Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Bodrum Deniz Müzesi’nin, “Çevrimiçi” Söyleşilerine Bu Hafta; Doç. Dr. Hakan Öniz, Ömer Durmaz ve Timuçin Binder Konuk Oluyor

Bodrum Deniz Müzesi müdürü Selin Cambazoğlu’nun instagram üzerinden gerçekleştirdiği “çevrimiçi” söyleşi programının bu haftaki konukları; Doç. Dr. Hakan Öniz, Ömer Durmaz ve Timuçin Binder olacak.

12 – 14 ve 15 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek olan söyleşilere katılan konuklar ve değerlendirilecek olan konular şu başlıklardan oluşuyor.

Doç. Dr. Hakan Öniz – “Akdeniz Kıyılarında Batıklar ve Türkiye’nin Sualtı Arkeolojisindeki Altyapısı”  –  (12 Mayıs 2020, Salı, Saat: 16.00)

Doç. Dr. Hakan Öniz, Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıkları Koruma ve Onarım Bölümü’nün, Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü‘nün ve Akdeniz Sualtı Kültür Mirası Araştırmaları Ana Bilim Dalı‘nın başkanlığını yürütmektedir. Öniz ile Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında bulunan çok sayıda arkeolojik batıktan ve Türkiye’nin sualtı arkelojisindeki altyapısından söz edilecek.

Hakan Öniz, aynı zamanda UNESCO Sualtı Arkeolojisi UniTwin Ağı’nın kurucu koordinatörüdür. 2012-2015 yılları arasında koordinatörlüğünü yürüttüğü bu kuruluşa dünyadan 38 üniversite üyedir. Hakan Öniz halen hem Dünya Sualtı Aktiviteleri Konfederasyonu CMAS’ın uluslararası bilim kurulu üyeliğini hem de Uluslararası Sitler ve Anıtlar Konseyi ICOMOS’un Uluslararası Sualtı Kültür Mirası Komisyonu Genel Sekreterliği görevlerini de sürdürmektedir.

Ömer Durmaz – “Basın Ressamlarının Öncüsü Halikarnas Balıkçısı” – (14 Mayıs 2020, Perşembe Saat: 16.00)

9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü öğretim görevlisi Ömer Durmaz, kendisiyle gerçekleştirilecek olan söyleşide, Halikarnas Balıkçısı’nın pek bilinmeyen bir yönü olan ressam kimliğini aktaracak.

Bodrum’a olan aşkı ve edebi eserleriyle tanınıp bir yazar olarak bilinen Halikarnas Balıkçısı’nın tüm bunlardan önce bir “ressam” olarak Babıali’ye adımını attığı, basın-yayın dünyamız için kapak ressamlığı, kitap, dergi vb. için resimlemeler yaptığı görsel yapıtlar üreten sanatçı dönemi üzerine değerlendirmeler yapılacak.

Timuçin Binder – “Geçmişten Bugüne Bodrum’daki Tekne Tipleri I” – (15 Mayıs 2020, Cuma Saat: 16.00)

Deniz tarihi araştırmacısı ve antropolog Binder’le “Kuruluşundan Bugüne Bodrum’un Tekne Tipleri: Gövdeler (I) ve Yelken Armaları (II)” konularına ilişkin olarak gerçekleştireceği sunumda, 1600’lerin sonu ile 1980’ler arasında Bodrum kıyılarında var olmuş tekne tipleri üzerine konuşulacak.

Söyleşinin ilk bölümünde bu dönemde, gövdelerde görülen değişim ve çeşitlenme, bunların nasıl ortaya çıktıkları ve genel özellikleri; ikinci bölümde ise, bu dönemde kullanılmış yelken türleri, bunların nasıl donatıldıkları ve bugüne kadar geçirdikleri evrim ele alınacak.

 

(Kaynak: bodrumdenizmuzesi.org)

 

“Cook’un Yolculukları Oyunu”, Kaptan Cook’un Avustralya’yı Ziyaret Ettiği Tarihi Dönemin, Öğrenciler Tarafından Anlaşılmasını Amaçlıyor

Kaptan James Cook’un Avustralya’yı ziyaretinin 250. yıldönümü nedeniyle Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’nde gerçekleştirilen “Karşılaşmalar 2020”, bir dizi çevrimiçi etkinlik ve sergilerle sürüyor.

Özellikle yaşı küçük öğrenciler ve ilgililer için Kaptan Cook’un ziyaretinin ve o dönem koşullarının daha iyi anlaşılması için tasarlanan “Cook’un Yolculukları Oyunu” ANMM’nin sitesi üzerinden çevrim içi olarak oynanabiliyor.

“Cook’un Yolculukları Oyunu”, Avustralya‘nın yerleşik halklarıyla ilk defa karşılaşılan bir coğrafyada ve tarihi bir zaman diliminde yüzyüze gelinen bilimsel ve seyir sorunlarıyla başetmelerine dayanıyor.

Kaptan Cook‘un ve mürettebatının Pasifik Okyanusunu keşfetmek amacıyla gerçekleştirdikleri üç deniz yolculuğunda üstlenilen görevleri içeren oyun,  “kıyı”dan da yani; yerli toplulukların gözünden de bir bakış açısı sunuyor ve bunu Tazmanya‘nın kuzey doğusunda gelen Pakana kadını Larila‘nın özelinde yapıyor.

Her oyunda; oyuncular, bu görevde başarılı bir sonuca ulaşmalarını sağlayacak olan mürettebatı ve teknik donanımı seçebiliyor. Oyunda yaşamda kalmanın ve başarılı bir kaptan olmanın koşulu, gemiyi batırmamak, mürettabatın yaşam koşullarının sürdürülebilir olmasını sağlamak ve bürokrasideki “büyük baş”ları kızdırmamak olarak özetlenebilir.

Oyun, ayrıca; Kaptan Cook‘un Avustralya ziyaretini ilk yerli ulusların nasıl gördüklerini keşfetmelerinde rehberlik yapıyor ve Avustralya’nın güney kıyısında yaşayan beş yerli toplumun konuştukları dilden bazı sözcükleri öğrenebilme olanağı veriyor.

Kaptan Cook Oyunu 2

Oyun, Avustralya Ulusal Deniz Müzesi‘nin oyun sayfasının hemen altında vermiş olduğu  kaynaklar ile ilişkili olarak oynandığında, Kaptan Cook‘un yolculuğunun içinde  gerçekleştiği tarihsel bağlamı, bilimsel başarılarını ve o gün almış olduğu bazı kararların çağdaş Avustralya‘nın ve özellikle Avustralya‘nın yerel halkları üzerinde bıraktığı günümüze kadar süregelen etkilerin kavranmasına katkı sağlıyor.

“Cook’un Yolculukları Oyunu”na buradan ulaşabilirsiniz.

 

(Kaynak: sea.museum)

 

Sözlü Tarih Çalışmaları ve Arşiv Kaynaklarından Yararlanılarak Hazırlanan “Liman Öyküleri Kısa Filmleri” İskoç Deniz Müzesi’nde

İskoç Deniz Müzesi’nde  gösterimi gerçekleştirilen “Liman Öyküleri Kısa Filmleri”, İskoçya’daki tersanelerde farklı alanlarda çalışmış kişiler ile gerçekleştirilen sözlü tarih çalışmasının sonucunda ortaya çıkan 15 kısa filmi içeriyor.

Geçen yüzyılda İskoçya‘nın kuzeyinde Irvine‘de ve Garnock vadisinde kurulu bulunan deniz endüstri kuruluşlarının ve tersanelerin çevresinde geçen yaşam öykülerini aktaran kısa filmlerden oluşan koleksiyon, İskoç Deniz Müzesi‘nin sinema odasında gösterilecek.

İskoç Denizci Müzesi ve Garnock Connections tarafından yürütülen, Miras Piyango Fonu tarafından desteklenen “Çalışma Sesleri” başlıklı sözlü tarih projesiyle, bölgedeki tersanelerde çalışmış, demircilik ve mühendislik alanlarında görev almış ya da bu bölge çevresinde yaşamış olan kişilerin artık unutulmak üzere olan anıları kayıt altına alınarak, korunmuş oldu.

Irvine, Ardeer, Saltcoats, Stevenston, Ardrossan yerleşim yerleri ve çevresindeki bölgede bulunan kişilerle yapılan görüşmeler sonucu; oldukça varsıl içeriğe sahip anı arşivi oluşturan proje takımı; bu anıları, müzenin kültürel miras koleksiyonundan filmler ve görsellerle; ayrıca görüşülen kişilerin kendilerinin ya da ailelerinin sağladığı  görsellerin de katkısıyla daha canlı bir içeriğe kavuşturdular. 

 

(Kaynak: scottishmaritimemuseum.org)

 

TBA-21 Akademi’nin ve Bölgesel Ajans’ın İşbirliği, Okyanuslara Yönelik Yeni Kavrayışı “Dönüşüm İçindeki Okyanuslar” Sergisi İle Ortaya Koyuyor

TBA-21 Akademi (Thyssen Bornemisza Academy) ile iki tasarımcı tarafından kurulan Bölgesel Ajans’ın işbirliğiyle ve Daniela Zyman küratörlüğünde gerçekleştirilen “Dönüşüm İçindeki Okyanuslar”  projesi sergisi, Venedik’te konumlu “Okyanus Oylumu”nda (Ocean Space) düzenleniyor.

“Dönüşüm İçindeki Okyanuslar”, denizlerdeki çok bileşenli değişikliklerin pek çok kurumsal yapı tarafından nasıl algılandığı, ölçüldüğü ve izlendiği üzerinde duran bir araştırma projesi. Proje, çağdaş bilimi; politik karar alıcılarla, korumacılıkla, eylemcilikle (aktivizm), sanatla ve mimarlıkla bir araya getirerek; okyanusların geleceğini koruma yolunda yeni ortak eylem biçimleri oluşturmayı amaçlıyor.

“Dönüşüm İçindeki Okyanuslar”, Antroposen olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz çağ boyunca dünya okyanuslarının geçirdiği dönüşümünü araştıran TBA21–Akademi tarafından desteklenen araştırmaların üç yılını, bir sentez haline getirerek; sunuyor.

Geniş bir çerçevede, deniz ve kıyı ekosistemlerinde gerçekleşen insan müdahalesinin yarattığı etkilere ilişkin en son bilimsel bilgileri değerlendiren proje, gezegendeki yaşamın sürmesi için okyanusların sahip olduğu  önemli yerin altını çiziyor.

TBA21–Akademi ve Bölgesel Ajans‘ın araştırmacılardan ve kuruluşlardan oluşan bir ağ ile gerçekleştirdiği kurumsal işbirliği; bilim, sanat ve kültür alanlarının okyanuslara yönelik olarak ürettiği, görünürlüğün ve yaklaşımın yeni biçimlerini gözler önüne seriyor.

Küresel boyuttaki deniz seviyesindeki yükselme, iklim tehlikesinin görülebilir olduğu en önemli belgilerden biri olarak görülüyor. Bu durumun yarattığı farkındalık ile “Dönüşüm İçindeki Okyanuslar”, okyanusları bir sinir sistemi olarak; diğer bir deyişle, insanoğlunun yoğun eylemselliğini kayıt altına alan duyarlı bir beden olarak değerlendiriyor.

Deniz seviyesinde görülen yükselmeye ek olarak;  deniz taşımacılığının kazandığı yoğunluk, balıkçılıkta aşırı avlanma, kıyı ekosisteminin tükenme noktasına gelmesi, derin deniz madenciliği, deniz dibi trol avcılığı, petrol arama ve çıkarma etkinlikleri, deniz göçmenliği hareketleri, değişen okyanus dolaşımı, okyanuslarda askeri etkinliklerin artması (militarizasyon) ve buzulların erimesi, araştırma projelerinde izi sürülen ve kaydedilen, ekosidal dönüşümlerden bazıları olarak sayılabilir. Kısacası “Dönüşüm İçindeki Okyanuslar”, deniz mekanını insan kaynaklı şiddetin, sömürgecilik tarihinin bir sahnesi olarak yeniden ele alıyor.

Çoklu sonar

1. Atlantik Okyanusundaki Reykjanes sualtı tabanı çoklu sonar görüntüsü

Antroposen İzler

2. “Pasifik Okyanusunda Antroposen İzleri:  Şili kıyılarının açıklarında Nazca-Desventuradas Sualtı Parkı yakınlarında balıkçılık ve deniz taşımacılığı aktarması verisi”

Mimar Ann-Sofi Rönnskog ve mimar John Palmesino‘nun kurucusu olduğu  Bölgesel Ajans, yerleşim alanları üzerinde değişim yaratabilmek amacıyla mimarlık, oylumsal (mekansal) analiz, hukuk gibi kuramsal bilgiler bütününü, eylem ile bir araya getiren bağımsız bir kuruluş. TBA21–Akademi‘nin sanat ve diğer alanlardaki kültürel uygulamaların (pratiklerinin) gözlüğünden daha derin bir anlayış üretme yolunda üzerine aldığı sorumlulukla “Dönüşüm İçindeki Okyanuslar” projesi, okyanusların kodlarını çözümlemenin yeni yollarını ortaya koyuyor.

Okyanus Oylumu (Ocean Space), “Bölgesel Ajans: Dönüşüm İçindeki Okyanuslar” sergisi boyunca, kamuya açık  dönemsel etkinliklerinin bir parçası olarak benzer meslekten katılımcılar arasında düzenlenecek olan toplantılara ve etkinliklere ev sahipliği yapacak. Burada bilim adamları, sanatçılar, hükümet ve toplum grupları, politika yapıcılar ve korumacılar da dahil olmak üzere önemli beyinleri, çevre konuşmaları ve araştırmalarında bir araya getirecek.

Serginin 20 Mayıs – 29 Kasım 2020 tarihleri arasında Venedik‘teki Aziz Lorenzo kilisesinde konumlu bulunan Okyanus Oylumu‘nda (Ocean Space) izleyicilere açık olacağı internet sitesinden duyuruldu.

 

(Kaynaklar: ocean-space.org, territorialagency.com, tba21.org)

 

Bodrum Deniz Müzesi, “Çevrimiçi” Söyleşilerinde Bu Hafta, Mahmut Serdar Kocadon’u, Timuçin Binder’i ve Orhan Dinç’i Konuşmacı Olarak Ağırlıyor

Bodrum Deniz Müzesi’nin “çevrimiçi” söyleşi programı sürüyor.

İnstagram üzerinden düzenlenen söyleşilerde bu hafta; Mahmut Serdar Kocadon, Timuçin Binder ve Orhan Dinç konuşmacı olarak yer alıyor.

Bodrum Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Serdar Kocadon’la  “Pandemi Döneminde Bodrum’da Deniz Ticareti”, başlıklı söyleşi, 06 Mayıs 2020 tarihinde, saat 15.00’da gerçekleştirilecek. Pandemi döneminde Bodrum’da deniz ticareti ve etkileri, işkolunda yol açtığı zararları gidererek ve bu zararları azaltacak uygulamalar, işkoluna yönelik öneriler değerlendirilecek. Aynı zamanda, Bodrum Ticaret Odası’nın Bodrum Deniz Müzesi’nin kuruluşundan bu yana müzeye olan katkıları da masaya yatırılacak.

07 Mayıs 2020 tarihinde Timuçin Binder‘le saat 15.00’de gerçekleştirilecek söyleşide; Binder, Bodrum’un denizcilik tarihinin 18. yüzyıldan günümüze kadar olan sürecini aktaracak. Kızılhisarlı Kaptan Mustafa Paşa’nın Bodrum’a gelişinden itibaren denizciliğin tekrar başlaması, Osmanlı Tersanesi, yelken ve tekne tiplerindeki değişimler, Cumhuriyet Dönemi sonrası denizcilik ve gelişmeler, süngercilik, balıkçılık, taşımacılık ve Mavi Yolculuk konuşulacak konular arasında yer alıyor.

IMEAK Bodrum Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Dinç’le 08 Mayıs 2020 tarihinde saat 15.00’te gerçekleştirilecek “çevrimiçi” söyleşide “Salgın Döneminde Bodrum Deniz Turizmi” konusu konuşulacak. Salgın döneminde deniz turizminde olacak olası zararlar, zararları giderme yöntemleri, tekne sahiplerinin yapacakları hazırlıklar konuşulacak.

 

(Kaynak: instagram.com/bodrummaritimemuseum)

 

Avustralya’yı Çevreleyen Sulardaki Göksel Seyir Tarihini Anlatan “Güney Gökküresinin Altında” Sergisi Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’nde Açıldı

Avustralya çevresindeki sularda farklı zamanlardaki farklı toplulukların gökyüzüne bakarak gerçekleştirdikleri seyirlerin ve yolculukların tarihi anlatan “Güney Gökküresinin Altında” Sergisi Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’nde açıldı.

Pasifik Okyanusundan Endonezya Adalarına kadar okyanus gezginleri, Avrupalılar bu sulara ulaşmadan önce, yüzyıllar boyunca Avustralya kıyılarının çevresinde seyir yapıyorlardı. 60.000 yıldan daha uzun bir süre önce Avustralya’ya ulaşmak için, okyanus üzerinden gerçekleşen dünyanın en eski göçünü; ilk denizciler olan Aborjin halkı gerçekleştirmişti.

Müslüman denizci tüccarlardan, Çinli Zheng He‘nin büyük filosuna ve Polinezya’lı denizcilere kadar, Avustralya çevresindeki okyanus suları, Avrupalıların Büyük Güney Toprakları olarak adlandırdıkları bu yere ayak basmadan çok uzun süre önce kültürel iletişimin kesişme noktası olmuşu.

Kulba-Yadail-by-BillyMissi_ANMMCollection-00049227_500px

1.

Billy Missi’nin Torres Boğazı Adaları topluluklarının yıldızları, denizi ve ayı okumayı nasıl öğrendiklerinin öyküsünü anlatan Kulba Yadail (Eski Güfteler) adlı yapıtı (Avustralya Ulusal Deniz Müzesi Koleksiyonu)

Olağanüstü bir aşamaya gelmiş seyir yeteneği İspanyol, Flemenk, Portekiz ve İngiliz denizcilerin dayandıkları tek koruyucu olmakla kalmıyor aynı zamanda, küresel tecimin, deniz yolu ile gerçekleşen göçlerin ve deniz yolculuğunun da bir parçası durumuna geliyordu. Sergi, bu denizcilerin  güney gökküresi altındaki öykülerini Ulusal Deniz Koleksiyonu‘ndan nesneler aracılığıyla anlatıyor.

Constellation

2.

Takımyıldızları (2014) – Gail Mabo ((Avustralya Ulusal Deniz Müzesi Koleksiyonu)

Yerli topluluklar ile Kuzey Topraklarında tecim yapan Makassan balıkçılarını betimleyen ağaç kabuğu boyama örneklerinden, sekstantlara, pusulalara ve teleskoplara kadar geniş bir yelpaze içinde seyir araçlarındaki teknik gelişmişliği tarihsel bir yolculuk içinde gözler önüne seriyor.

Sergide, James Cook‘un 1789’da Venüs gezegeninin geçişini izlediği seyrin ardından HMB Endavour‘daki görevinin ana çizgilerini içeren, Avustralya Ulusal Kütüphanesi‘nden getirilen “gizli yönergeler” olarak da bilinen belgeler geçici olarak yer alacak.

 

(Kaynak: sea.museum)

 

 

“Ahtapot Öğretmenim” adlı Belgesel, Bir Dalgıç İle Ahtapot Arasında Gelişen Dostluğu Konu Alıyor

P. Erlich ve J. Reed’in yönetmenliğini üstlendiği “Ahtapot Öğretmenim” (2020) adlı belgesel, serbest dalgıç Craig Foster’in bir ahtopot ile olan dostluğunu ele alıyor.

Yapım izleyicileri çok az sayıda insanın görebileceği bir dünyaya götürüyor. Sekiz yıl önce geçirmekte olduğu Adrenal yorgunluk nedeniyle zayıf düşen Foster, Afrika kıyılarından açıkta, sualtı ormanlarının bulunduğu dondurucu denizde günlük olarak serbest dalışlar yapmaya başlamıştır.

Soğuk su sağlığına iyi geldiği ve kendisini eskisine göre daha canlı hissetmesine neden olduğu için bu dalışlarını kamera ile kaydetmeye başlar. Bu arada meraklı genç bir ahtapot ilgisini ilgisini çeker. Aylar boyunca her gün ahtapotun yaşadığı yuvayı ziyaret eden ve onun hareketlerini izleyen Foster, ahtapotun güvenin kazanmayı başarır ve böylece aralarında benzersiz bir dostluk gelişir.

Ahtapot kendi dünyasının sırlarını paylaşırken; Foster da vahşi yaşamın güzelliklerine tanıklık etmeye başlar ve tüm bu süreç içinde zihinsel ve fiziksel bir dönüşüm yaşar.

Yapımın Künyesi:

Yönetmen:  Pippa Erlich, James Reed

Yapımcı: Craig Foster

Sualtı Kameramanı: Roger Horrocks

85 dakika

2020

 

(Kaynaklar: seachangeproject.com, earthxfilm.com, görsel: businessdoceurope.com)

 

Kovid – 19 Salgını, Türkiye’nin Hastane Gemisi Eksiğini Gündeme Getirdi.

Kovid-19 salgını, ülkemizin daha önce yaşamış olduğu doğal felaketlerdeki gereksinimlerle birlikte değerlendirildiğinde; yüzer hastanelerin gerekliliğini de bir kez daha gündeme getirdi.

Dünyanın tüm coğrafyalarındaki insanları tehdit eden  korona virüs salgını,  karantina amacıyla kullanılabilecek, denize kıyısı olan başka kent ya da ülkelere doğru seyrederken, yolda hastaların sağıltımını (tedavisini) gerçekleştirecek ve hastaları karadaki güvenli bölgelerdeki hastanelere nakledebilecek yüzer hastanelerin gerekliliğini de gündeme getirdi.

Konu ile ilgili olarak görüşleri alınan uzmanlar tarafından Türk tersanelerinde, hastane gemilerinin ve bu amaçla kullanılabilecek diğer türdeki yüzer yapıların kısa süre içinde yapılabileceği ve salgın koşullarında üstleneceği görevler ile önemli gereksinimleri karşılayacağı belirtiliyor.

Yakın zamanda ABD Başkanı Donald Trump, korona virüsü salgını ile mücadele kapsamında Norfolk deniz üssünde bakımı tamamlanan Amerikan Deniz Kuvvetlerine bağlı USNS Comfort hastane gemisini New York kentine göndermişti.

Sağlık sistemi çöken Venezuela’ya Çin tarafından destek amacıyla gönderilen hastane gemisi Daisha Dao, La Guaira Limanı’na ulaşmış ve  bir hafta süreyle binlerce hastaya bedava sağlık hizmeti sunmuştu.

Ne yazık ki ülkemizde Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün kurtarma gemilerinde ve Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın çok amaçlı amfibi gemileri dışında, tam donanımlı hastane özelliği bulunan bir gemi bulunmuyor.

Sürenkök: 1999 Depreminde Bir Hastane Gemisinin Eksikliğini Çok Hissedildi

İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Fatih Sürenkök, 17 Ağustos 1999 depremi sırasında Marmara Denizi’nde İstanbul – Gölcük arasında bulunarak yaralıların tedavisini sağlayabilecek bir hastane gemisinin eksikliğini çok hissedildiğini anımsatarak;  “Binlerce yaralının tedavi edilmesi gerektiği o günlerde böyle bir yüzer hastane olsaydı; yol boyunca tedavileri yapılırken deniz kıyısındaki büyük şehirlere nakil edilme şansları olurdu. Bu süre içinde afetten etkilenmemiş şehrinde hastanelerinin organizasyon şansı olurdu. Tam donanımlı olduğu ve karantina koşullarını da barındırdığı için karada başka insanlara bulaşmaması gereken virüsün önünde koruyucu duvar olarak kullanılabilir” dedi.

Dr. Sürenkök, “Kovid19 gibi beklenmeyen bir salgında bile kullanılabilecek yüzer hastane, normal zamanlarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ya da kentin ihtiyaçları için kullanılabilir. Kısa zamanda salgın ya da afetin ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenir, gerekli sağlık personeli ve teknik donanımla hizmetine devam eder” diyerek yüzer hastanelerin çok işlevli olarak kullanılabileceğini belirti.

Bayrak: “Bir Deniz Ülkesinin Mutlaka Yüzer Hastanesi Olmalıdır”

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan vekili ve Gemi, Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Başaran Bayrak ise, 1999 depremi sonrasında gündeme gelen hastane gemisine ihtiyacın günümüzde arttığını ve Türk tersanelerinde kolaylıkla yapılabileceğini belirtti.

Bayrak, “Türkiye’nin deprem gerçeği önümüzde. Olası depremde hastanelerin zarar görmesi, can kaybını arttıracağı gibi sağlık hizmetinin aksamasına neden olur.  Mobil hastane etkilenmeyeceği için çok can kurtarır. Bir deniz ülkesinin mutlaka yüzer hastanesi olmalıdır. Yenikapı ya da Maltepe’de sabit bekleyerek günlük hastane olarak bile kullanılabilir. Normal zamanlarda şehir hastanesi gibi kullanılabilir. Yüzer hastane, 4 saatte Tekirdağ’a, 2 günde Mersin’e gider. Çelik materyalin ömrü 50 yıl olduğu için yapımı ve bakımı da kolaydır. Türk mühendisliği yüzer hastaneyi kolaylıkla yapar” dedi.

Bir diğer Seçenek: Yüzer Hastane Dubaları

Yüzer hastane seçenekleri arasında yüzer hastane dubaları da bir seçenek olarak öne çıkıyor.

Gemi İnşa Yüksek Mühendisi Dr. Burak Acar, Türk tersanelerinde 6 ayda yapılabilecek 200 yatak kapasiteli yüzer hastane dubası projesi hazırladıklarını söyleyerek. Türkiye’nin çok güçlü gemiler ve römorkörlere sahip olduğu için denizlerimizde çekilerek hareket edebilecek yüzer hastane dubasının motor ve makineye ihtiyaç duymayacağını belirtti.

Acar, “Denizden çekilerek götürülebilen ve sahil şeridinde korunaklı bir bölgeye demirlenebilen bu yapıya teknelerle ve helikopterle hastalar getirilip götürülebilir. Aynı zamanda rıhtıma yanaştırılacak dubadaki rampayla ambulansta girebilir. Helikopter dubanın üstündeki piste inerek, hastalar asansörle ilgili servise götürülür. 2’şer yataktan oluşan 100 adet yüksek kapasiteli oda bulunan duba hastanede ayrıca ameliyathane, yoğun bakım odaları, radyoloji odası, laboratuvarlar ve acil servis üniteleri de konuşlanabilir. Türkiye’de yüzer hastane dubasını yapabilecek 20’den fazla tersane bulunuyor” dedi.

 

(Kaynaklar: denizhaber.net, sondakika.com, haberturk.com, görsel: theverge.com)

 

“Current Sea” Adlı Belgesel, Kamboçya’daki Yasadışı Balık Avcılığının İzini Sürüyor

Christopher Smith’in yönetmenliğini üstlendiği 2020 yılı yapımı olan Current Sea adlı belgesel, Kamboçya’daki yasadışı balık avcılığının izni sürüyor.

Dünyanın her yerinde görülen okyanus sularındaki aşırı avlanma, yarattığı korkunç etkileriyle yalnızca ekosisteme zarar vermekle kalmamakta; aynı zaman geçimlerini bu kaynaktan sağlayan yerel balıkçılıkları  olumsuz yönde etkilemektedir.

Bu durum,  bir zamanlar son derece varsıl olan balık kaynaklarını yasadışı avcılık nedeniyle yitiren Kamboçya için de önemli bir sorun oluşturuyor.

Current Sea, araştırmacı gazeteci Matt Blomberg ve okyanus eylemcisi Paul Ferber‘in bir deniz koruma alanı yaratma ve acımasız yasadışı balık avcılarıyla mücadele etme çabalarını kayıt altına alıyor.

Yapım, bu büyük sorunu sona erdirmeye ve suçluları kanun önüne çıkarmaya  kararlı, ancak bu uğurda büyük tehlikelerle yüzleşen, kendisini buna adamış iki kahramanın peşinde, heyecanlı ve gerilimli olaylar içinde bu konunun izini sürüyor.

Yapımın Künyesi:

Yönetmen: Christopher Smith

Yapımcı: Stephanie Lincoln

süre: 1 saat 30 dakika

2020

 

(Kaynak: filmfreeway.com, earthxfilm, görsel: kickstarter.com)

 

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu, “Çevrimiçi” Sualtı Fotoğraf Yarışması Düzenleniyor 

Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu-TSSF tarafından “Mavide Kal” başlıklı “çevrimiçi” sualtı fotoğraf yarışması düzenleniyor.

Yarışmaya en az CMAS 2 yıldız ve denkliğinde dalış brövesi sahibi olan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları katılabilecek.

Türkiye denizlerinde en fazla iki yıl önce çekilmiş olma zorunluluğu bulunan fotoğraflar; “Balık”, “Yakın Plan veya Makro”, “Batık”, “Geniş Açı” ve “Modelli Geniş Açı” dallarında yarışacak.

TSSF Mavide Kal

Yarışmaya verilen katılımcı görseller, TSSF’nin tanıtım amaçlarına yönelik olarak uygun gördüğü etkinliklerde,  üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadan ve fotoğrafçının adının belirtilmesi koşulu ile kullanılabilecek.

Seçici Kurul tarafından belirlenecek olan ilk 10 fotoğraf, Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu‘nun web sitesinden yayınlanacak ve  her kategoride ilk üç dereceyi alan yarışmacılar madalya ile ödüllendirilecek.

Katılım için son başvuru tarihi 11 Mayıs 2020

Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.