Powerhouse Mimarlık Ofisi Tarafından Karbon İzini En Aza İndirecek Biçimde Tasarlanan “Yüzer Ofis Rotterdam”, Rijn Limanı’nda Konumlanacak
Birleşmiş Milletler eski sekreteri Ban ki Moon’un kurucuları arasında bulunduğu “İklim Uyarlanması Üzerine Küresel Merkez”ine ev sahipliği yapacak olan ve Rijn Limanı’nda konumlanacak yüzer ofis, kendine yeterli olan yapısıyla, doğada bırakacağı karbon izini en aza indiriyor.
Hollanda‘nın Rotterdam kentindeki Yeni Maas Irmağı üzerinde bulunan Rijn Limanı‘nda konumlandırılacak olan yapı, kendine yeterli ve ürettiği kadar enerji tüketen bir yapı olacak. Yüzer Ofis Rotterdam, ingilizce “Floating Office Rotterdam“ın baş harflerine gönderme yapan ‘FOR’ kısaltmasıyla da anılıyor. 2020 sonbahar aylarında yapımına başlanacak olan FOR‘un 5 ve 10 yıl arasındaki süreçte limanda kalması planlanıyor.
Mimarlık firması Powerhouse tarafından tamamen ahşap kullanılarak tasarlanan Yüzen Ofis Rotterdam, İklim Uyarlanması Üzerine Küresel Merkez‘in (Global Center on Adaptation – GCA) genel yönetim merkezi olarak hizmet verecek.
Kuruluş, iklim değişikliklerinin yarattığı etkilerin teknoloji, planlama ve yatırım aracılığıyla yönetilmesi için alınacak önlemlerin geliştirilmesini teşvik etmeyi amaçlıyor. 2018 yılında kurulan İklim Uyarlanması Üzerine Küresel Merkez, Birleşmiş Milletler Sekreterliği sürdürmüş olan Ban ki Moon, Microsof’un kurucusu Bill Gates, IMF yöneticisi Kristalina Georgieva tarafından yönetiliyor.
Powerhouse mimarlık firmasının kurucusu olan mimar Nanne de Ru, sürdürülebilir ve yüzer bir ofis yapısı tasarlamanın çok yenilikçi bir tasarım istemi olduğunu ve tasarımı bütüncül bir anlayışla ele aldıklarını belirtiyor. De Ru sözlerini ” Yapıyı soğutmak için Ren ırmağının suyunun kullanılması, ofis yapısının çatısının yüzeyinin bir enerji kaynağı olarak kullanılması, yapıyı kendi kendine yetebilir bir duruma getiriyor. Ağaç gereç kullanılarak tasarlanan yapı, kolayca kurulup sökülebilir olmasıyla; döngüsel ekonomiye uygun olmasını sağlıyor.” diyerek sürdürüyor.
Yapının konstrüksiyonun ana öğesi olarak ağaç gerecin kullanıyor olması; yapının doğada bıraktığı karbon ayak izini büyük oranda azaltıyor.
Kat döşemelerinin, yapının cephesinin dışına çıkıyor olması güneş ışınlarına karşı bir gölgelik işlevi görüyor ayrıca cephelerde geniş açıklıklara olanak vererek, aydınlık konforu için gerekli olan gün ışığının iç mekanlara ulaşmasını sağlıyor.
Yapının ofis mekanlarının dışında, içinde geniş bir terası bulunan restoranı ve Maas ırmağı üzerinde yüzen bir yüzme havuzu da bulunuyor.
(Kaynak: designboom.com)
17 Denizci Kadının Öyküsünü Anlatan “Kadının Kanındaki Deniz” Atlantik Deniz Müzesi’nde
Atlantik Deniz Müzesi’ndeki “Kadının Kanındaki Deniz” (The Sea In Her Blood) sergisi yazılı ve görsel belgelerle, Kanada’daki öncü denizci kadınların yaşamına dikkat çekiyor.
Kanada’ın Yeni İskoçya eyaletinin başkenti olan Halifax‘ta bulunan Atlantik Deniz Müzesi‘nin ev sahipliğini yaptığı sergi, geçmişten günümüze kadar denizcilik iş kolunda göreve alıp, üstlendikleri görevlerin sorumluluğu ile gelenekleri sürdürüp öte yandan varolan sınırları zorlayan; iş – eğlence, mücadele ve başarı döngülerinin içinden geçerek adeta denizin bizzat kendisi tarafından biçimlendirilen kadınlara yer veriyor.
Günümüzün denizci kadınları, hem deniz ile birlikte bir yaşam sürmenin geçmişten günümüze gelen geleneksel biçimlerini güncel koşullar içinde yeniden tanımlayarak; yeni bir anlayışı oluşturuyorlar.
Olağanüstü on yedi denizci kadının yaşamına odaklanan sergi, Kanada‘nın en büyük ve eski deniz müzesi olan Atlantik Deniz Müzesi‘nde 01 Mart 2020 tarihine kadar açık olacak.
(Kaynak: maritimemuseum.novascotia.ca)
Bodrum Deniz Müzesi Tarafından Düzenlenen “Denizcilik Buluşmaları”nın Şubat Ayı Programında Yıldız Seyri, Süngercilik, Mutfak Kültürü Ve Sualtı Arkeolojisi Konuşulacak
Bodrum Deniz Müzesi tarafından düzenlenen “Denizcilik Buluşmaları”nın 2020 yılı Şubat ayı programında; yıldız seyrinden süngerciliğe, denizci mutfak kültüründen, sualtı arkeolojisine kadar geniş kapsamlı bir dizi konuşma gerçekleştirilecek.
Bodrum Belediyesi’ne bağlı Bodrum Deniz Müzesi’nde 2019 yılının Aralık ayında başlayan “Denizcilik Buluşmaları” etkinliğinde denizcilikle ilgili mesleklerinde uzmanlaşmış kişilere, araştırmacılara, akademisyenlere ve bu alanda söz sahibi kişilere konuşmacı olarak yer veriliyor.
Türk denizciliği açısından önemli bir kültürel etkinlik olarak önümüzdeki yıllarda da sürdürülerek, gelenekselleşmesi beklenen “Denizcilik Buluşmaları”, 2020 yılının Nisan ayına kadar sürecek.
Şubat ayında gerçekleştirilecek olan programda Antropolog, Deniz Tarihi Araştırmacısı Timuçin Binder, Girit ve Yunanistan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Zehra Levent Denizaslanı, Bodrumlu Denizci, Süngerci Aksona Mehmet, Dokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü’nden Doç. Dr. Harun Özdaş yer alacak.
(Kaynak: bodrumdenizmuzesi.org, bodrumtime.net)
Deniz Taşımacılığının Katalonya’nın Gelişimine Olan Katkısını Anlatan “Denizin Ötesindeki Katalonya “Sergisi Barselona Deniz Müzesi’nde
Barselona Deniz Müzesi’ndeki “Denizin Ötesindeki Katalonya – Katalan Deniz Taşımacılığının 300 Yılı (18. yy – 20. yy)” sergisi, Katalan deniz taşımacılığının Katalan ekonomisine ve gelişimine yaptığı katkıyı yazılı ve görsel belgelerle gözler önüne seriyor.
18. yüzyılın başlarında doğal kaynakları bakımından yoksul ve az nüfusu olan bir ülkenin 19. yüzyılda nasıl endüstriyel bir güce dönüştüğünü ve bunun Amerika ile yapılan denizyolu tecimine katkı sağladığını anlatan sergi, İspanya’daki Veraset Savaşları nedeniyle yönetsel kurumların tamamen çöktüğü, savaş nedeniyle yıkıma uğramış ve yoksullaşmış 18. yüzyılın başlarındaki Katalonya’nın genel görünümü ile başlıyor.
Sergi, ayrıca 19. yüzyıldaki tecimin ve gemi yapımının Katalonya’nın büyük dönüşümündeki ve modernleşmesindeki katkısını anlatırken aynı zamanda; bu gelişmelerin toplumun deniz ile olan ilişkisini nasıl değiştirdiğini de irdeliyor.
İki kuşağın geçtiği bir süre içinde Katalonya, durgunluk döneminden sıyrılarak, ileriye doğru bir atılım gerçekleştirmesine olanak veren bir demografik ve ekonomik büyüme yaşamıştı.
Avrupa ekonomik tarih yazımının öncüsü olarak görülen tarihçi Antoni de Capmany çalışmalarında Katalonya’nın yelkencilik, tecim ve endüstri ile derin kökleri olan bir ülke olduğunu ve bu girişimci eğilimi; gelişime ve ülkedeki varsıllık üretim döngüsüne her seferinde yeniden önayak olduğunu gösteriyor.
Ülkenin bu açık denizcilik geçmişi daha da değerli bir varlık durumuna gelecek; ilerleme bir kez daha yine deniz aracılığıyla gerçekleşecekti.
Deniz Müzesinin koleksiyonuna ait önemli sembolik yapıtların arasında bulunduğu sergide; 19. yüzyıldan “Nouvelle description de la Fameuse Ville de Barcelone cappitalle de la province de Catalogne” adlı yapıtın tablosu, 18. yüzyılın son çeyreğine tarihlenen Mataró fırkateynine ait bir model, 19. yüzyılın ikici yarısına tarihlenen Barselona fırkateynine ait bir model, 18. yüzyıldan mal taşımak için kullanılan bir dolap, 19. yüzyılın ikinci yarısından tecim fırkateyni Diputación‘un bir modeli, deniz müzesinin işliğinde 1960 yılında yapılmış Ictíneo II‘nin modeli, 1929 tarihli depolu yüzer rıhtım ait bir model, A. Cassal tarafından 1912’de yapılmış, “Barselona Limanı Aziz Bertran İskelesi” tablosu, Jean et Marie Illagut yelkenlisinin ve Infanta Isabel de Borbón posta vapurunun bir modeli (1913) yer alıyor.
“Denizin Ötesindeki Kataloya – Katalan Deniz Taşımacılığının 300 Yılı (18. yy – 20. yy)” sergisi, 31.12.2029 tarihine kadar Barselona Deniz Müzesi‘nde olacak.
(Kaynak: mmb.cat)
Deniz Taşımacılığının Katalonya’nın Gelişimine Olan Katkısını Anlatan “Denizin Ötesindeki Katalonya “Sergisi Barselona Deniz Müzesi’nde
Barselona Deniz Müzesi’ndeki “Denizin Ötesindeki Katalonya – Katalan Deniz Taşımacılığının 300 Yılı (18. yy – 20. yy)” sergisi, Katalan deniz taşımacılığının Katalan ekonomisine ve gelişimine yaptığı katkıyı yazılı ve görsel belgelerle gözler önüne seriyor.
18. yüzyılın başlarında doğal kaynakları bakımından yoksul ve az nüfusu olan bir ülkenin 19. yüzyılda nasıl endüstriyel bir güce dönüştüğünü ve bunun Amerika ile yapılan denizyolu tecimine katkı sağladığını anlatan sergi, İspanya’daki Veraset Savaşları nedeniyle yönetsel kurumların tamamen çöktüğü, savaş nedeniyle yıkıma uğramış ve yoksullaşmış 18. yüzyılın başlarındaki Katalonya’nın genel görünümü ile başlıyor.
Sergi, ayrıca 19. yüzyıldaki tecimin ve gemi yapımının Katalonya’nın büyük dönüşümündeki ve modernleşmesindeki katkısını anlatırken aynı zamanda; bu gelişmelerin toplumun deniz ile olan ilişkisini nasıl değiştirdiğini de irdeliyor.
İki kuşağın geçtiği bir süre içinde Katalonya, durgunluk döneminden sıyrılarak, ileriye doğru bir atılım gerçekleştirmesine olanak veren bir demografik ve ekonomik büyüme yaşamıştı.
Avrupa ekonomik tarih yazımının öncüsü olarak görülen tarihçi Antoni de Capmany çalışmalarında Katalonya’nın yelkencilik, tecim ve endüstri ile derin kökleri olan bir ülke olduğunu ve bu girişimci eğilimi; gelişime ve ülkedeki varsıllık üretim döngüsüne her seferinde yeniden önayak olduğunu gösteriyor.
Ülkenin bu açık denizcilik geçmişi daha da değerli bir varlık durumuna gelecek; ilerleme bir kez daha yine deniz aracılığıyla gerçekleşecekti.
Deniz Müzesinin koleksiyonuna ait önemli sembolik yapıtların arasında bulunduğu sergide; 19. yüzyıldan “Nouvelle description de la Fameuse Ville de Barcelone cappitalle de la province de Catalogne” adlı yapıtın tablosu, 18. yüzyılın son çeyreğine tarihlenen Mataró fırkateynine ait bir model, 19. yüzyılın ikici yarısına tarihlenen Barselona fırkateynine ait bir model, 18. yüzyıldan mal taşımak için kullanılan bir dolap, 19. yüzyılın ikinci yarısından tecim fırkateyni Diputación‘un bir modeli, deniz müzesinin işliğinde 1960 yılında yapılmış Ictíneo II‘nin modeli, 1929 tarihli depolu yüzer rıhtım ait bir model, A. Cassal tarafından 1912’de yapılmış, “Barselona Limanı Aziz Bertran İskelesi” tablosu, Jean et Marie Illagut yelkenlisinin ve Infanta Isabel de Borbón posta vapurunun bir modeli (1913) yer alıyor.
“Denizin Ötesindeki Kataloya – Katalan Deniz Taşımacılığının 300 Yılı (18. yy – 20. yy)” sergisi, 31.12.2029 tarihine kadar Barselona Deniz Müzesi‘nde olacak.
(Kaynak: mmb.cat)
İBB Tarafından Açılan “İstanbul Senin, Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması” Haliç Kıyısına Yönelik Kentsel Gereksinimlerine Çözüm Öneren Projelere Çağrıda Bulunuyor.
İBB Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanlığı tarafından Haliç kıyı bandına yönelik tasarım önerilerine çağrıda bulunan “İstanbul Senin, Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması”nın duyurusu yapıldı.
Haliç, bilindiği üzere; İlk çağlardan başlayan, Roma Dönemi ve Bizans Dönemi ile gelişen, Osmanlı’dan günümüze kadar ulaşan çok zengin ve değerli bir geçmişe sahip olan bir yerleşim bölgesidir. Ancak günümüzde kentsel sorunların Haliç çevresinde yumak olduğu ve bunun gelişen günlük yaşam içinde duyumsandığı bir alana dönüşmüş durumdadır.
Şu anda bu bölge, kent ölçeği bağlamında değerlendirildiğinde; kentlinin Haliç kıyılarıyla bağının kopmuş olması, Haliç kıyı park projelerinde yaya dolaşım alanlarının sürekliliğinin olmaması, Eminönü – Alibeyköy tramvay hattının bir sonucu olarak açık alanların ve yeşil dokunun daralması, Haliç Bölgesi’nin tanımsız rekreasyon alanlarıyla yeşil alan dizgesinin kimliliğini yitirmiş olması başlıca sorunlarını oluşturmaktadır.
Kentlinin yaşamakta olduğu bu sorunlara yönelik çözümlerin üretilebilmesi için açılan “İstanbul Senin, Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması“; Fatih, Eyüpsultan ve Beyoğlu ilçelerini kapsayan Galata Köprüsü ile Alibeyköy Cep Otogarı arasında kalan ve 3135000 m2 olarak belirlenen Haliç kıyı bandını (Haliç Adalarını dışarıda bırakarak) ele almaktadır.
Açılan yarışmada proje önerisi geliştirecek olan kişi veya tasarım takımlarından öncelikli olarak; alandaki güncel gereksinimleri – beklentileri belirleyerek, olanakların elverdiği ölçüde doğaya saygılı, çağdaş, özgün ve nitelikli çevresel yaklaşımları içeren, sürdürülebilir, işlevsel ve yenilikçi çözümler öneren projeler üretmeleri beklenmektedir.
Yarışma takviminde duyurulan ön seçime aşamasına başvuru için son tarih 13 Şubat 2020.
Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Deniz Mülteciliğini Ele Alan “Lampedusa” Versus Tiyatro Tarafından Sahneleniyor
Çağımızın büyük dramı deniz mülteciliği sorununu ele alan Lampedusa adlı oyun, Kayhan Berkin’in yönetmenliğinde Versus Tiyatro tarafından sahneleniyor.
Anders Lustgarten tarafından kaleme alınan öykü, çağımızın en önemli sorunlarından göçmenlik ve yoksulluğu, iki farklı karakter üzerinden anlatıyor.
Bu iki karakterden bir olan Stefano, turistik plajlarıyla ünlü cennet adası Lampedusa‘da denizlerin kirlenmesi nedeniyle balık avlama işini bırakarak, göçmen cesedi toplama işine geçen eski bir balıkçıdır.
Diğeri ise dünyanın en büyük metropollerinden biri olmasının yanı sıra dünya ekonomisine yön veren sayılı cazibe merkezlerinin arasında yer alan Londra’da melez olduğu için dışlanan, firmalara geri ödenemeyen kredileri tahsil etmek için kapı kapı dolaşırken hakaretlere uğrayıp ve tepkilerle karşılaşan yoksul bir borç izleme görevlisi olan Denise’dir.
Oyun, bu iki karakterin hiç beklemediği bir anda buldukları umudun, hiç farkında bile olmadıkları iletişim biçimlerinin, empatinin anlatısını sahneye koyuyor.
Oyunun Künyesi
Yazan: Andres Lustgarten
Çeviren: Hira Tekindor
Yöneten: Kayhan Berkin
Oynayanlar: Cem Zeynel Kılıç, Özlem Öçalmaz
Süre: 60 dakika
Oyun, 31 Ocak 2020 tarihinde
(Kaynak: versustiyatro.com)
Belçika’nın Göller Bölgesindeki Bisiklet Yolu Projesi, Yüksek Bir Tasarım Kültürüyle Doğal Çevrede Gerçekleştirilebilecek Uygar Bir Müdahalenin Kanıtı
Belçika’nın en büyük göller bölgesi De Wijers‘de Belçikalı mimarlık ofisi Lens°ass architecten tarafından gerçekleştirilen bisiklet yolu, Time dergisinin 2018 yılında yayınladığı dünya üzerinde görülmesi gereken 100 yer listesinde yer aldı.
Bisiklet yolu projesi, Belçikalı peyzaj mimarlık ofisi Burolandschap tarafından bölgedeki göller yönelik olarak yaşam geçirilen doğa koruma projesinin kapsamı içinde yer alıyor.
2016 yılında açılan ve bu tarihten günümüze kadar yüzlerce gezgini ağırlayan Bokrijk’teki bu bisiklet yolu, 91 ve 243 numaralı bisiklet kavşaklarının arasında yer alıyor.
Limburg bölgesinin doğal varsıllığını tanıtmak amacıyla yayın yapan visitlimburg.be internet sitesi tarafından Limburg bisiklet yolu ağında küratörlüğü gerçekleştirilen bir dizi bisiklet patikası ve köprü bulunuyor. Bu ağın bir parçası olarak Lens°ass architecten’in gerçekleştirdiği bu bisiklet yolu, suyu yüzeyin alt kotun yer alıyor. “Suyun içinden bisikletle geçmek” anlayışı ile yerel bir çekicilik yaratan proje, doğal çevre ile turizmin getirdiği ziyaretçi yükü arasında etkili bir denge kurmayı başarıyor.
https://youtu.be/YBPuLx33J38
(Kaynak: designboom.com)
Balıkesir’de Sualtı Müzesi Kurulması İçin Çalışmalar Başladı
Balıkesir’de bir sualtı müzesinin kurulması için Gömeç Belediyesi’nde bir toplantı gerçekleştirildi.
Gömeç Belediye Başkanı M. İrem Himam‘ın makamında gerçekleşen görüşmede Balıkesir’in ve bölgenin tarihi ve mitolojik değerlerine ilişkin kültürel öğeleri barındıran bir sualtı müzesinin oluşturulması için eşgüdüm gerçekleştirildi.
Burhaniye Ticaret Odası’nın Burhaniye ve Gömeç ilçelerinde Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) tarafından desteklenen fizibilite projesi kapsamında belirlenen noktalarda sualtı resif alanları kazandırılması; böylece bölgedeki biyolojik çeşitliliği artırmak, habitat kaybını azaltmak ve deniz canlılarının barınak olarak kullanacakları yeni alanların oluşturulması amaçlanıyor.
Görüşmede ayrıca dalış turizminde Balıkesir’i yurt içi ve yurt dışında bir çekim merkezi durumuna getirmek ve sportif balıkçılığı desteklemek konuları da değerlendirildi.
Toplantının ardından Balıkesir Büyükşehir Kırsal Hizmetler Daire Başkanı A. Mekin Tüzün, Burhaniye Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aysel, Bandırma Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekan Prof. Dr. Mustafa Sarı ve GMKA Genel Sekreter V. Abdullah Güç, resif alanı ve su altı müzesi için belirlenen alanda gözlem yaptılar.
(Kaynak: gmka.gov.tr, burhaniyeto.org.tr)
Burhaniye’deki Antik Adramytteion Limanı Denizin Çekilmesiyle Ortaya Çıktı
Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde deniz suyunun çekilmesi ile 2 bin 500 yıllık antik Adramytteion kent limanı ortaya çıktı.
Burhaniye’nin yaklaşık iki km kadar batısında bulunan Karataş Mevkiinde, Ören Tepe’yi de içine alan geniş bir alanda kurulan Adramytteion Antik Kenti, Stephanos Byzantios’a göre adını, kentin kurucusu olan Lydia kralının oğlu Adramys’ten almıştır.
MSGSÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü tarafından 2012 yılından bu yana antik kentte sürdürülen arkeolojik kazı çalışmaları, “Bergaz Tepe”, “Ören Meydanı” ve “Antik Liman” olmak üzere üç ayrı noktada gerçekleştiriliyor.
Antik kent limanına ait olan 2 bin 500 yıllık temel taşlarının, denizin çekilmesi ile ortaya çıkması, bu durumun Elazığ depremiyle bağlantılı olarak görülmesi nedeniyle; Adramytteion Antik Kenti ve antik liman, ulusal basın tarafından gündeme getirildi.
(Kaynak: iha.com.tr, adramytteion.org, kulturportali.gov.tr)