat’a bir tepki olarak ortaya çıkmıştı. ZERO, başat olarak ışıktan, ayrıca oylumdan ve hareketten yararlanarak, Kinetik Sanat’ın geliştirilmesi ile ilgileniyor ve burada sanatçının katkısını vurgulamadan, izleyicinin katılımına önceliyordu.
100 adet seçki içeren sergi, Mack’ın sanat kariyerinin ana kırılma noktaları olan; Düseldorf Sanat Okulu dönemindeki çalışmalarını, ZERO dönemini ve Yarı ışık temelli çevre sanatı dönemini içeriyor. Yapıtlarını ZERO’nun belirtilen bağlamı içinde üreten sanatçının sergilen çalışmalarının büyük çoğunluğu, Mack’ın özellikle Afrika ve Arap çölleri ve Arktik bölge gibi “el değmemiş coğrafyalar”daki “saf ışığı” arayışını gösteriyor.
Sanatçı ile 2017 yılında The Art Newspaper tarafından gerçekleştirilen söyleşi de Mack, “Coğrafi görünüm, özgür, açık ve el değmemiş olmalı – en saf biçimi ile doğal olmalı “demektedir. Sanatçının sözünü ettiği bu yaklaşım, yapay bahçe yerleştirmelerinde oluşan, kanat rölyefleri, küpler, aynalar, yelkenlerden oluşan “Sahra Projesi”nde gözlemlenebiliyor.
Aynalı platformlar, kum tepelerinden ya da su yüzeyinden fırlamış kütleler; Mack’ın çalışmalarına ütopik bir nitelik kazandırıyor. Sergide yer alan bu çalışmalar, 2020 yılında pek çok ülkede birden bire ortaya çıktığı söylenen gizemli monolitleri çağrıştırması ile de dikkat çekiyor.
Sanatçı, 1970’li yıllarda akrilik gereçle üretilmiş çeşitli kütlelere, piramitlere ve buz kristallerine ilgi duymaya başlar. Örneğin, sergide de yer alan kutup bölgesinde konumlandırılan bir dizi yerleştirmenin bir parçası olarak planlanan ve bir buzul üzerine yerleştirilen bir kenti andıran “Işık Mimarisi” (1976) başlıklı çalışma, su yüzeyinin üzerinde konumlanan yansıtıcı yüzeylerle kaplı küplerden oluşuyor.
Sergi, 30.05. 2021 tarihine kadar Kunst Palast‘ın sitesi üzerinden çevrimiçi olarak izlenebilecek.
(Kaynak: aestheticamagazine.com)