Denizcilik Arkeolojisi Dergisi’nin 12. Sayısı, “Deniz Jeoarkeolojisi” Konusunu Ele Almayı Sürdürüyor.
Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı (TİNA) tarafından yayınlanan Denizcilik Arkeolojisi Dergisi‘nin 12. sayısı yayımlandı.
12. sayı, 2019 yılı içinde yayımlanan bir önceki sayıda ele alınan “Deniz Jeoarkeolojisi” konusunu sürdürüyor. Böylece 11. ve 12. sayılarla birlikte Türkiye’de yayınlanan bir dergide ilk defa, alanında yetkin araştırmacılar tarafından hazırlanmış jeoarkeolojik çalışmalara ilişkin makaleler bir araya getirilerek özel bir cilt oluşturulmuştur. Öte yandan, dergide Türk karasularında gerçekleştirilen bilimsel kazı ve yüzey araştırmalarına ve 11-12 Haziran 2020’de birincisi düzenlenecek olan Uluslararası Mustafa V. Koç Sualtı Arkeolojisi Sempozyumuna yönelik ayrıntılarına yer veriliyor.
Derginin 12. sayısında yer verilen başlıklar ve makaleler şunlar:
Makaleler:
-Anadolu’nun Ege Kıyılarında Holosen Deniz Seviyesi Değişmeleri ve Jeoarkeolojik Etkileri – İlhan Kayan
-Batık Yapıların Derinliği Neden ve Nasıl Raporlanır? – Miklós Kázmér
-Jeoarkeolojik Veriler Işığında Türkiye’nin Güneybatı Sahillerindeki Deniz Seviyesi Değişimleri – Harun Özdaş, Nilhan Kızıldağ
Notlar:
-Uluslararası Mustafa Vehbi Koç Sualtı Arkeoloji Sempozyumu – Metin Ataç
-Makale Çağrısı (Uluslararası Mustafa Vehbi Koç Sualtı Arkeolojisi Sempozyumu)
-INA 30. Yıl Genel Kurul Toplantısı College Station, Texas, ABD 16 – 19 Ekim 2019
Jeff Hakko
-Bozukkale Sualtı Kazısı, 2019 Sezonu – Harun Özdaş
-Alanya Osmanlı Batığı Sualtı Kazısı 2019 Yılı Çalışmaları – Hakan Öniz
-Arkeolojik Gemilerin Dijital Belgeleme ve Modellemeleri projesi – Osman Haktan Uygun, Hilal Güler
-Uluslararası Konferans Poseidon’un Krallığında – XXIV – Winfried Held
-3. Turgut Reis ve XVI. Yüzyıl Akdeniz Denizcilik Tarihi Uluslararası Sempozyumu
Dergiye buradan ulaşabilirsiniz.
Ressam Ansen Atilla’nın “Wasteland” Dizisi, Çağdaş Sanat Fuarında VOLTA New York’ta Yer Alıyor
Ansen Atilla’nın “Wasteland” başlıklı; fuar için özel olarak ürettiği resim dizisi, çağdaş sanat fuarı “VOLTA New York”ta x-ist sanat galerisinin standında yer alıyor.
04-08 Mart 2020 tarihleri arasında düzenlenen VOLTA New York‘ta, 5 kıtadan, 35 şehirden olmak üzere toplam 54 galeri yer alıyor. Ansen Atilla‘nın daha önce başka bir yerde sergilenmemiş eserleri, 2.14 No’lu stand’ta ziyaretçilerle buluşacak.
VOLTA New York 2020 için Atilla‘nın özel olarak hazırladığı “Wasteland” dizisi, sanatçının önceki dizileri; “Noirland” ve “Codex Seragliensis”in izinden gidiyor.
Antroposen çağında insan eliyle oluşmuş Pasifik çöplüğünün büyümesi ve bu atık yığınının ortaya çıkardığı çevresel sorunlar “Wasteland” dizisinin çıkış noktası. Büyük ve küçük ölçekli plastik parçalardan oluşan, insan eliyle yaratılmış ancak insandan bağımsız, meçhul bir oluşuma evrilen bu yığın, özel olarak bir bölgeyi etkilemenin çok daha ötesinde doğal dengeyi tehdit etmektedir. Bu başkalaşan atık yığının yarattığı çevre sorunları sanatçıyı “Wasteland” dizisi üretme yönünde tetiklemiş.
“Wasteland”
“Innocence On The Surface Bellerophon”
“No Man’s Land – Homecoming”
“Wasteland” dizisindeki yapıtlar, kullanılan teknik ve malzeme anlamında izleyiciye çeşitlilik sunuyor. Üretim sürecinde farklı disiplinlerden beslenen sanatçı, dijital ortamın sunduğu olanaklardan yararlanarak tamamladığı yapıtlarını oluştururken, bağlamından koparılmış atık malzemelerin kullanımıyla dünyanın karşı karşıya kaldığı çevresel sorunlara ve küresel ısınma olgusuna gönderme yapıyor.
(Kaynak: artxist.com)
Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu Tarafından 4. “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” Çalıştayı Düzenliyor.
Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu – TSSF tarafından 06 – 07 Mart 2020 tarihleri arasında “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmen Eğitimi” çalıştayının 4. sü İzmir’de düzenlenecek.
Önümüzdeki dönemde 2 Yıldız dalıcıların zorunlu tutulacağı “Sualtı Kültür Mirasının Korunması” eğitimi için gerekli olan TSSF eğitmen kadrosunun yetiştirilmesi amacıyla düzenlenen çalıştayların dördüncüsü 6-7 Mart 2020 tarihlerinde düzenleniyor. Etkinlik, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Bordo Salon’da gerçekleştirilecek.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, UNESCO ve ICOMOS tarafından desteklenen bu programda sualtında karşılaşılan kültürel miras değerlerinin nasıl korunacağı ve ilgili kurumlara nasıl haber verileceği konularının aktarılması amaçlanıyor.
Çalıştayda şu konu başlıkları ele alınacak:
-“Sualtı Kültür Mirasının Önemi ve ICOMOS” – Doç. Dr. Zeynep Aktüre
-“Ege Kıyıları Sualtı Araştırmaları” – Doç. Dr. Harun Özdaş
-“Temel Arkeoloji” – Dr. Eda Güngör Alper
-“Deneysel Arkeoloji Çalışmaları” – Osman Erkurt, Mualla Erkurt
-“Tarih Öncesi Denizcilik ve Deneysel Arkeoloji” – Koray Alper
-“Sualtında Karşılaşılabilecek Eserlere Bir Bakış 1/2” – Doç. Dr. Hakan Öniz
-“Tarihte ve Günümüzde Gemi Boyaları” – Prof. Dr. Levent Cavas
-“Sualtı Film Gösterimi “Sualtı Cenneti: Antalya” – Tahsin Ceylan
-“Sualtı Kültür Mirası, Yasalar ve Yönetmelikler” – İhsan Tercan
-“Sualtı Kültür Mirasının Korunmasında Farkındalık” – Ceyda Öztosun
-“Tarih Öncesi ve Tarihi Çağlar” – Günay Dönmez
-“Roma, Selçuklu ve Osmanlı Döneminde Denizcilik” – Koray Alper
Programa katılan TSSF eğitmenlerinden başarılı olanlar “Sualtı Kültür Mirasının Korunması Eğitmeni” sertifikasına hak kazanarak, 2 Yıldız dalıcı adaylarına bu eğitimi verebilecek.
Çalıştay programına buradan ulaşabilirsiniz.
(Kaynak: tssf.gov.tr)
Rodos, İstanköy Ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Tarafından “Rodos ve İstanköy Türk Kültürü” Paneli Düzenleniyor.
Rodos, İstanköy ve Onikiada’dan göç ederek Türkiye’ye yerleşen Türklerin ülkemizdeki tek temsilcisi olan sivil toplum örgütü Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından “Rodos ve İstanköy Türk Kültürü” paneli düzenleniyor.
Ege adalarındaki Türk varlığı ve kültürü üzerine değerli çalışmalar ortaya koyan ve bunu düzenlediği önemli etkinliklerle kamuoyu ile paylaşan Rodos İstanköy Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği, “Rodos ve İstanköy Türk Kültürü” paneli ile Ege adalarındaki Türklerin güncel kültürel sorunlarını ortaya koyuyor.
Açılış konuşması Alparslan Aksoy ve Dr. Cezmi Bayram tarafından gerçekleştirilecek etkinlikte oturum başkanlığını Prof.Dr. Cezmi Erarslan üstleniyor.
Panelde konuşmacılar şu kültürel sorunları ele alacak:
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı – “Rodos ve İstanköy Türklerinin Kültür Sorunları”
Doç.Dr. Nilüfer Erdem – “Rodos ve İstanköy Türkleri ile Batı Trakya Türklerinin Kültürel Asimilasyonuna Dair Değerlendirmeler”
Dr. Neval Konuk Halaçoğlu – “Rodos ve İstanköy Türk Mimari Eserlerinin Kültüre Etkisi”
Doç. Dr. Cihan Özgün – “Rodos ve İstanköy Türklerinin Kimlik Sorunları”
Etkinlik, 20 Mart 2020 tarihinde Türk Ocakları İstanbul Şubesi‘nde gerçekleştirilecek.
(Kaynak: rodosistankoyturkleri.org.tr)
“Karagöz’ün Denizler Macerası” Adlı Kukla Oyunu, 14. İzmir Uluslararası Kukla Günleri’nde
14. İzmir Uluslararası Kukla Günleri programında yer alan “Karagöz’ün Denizler Macerası” adlı kukla oyunu, Tiyatro Melik tarafından sahneliyor.
05 – 22 Mart 2020 tarihleri arasında gerçekleşecek 14. İzmir Uluslararası Kukla Günleri’ne 23 ülkeden 50 kukla tiyatrosu topluluğu katılıyor.
Tiyatro Melik tarafından sahnelenen “Karagöz’ün Denizler Macerası” adlı kukla oyunu esin kaynağını Jules Verne’in “Denizler Altında 20.000 Fersah” adlı romanından alıyor. Farklı gölge oyunu teknikleri de kullanıldığı oyunda Karagöz’ün Kaptan Nemo ile birlikte yaşadığı fantastik macera anlatılıyor.
“Karagöz’ün Denizler Macerası”nda Karagöz, insanlara küsüp, kendi icat ettiği denizaltıda yaşayan Kaptan Nemo’yu yeniden karaya çıkmaya ikna etmeye çalışıyor.
Geleneksel Türk gölge sanatının önemli kahramanları Hacivat ve Karagöz, yeni bir yorum ile 10 Mart 2020 tarihinde Prof. Türkan Saylan Alsancak Kültür Sanat Merkezi sahnesinde olacak.
(Kaynak: izmirkuklagunleri.com)
A. Cosentino’nun Ütopik Bir Ülkeye Yapılacak Düşsel Bir Deniz Yolculuğunu Kurguladığı “Jpeg Takımadaları” Zilberman Sergievi’nde
Antonio Cosentino’nun Zilberman sergievindeki üçüncü kişisel sergisi “Jpeg Takımadaları”, adlı ütopik bir adaya doğru yapılması planlanan bir deniz yolculuğunu ve bu yolculuğu çevreleyen yan anlamları, anıları, düşleri somutlaştırıyor.
Antonio Cosentino’nun çalışmalarında günlük yaşamın içinden, kişisel belleğinden ya da yaşadığı şehrin görsel kültüründen sızarak gelen sayısız imge yer almaktadır. Sanatçının, alt kültür öğelerinin egemen olduğu yapıtlarında pano, dükkan tabelası, paket kağıdı, fayans gibi yaşadığımız coğrafyanın görsel kültürüne ilişkin malzemeler kendine yer bulmaktadır. Sanatçı ürettiği imgelerinde, hem ayrık, parçalı hem de bütünsel ve yinelemeye dayalı bir anlatımı benimsemektedir.
Cosentino‘nun kurduğu hareketli ve oyunsu yapı, mega kentler ve bu kent mimarisinin kısa ömrü, insani ölçeğin ve yerelliğin terkedilişi, insanüstü hız ve hatta tüketim gibi kavramları çağrıştırırken moderniteye özgü unutkanlığı; belleği bir arşivci gibi çalışarak; yazılı ve görsel olan pek çok şeyi sürekli kaydeden sanatçının yapıtları aracılığıyla bir kez daha anımsamamızı sağlamaktadır.
Jpeg Takımadaları sergisine – Cosentino’nun daha önceki sergilerinde olduğu gibi kendi yazdığı – bir öykü eşlik etmektedir ve sanatçı, sergievi oylumunun bütününe yayılan yerleştirme ile bu öykünün mizansenini kurgulamaktadır.
“Jpeg Takımadaları” haritası (Kağıt üzerine mürekkep – 2020)
Ana kahraman, Jpeg Takımadaları adlı bir ütopyanın düşünü kurmakta ve oraya doğru bir yolculuk planlamaktadır.
Girişte karşılaştığımız harita, güneyi Aura ve kuzeyi Jpeg olarak bölünmüş bir adayı anlatır. Serginin merkezindeki objelerden teneke sürat motoru Aura, 2020, hikayenin kahramanının Jpeg Takımadaları’na gitmek için kullanacağı araçtır.
Aura (Teneke – 2020)
Ancak, gelişen bu düşünceler sırasında sanatçının ve kahramanının kafalarında canlandırdıkları yan öyküler, akıllarına gelen anılar ve geleceğe ilişkin olarak kurulan düşler, sergiyi oluşturan farklı öğelerde kendilerini göstermektedir.
Cankurtaran Kulesi 1 – Cankurtaran Kulesi 2
(Beton, Demir, Ahşap, Kumaş – 2016)
Ada (Tuval üzerine yağlıboya – 2020)
Sürat motoru, üzerine yerleştirilmiş bir fabrika ile anlam değiştirir. Walter Benjamin’in tanımıyla, bir sanat eserinin mekanik bir üretime uğramadan, sanatçının elinden çıkmış hali ile sahip olduğu Aura’ya, dijital yeniden üretimlerle, kopyalarla dolu Jpeg’li bir ülkede neler olacaktır?
Kaptan firar mı edecektir?
Serginin değindiği yan öykülerden birine ait Calypso, 2020 isimli beton apartman, Odysseus’u yolculuğundan alıkoyan tanrıça Calypso gibi serginin kahramanını da yolculuk gayesinden uzaklaştıracak mıdır?
“Jpeg Takımadaları”, Zilberman sergievinin ana sergi oylumunda, 28 Şubat – 02 Mayıs 2020 tarihleri arasında görülebilir.
Kısaca Antonio Cosentino
Sanatçı, 1994’te Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun oldu. 1996’da Hakan Gürsoytrak ve Mustafa Pancar ile Hafriyat Grubu‘nu kurdu. 2006-2009 yılları arasında bağımsız sanat inisiyatifi ve sergi mekânı Hafriyat Karaköy’ü kurdu ve işletti. Çok sayıda sergiye katılan ve pek çok serginin küratörlüğünü üstlenen Cosentino, İstanbul’da yaşamakta ve çalışmaktadır.
(Kaynak: zilbermangallery.com)
“9. Ulusal Gemi ve Yat Tasarım Yarışması”nın Konusu; “Elektrikli Feribot Tasarımı”
Bu yıl düzenlenen “9. Ulusal Gemi ve Yat Tasarım Yarışması”nın konusu; “Elektrikli Feribot Tasarımı” olarak duyuruldu.
Yarışma, Gemi Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği, T.C. Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından düzenleniyor.
Düzenlenen bu yarışmayla; tekne tasarım ve üretim iş kolunun uluslararası rekabet gücünü arttırmak, çevreye saygılı tasarımların ortaya çıkmasını sağlamak, tasarım etkinliklerini destekleyerek iş kolunun gelişimi açısından ne denli önemli olduğunu göstermek, tekne tasarımına ilgi duyan genç tasarımcıları iş koluna kazandırmak amaçlanıyor.
Yarışmada katılımcılardan yolcu ve/veya araç feribotu olarak hizmet verebilecek, kısa mesafe denizyolu taşımacılığı yapmaya uygun “Elektrikli Feribot Tasarımı” konusunda mühendislik ve tasarım alanlarının bir arada yer alacağı yeni yaklaşımları ortaya koymaları bekleniyor.
Katılımcıların Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Gemi ve Deniz Teknolojisi Mühendisliği, Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği, Endüstriyel Tasarım, Mimarlık ve Makine Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği, İç Mimarlık, Gemi ve Yat Tasarımı Bölümlerinde öğrenim gören lisans ve lisansüstü öğrenci olması gerekiyor.
Son başvuru tarihi 01.08.2020
Yarışma koşullarına buradan ulaşabilirsiniz.
(Kaynak: gemiyattasarim.org)
Roma İmparatoru Neron Tarafından Patara’da Yaptırılmış Olan Antik Deniz Feneri Yeniden Yaşam Bulacak
Roma İmparatoru Neron’un MS 54 yılında prestij eseri olarak Patara Antik Kenti’nde yaptırdığı deniz feneri, orijinal taşlarıyla yeniden yaşam bulacak.
2020 yılının Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Patara Yılı” olarak duyurulması, ilgiyi bir anda, antik dönemde önemli bir liman kenti olan Patara’ya çevirdi. Yakın zamanda fener çevresinde gerçekleştirilen kazılarda denizcilere uğur getirmesi için taş üzerine işlenmiş bir yunusbalığı kabartmasının keşfedildiği deniz fenerinin üzerinde; bir zamanlar altın harflerle “Ben imparator Neron. Bu feneri denizcilerin selameti için yaptım” sözlerinin işlendiği bir yazıt bulunuyordu.
Patara Antik Kenti Kazı Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Havva İşkan Işık önemli bir liman kenti olan Patara’daki deniz feneri ile ilgili olarak “Fenerin birkaç yıl içinde ayağa kalkması için elimizden geleni yapacağız. Kulesinin yüksekliği 26, podyumunun yüksekliği ise 6 metre. Toplamda 30 metreyi aşan 7 katlı bir apartman yüksekliğine ulaşabilen dev bir fener. Ülkemizin en önemli kültür miraslarından biri olmaya aday. İnşallah restorasyon tamamlandıktan sonra fener ışıklandırılacak ve denizcilerin yolunu yeniden aydınlatacak.” diye konuştu.
[wpvideo 7wQTUpRB]
Işık, Neron deniz fenerinin Türk turizmine yapacağı katkıyı şu sözlerle aktardı. “Patara’daki fener dünyadaki ilk deniz feneri değil. İlk fener, İskenderiye Feneri. Patara’daki fener ise kendi orijinal malzemesiyle ayağa kaldırılabilecek olan tek fener. Fenerin yapımında kullanılan bütün taşlar gün yüzüne çıkartıldı ve numaralandırıldı. Bu fener, ülkemiz üzerine önemli bir ışık düşürecektir. Tamamlandıktan sonra çok sayıda turisti çekebilecek kapasiteye sahip. İspanya’da Atlas Okyanusu’nun kenarında bir deniz feneri var. Bizim fenerden çok daha sonra yapılmış. 17. ve 18. yüzyıllarda iki kez restorasyon geçirdiği için orijinalitesini kaybetmiş, bambaşka bir görüntüye ulaşmış durumda. O feneri bile yüz binlerce kişi ziyaret ediyor. Patara feneri iyi bir tanıtımla bu fenerin önüne geçecektir. 2020’yi ‘Patara Yılı’ ilan ederek bunu mümkün kılan Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz.“
(Kaynak: aa.com.tr)
Tümamiral Dr. Cihat Yaycı, Kitaplarının Gelirini 13 Türk Amiralinin Balmumu Yontusunun Yapılması İçin Bağışlıyor
Tümamiral Dr. Cihat Yaycı, kitaplarından elde ettiği geliri, onüç Türk-Osmanlı amiralinin gerçek boyutlarda yapılacak balmumu yontuları için bağışlıyor.
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Yaycı’nın Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarının korunması için uluslararası hukuk gerekçelerini ortaya koyduğu kitaplar “Sorular ve Cevaplar ile Münhasır Ekonomik Bölge” ve “Libya Türkiye’nin Denizden Komşusudur” adlı kitaplar yakın zamanda Türk politikasına yön veren değerli yapıtlar oldu. Yaycı’nın 2020 yılında “Doğu Akdeniz’in Paylaşım Mücadelesi Ve Türkiye” adlı yeni kitabı yayımlandı.
Cihat Yaycı, yazdığı kitaplarının tüm gelirini tarihe yön veren Türk amirallerinin balmumu yontularının yapımına bağışladı. Bu girişiminin ilk ürünü olan Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa’nın balmumu yontusu, İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı’nda sergileniyor.
Yontu, Ukraynalı sanatçı Sergey Yermakov tarafından yapıldı. Yermakov, yapıtını oluştururken; Deniz Müzesi Komutanlığı koleksiyonunda bulunan İtalyan ressam Pietra Della Vecchia’nın “Barbarossa” adlı tablosundan ve Haydar Bey’in Nakkaş Nigari imzalı minyatüründen yararlandı.
Barbaros’un ardından Akdeniz’de Türk-Osmanlı egemenliğinin sağlanmasında büyük rol oynayan Turgut Reis’in balmumu betimi yapılacak. Sonrasında ise; Çaka Bey, Karamürsel Bey, Umur Bey, Kemal Reis, Aydın Reis, Piri Reis, Oruç Reis, Salih Reis, Seyd-i Ali Reis, Cezayirli Gazi Hasan Pasa ve Mezzamorta Hüseyin Paşa’nın balmumu yontularının yapılması amaçlanıyor.
(Kaynak: milliyet.com.tr)
Adriyatik Denizinin Venedik’te Neden Olduğu Gelgit, Dünya Kültür Mirası Olan Kente Büyük Zarar Veriyor
1966 yılından beri Venedik’te yaşanan en büyük gelgit, dünya kültür mirası olan bu kentin mimari dokusuna büyük bir zarar verdi. Kent,şimdilerde onarım için sağlanmaya çalışılan fon arayışlarıyla da Batı basınında gündeme geliyor.
Venedik’te son 50 yıl içinde gerçekleşen bu en kötü sel baskını kentteki kamu malında 360 milyon avroluk bir zarara yol açtı. Belirtilen söz konusu değer, mendireklerin, kamusal alanlardaki taş yer döşemelerinin, sokak aydınlatmalarının, ve uraya (belediyeye) ait olan ya da uray tarafından işletilen yapıların onarımlarına yönelik; kent müzelerini de içerecek biçimde yapılan önkeşif çalışmalarına dayanıyor. Gerçekleşen gelgitin ortalama deniz seviyesinin 187 metre üzerine çıkmasından üç gün sonra İtalya hükümeti tarafından 15 Kasım 2019’da olağanüstü hal ilan edildi. Öte yandan kentte yaşayanların ve işletme sahiplerinin kent yönetimine verdikleri 7.200’e yakın tazminat istemi, 2020 yılının Ocak ayının sonun gelindiğinde toplamda 93 milyon avroaya ulaştığı belirtiliyor.
Sel sularının altında kalmış olsa bile görkeminden hiçbirşey yitirmemiş olan Aziz Marko Meydanı ve Bazilikasının basına yansıyan etkileyici görüntülerine karşın Venedikliler, karşılaşılan bu olağanüstü durumun kamuoyu tarafından bir süreden sonra normal bir doğa olayı gibi algılanmasından endişe ediyorlar. Bununla birlikte kent sakinlerini kızdıran bir diğer nokta ise; bir lagün olan Venedik’in Adriyatik Denizinin yarattığı baskıdan kurtarılarak selin oluşmasına engel olması için tasarlanan ve bugüne kadar 6 milyon avroya mal olan MOSE Projesi’nin (Modulo Sperimentale Elettromeccanico) hala bitirilememiş olması. Gecikmelerin ve yaşanan yolsuzluk olaylarının yakasını bırakmadığı MOSE projesi sonuçlandırılacağı tarihin ilk olarak 2011 yılı olacağı ilan edilmişti.
Sel baskınını kağıt üstünde görünebilir kılan, bol sıfırlı büyük rakamlar bir yana; özellikle kentteki kültürel ve mimari dokunun uğradığı zarara ilişkin olarak sosyal medya aracılığıyla uluslararası kamuoyuna ulaşan görseller de aynı büyüklükte bir etki yarattı. Ancak üzerinden üç ay geçmiş olmasına karşın; mimari ve arşiv hazinelerinin asıl büyük ölçüde etkilendiği selin yaratmış olduğu zararın boyutları kesin olarak belirlenebilmiş değil.
(Kaynak: theartnewspaper.comi görsel: usatoday.com)