Christo ve Jeanne Claude’un Projelerini Betimleyen Çizimlere Yer Veren “Desenler: Maria Bechily ve Scott Hodes Koleksiyonu’ndan Bağışlar” Adlı Sergi Perez Sanat Müzesi’nde Açılıyor.
Maria Bechily ve Scott Hodes Koleksiyonu’ndan Perez Sanat Müzesi Miami’ye bağışlanan desenlerin yer aldığı sergi, Christo’nun ve Jeanne Claude’un sanat yaşamları süresince projelerini betimledikleri çizimlerden örnekler içeriyor.
Koleksiyon parçaları arasında ikilinin; Avustralya-Küçük Körfez’deki “Paketlenmiş Kıyı” ve İtalya’daki Iseo Gölü’nde “Yüzen İskeleler” başlıklı gerçekleştirmeyi planladıkları projelerine ilişkin desenler de yer alıyor.
Christo (Christo Vladmirov Javacheff) ve eşi -aynı zamanda yapıtlarını birlikte gerçekleştirdiği- Jeanne-Claude, 20. yüzyıl ortalarından itibaren sanat tarihi üzerinde çok önemli etkilerde bulundular. İkili; büyük ölçekli, kısa süreli ve yeri özel olarak seçilerek belirlenmiş arasında açık alanların da yer aldığı kamusal mekanlarda dünyada ses getiren sanat projeleri gerçekleştirdiler.
60 yıla yayılan bu sanat kariyeriyle ortaya koydukları bu üretimler, sanatın tanımını, resim ve yontu sanatının ötesine geçmesine katkı sağladılar ve var olan sanatsal anlatım olanaklarının yerine toplumun tüm kesimlerinden geniş kitlelerle kamusal mekanda doğrudan iletişime geçebilme olanağına sahip tam anlamıyla demokratik sanat biçimi kurguladılar.
Yüzen İskeleler (İseo Gölü-İtalya için Proje) – 2014
pamm.org
Paketlenmiş Kıyılar (Avustralya-Küçük Körfez için Proje) – 1969
pamm.org
Christo ve Jeanne-Claude, sanat kariyerleri süresince; hükümetlerden, kuruluşlardan, bireysel hamilerden ve vakıflardan gelen her türlü maddi destek önerisini geri çevirdiler. Bunun yerine, büyük boyutlu projelerini yaşama geçirebilmek için gerek duydukları fonu, bu sergide görülen çizimleri ve benzerlerinin satışını doğrudan kendileri gerçekleştirerek, sağlama yolunu seçtiler. Bu çizimler, sanatçıların projelerini belgelendiği gibi aynı zamanda sanat üretimi için geleneksel fonlama yapısına yönelik farklı bir seçeneği de gündeme getiriyor.
Küratörlüğünü María Elena Ortiz’in gerçekleştireceği sergi, Christo’nun eski arkadaşları olan Maria Bechily’nin ve Scott Hodes’un PAMM’a hediye ettikleri görkemli yapıtları izleyicilerin karşısına çıkarırken, Christo’nun, üretimlerinin dönüm noktasını oluşturan çizim pratiklerinin iyi örnekleri olarak değerlendiriliyor. Çizimler, toplu olarak, Christo ve Jeanne-Claude’un çalışmalarının bütününü, 1960’lardan 2000’lerin başlarına kadar olan süreç içindeki ana projelerini içerecek biçimde, geniş bir bakışla örnekliyor.
19 Ağustos 2022 tarihinde Perez Sanat Müzesi Miami’de açılacak olan “Desenler: Maria Bechily ve Scott Hodes Koleksiyonu’ndan Bağışlar” başlıklı sergi, 11 Haziran 2023 tarihine kadar görülebilecek.
(Kaynak: pamm.org)
Güney Avustralya Deniz Müzesi’ndeki “Pamela ve Düşes: Son Yelkenli Gemilerde Yaşam” Başlıklı Sergi, Bir Kadının Gözünden Gemilerdeki Yaşamı Anlatıyor.
Gazeteci Pamela Bourne’un, dönemin tanınmış yelkenli gemilerinden biri olan “Düşes”te çektiği görsellere ve kendisinin tuttuğu günlüklere yer veren “Pamela ve Düşes: Son Yelkenli Gemilerde Yaşam”, erkeklerden oluşan denizcilerin dünyasına bir kadının gözünden bakış sağlıyor.
2005 yılında Freda Darby adlı bir kadın, Aland takım adalarında bulunan evinde, tozlar içinde kalmış eski bir bavul bulur. Bavulu açtığında içinde, ilk aşkı 20. yüzyılın başlarında kullanılmakta olan yelkenli ticaret gemileri olan bir kadının o güne kadar gizli kalmış öyküsünü gün ışığına çıkaran; günlükler, mektuplar ve bir yığın fotoğraf negatifiyle karşılaşır.
Freda Darby’nin annesi, Pamela Bourne’a ait olan bu varsıl kültürel birikim, Güney Avustralya Deniz Müzesi’nde açılan serginin ana çatısını oluşturuyor.
@samaritimemuseu
Gelişen endüstri çağının etkisiyle, yelkenli gemilerin artık son demlerine tanıklık edildiği bir dönemde yaşamakta olan gazeteci Bourne, o dönemin en tanınmış yelkenli gemisi olan Herzogin Cecilie (Düşes)’te yolculuk yapmak için Güney Avustralya – Wallaroo’dan kendisine bilet alır. Çıktığı uzun süren bu deniz yolculuğun sırasında, ilk aşkı olan gemilerin yanısıra geminin kaptanı olan Sven Eriksson’a aşık olur ve gemi Avrupa’ya varır varmaz, onunla evlenir.
Pamela’nın bu cesareti o dönem İngiltere ve Avustralya basını da tarafından ilgiyle takip edilmiştir. Ancak sergide yer verilen, günlüklerin, notların ve mektupların yanısıra Bourne’un nadiren kadrajda nadiren gözüktüğü ancak içten bir görselliğe sahip olan bu fotoğraflar, aslında erkeklerle çevrili olan bir dünyaya, bir kadının bakış açısının ender bir örneğini oluşturmasıyla önemli bir değere sahip.
@samaritimemuseu
.
@samaritimemuseu
“Pamela ve Düşes: Son Yelkenli Gemilerde Yaşam” adlı sergi, 29 Nisan 2022 tarihine kadar Güney Avustralya Deniz Müzesi’nin ‘Windjammers’ adlı geçici sergiler salonunda açık olacak.
(Kaynak: maritime.history.sa.gov.au)
J. Adler’in Periskopların Çalışma İlkelerinden Esinlenerek Gerçekleştirildiği Yontu, Yerleştirildiği Uçurumun Aşağısındaki Okyanus Dalgalarının Görüntüsünü Ufuk Çizgisine Taşıyor.
Avustralyalı yontu sanatçısı Joel Adler’in periskoplarda esinlenerek gerçekleştirdiği yapıt, bulunduğu konumdaki uçurumun dibindeki okyanusun ve dalgalarının görüntüsünü, izleyicilerin, daha önce hiç görmedikleri bir açıyla algılamalarını sağlıyor.
Joel Adler’in ‘Vizör’ adlı yapıtı esas olarak 2019 yılında Bondi Plajında düzenlenen ‘Denizin Kıyısındaki Yontu’ adlı sanat etkinliği için tasarlanmıştı. Etkinliğin sona ermesinin ardından yapıt, şu anda sürekli olarak sergilenmekte olduğu Sidney’deki Vaucluse adlı kıyı kasabasındaki deniz feneri yerleşkesine Woollahra Kent Konseyinin verdiği onay üzerine yerleştirildi.
designboom.com
.
designboom.com
Bu dev ölçekli vizör, 200 kilo ağırlığındaki bir aynayı konsol olarak taşıyan altı ton ağırlığına sahip beton ve çelikten oluşuyor. Yontunun yerleştirildiği yeni konumun gereksinimleri nedeniyle; varolan yüksekliğinin arttırılması zorunluluğuna ek olarak bölgedeki egemen rüzgarların oluşturduğu rüzgar yükünü karşılayabilmesi için, yontuya fazladan üç ton dengeleyici metal gereç eklenmiş.
Denizcilik tarihinde gemiler tarafından kullanılan teknolojik arayüzlerden ve doğa-insan arasındaki etkileşimden esinlendiğini belirten Adler’in bu yontusu, yalnızca aşağıdaki okyanusun görüntüsünü değil; aynı zamanda kıyıyı döven dalgaların sesini de izleyicilerin duyabilmesini sağlayarak, büyüleyici bir gösteriye dönüşüyor.
designboom.com
designboom.com
(Kaynak: designboom.com)
ANMM ‘deki “Hawai’nin Sınırlarının Ötesinde: Küreselleşşen Sörf” Sergisi, Sörf Kültürünün Avustralya’daki Başlangıç Yıllarını Konu Alıyor
Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’de açılan, Daina Fletcher küratörlüğünü üstlendiği, “Hawai’nin Sınırlarının Ötesinde: Küreselleşşen Sörf” başlığını taşıyan sergi, sörf kültürünün Avustralya’daki ilk adımlarını ve yükselişini Jack Eden’ın arşivinden fotoğraflarla anlatıyor.
1960 yıllarda Avustralya‘da sörf sporu, 18 yaşındaki Avustralya‘lı sörfçü Bernard Farrelly‘in öncülüğüyle büyük bir yükselişe geçer. Bunun nedeni, 1963 yılında Hawai‘de düzenlenen “10. Makaha Sörf Şampiyonası”na katılan Farrelly‘in, Hawai‘li olmayan ilk sporcu olarak kazandığı bu yarış ile birincilik kupasını ülkesine götürme başarısını elde etmesidir.
Bundan çok kısa bir süre sonra, 1964 yılında Sidney‘in Manly Kumsalında düzenlenen dünyanın ilk sörf şampiyonası izlemek için 65.000 den fazla insan biraraya gelir. Yarışta Bernard Farrelly ve Phyllis O’Donnell elde ettikleri başarı ile dünyanın ilk şampiyonasını kazanan kadın ve erkek olarak adlarını tarihe yazdırırlar.
1.Jack Eden’in kadrajından 1964 yılında düzenlenen ilk sörf şampiyonasından; Bernard Farrely
ANNM’deki fotoğraf sergisi, sörf sporunu, 1960’ların Avustralya‘sında döneminin spor etkinlikleri arasında en rağbet gören eğilimine dönüştüren Farrelly‘in ödül kazandığı bu iki önemli, ikonik sörf yarışını konu alıyor. Waikiki Sörf Kulübü tarafından düzenlenen Makaha yarışı, resmi bir niteliği olamamakla beraber, sörfün zirvesi olarak kabul görmekteydi. Farrelly‘in Makaha yarışında kazandığı başarısı ile aldığı ağaçtan yontularak yapılmış Havai-Makaha‘lı sörfçü savaşçı betimine sahip kupa ve 1964 yılındaki Manly kumsalında düzenlenen ilk dünya açık sörf şampiyonasında kazandığı küre biçimine sahip gümüş kaplamalı şampiyon kupası müzede sergileniyor. İlk defa sergilenen 60 yıl önce Farrelly tarafından kazanılmış bu ödüller, aynı zamanda kültürel mirası, uğrunda koşulan amaçları ve spordaki dönüşümü de dile getiriyor.
2. Ferrelley’in kazandığı iki ödül, 60 yıl sonra ilk kez ANNM’de sergileniyor.
Sergi, ayrıca dönemin efsanevi sörf fotoğrafçısı ve Surfabout dergisinin kurucularından Jack Eden‘in (1931–2019) arşivinden küçük bir fotoğraf seçkisine yer veriyor. 1960’lı yılların ortalarında 24 sayı yayımlanan bu dergi, o dönem Avustralyalı söfçülerin ulaşabildiği ilk yayın olma özelliğine sahipti.
Ayrıca film yapımcısı, yayıncı ve fotoğrafçı Bob Evans‘ın çıkarmış olduğu Surfing World dergisi de dönemin önemli yayınlarından biri olmuştur. Eden ve Evans, sörf kültürünün Avustralya‘da adeta patlayarak, yaygınlaşmasının yollarını açmışlardır.
(Kaynak: sea.museum)
DeBris’in Tarafından Tasarlanan Giyilebilir Atıklardan Oluşan “Beach Coutre” Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’nde Açıldı.
Marina DeBris’in dünyanın farklı yerlerindeki deniz kıyılarından topladığı çöpleri dönüştürerek tasarladığı, giyilebilir atıklardan oluşan “Beach Coutre” başlıklı seçki, Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’nde…
Çalışmaların Avustralya‘da sürdüren sanatçının yapıtları, “Trashion” (Kavram, Moda (Fashion) ve Çöp (Trash) sözcüklerinden türetiliyor) akımı içerisinde kabul ediliyor. DeBris‘in bu akım içinde yer alan diğer sanatçılardan yada üretimlerden ayıran özel nokta ise; çalışmalarını dünya okyanuslarındaki ve denizlerindeki kirlenmeye yönelik dikkat çekme bağlamı çevresinde gerçekleştiriyor olması. DeBris, bu konudaki sanatsal üretimine yöneliş nedeni belirtirken; “Kıyılardaki atıkları sanata dönüştürmek düşüncesi, bende; ürettiğimiz bu çöp yığınının bizlerin başına dert olarak döndüğünün ayırdına vardığım 2009 yılında başladı.” diyor.
DeBris‘in “Beach Courte” adlı bu seçkisi, sanatçının Avustralya-Sidney‘den ve Amerika-Los Angeles‘tan topladığı, çoğunlukla sahip oldukları biçimlerin sunabileceği güzelduyusal (estetik) olanaklar gözardı edilen atıklardan oluşuyor. Giyilebilir hale getirilmiş bu atıklara DeBris‘in biçim ve içerik ilişkisi bağlamındaki yaklaşımı ilk başta garip olarak algılanabilmesine karşın aslında ilgi çekici hatta eğlenceli olduğu bile söylenebilecek bir moda estetiğini görünür kılıyor.
Sergiye eşlik eden “Huzursuz Edici Dükkan” adı verilen satış bölümü ise; deniz dalgalarıyla kıyılara sürüklenmiş çöpler arasında toplanarak, özenle paketlenmiş, günlük yaşamda asla gereksinim duyulmayacak nesneleri içeriyor.
s
19 Aralık’ta açılan sergi, 18 Nisan 2021 tarihine kadar Avustralya Ulusal Deniz Müzesi‘nde sanat izleyicilerin karşısında olacak.
(Kaynak: sea.museum)
Kaptan Cook ve Endavour Mürettebatının Avustralya Waymburr Toplumuyla Karşılaşmasını Anlatan Bir Canlandırma: “Büyük Garip Kano”
“Büyük Garip Kano” (2020) adlı canlandırma yapım, James Cook’un HMB Endavour ile 1770 tarihinde Avustralya’nın Doğu kıyılarına varmasını ve burada, Waymburr toplumuyla gemi mürettabatı arasında çıkan gerginliğin “Uzlaşma Kayalıkları” olarak adlandırılan yerde çözümlendiği zaman dilimini konu alıyor.
Yapım, Karşılaşmalar 2020 etkinliğinin bir parçası olarak Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’nde gösterilmişti.
Ample Projects‘in bünyesinden bir takımla birlikte yapılan “Büyük Garip Kano”nun adlı canlandırmanın kurgusu, HMB Endavour’un doğu kıyıları boyuca gerçekleştirdiği yolculuğu, kıyı boyundaki yerli toplulukların ve gemideki tüm mürettabatın perspektifinden ele alan gemi jurnali kayıtlarına ve yerlilerin tarihine dayanıyor.
Karanın ve geminin güney Doğu’daki Tolylwarar‘da – Kaptan Cook buraya Point Hicks adını verecektir – ilk defa 19 Nisan 1770 tarihinde görüldüğünde; yerel topluluklar, pruvasından dumanla sinyal gönderen geminin kıyı boyunca yaptığı seyri, izliyorlardı. Bu sırada gemi komutanı Cook, çevreyi gözlemliyor, kayıtlar tutuyor ve Kamay Botany Körfezinden, Kuzeydeki Bedhan Lag Adası olarak bilinen topraklara kadar olan bölgeyi yeni adlar veriyordu. Cook, buradaki adaya Possesion adını vererek, bayrak dikti ve bitki tohumlarıyla ve hayvanlarla yüklü olan Endavour‘u kuzeye, baharat adalarına doğru yelken açtı.
Canlandırma, mercan kayalarına çarparak, bordasında delik açılan Endavour‘un onarımı için sığ bir yere çekildiği Haziran ayında, Cook‘un subaylarıyla ve mürettabatıyla Gungardie (Bugün Cooktown) Waymburr halkının karşılaşmasını ana konu olarak ele alıyor.
Gemi mürettabatı ve yerel topluluklar arasında mesafeli ve sakin ilişkilerin kurulduğu haftaların ardından, mürettabatın çok sayıda kaplumbağa yakalaması ve yerlilerin yakaladıklarının bir bölümünü bırakması ricasını reddetmeleri üzerine gerginlik tırmanır.
Yeni ziyaretçilere yönelik barışçıl düşüncelerinde düş kırıklığına uğramış olan Waymburr toplumunun savaşçı erkekleri, geminin kamp kurduğu alanın çevresindeki otları ateşe verirler, Kaptan Cook tüfeği ile ateş ederek; bir yerliyi yaralar.
Waymburr yerli toplumunun yaşlısı, kendi mızrağını kırarak ve silahlarını bir yana bırakarak, Cook‘u ve adamlarını ve kendi savaşçılarını bir uzlaşma toplantısı için bir araya getirir. O günden beri bu toplantı yeri, “Uzlaşma Kayalıkları” (Reconciliation Rocks) olarak adlandırılmaktadır.
Yapımın Künyesi:
Yönetmen – Nicholas Tory
Storyboard, Tasarım ve Canlandırma – Oliver Abbott
Ses Tasarımı – Jonathan Nix
Süre: 2dk 25 sn
2020
(Kaynak: sea.museum)
Deniz, Yönetmen M. Landolt’un “Rara Avis” Adlı Yapımında, 5 Gencin Çıktıkları İçsel Yolculuklarının Sahnesine Dönüşüyor
Mirjam Landolt’un yönetmenliğini gerçekleştirdiği Rara Avis adlı yapım, tinsel sağaltım nedeniyle bir teknede iki ay kalmak zorunda kalan bir grup genç yaştaki insanın içsel yolculuklarına odaklanıyor.
Okyanusun ortasında “Fleur de Passion” adlı bir yelkenli teknede, 5 genç, farklı yaştan ve farklı yaşamlardan gelen yetişkinler ile yolculuk yapmaktadır. Hangi karaya ait olduğu bilinmeyen ufuktaki kıyı çizgilerinin açığında, adeta zamanın donduğu teknenin oylumu; ortak yaşamı paylaşmanın zorluklarıyla yüzleşen mürettebat için, dört bir yanı çevrili kapalı bir alana (huis-clos’a) dönüşmüştür.
Mirjam Landolt‘un kamerası; sessizliğe, bekleyişe, beden dillerine, mürettebatı çevreleyen sulara; ama hepsinden öte, teknede yapmak zorunda oldukları günlük yükümlülüklere odaklanmaktadır. İlerleyen aşamalarda, yaşı çok genç olan bu insanların geçmişleri nedeniyle bu teknede oldukları ortaya çıkmaya başlar.
Karaya ulaşana dek, herkesin kendi iç çıkmazlarıyla, ortak yaşamı paylaşmanın zorluklarıyla, ümitleri ve korkularıyla ayrıca açık denizdeki seyrin gerektirdiği manevralarla ve okyanusun karşılarına çıkardığı tüm zorluklarıyla yüzleşmektedirler.
Dikkat çekici sinematografisi ile Avustralya, Papua Yeni Gine ve Solomon Adaları’nı çevreleyen denizlerde çekilen Rara Avis, büyüme çağının zorluklarını aşmaya çalışan beş gencin ve onlara anlayışla bu yolculukta eşlik eden yetişkinlerin portresini çiziyor.
Yapımın Künyesi:
Yönetmen: Mirjam Landolt
Yapımcılar: Rachel Vulliens, Claude Witz
2020
Süre: 61 dakika
(Kaynak: film-documentaire.fr, lussasdoc.org, visionsdureel.ch, görsel: damian-plandolit.com)
Avustralya Ulusal Deniz Müzesi, Kaptan Cook’un Avustralya’ya Ulaşmasının 250. Yıldönümü Nedeniyle “Karşılaşmalar 2020” Adı Altında Etkinlikler Düzenliyor
İçinde bulunduğumuz 2020, Kaptan James Cook’un gemisi HMB Endeavour’la ulaştığı Avustralya’nın doğu kıyılarını haritalandırmasının 250. yıldönümü.
Avustralyalılar açısından önemli olan bu tarihi olay nedeniyle; Avustralya Ulusal Deniz Müzesi “Karşılaşmalar 2020” adıyla bir dizi etkinliği yaşama geçiriyor.
“Karşılaşmalar 2020”, hem Cook’un 1770 yılındaki bilimsel yolculuğunun başarılı sonuçlarını; hem de Avustralya’nın ilk halkları ve tüm Avustralya ulusu üzerindeki kalıcı etkisini anlatmak için hazırlanmış bir etkinlik.
Kaptan Cook’un kıtaya ulaşması, 60.000 yılı aşkın bir süredir kıtanın sahipleri olan Avustralya‘nın ilk halkları açısından; ilk Batılı gezginlerin kendi yaşam biçimleri üzerinde yaratacağı köklü değişikliklerin başlangıcını haber veren bir “karşılaşma”ydı.
Bu nedenle bu yıldönümü etkinliği, tarihi deniz yolculuğunun tüm Avustralyalılarda bıraktığı kalıcı etkiyi, özellikle Aborijinlerin ve Torres Boğazı Adaları Toplumları‘nın üzerindeki yansımalarının değerlendirilmesini, tartışılmasını sağlamak için bir olanak sunuyor.
“Karşılaşmalar 2020”, bu tarihi olayı, hem Avustralya tarihindeki önemini hem de bıraktığı kalıcı mirasını gemideki “gelenler” ve hem de kıyıdaki “ev sahipleri” olmak üzere farklı iki bakış açısından incelemeyi ve Avustralya toplumunun ortak geçmiş ve gelecek üzerine tartışmasını amaçlıyor.
Tüm Avustralyalıları kucaklayarak, ortak geçmiş üzerine karşılıklı saygıya dayanan bir tartışma ortamı oluşturmayı amaçlayan etkinlikte; sergiler, örgün öğrenime yönelik öğretmen ve öğrencilerin yararlanabilecekleri yeni bilgi kaynakları, film-belgesel gösterimleri ve Cook’un Deniz Yolculuğu adlı bilgisayar oyunun da içinde bulunduğu dijital tabanlı projeler bulunuyor.
(Kaynak: sea.museum)