Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

“Türk Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras” Kapsamında Sürdürülen Çalışmalarda Rodos Gemisi Batığı Bulundu.

Türk bilim insanları tarafından “Türk Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras” kapsamında Fethiye Körfezi’nde sürdürülen su altı çalışmalarında M.S. üçüncü yüzyıla tarihlenen Rodos gemisi batığı bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın desteği, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle yürütülen çalışmalarda, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdür Vekili Doç. Dr. Harun Özdaş başkanlığındaki farklı disiplinlerden bilim insanlarının oluşturduğu bir ekiple gerçekleştiriliyor.

Akdeniz’e açılan coğrafyada Fethiye Körfezi’ne ayrı önem verdiklerini ve çalışmaların en önemli buluntusunun Fethiye Karaburun Rodos batığı olduğunu belirten Özdaş, “Bulduğumuz batıktaki Rodos amforaları da büyük ihtimalle Fethiye Körfezi bölgesinden ürünler. Tarımsal üretimler paketlendikten sonra Rodos’a taşınmaktaydı. Buradan da Akdeniz ülkelerine, Avrupa kıyılarına gönderiliyordu.” diye konuştu.

aa.com.tr

20-30 metre uzunluğundaki ticaret gemisi batığının fırtına nedeniyle sulara gömülmüş olabileceğini tahmin ettiklerini belirten Özdaş:

“Buluntular 28 metre derinlikte döküntüler halinde başlıyor ve 30-38 metrelik bir yamaçta yığın karşımıza çıktı. Mahmuz kulplu amfora formu, Rodos’un son üretimini göstermekte. Milattan sonra 3. yüzyıldan sonra bu amforaların üretimi duruyor. Türkiye kıyılarında bu döneme tarihlenen tek batık örneği, dolayısıyla Roma Dönemi’ne ait en geç tarihli Rodos batığına ulaştığımızı söyleyebiliriz.” dedi.

Özdaş, Rodos’un o tarihte büyük bir ana liman olduğunu, adalar dışında Anadolu ana karasındaki coğrafyayı da kontrol ettiğini ayrıca bir diğer buluntunun da Fethiye Körfezi’ndeki demirleme alanı olduğunu, 100 fazla çapanın bulunduğu bölgenin 4 bin yıllık kullanımı gösterdiğini belirtti.

Uzmanlar tarafından batığın, Roma Dönemi’ne ait “son Rodos batığı” olduğu belirlenerek; araştırmaya ilişkin bulgular, Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi’nde yayımlandı.

(Kaynak: aa.com.tr)

Datça’da Yürütülen Sualtı Çalışmalarında Bulunan 18.Y.y Osmanlı Dönemi Batığı, Türk Denizcilik Tarihini Aydınlatacak Önemli Veriler Sağlıyor.

Datça-Kızlan bölgesinde 18’inci yüzyıla ait Osmanlı Dönemi savaş gemisine ait olduğu belirlenen üç metre derinliğinde konumlu, sancak tarafına doğru yatmış durumdaki 24 metre uzunluğundaki batık, taşıdığı yükle Türk denizciliği açısından önemli verileri barındırıyor.

Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi başkanlığında, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş‘ın bilimsel danışmanlığında Datça-Kızlan bölgesinde yapılan çalışmalar sürdürülüyor.

Geçen yıl 18’inci yüzyıla ait Osmanlı Dönemi savaş gemisine ait olduğu belirlenen üç metre derinliğinde bulunan 24 metre uzunluğundaki batığın Osmanlı denizciliğini aydınlatacak önemli veriler sağladığı belirtiliyor. Henüz çok az bir bölümü gün yüzüne çıkarılan batıkta elde edilen yapıtlar Bodrum Müzesine teslim ediliyor.

1.

Batığın üç metre derinlik gibi bir sığ suda bulunmasının yürütülen projenin en ilginç yönü olduğunun belirten Doç. Dr. Özdaş, gemide kısa süreli bir kurtarma kazısının planladığını, kazı sırasında varsıl bir içeriğe sahip buluntu topluluğuyla karşılaşıldığını dile getirdi. Özdaş, bunların arasında Çin porseleni, Tunus testileri, yine Tunus’tan kökenli bir amfora, Osmanlı seramikleri ve pipoları, İtalya kökenli bir madalyon olmak üzere değişik türde mutfak kaplarına ayrıca değişik türde barutluklar, tarak ve özel kişilere ait kutuların da bulunduğunu belirtti.

2.

Özdaş batığının konumu ve yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen verilerle ilgili olarak şunları söyledi: “Yine geminin armasına ait olan demir aksamları, tüfek humbara, el bombası, tüfek misketleri ve kurşun ile büyük külçeler tespit ettik. Bu da bize geminin askeri bir personel taşıdığını, muhtemelen askeri yeteneğinin de var olduğunu gösteriyor ama bir savaş gemisi statüsünde olup olmadığı hakkında yorum yapamıyoruz. Karaya fırtına ya da bir savaş sonrasında oturduğunu tespit ettik. Oturma sonrasında yine zaman içerisinde geminin sancak tarafına yattığını ve gömüldüğünü görmekteyiz. Geminin omurgası ve sancak tarafı gömülü. Buralardaki buluntulara ulaşmaktayız. Bunlar önemli buluntular. Osmanlı’nın denizcilik tarihi açısından bize çok önemli veriler sunacaktır. ​​Bugüne kadar bu coğrafyada çok fazla Osmanlı batığı, özellikle üzerinde materyaller bulunan, kargosu ya da gemi mutfak eşyası, personele ait olan buluntuların olduğu bulgulara rastlanmadı.”

(Kaynak: aa.com.tr)

“Türkiye Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras” Kapsamında Foça’da Yürütülen Sualtı İncelemelerinde 18. Yüzyıla Ait Bir Savaş Gemisi Batığına Ulaşıldı

“Türkiye Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras (TUBEP)” kapsamında, Türk bilim insanlarının İzmir’in Foça ilçesi açıklarında yürüttükleri sualtı incelemelerinde, 18. yüzyılda battığı düşünülen bir savaş gemisi, yaklaşık olarak 55 metre derinlikte bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı‘nın sağladığı destekle Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknoloji  Enstitüsü tarafından yürütülen “Türkiye Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras (TUBEP)”, Anadolu kıyılarında geçmiş yüzyıllarda batmış gemilerin ortaya çıkarılmasını ve Akdeniz tarihinde kullanılan gemilerin geçirdiği evrim sürecinin, bulunan yeni batıklar ile izlenebilmesini böylece tarihsel bir bütünlüğün sağlanmasını amaçlanıyor. Projenin bir diğer ayağı ise; antik çağlarda kıyı çizgisinde çok sayıda liman kenti barındıran Adalar Denizi ve Akdeniz coğrafyasındaki sualtı kültür varsıllıklarını gün yüzüne çıkarma amacını taşıyor.

Bu kapsamda Foça‘daki uzaktan kumandalı sualtı robotu kullanarak yapılan sualtı incelemelerinde, yaklaşık 250 yıl önce battığı düşünülen savaş gemisi batığına ulaşıldı.

1.

DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş, bulunan batıkla ilgili olarak şunları söylüyor: “Batığın kabaca, 25 metreye 10 metre genişlikte olduğunu söyleyebiliriz. Ama kalıntılar patlama ve batma esnasında 250-300 metrelik bir alana dağılmış durumda. Bunlar üzerindeki ilk çalışmalarımızı uzaktan kumandalı su altı robotu yani ROV cihazımızla gerçekleştirdik. Çünkü 50-55 metre, dalış için derin sular. Batık üzerinde bir planlama yaptık. Buluntulardan çıkardığımız örnekleri ilgili yerlere teslim ettik. Batığın 18’inci yüzyıla ait olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl batığın kimliğini daha ayrıntılı araştıracağız. Osmanlı arşivlerini araştıracak ekiplerimiz bu batığa ilişkin verilere ulaşılabilecek mi ona bakacağız.” diyen Özdaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde 20 tane bronz ve demir top yer almakta, çok miktarda top güllesi, mutfak kapları, geminin ana karinasına ait parçaları belirledik.” dedi.

Deniz tabanına saçılmış durumdaki, batık gemiye ait, kahverengi hamurlu-boyalı İtalya kökenli mutfak kapları, sürahi, pipo ve ahşap makara parçası su yüzeyine çıkarılarak; Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi‘ne teslim edildi.

2.

3.

Savaş gemisinde hem Osmanlı hem İtalyan kökenli kaplar olduğunu vurgulayan Özdaş,Belki bir korsan gemisi ya da Osmanlı-İtalya arasındaki bir mücadele sırasında batırılmış bir gemi olma ihtimali var. Denizlerde savaş alanları dışında çok savaş gemisine rastlamıyoruz. Buluntu bize dönemin günlük yaşamı, gemi yapım teknolojisi, askeri mühimmatın dağılımı, kullanım alanları ve şekli gibi çok ayrıntılı bilgileri sağlayacak.” dedi.

Batığın bulunduğu coğrafi konum olarak tam bir “sürpriz” olduğuna dikkati çeken Özdaş, “Osmanlı literatüründe bugüne kadar bölgedeki bir savaşa ilişkin veri bulunmamakta.” derken; DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da yaptığı açıklamada “Batığın detaylarına erişmek çok heyecan verici. O bölgede deniz savaşı olmadığını bildiğimiz halde bir savaş gemisinin tespit edilmesi belki tarihimize ışık tutacak.” diye konuştu.

Foça‘nın, Osmanlı Dönemi‘nde önemli bir askeri deniz üssü olduğunu belirten Özdaş: “O dönemde birçok savaş için lojistik destek Foça’dan sağlanmış. İzmir  bu batıkla beraber savaş tarihi ve gemileri açısından merkeze oturmakta. Çeşme ve Koyun Adası civarında batan gemilere son batığı da eklediğimizde somut olarak  bugüne kadar en fazla batık geminin bulunduğu ilimiz. Deniz savaş tarihi açısından ön plana çıkıyor.” dedi.

Mavi Miras Projesi‘ne, Doğu Akdeniz‘de uzun yıllar Türk bayrağı altında önemli araştırmalarda görev almış Koca Piri Reis Gemisi de katkı veriyor.

(Kaynak: aa.com.tr, tinaturk.org, ntv.com.tr)

“Türkiye Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras” Kapsamında Sualtında Çalışmalarını Sürdüren Türk Bilim İnsanları Tunç Çağına Ait Yapıtlara Ulaştı

“Türkiye Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras” kapsamında çalışmalarını sürdüren Türk bilim insanları, sualtında Tunç Çağı’ndan kalma liman izleriyle yaklaşık 4 bin yıllık yüzlerce tarihi yapıta ulaştı.

Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü‘nden Türk bilim insanlarının Koca Piri Reis Gemisi ile yürüttüğü “Türkiye Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras – TÜBEP” çalışması, Türkiye kıyılarındaki batıkların envanterini çıkarmayı amaçlıyor. Cumhurbaşkanlığı‘nın desteği, Kültür ve Turizm Bakanlığı‘nın onayı ile gerçekleştirilen araştırmalar, başarılı sonuçlar veriyor.

Çalışma kapsamında Marmaris – Bozburun bölgesinde Tunç Çağı‘nda su seviyesine ilişkin çalışma yaptıkları sırada Minos uygarlığına ait olduğu ön görülen izlerle karşılaşan bilim insanları, burada yüzlerce konik kap, fincan, tezgah ağırlıkları, mutfak kapları, gaga ağızlı testilerden oluşan seramikler ile taş baltalara ulaşan sualtı araştırma takımı, yapıtların M.Ö. 18. yüzyıla yani Orta Tunç Çağı‘na tarihlendiğini ortaya çıkardı.

Tunç Çağı‘ndan günümüze kalan en büyük ve en eski buluntuların yer aldığı tahmin edilen bölgede Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Başkanlığı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş bilimsel danışmanlığında yürütülen çalışmayla Anadolu ve Minos uygarlıkları arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılması, çok az verinin ele geçtiği Tunç Çağı tecim yollarına ilişkin bilgilerin dönemin ticaret rotasına ilişkin veriler elde edilmesi bekleniyor.

Ege tarihini değiştirecek buluntulara ulaştıklarını belirten Özdaş, “3-30 metre arasında değişen derinliklerde buluntular karşımıza çıktı. Günümüzden 4 bin yıl önceye dayanıyor. Büyük ihtimalle gemilerle, teknelerle taşınmış kargolar, liman ile liman yapıları olduğunu düşündüğümüz bir alanda yükleme sırasında bir nedenle tahribat görmüş. Seramik ve kaba yontu taşların liman kalıntısına işaret ettiğini düşünüyoruz. Tunç Çağı’nın bilinen en eski liman kalıntısı.

Buluntuların, Minos gemilerinin Anadolu kıyılarındaki ilk durağının Bozburun Yarımadası olduğuna gösterdiğini anlatan Özdaş şunları söyledi,Buluntular, büyük olasılıkla Girit’te üretilen seramiklerin ihracat için Rodos ve Bozburun Yarımadası üzerinden kuzeye İassos, Milet, Efes ve Truva’ya, Kuzey Ege’ye gittiğini ve bir ticaret rotasının olduğunu gösteriyor. Bu rotaya ilişkin günümüze kadar çok veri ele geçmemişti

Özdaş, bilim dünyasına önemli bilgiler kazandırılacağını, su altı çalışmaların genişletilmesi için sponsor desteğine açık olduklarını da sözlerine ekledi.

(Kaynak: ntv.com.tr)

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Tarafından 4. “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” Çalıştayı Düzenliyor.

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu – TSSF tarafından  06 – 07 Mart 2020 tarihleri arasında “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” çalıştayının  4. sü İzmir’de düzenlenecek.

Önümüzdeki dönemde 2 Yıldız dalıcıların zorunlu tutulacağı “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” eğitimi için gerekli olan TSSF eğitmen kadrosunun yetiştirilmesi amacıyla düzenlenen çalıştayların dördüncüsü 6-7 Mart 2020 tarihlerinde düzenleniyor. Etkinlik,  İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Bordo Salon’da gerçekleştirilecek.

Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNESCO ve ICOMOS tarafından desteklenen bu programda sualtında karşılaşılan kültürel miras değerlerinin nasıl korunacağı ve ilgili kurumlara nasıl haber verileceği konularının aktarılması amaçlanıyor.

Çalıştayda şu konu başlıkları ele alınacak:
-“Sualtı Kültür Mirasının Önemi ve ICOMOS” – Doç. Dr. Zeynep Aktüre

-“Ege Kıyıları Sualtı Araştırmaları” – Doç. Dr. Harun Özdaş

-“Temel Arkeoloji” – Dr. Eda Güngör Alper

-“Deneysel Arkeoloji Çalışmaları” – Osman Erkurt, Mualla Erkurt

-“Tarih Öncesi Denizcilik ve Deneysel Arkeoloji” – Koray Alper

-“Sualtında Karşılaşılabilecek Eserlere Bir Bakış 1/2” – Doç. Dr. Hakan Öniz

-“Tarihte ve Günümüzde Gemi Boyaları” – Prof. Dr. Levent Cavas

-“Sualtı Film Gösterimi “Sualtı Cenneti: Antalya” – Tahsin Ceylan

-“Sualtı Kültür Mirası, Yasalar ve Yönetmelikler” –  İhsan Tercan

-“Sualtı Kültür Mirasının Korunmasında Farkındalık” – Ceyda Öztosun

-“Tarih Öncesi ve Tarihi Çağlar” – Günay Dönmez

-“Roma, Selçuklu ve Osmanlı Döneminde Denizcilik” – Koray Alper

Programa katılan TSSF eğitmenlerinden başarılı olanlar “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmeni” sertifikasına hak kazanarak,  2 Yıldız dalıcı adaylarına bu eğitimi verebilecek.

Çalıştay programına buradan ulaşabilirsiniz.

 

(Kaynak: tssf.gov.tr)

 

Bodrum Deniz Müzesi Tarafından Düzenlenen “Denizcilik Buluşmaları”nın Şubat Ayı Programında Yıldız Seyri, Süngercilik, Mutfak Kültürü Ve Sualtı Arkeolojisi Konuşulacak

Bodrum Deniz Müzesi tarafından düzenlenen “Denizcilik Buluşmaları”nın 2020 yılı Şubat ayı programında; yıldız seyrinden süngerciliğe, denizci mutfak kültüründen, sualtı arkeolojisine kadar geniş kapsamlı bir dizi konuşma gerçekleştirilecek.

Bodrum Belediyesi’ne bağlı Bodrum Deniz Müzesi’nde 2019 yılının Aralık ayında başlayan “Denizcilik Buluşmaları” etkinliğinde denizcilikle ilgili mesleklerinde uzmanlaşmış kişilere, araştırmacılara, akademisyenlere ve bu alanda söz sahibi kişilere konuşmacı olarak yer veriliyor.

Türk denizciliği açısından önemli bir kültürel etkinlik olarak önümüzdeki yıllarda da  sürdürülerek, gelenekselleşmesi beklenen “Denizcilik Buluşmaları”, 2020 yılının Nisan ayına kadar sürecek.

Şubat ayında gerçekleştirilecek olan programda Antropolog, Deniz Tarihi Araştırmacısı Timuçin Binder, Girit ve Yunanistan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Zehra Levent Denizaslanı, Bodrumlu Denizci, Süngerci Aksona Mehmet, Dokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nden Doç. Dr. Harun Özdaş yer alacak.

Denizcilik Buluşmaları

 

(Kaynak: bodrumdenizmuzesi.org, bodrumtime.net)