2021 Venedik Bienali’nde yer alan, Danimarka pavilyonu, insanın kendi türü ve içinde var olduğu doğa ile olan bağlarına odaklanan “İlişkili Olmak” (Con-nect-ed-ness) adlı sergiye yer veriyor.
Lundgaard & Tranbergmimarlık ofisi tarafından yapılan mekansal tasarımla ve Marianne Krogh küratörlüğünde baştan aşağı dönüştürülen Danimarka pavilyonunda, ziyaretçiler, “su” öğesinin ana özdek olarak sunulduğu doğa döngüsünün içine katılarak, bu sürecin bir bileşeni olması sağlanıyor. Büyük bir su döngüsünü içeren yerleştirme, ziyaretçilere mimarlığın bir sanat biçimi olarak, görünmeyeni nasıl görünür kıldığını, insan ve yer küreye ait öğeler arasındaki var olan sağlam bağları anımsatarak yapıyor.
“İlişkili Olmak”, serginin bir parçasına haline gelen suyun, mekanların içinden akarak geçtiği; ardından, buharlaşarak, fotosenteze uğrayarak ya da bir ölçüde zemin tarafından emilerek, bu mekanları terk ettiği birbiri ile bağıntılı odalardan oluşuyor.
Lundgaard & Tranberg mimarlık ofisinin kurucularından mimar Lene Tranberg serginin içeriği ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Mimarlar olarak, bizler nasıl bir ortak yaşam sürebileceğimize yönelik yanıtlar üretmeye çalışıyoruz ve tasarımlarımızı, mimarlığın her zaman doğa ile ilişki içerinde olduğu ön koşulunu göz önünde bulundurarak gerçekleştiriyoruz. Burada görünür kılınan bu döngü, büyük bir bütünün bir parçası olduğumuz anlamamıza yardımcı oluyor. En iyi durum senaryosu olarak söylemek gerekirse; sergi hepimizin birbirimize bağlı olduğumuzu ve bir karşılıklı etkileşim içinde yaşadığımızı ortaya koyuyor.“
İzleyicilerin sergiye yönelik edindikleri deneyimin öne çıkan yönü; ziyaretçiler ile su döngü sisteminin, bir süreklilik, duyusal deneyimi biçimlendirdiği, bina ve çevre arasındaki karşılaşmadan doğuyor. Ayrıca mekanın iklimlendirmesindeki ısı dalgalanması, serginin görünümünü ve izleyiciler üzerinde bıraktığı duygu durumunu sürekli değiştiriyor. Bieanal ziyaretçilerinin görmesi için açıkta bırakılan, binayı çepeçevre dönen borular ve su toplama tankları, suyun akışı ile pavilyon ziyaretine rehberlik ediyor.
Pavilyon mekanına ekilen bitkiler, gereksinim duydukları su kaynağını buradaki yapay döngüden sağlamaları nedeniyle, bu yapay dizgenin bir parçasına dönüşüyorlar. Böylece gezi sırasında ziyaretçiler de, kendilerine ikram edilen, pavilyona ekilmiş bu bitkilerden toplanan yapraklarla demlenen limonlu çayı içerek bu döngünün bir parçası durumuna geliyor.
(Kaynak: designboom.com, ltarkitekter.dk)
E-BÜLTENE KAYIT OLUN
Kayıt olarak Gizlilik Politikası'nı kabul etmiş olursunuz.
1838'de tarafından Bahriye Mektebi olarak inşa edilen, sonrasında "Kasımpaşa Askeri Deniz Hastanesi" olarak kullanılan yapı, 2016'da Sağlık Bakanlığı...
Akademisyen-Mimar Esra Sert, Dünya Mimarlık Günü programı kapsamında Salt Galata'da gerçekleştireceği, "İstanbul Kıyılarının Metabolizmasına Bakmak: ...
Osmanlı Dönemi'nde denize girerken gerekli mahremiyeti sağlamak amacıyla kullanılan Deniz Hamamlarının son örneklerden biri Sarıyer'de bulunuyor. İst...
İngiliz mimar Lord Norman Foster tarafından Herkül Limanı'nda (Port Hercules) tasarlanan ve kapılarını ilk olarak 2014 haziran ayında açan Monako Yat...
İtalya - Campi Flegrei'de bulunan Antik Baiae kentinde sürdürülen sualtı çalışmalarında, bir villaya ait Opus Sectile mermer zemin döşemesi keşfedild...