Bill Fontana’nın İstanbul Boğazı’na adını veren İo’dan esinlenerek ürettiği “İo’nun Yeni Sesi” adlı sergi, İstanbul Boğazı’nda kaydedilen seslerin, Şerefiye Sarnıcı’nda ve Yerebatan Sarnıcı’nda yayınlanması ve yansıma yoluyla yeniden kayıt edilen seslerin ve görüntülerin bir düzenleme haline getirilmesiyle oluşuyor.
Arter’in “Sesli Dizi” serisi kapsamında açılan beşinci sergisinin küratörlüğü Melih Fereli tarafından gerçekleştiriliyor.
Arter’in Bill Fontana’ya özel olarak sipariş ettiği çok ekranlı ve çok kanallı yerleştirmesi İo’nun Yeni Sesi, Arter’in performans salonlarından Karbon’da izleyicilerin karşısına çıkıyor. Sanatçının Türkiye’deki ilk kişisel sergisi olan İo’nun Yeni Sesi, Fontana’nın bir bölümü su altında olmak üzere; İstanbul Boğazı’nın çeşitli noktalarında kaydettiği ve Bizans döneminden kalan Şerefiye (Theodosius) Sarnıcı’nda ve Yerebatan (Bazilika) Sarnıcı’nda gerçekleştirdiği video ve ses kayıtlarını temel alıyor.
İstanbul Boğazı’na adını veren “İo”nun Grek söylencelerinde geçen öyküsünden esin alan sergi, sanatçının bir sesin “ürettiği” imgeye ve bir imgenin “yarattığı” sese yönelik araştırmalarına odaklanan Akustik Görüntüler – Acoustical Visions başlıklı dizisinin bir bölümünü oluşturuyor.
Fontana’nın taşınabilir kayıt stüdyosu (sekiz kanallı dijital kayıt cihazı, akustik mikrofonlar, hidrofonlar ve ivme ölçerlerden oluşan) aracılığıyla İstanbul’da topladığı ses verilerinin ‘yeniden konumlandırılması’ süreci, bu seslerin hoparlörlerle Yerebatan Sarnıcı’nın dev mekansal boşluğunda yayınlanarak, yapının duvarlarından ve kubbelerinden elde edilen yansımaların, sanatçının “yeni(den) ses(lendirme)” adını verdiği bir yöntemle kaydedilerek bir kompoziyon haline getirilmesiyle oluşuyor.
haberturk.com
haberturk.com
haberturk.com
Arter’deki sergide, Şerefiye Sarnıcı’na ait bir görsellerinin yansıdığı bir perdeyi karşıdan görecek biçimde Karbon’a giren ziyaretçilerin, Fontana’nın bu mekanda yaptığı ambisonik ses kayıtlarını, bu duvarın çevresine konumlandırılan sekiz hoparlörlük bir matris üzerinden dinlemeleri sağlanmaktadır. “Patlamış bir küpü” andıran perdeler üzerinde sunulan imgeler ve mekânla bütünleşmiş ses çeşitliliği ise, sanatçının farklı yerlerden elde ettiği verileri, hem ses hem de görüntü olarak, büyüleyici bir mecra olan su aracılığıyla bir araya getirmektedir.
Kısaca “İo” ve seyahati
Zeus’un aşık olduğu İo, Hera’nın gazabına uğramaması için Zeus tarafından beyaz bir ineğe dönüştürülür. Zeus’un aşık olduğu kadınlardan aldığı öcleriyle bilinen Hera, İo’nun peşine bir at sineği takar. Bu dertten kurtulmak için sürekli kaçan ve bu nedenle farklı coğrafyaları gezen İo, İyonya Denizi’ni aştıktan sonra İstanbul Boğazı’nı da yüzerek geçer. Böylece bu mitolojik anlatı nedeniyle İstanbul Boğazı, “sığır geçidi” anlamına gelen “Bosphorus” adını alır.
(Kaynak: arter.org.tr, artfulliving.com.tr)