Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Antalya – Mersin Kıyılarında 15 Yeni Gemi Batığı Belirlendi.

Antalya-Mersin kıyısı açığında yapılan sualtı çalışmalarında 15 yeni gemi batığı bulundu. Keşfedilen batıkların bazılarının yüklerini boşaltmalarının ardından çıktıkları dönüş seyrinde yakalandıkları fırtına nedeniyle sulara gömüldükleri düşünülüyor.

Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıkları Koruma ve Onarım Bölüm Başkanı su altı arkeoloğu Doç. Dr. Hakan Öniz’in önderliğindeki ekip, su altı araştırmalarını Antalya-Mersin açıklarında sürdürüyor. Çalışmaya, 12 farklı ülkeden 20 yabancı uzman da destek veriyor.

Yapılan son araştırmalarla kıyı bölgelerinde 15 yeni gemi batığı keşfedildi. Bu batıklarla birlikte gemi batığı sayısı 350’ye yükselmiş oldu. Doç. Dr. Öniz, batıklardan elde edilen bilgilerle dönemin ticareti, sosyal yapısı ve ekonomik durumuna dair önemli verilere ulaşılabildiğini belirterek, “Bunlar birer zaman kapsülü özelliği taşıyor. Milattan önceye ait bir gemi batığı bulduğumuzda, içerisindeki eserler sayesinde o dönemin gemi teknolojilerini ve amforaların üretim yöntemlerini anlayabiliyoruz. Her bir batık, ayrı bir kitap gibidir” ifadesinde bulundu.

ntv.com.tr

Keşfedilen batıklardan bazılarının yüklerini boşaltıp dönüş yolunda iken fırtına sebebiyle battığının düşünüldüğünü belirten Doç. Dr. Öniz, gemilerin yerlerinin belirlenmesinin ardından Kültür Bakanlığı’na bildirimde bulunulduğunu böylece gemi batıklarının korunduğunu ve bu bölgelerde planlanacak projelerin batıklara zarar vermesinin engellendiğini de sözlerine ekledi.

(Kaynaklar: ntv.com.tr, antalyakorfez.com)

Güney İngiltere’nin Açıklarında 750 Yıl Öncesine Tarihlenen Bir Orta Çağ Gemisi Batığı İlk Defa Bulundu.

Geçen hafta Bournemouth Üniversitesi tarafından yapılan bir açıklamada; 2020 yılında çarter seferleri yapan yerel bir kaptan tarafından İngiltere’nin Güney Kıyısındaki Poole Körfezi’nde bir Orta Çağ gemisi batığı bulunduğu belirtildi.

Bilim insanları tarafından, bulunan söz konusu batığın 11. yy’ı – 14. yy’ı kapsayan dönemden günümüze ulaşan, bilinen ilk batık olduğu söyleniyor.

Kazıyı gerçekleştiren ve alanda gerekli analiz çalışmalarını yürüten deniz arkeologları, batığın çok özel çevresel koşullar sayesinde korunduğunu belirtiyorlar.

Bournemouth Üniversitesi’nden deniz arkeoloğu Tom Cousin yaptığı açılamada ” 750 yaşındaki gemi, adeta bizim onu görebilmemiz için bugüne kadar sağlam kalmış ve bundan ötürü de; bu denli nadir ve bu denli sağlam kalmış bir örneği bulabilecek kadar büyük bir şansa sahip olduğumuzu söylemek gerekiyor.” diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor, ‘Düşük oksijenli suda, kumdan ve taşlardan oluşan birleşim, geminin bir tarafının iyi bir biçimde korunmasını sağlamış, böylece geminin bordası açıkça görülebiliyor.” diyor.

Gerçekleştirdiği yerel seferlerle kaptanlık mesleğini sürdüren ve aynı zamanda batığı bulan Trevor Small, yıllardan beri batıkları aradığını şu sözlerle dile getiriyor.

“Denizci bir ailede dünyaya geldim. Bağlı bulunduğum liman olan Poole’dan farklı yönlere yüzlerce mil seyir yaparak, batık aradım. 2020 yılının yaz aylarında, daha önce varlığı belirlenmemiş olduğunu düşündüğüm bir batık buldum. Yakın zamanlarda gerçekleşen fırtınalar, deniz tabanında gömülü olan bazı parçaları görülebilecek biçimde açığa çıkartmış olmalıydı. Bana batığa dalma konusunda resmi izni verildi. Geri kalanı ise koscaman bir tarih! Böylece İngiltere’deki en eski tarihli batıklardan birini bulmuş oldum.”

Arkeologlar, geminin Britanya-Purbeck’ten taş getiriyor olması nedeniyle, batığı, ‘Havan Taşı Batığı’ olarak adlandırıyorlar. Buradan çıkarılan taş, buğdayın ezilerek un elde edilmesi amacıyla kullanıldığı havan yapımında da kullanılıyordu. Purbeck mermeri olarak adlandırılmasına karşın aslında bir kireç taşı olan gereç, Gotik Mimari için önemli bir yapım gereci durumundaydı.

(Kaynak: artnews.com)

Sicilya Açıklarında Keşfedilen M.Ö 2. Y.y’a Tarihlenen Batık Geminin, Antik Dönemlerde Akdeniz’deki Uluslararası Deniz Ticareti Üzerine Önemli Veriler Sağlayacağı Düşünülüyor.

İtalya’nın güneyinde, Sicilya kıyılarından açıkta, 1.800 yıllık bir antik Roma gemisi kalıntısı bulundu. Batıkta yürütülecek olan arkeolojik çalışmalarla elde edilecek olan bulguların, Antik dönemlerde Akdeniz havzasındaki uluslararası deniz ticaretine ve toplumsal ilişkilere ilişkin önemli veriler sağlayacağı belirtiliyor.

Palermo açıklarında ‘Calypso Güney’ oşinografik gemisi tarafından bulunan, MÖ 2. yüzyıla tarihlenen antik Roma gemisi, Sicilya Bölgesel Çevre Koruma Ajansı‘na (ARPA – Agenzia Regionale per la Protezione dell’Ambiente) tarafından yapılan açıklamaya göre; Isola delle Femmine yakınlarında, denizin 92 metre derinliğinde yatıyor.

İncelemeler sırasında kullanılan sualtı robotu ile elde edilen ilk görüntülere göre, batık, sefer yaptığı sırada bol miktarda şarap amforası taşımaktaydı. Konuyla ilgili açıklama yapan ARPA Sicilya Direktörü Vincenzo Infantino, “Su altında çekim yaparken bu olağanüstü keşifle karşılaşıldı. Önce bölge başkanı ve deniz yetkililerini haberdar ettik. Daha sonra keşfi netleştirmek ve deniz tabanını analiz etmek için yeniden bölgeye döndük. Çok sayıda amforaya rastladık. Bunun altında daha fazlası da olabilir.” diye konuştu.

Araştırmacılar elde edilen bulguların, Roma devletinin Kuzey Afrika, İspanya, Fransa ve Orta Doğu‘yla gerçekleştirdiği  baharat, şarap, zeytin ve diğer ürünlerine yönelik tecim etkinliklerine ışık tutacağını belirtti. Keşfi yöneten bilim insanı Valeria Li Vigni, “Akdeniz, farklı gemi türlerinin eşlik ettiği deniz ticareti ve savaşlarla dolu tarihimizi anlamamız için bize sürekli değerli unsurlar veriyor. Artık gemideki yaşam ve kıyı toplulukları arasındaki ilişkiler hakkında daha çok şey öğreneceğiz” dedi. 

(Kaynaklar: ntv.com.tr, tr.euronews.com)

“Türkiye Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras” Kapsamında Foça’da Yürütülen Sualtı İncelemelerinde 18. Yüzyıla Ait Bir Savaş Gemisi Batığına Ulaşıldı

“Türkiye Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras (TUBEP)” kapsamında, Türk bilim insanlarının İzmir’in Foça ilçesi açıklarında yürüttükleri sualtı incelemelerinde, 18. yüzyılda battığı düşünülen bir savaş gemisi, yaklaşık olarak 55 metre derinlikte bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı‘nın sağladığı destekle Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknoloji  Enstitüsü tarafından yürütülen “Türkiye Batık Envanteri Projesi: Mavi Miras (TUBEP)”, Anadolu kıyılarında geçmiş yüzyıllarda batmış gemilerin ortaya çıkarılmasını ve Akdeniz tarihinde kullanılan gemilerin geçirdiği evrim sürecinin, bulunan yeni batıklar ile izlenebilmesini böylece tarihsel bir bütünlüğün sağlanmasını amaçlanıyor. Projenin bir diğer ayağı ise; antik çağlarda kıyı çizgisinde çok sayıda liman kenti barındıran Adalar Denizi ve Akdeniz coğrafyasındaki sualtı kültür varsıllıklarını gün yüzüne çıkarma amacını taşıyor.

Bu kapsamda Foça‘daki uzaktan kumandalı sualtı robotu kullanarak yapılan sualtı incelemelerinde, yaklaşık 250 yıl önce battığı düşünülen savaş gemisi batığına ulaşıldı.

1.

DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Özdaş, bulunan batıkla ilgili olarak şunları söylüyor: “Batığın kabaca, 25 metreye 10 metre genişlikte olduğunu söyleyebiliriz. Ama kalıntılar patlama ve batma esnasında 250-300 metrelik bir alana dağılmış durumda. Bunlar üzerindeki ilk çalışmalarımızı uzaktan kumandalı su altı robotu yani ROV cihazımızla gerçekleştirdik. Çünkü 50-55 metre, dalış için derin sular. Batık üzerinde bir planlama yaptık. Buluntulardan çıkardığımız örnekleri ilgili yerlere teslim ettik. Batığın 18’inci yüzyıla ait olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl batığın kimliğini daha ayrıntılı araştıracağız. Osmanlı arşivlerini araştıracak ekiplerimiz bu batığa ilişkin verilere ulaşılabilecek mi ona bakacağız.” diyen Özdaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üzerinde 20 tane bronz ve demir top yer almakta, çok miktarda top güllesi, mutfak kapları, geminin ana karinasına ait parçaları belirledik.” dedi.

Deniz tabanına saçılmış durumdaki, batık gemiye ait, kahverengi hamurlu-boyalı İtalya kökenli mutfak kapları, sürahi, pipo ve ahşap makara parçası su yüzeyine çıkarılarak; Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi‘ne teslim edildi.

2.

3.

Savaş gemisinde hem Osmanlı hem İtalyan kökenli kaplar olduğunu vurgulayan Özdaş,Belki bir korsan gemisi ya da Osmanlı-İtalya arasındaki bir mücadele sırasında batırılmış bir gemi olma ihtimali var. Denizlerde savaş alanları dışında çok savaş gemisine rastlamıyoruz. Buluntu bize dönemin günlük yaşamı, gemi yapım teknolojisi, askeri mühimmatın dağılımı, kullanım alanları ve şekli gibi çok ayrıntılı bilgileri sağlayacak.” dedi.

Batığın bulunduğu coğrafi konum olarak tam bir “sürpriz” olduğuna dikkati çeken Özdaş, “Osmanlı literatüründe bugüne kadar bölgedeki bir savaşa ilişkin veri bulunmamakta.” derken; DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar da yaptığı açıklamada “Batığın detaylarına erişmek çok heyecan verici. O bölgede deniz savaşı olmadığını bildiğimiz halde bir savaş gemisinin tespit edilmesi belki tarihimize ışık tutacak.” diye konuştu.

Foça‘nın, Osmanlı Dönemi‘nde önemli bir askeri deniz üssü olduğunu belirten Özdaş: “O dönemde birçok savaş için lojistik destek Foça’dan sağlanmış. İzmir  bu batıkla beraber savaş tarihi ve gemileri açısından merkeze oturmakta. Çeşme ve Koyun Adası civarında batan gemilere son batığı da eklediğimizde somut olarak  bugüne kadar en fazla batık geminin bulunduğu ilimiz. Deniz savaş tarihi açısından ön plana çıkıyor.” dedi.

Mavi Miras Projesi‘ne, Doğu Akdeniz‘de uzun yıllar Türk bayrağı altında önemli araştırmalarda görev almış Koca Piri Reis Gemisi de katkı veriyor.

(Kaynak: aa.com.tr, tinaturk.org, ntv.com.tr)

Levant Havzası’da bulunan Osmanlı Gemisi Batığı Ve Taşıdığı Yükün Çeşitliliği, Küresel Dünyanın Doğuşunu Gösteriyor

Levant Havzası’nda arkeologlar tarafından sualtında bulunan 17’inci yüzyıla ait Osmanlı gemisi batığı, taşıdığı farklı coğrafyalara ait olan yükün çeşitliği ile küreselleşmenin doğuşunu gösteriyor.

Deniz yüzeyin 2.200 metre altında yatan; Helenistik dönem, Roma, Erken İslam dönemi ve Osmanlı dönemine ait 12 gemi batığı MÖ 3 ile 19’uncu yüzyıllar arasındaki döneme tarihleniyor.

batık 3

1.

1630 yılı dolaylarında Mısır ve İstanbul arasında yelken açtığı sırada battığı düşünülen 43 metre uzunluğundaki Osmanlı gemisi batığı, normal büyüklüğe sahip iki geminin güvertesine sığabileceği kadar büyük.

Olağanüstü genişlikte bir içeriğe sahip olan kargosu ise; bir Akdeniz enkazında bulunan en eski Çin porselenlerini, İtalyan üretimi boyalı testileri ve Hindistan’dan gelen karabiberler de dahil olmak üzere, toplam 14 kültür ve uygarlıktan gelen yüzlerce yapıt ve kalıntıyı barındırıyor.

Doğu-Batı Deniz Keşif Merkezi (Centre for East-West Maritime Exploration) yöneticisi ve Enigma Gemi Enkazları Projesi’nde  (Enigma Shipwrecks Project – E.S.P) arkeolog olan Sean Kingsley, Osmanlı gemisi batığı ile ilgili olarak;  “14 farklı kültür ve uygarlığa ait ürün ve eşyalar, (…) modern öncesi herhangi bir dönemde yapılan taşımacılık açısından büyük oranda kozmopolit olduğunu ortaya koydu.” dedi.

Batık 2

2.

Öte yandan E.S.P, bulunan geminin Çin’den İran, Kızıldeniz ve Doğu Akdeniz’e kadar uzanan ve daha önce bilinmeyen bir deniz yolunda işleyen ipek ve baharat rotasını ortaya çıkardığını dile getiriyor.

Enigma Eş Yöneticisi Steven Vallery, yapılan arkeolojik çalışma ile ilgili olarak şunları söylüyor:  “Kalıntıların tamamı bir dizi dijital fotoğraf, HD video, fotomozaik ve çok ışınlı bir alıcı kullanılarak dikkatli biçimde kayıt altına alındı. Bu buluntular, bilim ve sualtı araştırmaları alanında ileriye doğru atılan dev bir adım.

Enigma’nın yaptığı saha çalışmasının son aşaması 2015 yılı sonunda gerçekleştirildi ve kazı sonrasındaki süreç yıllar boyunca devam etti; ancak şu ana kadar bilgiler kamuoyuyla paylaşılmamıştı. Batıktan elde edilen kimi eserler, arkeologların çalışmalarını yürüttüğü Kıbrıs’ta koruma altında tutuluyor.

Kingsley, araştırma bölgesinin Kıbrıs sularında olup olmadığına ilişkin baştaki tereddütlerin artın ortadan kalktığını ve Enigma Gemi Enkazları Projesi‘nde görev alan araştırma takımının artık koleksiyonun tamamının kamuya açık büyük bir müzede kalıcı biçimde sergilenebilmesinin umudunun taşıdığını belirtiyor.

 

(Kaynak: denizhaber.net, görsel: theguardian.com)

 

Antik Çağlardan Günümüze Deniz Ticaretinin Önemli Merkezlerinden Biri Olan Antalya Kıyılarında 27 Gemi Batığı Bulundu

Antalya kıyılarında, 1500 ile 2700 yıl önceye tarihlenen 27 gemi batığı bulundu.

Batıkların, Afrika’dan Batı Akdeniz’e, Karadeniz’e ve Hint Okyanusu’na kadar geniş bir coğrafyadaki deniz ticaretini gösteren önemli kanıtlar olduğu vurgulandı. Batıklardaki ana yüklerin, amforalar içinde taşınan zeytinyağı, şarap, balık sosu, kurutulmuş balık ve et, kiremit, tuğla, tabak ve külçe cam olduğu belirlendi.

Akdeniz Üniversitesi Kültür Varlıkları Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz ve ekibi, arkeolojik sualtı tespit çalışmalarında, antik çağlardan bu yana deniz ticaretinin en önemli merkezlerinden biri olan Antalya kıyılarında çoğu kıyıdan 1.5 – 2 mil açıkta, 30 ile 60 metre derinlikte, büyük olasılıkla fırtınaya yakalanarak batan 27 gemi batığı buldu.

Öniz, “Kesin olarak söyleyebileceğimiz şu ki, batıklardan bazılarının yükü olan zeytinyağı ve şarap, Kilikya olarak adlandırdığımız Doğu Antalya, Mersin ve Batı Adana kıyılarında üretilmiş. Antik çağda şarap ve zeytinyağı amfora adını verdiğimiz çift kulplu toprak testilerle taşınıyordu. Batıklarda gördüğümüz amforaların Kilikya Bölgesi’nde üretilen zeytinyağı ve şarabı taşıdığını belirledik. Yükü Kilikya Bölgesi’ne ait zeytinyağı ve şarap olan 9 batık var” diye konuştu.

Batıklar arasında zeytinyağı ve şarap dışında kurutulmuş et ve balık, kiremit, tuğla, tabak ve külçe cam yüklü olanların da bulunduğunu söyleyen Doç. Dr. Öniz: “Bu yıl sualtı çalışmalarımızda araştırma gemimizdeki oksijen dekompresyonu imkânı ve sualtı robotlarımızla daha derinlere yöneldik. Yan taramalı sonar, multibeam sonar, sub bottom profiler ve magnetometre gibi ileri araştırma teknolojilerinin kullanıldığı tespit çalışmalarımızı daha derinlikle yapabildik. Bu sayede daha derinlerde olduğu için bütünlüğü bozulmamış batıklar belirledik. Bunların bir kısmı Antalya kıyılarından 2-3 kilometre açıkta, bir kısmı ise kıyıya daha yakın bölgelerde.

Batıklardan Çıkarılan Eserler Akdeniz Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde Sergilenecek

2500 ile 1500 yaş aralığındaki batıklarla ilgili çalışmaların 2019 yılındaki bölümünü tamamladıklarını ifade eden Doç. Dr. Öniz, “Önemli olan yani risk taşıyan kalıntıların bazılarını Antalya’nın Demre ilçesinde bulunan Likya Uygarlıkları Müzesi ile Antalya Müzesi’ne teslim ettik” dedi.

Gelecekte bu batıklarda yapılabilecek kazı çalışmaları sonucu günışığına çıkarılacak eserlerin Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde kurulacak Kültür Varlıkları Koruma ve Onarım Laboratuarı’nda koruma işlemlerine tabi tutulacağını aktaran Doç. Dr. Öniz, batıklardan çıkarılacak eserlerin ise Antalya’nın Kemer ilçesinde kurulmakta olan Akdeniz Sualtı Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmesinin planlandığını kaydetti.

(Kaynak: dha.com.tr)

 

Akdeniz’de Geç Roma İmparatorluk Dönemine Ait 1600 Yıllık Ticaret Gemisi Batığı Bulundu.

İki dalgıç tarafından yaklaşık bir kaç hafta önce, Antik Kayserya (Caesarea) kentinin açıklarında 1.600 yıl önce batan Geç Roma İmparatorluk Dönemine ait bir ticaret gemisinin kalıntıları bulundu.

Deniz dibinde açık bir durumda bulunan batıkta bulunan eserlerin arasında; demir çapalar, gemi mürettebatının su içmek amacıyla kullandığı kaplara ait parçalar bulunuyor. Bulunan bronz eserler arasındaki Roma güneş tanrısı Sol İnvictus’, ay tanrıçası Luna’ya ve Afrikalı bir köleye ait betimlerin çok iyi bir durumda olduğu kaydedildi.

rare-bronze-statues-roman-period-discovered-by-divers

Metal heykellerin antik dönemlerde dönüşüm amacıyla eritilmesi;  çok nadir karşılaşılan bu eserleri, benzersiz kılan bir diğer önemli nokta. Kayserya’da daha önce yapılan sualtı kazılarında da küçük ölçekli bronz heykeller bulunmasına karşın, bu batıktaki buluntuların büyük boyutlarda ve çok iyi durumda olduğu belirtiliyor.

Luna

Geminin limana girdiğinde fırtınaya yakalandığı ve kıyı seddine ve kayalara çarpmadan önce sürüklendiği tahmin ediliyor. Daha önce de Kayserya limanı açıklarında dalgıçlar tarafından Fatımiler dönemine ait 1000 yıllık 2000 altın dinardan oluşan bir hazine bulunmuştu. Ancak bu batığın, Akdeniz’in bu bölgesinde son otuz yılda bulunan en büyük hazine olma özelliği taşıdığını belirtiyor.

(haber kaynakları: reuters.com, arkeolojihaber.net, ibtimes.co.uk, timesofisrael.com)