Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Dana Adası’nda Yer alan, Dünyanın En Eski Tersanesi’nde Yeni Bulgulara Ulaşıldı.

Mersin’e bağlı Silifke ilçesindeki Dana Adası’nda 2015 yılında ortaya çıkarılan dünyanın en eski ve en büyük antik tersanesinde çalışmalar günümüzde de sürdürülüyor.

Kesintisiz 1.5 kilometrelik kıyı çizgi üzerinde konumlanan çekek yerlerinde antik dönemlerde 300 gemi üretebilen tersanenin, bu çekek yerlerine yakın bir noktada, filikaların ve sandalların özel bir üretim yöntemiyle yapıldığını gösteren yeni bulgulara ulaşıldı.

Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Sualtı Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı ve Kemer Sualtı Arkeolojisi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Hakan Öniz, elde edilen bulgularla ilgili olarak bilgi verdi.

Doç. Dr. Öniz, 2015 yılında bölgede sürdürülen çalışma sırasında Dana Adası üzerinde yaklaşık 100’e yakın çekek yeri bulduklarını belirterek, “Bunlar yeni gemi yapımı ya da gemilerin bakımı için denizden karaya kolaylıkla alınabilen rampalar. Arkeolojik dönemlere ait 100 tane rampa bulmak müthiş bir şey aslında. Bulduğumuz zaman çok heyecanlandık. Hemen Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bildirimini yaptık. 2016 yılında bakanlığımızın müsaadeleriyle yine Dana Adası üzerindeki bu 100 rampa hakkında çalışmalara başladık ve 2016-2017 senelerinde yaptığımız çalışmalarda tam 274 gemi rampası tespit ettik’ diyerek bu sayının yıl içinde 500-600 savaş gemisinin yapılması anlamına geleceğini ve bu durumun o dönede Akdeniz’deki tüm dengeleri değiştirebilecek kadar önemli olduğunu vurguladı.

Doç. Dr. Öniz, bu büyük gemilerin üretildiği alanın arka tarafında filikaların ve sandalların da özel bir konstrüksiyonla yapıldığını gösteren yeni bulgulara ulaştıklarını söyleyerek, bu bulguları uluslararası bilimsel bir dergide de makale olarak yayımlandığını belirtti.

Dünyanın en eski tersane yerleşkesi

Adadaki çalışmaların Paleolitik döneme kadar uzandığını da kaydeden Doç. Dr. Öniz, söz konusu dönemde Dana Adasında bir tersane olmadığını ancak özellikle Geç Tunç Çağı’ndan itibaren bu işlevle kullanılmaya başlandığına yönelik, arkeolojik kanıtlar bulunduğunu söyleyerek, Dana Adası dünyanın en büyük ve en eski dokunulmamış, bozulmamış tersanesi olduğunu göstermekte olduğunun altını çizdi.

Savaş gemisi yapımında önemli bir lojistik noktası

Dana Adası’nın hemen karşısındaki Toros Dağları’nda yetişen sedir ağaçlarının, gemi yapımı için temel kaynak olduğunu söyleyen Doç. Öniz, “Bu tersaneye sedir ağacı bir-iki saatte gelebilecek kadar yakın, ham madde sorunu hiç yok. Tersanenin güvenli liman olan bir bölgede olduğunu biliyoruz. 1,5 kilometre boyunca kesintisiz yan yana 300 çekek yeri. Bunun en önemli yanı ham madde kaynakları var. Gemiler denizden sıkıntısız bir şekilde yanaşabiliyor. Güvenli, düşman bir güç öyle gelip kolay kolay ada üzerindeki tersaneye saldıramıyor.” dedi.

Ünlü Kilikya korsanlarının üssü

Kilikya’daki, 300 geminin yapılabileceği olanaklara sahip olan bu tersanenin M.Ö. 5. yy’da Pers gemilerinin büyük bölümünün yapıldığı tersane olabileceğini düşündüklerini ifade etti.

Antonius ve Kleopatra’nın gemilerinin yine bu bölgede yapıldığını düşünüldüğünü ayrıca Helenistik dönemde meşhur General Antigo’nun bir tersanesinin burada olduğunu, yine Helenistik dönemdeki pek çok deniz savaşında Dana Adası’nda yapılan gemilerin kullanıldığını bildiklerini açıklayan Doç. Dr. Hakan Öniz, “Sonrasında meşhur Kilikya korsanları devreye giriyor. Milattan önce birinci yüzyılda yaklaşık 1000 gemiyle Yunanistan’da 500 yerleşimi yağmalayan, hatta bir dönem Roma İmparatorluğu’na kafa tutan Kilikyalı korsanların gemilerinin çoğunluğunun Dana Adası üzerinde yapıldığını söyleyebiliyoruz. Bununla ilgili arkeolojik kanıtlarımız var” dedi.

(Kaynak: dha.com.tr)

Dana Adası’ndaki 3000 Yıllık Tersanede Gerçekleştirilen Yeni Kazılarda 14 Sandal Çekek Yeri ve Sarnıçlar Bulundu

(Alıntılanan bu haber, arkeolojihaber.net adlı sitede “3000 Yıllık Tersanede 220 Sarnıç ve 14 Sandal Çekeki Bulundu” başlığı ile yayınlanmıştır. )

Mersin’in Silifke ilçesine yakın Dana Adası’ndaki 3000 yıllık tersanede, 220 sarnıç ve 14 sandal çekek yeri bulundu.

tersane 1.jpeg

Uluslararası Sitler ve Anıtlar Konseyi (ICOMOS) Sualtı Kültür Mirası Komisyonu Genel Sekreteri Doç. Dr. Hakan Öniz, Kültür Bakanlığı izniyle ve Silifke Müzesi Başkanlığı’nda Mersin’in Silifke ilçesinde bulunan Dana Adası üzerindeki çalışmaların 2015 yılında başladığını belirtti. Bilimsel danışmanlığı yaptığı çalışmalarda Dana Adası’nın arkeolojik öneminin giderek yoğun biçimde ortaya çıktığını kaydeden Doç. Dr. Öniz, “Dana Adası’nda 2016 yılında 276 antik çekek yeri ortaya çıkarmıştık. Geçen yıl ve bu yıl ise toplam 220 sarnıç tespit ettik. Bunların hepsinin tek tek çizimleri yapıldı, hacimleri hesaplandı. 2018 yılında yaptığımız çalışmalarda gemilerin sandallarının da özel çekek yerlerinde yapıldığını gördük. Bu da muhtemelen bu alanda dünyada ilk kez karşımıza çıkıyor. Özel olarak dizayn edilmiş 14 sandal çekek yeri tespit ettik” dedi.

Tunç Çağı’ndan itibaren önemli bir tersane

Dana Adası’ndaki antik tersanenin dünyadaki varlığını ve bütünlüğünü korumuş en büyük ve muhtemelen en eski tersane olabileceğini düşündüklerini aktaran Doç.Dr. Öniz, “Bu tersanenin en az 3000 yaşında olduğunu tahmin ediyoruz. Tunç Çağı’ndan itibaren Demir Çağı, Klasik Dönem, Helenistik Dönem, Roma ve Bizans dönemlerinde çok yoğun kullanıldığını gösteren kanıtlara ulaştık. Savaş ve ticaret gemilerinin yapımı gerçekleşmiş. Döneminin denizcilik endüstrisini yansıtan muazzam bir tersane” diye konuştu.

Adada 12000 kişinin yaşadığını düşünüyoruz

2018 yılı çalışmalarında tersane işçileri, güvenlikte kullanılan askerler, tersane işçilerinin aileleri olmak üzere ada üzerinde yaşayan toplam nüfusun kaç kişi olduğuna yönelik bir çalışma da yürüttüklerini belirten Doç. Dr. Öniz, şunları kaydetti:

“Çalışmalarımızda ada üzerindeki 220 sarnıç tespit ettik, ama bunların 300’den fazla olduğunu düşünüyoruz. En az 12 bin kişinin yaşadığını düşündüğümüz adada bu sarnıçlar sayesinde su problemi olmadan hayatın sürdürüldüğünü tahmin ediyoruz. Adada tarım için kullanılabilecek arazi kısıtlı sahada yapılmış. Kendilerine yetecek kadar tarım yapmaya çalışmışlar. Hayvancılık hemen hemen hiç yok. Ada üzerinde M.Ö.6’ncı binlerde yaşam olduğunu tespit ettik. İnsanlar en azından o dönemde adaya avlanmaya gelmiş. Muhtemelen M.Ö. binden itibaren de ada üzerinde tersane endüstrisi başlamış.”

tersane 3

Kilikya korsanlarının gemileri de bu adada yapılmış

Dana Adası’nın Kilikya bölgesindeki tüm kentlerle ilişki içinde olduğunu da anlatan Doç. Dr. Öniz, “Adanın Kıbrıs ile de bağlantısı var, çünkü M.Ö. 7-6’ncı yüzyıla tarihlenen Kıbrıs amforaları bulduk” dedi.

Yüzey araştırmaların adada en az 8 bin yıldır insanların varlığını kanıtladığını ifade eden Doç. Dr. Öniz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Halen adadaki tersane alanındaki bazı yapıların dünyada benzeri yok. Yapılan çalışmalar, M.Ö. 2 ve 1’inci yüzyıllardaki meşhur Kilikya korsanlarının gemilerinin de bu adada yapıldığını kanıtlıyor. Bu tersanenin dünyada ayakta kalan bir benzeri yok. Dana Adası, denizcilik ve tersanecilik alanında dünyada bugüne kadar bilim dünyasının görmediği birçok yeni şeyi karşımıza çıkarmaya devam ediyor.”

tersane 4

‘Ada üzerinde kazı çalışmalarına başlamayı planlıyoruz’

Türkiye’nin, dünya denizciliği için eşsiz bilgi kaynağını korumayı başardığını vurgulayan Doç.Dr. Öniz, “2018 yılında şu ana kadar ada üzerinde yüzeyden görülebilen yapıların tespitleri ve çekek yerlerinin çizimleri ve plana alınması gerçekleşti. Artık bundan sonraki hedefimiz Dana Adası’nın gerçekte hangi dönemlerde kullanıldığını tam olarak kanıtlayabilecek bilimsel verilere ulaşmak. Bunun için de Kültür Bakanlığı ile birlikte ada üzerinde kazılara başlamayı hedefliyoruz. Bu kazılar dünya denizcilik tarihine önemli katkılar sağlayacak” ifadelerini kullandı.