Bodrum Deniz Müzesi 2. Çocuk Resim Yarışması’nın Konusu “Mavi Yolculuk” Olarak Belirlendi.
Bodrum Deniz Müzesi tarafından bu yıl düzenlenen 2. Çocuk Resim Yarışması’nın konusu “Mavi Yolculuk” olarak belirlendi.
Yarışma, 1940’larda Cevat Şakir Kabaağaçlı, (Halikarnas Balıkçısı) ile Bodrum’da başlayan “Mavi Yolculuk” hareketinin önemini çocuklara öğretmek, yaşadıkları kentin bu değerini korumaları için bilinç oluşturmak amacını taşıyor.
Üç kategoride gerçekleşecek yarışmaya, Bodrum Yarımadası genelinden İlkokul Öğrencileri (3. ve 4. Sınıflar) ve Ortaokul Öğrencileri (5. & 6. ve 7. & 8. sınıflar) katılabiliyor.
Ödüller:
Başarı ödülleri, seçici kurul tarafından belirlenen, ödül almaya hak kazanmış 9 öğrenciye verilecek. Kategoriler için belirlenen ödüller:
Birinci Kategori – Bisiklet, Sualtı Fotoğraf Makinesi, Sualtı Keşif Seti
İkinci Kategori – Yelken Kursu, Bisiklet, Sualtı Fotoğraf Makinesi
Üçüncü Kategori – Mavi Yolculuk, Dalış Kursu, Yelken Kursu
Seçici Kurul:
Yarışma seçici kurulu; Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Musa Köksal, Dr. Öğr. Gör. Barış Yılmaz ve Bodrum Deniz Müzesi Müdürü Selen Cambazoğlu‘ndan oluşuyor.
“Mavi Yolculuk” resim yarışması için son gönderim tarihi 02 Eylül 2020 olarak duyuruldu.
Ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Trabzon’un Ortahisar İlçesinde Deniz Kenti Olma Kimliğini Güçlendirecek, “Tünel Akvaryum Projesi” Yaşama Geçiriliyor
Trabzon’un Ortahisar İlçesinde yapımı süren “Tünel Akvaryum” projesi, ülkemizde ve dünyada daha önce örneği görülmeyen bir anlayışla yerin altında yapılıyor.
Akvaryum, ilçedeki turizm etkinliklerine yeni bir içerik katarak; deniz kenti olma kimliğini güçlendirecek.
Projenin; Zağnos Vadisi ile Tabakhane Vadisini birbirine bağlayacak biçimde konumlandırılması planlanıyor. “Tünel Akvaryum Projesi”nin giriş bölümü, Zağnos Vadisi tarafında yer alırken; çıkış bölümü, Tabakhane Vadisi tarafında yer alacak. Uzunluğu 204 metre, genişliği 16,5 metre, yükseklik ise 8,5 metre olan akvaryum projesinin yaklaşık olarak 8 milyon TL’ye mal olması bekleniyor.
Tünelin, 2021 yılında yaşama geçirilmesi planlanıyor.
“Tünel Akvaryum”, Ortahisar ile özdeşleşen bir proje olacak.
Trabzon Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, proje ile ilgili olarak özellikle iki önemli konu üzerinde duruyor. Tünelin turizm bağlamında Ortahisar‘a kazandıracağı yönü şu sözcüklerle dile getiriyor:
“Dünyada ve Türkiye’de ilk defa yer altında bir Tünel Akvaryum inşa ediliyor. Hem ülkemiz, hem de bölgemiz için bir ilki gerçekleştireceğiz. Zağnos ve Tabakhane vadileri arasında 16.5 metre genişliğinde ve 204 metre uzunluğunda bir tünel kazdık. Bitirildiğinde tıpkı Sümela Manastırının Trabzon için ifade ettiği anlam gibi, Tünel Akvaryum’da Ortahisar ile özdeşleşen bir proje olacak. Şehrimize gelen turistler ve ziyaretçiler için çok cazip bir projeyi hayata geçiriyoruz. Turizm çeşitliliği oluşturma ve alternatif turizm mekanlarını hayata geçirme açısından büyük bir önem arz ediyor.”
“Bu projeyle birlikte deniz canlılarıyla ilgili bir farkındalık da oluşturacağız”
Projenin diğer önemli yönü ise ilçedeki deniz kültürü anlayışının gelişimine sağlayacağı katkı. Bu konuda Başkan Genç şu noktaların altını çiziyor:
“Diğer yandan da deniz kenti Trabzon’da bir akvaryum projesinin hayata geçirilmesinin de oldukça mühim bir konu olduğunu düşünüyorum. Şimdiye kadar yapılmaması büyük bir eksiklikti. Biz şimdi bu eksikliği gideriyoruz. Vatandaşlarımız, Karadeniz’e özgü deniz canlılarının yanı sıra okyanuslarda yaşayan deniz canlılarını da görme imkanı bulacak. Zira, hep “deniz kentiyiz” diyoruz ama birkaç balık türü dışında hiçbir deniz canlısını yeterince tanımıyoruz… Bu projeyle birlikte deniz canlılarıyla ilgili bir farkındalık da oluşturacağız.” diye konuştu.
Tünel Akvaryum Proje’sinin Aşamaları
“Tünel Akvaryum” 4 aşama olarak ele alınan projenin, 1. aşamasını oluşturan tünel açma ve püskürtme beton imalatının tamamlanarak, 6,5 Milyon TL harcama yapıldığı belirtiliyor.
Nihai beton kaplaması şeklinde olan 2. aşamanın, 2019 yılının Aralık ayında uygulamasına başlandı. Bu bölümün 2 Milyon TL’ye mal olacağı ve 2020 yılın ilk çeyreğinde tamamlanacağı öngörülüyor.
Projenin 3. aşaması mekanik aksamın yapılması oluşturuyor. 4. aşama ise akvaryum havuzlarının kurularak; yerleşkenin, 2021 yılında yurttaşların kullanımına açılması olacak.
(Kaynaklar: 7deniz.net, dunya.com, görsel: trabzonortahisar.bel.tr)
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Tarafından Şile Feneri’nde Yapılacak Bakım ve Onarım Çalışmalarıyla İlgili Bir Video Yayımlandı.
Türkiye’nin en büyük feneri olan Şile Feneri, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından yenileniyor. Yapılan onarım çalışmaları ile ilgili olarak KEGM tarafından bir tanıtım videosu yayımlandı.
Şile Feneri, Osmanlı imparatorluğu döneminde Fransızlara tanınan ayrıcalıklar (imtiyazlar) sonucu Fenerler İdaresi tarafından 1859 yılında inşa edilmiştir. 19 metre yüksekliğinde 110 cm. kalınlığında örme taş kuleye sahip olan fener, sekizgen bir plana sahiptir. Özellikle gün içinde çevresindeki yapılı çevre içinde kolaylıkla algılanabilmesi için fener kulesinin yapısı siyah – beyaz yatay çizgiler biçiminde boyanmıştır.
Beyaz ışıklı 15 saniye aralıklarla çakarlı fenere sahip (Haritada gösterim: Fl. W. 15 Sn.) olan fenerin görünüş uzaklığı 20 deniz mili.
Fener ve gardiyan yapısı, ulusal miras olarak Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından koruma altında bulunuyor. KEGM tarafından sosyal medya hesabından yayımlanan videoda Şile Feneri‘nin güçlendirme ve restorasyon çalışmalarının 420 gün süreceği belirtiliyor.
[wpvideo Cj2VoPKI]
(Kaynak: kiyiemniyeti.gov.tr, @kiyiemniyet )
İstanbul Kent-Kıyı İlişkisini Güçlendirerek, Boğaz Kıyısında Yeni Bir Kentsel Odak Yaratacak Olan “Galataport Projesi”nde Sona Yaklaşılıyor
Dünyanın en büyük kıyı çizgisi projeleri arasında gösterilen Galataport Projesi’nde sona yaklaşılıyor. Karaköy sahil şeridine 200 yıl sonra erişim olanağı sağlayacak projenin bir yıl içerisinde tamamlanması amaçlanıyor.
Beyoğlu Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğinde yaşama geçirilen “Beyoğlu Kültür Yolu Projesi”nin başlangıç noktası olan Galataport Projesi, turizmden kültür sanata; gastronomiden alışverişe kadar çok boyutlu işlevleri bünyesinde toplayarak İstanbul kent kültürünün bir diğer merkezine dönüşecek.
Kovid-19 salgını nedeniyle Galataport Projesi’nde sürdürülen yapım çalışmaları, bir süreliğine yavaşlamıştı. Normalleşme süreciyle birlikte çalışmalar hızlandırılarak yeniden başladı.
Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız projenin, İstanbul kent kültürüne ekonomik ve kültürel getirileri ile ilgili olarak şu noktaların altı çizdi:
“Galataport mimarisiyle, estetiğiyle tarihi yarımadaya, Ayasofya’ya, Topkapı Sarayı’na, Galata Kulesi’ne, Kız Kulesi’ne büyük bir zenginliğe sahip. Diğer bir taraftan da binlerce insanımıza, gencimize iş imkanı olacak, istihdam imkanı olacak. Burada yüzlerce işyeri de olacak. Dolayısıyla ciddi anlamda bir ticaret de oluşacak” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki kilometre kadar yürüyüş alanı ve 14 bin metrekare meydanı olacak. Halkımız tarihi ve kültürel zenginliği olan bu alana kolay bir şekilde gelebilecek. Bir tarafında müzeler, diğer tarafında ticaret yerleriyle, kültür sanat noktalarıyla 16 milyon İstanbulluya hizmet bu şekilde eserlerle oluyor.“
(Kaynak: 7deniz.net, görsel: ntv.com.tr)
“Bandırma Vapuru Müzesi”, Normalleşme Süreciyle Birlikte Kapılarını Ziyaretçilere Yeniden Açtı
Samsun’da, yaklaşık olarak 35 bin metrekarelik bir yerleşke içinde konumlu bulunan “Milli Mücadele Parkı Açık Hava Müzesi”ndeki “Bandırma Vapuru Müzesi”, normalleşme süreciyle birlikte kapılarını ziyaretçilere yeniden açtı.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk‘ün, silah arkadaşlarıyla Milli Mücadele‘yi başlatmak için 19 Mayıs 1919’da Samsun‘a geldiği Bandırma Vapuru‘nun birebir kopyası olarak 2003 yılında yaptırılan “Bandırma Müze Gemisi”, 2005 yılından bu yana Canik ilçesi sınırlarındaki sahilde hizmet veriyor.
“Bandırma Müze Gemisi”nde Mustafa Kemal‘in kişisel eşyalarının da yer aldığı 189 eser sergileniyor. Atatürk‘e ait 60 fotoğraf, 1870’li yıllarda yapılmış duvar saati, telefon, cetvel, pergel, yangın tüpü, masa ve sandalyeler teşhir ediliyor. Atatürk’ün beylik tabancası, kendi el yazısının yer aldığı metinler ve kıyafetleri de müzedeki eşyalar arasında.
“Milli Mücadele Parkı Açık Hava Müzesi” alanında ise Milli Mücadele Anıtı‘nın yanında Atatürk ve silah arkadaşlarını temsil eden 19 bayrak ve 19 meşale yer alıyor. Kurtuluş Savaşı’nı anlatan 68 metrelik 300 parçadan oluşan seramik rölyefin olduğu alanda ayrıca Çanakkale Savaşı‘nı da anlatan bir rölyef bulunuyor.
Müzede ayrıca Çanakkale Savaşı‘nda ve Kurtuluş Savaşı‘nda şehit olmuş bin 200 Samsun‘lu erin adlarının yazılı olduğu bir bölüm de var. Türk Yıldızları’na ait 1972 yapımı F5 uçağı Türkiye‘de sadece Samsun‘daki bu müzede sergileniyor. Ayrıca alanda Kurtuluş Savaşı‘nda kullanılan iki top, Çanakkale Savaşı‘nda kullanılan 4 mayın da sergileniyor.
(Kaynak: aa.com.tr, görsel: kulturportali.gov.tr)
Joan Jonas’ın Prado Ulusal Müzesi’nde Gerçekleştirdiği “Karadan Uzaklaşmak” Adlı Performansı, Okyanuslara Bir Övgü Niteliği Taşıyor.
Joan Jonas’ın “Karadan Uzaklaşmak II” adlı sergisinin bir parçası olan çok katmanlı “Karadan Uzaklaşmak” adlı performansı, okyanuslara ve barındırdığı canlılara ve dirimselçeşitliliğe, sahip olduğu kırılgan ekolojik yapısına yönelik bir övgü niteliği taşıyor.
Jonas‘ın bizzat kendisi tarafından tüm dünyadaki farklı bölgelerden ve Nova Scotia‘ın kıyılarındaki akvaryumlardaki video çekimlerinden ve ayrıca bir beniz biyoloğu ve oşinograf olan arkadaşı David Gruber‘in kendisi ile paylaştığı videoların, tümünün kurgulanmasından oluşuyor.
1960’lı yıllardan günümüze performans, yerleştirme ve video sanatı alanlarında çığır açan işlere imza atan Joan Jonas, kendi kuşağının en tanınmış sanatçıları arasında yer alıyor. Sanatın sergievlerinin (sanat galerilerinin) kapalı oylumlarından (mekanlarından) çıkmasıyla, Jonas dansa, müziğe ve tiyatroya yakın çalışmalar üretmeye başladı. O günden beridir, sanatçı, insanın içinde yaşadığı çevre ile ilgili olan karmaşık sorunlarını ele alıyor. Özellikle Okyanus, Jonas‘ın çalışmalarında sürekli yinelenen bir konu olarak, çalışmalarının kalbinde bulunuyor.
Jonas‘ın imzası niteliğindeki; hareketlerden, canlı olarak eşzamanlı gerçekleştirilen çizimlerden, metin okumalarından ve video gösterimlerinden oluşan bileşenleri içeren performans boyunca, katışıksız güzelliğe ve ekolojik aciliyete yönelik yeni öyküler ortaya çıkıyor. Jonas‘ın bu anlatısına tanınmış besteci, yorumcu ve elektronik müzik sanatçısı olan Ikue Mori ve performans sanatçısı Francesco Migliaccio katılıyor.
Performans, Thyssen-Bornemisza Ulusal Müzesi’nde düzenlenen Jonas‘ın “Karadan Uzaklaşmak-II” adlı sergisinin bir ayağı olarak 26 Şubat 2020 tarihinde Prado Ulusal Müzesi’nin odioryumunda gerçekleştirildi.
Jonas’ın Geçmiş Yıllardaki Diğer Performansları
2003 tarihli “Vals” (Waltz) başlıklı videosu için gittiği Nova Scotia‘daki ormanların yanında bulunan kumsal, aynı zamanda sanatçının 1970’li yıllarda bu yana, her yıl yaz tatilini geçirmek için gitmeyi sevdiği bir yer. Arkadaşları ve kendilerine eşlik eden köpeği ile geldiği bu kıyıda Jonas, içinde maskların, bir asanın ve aynaların kullanıldığı bir dizi düşsel, soyut ritüellerden oluşan bu performans, usa (akla) okyanusları ve okyanusların ham ve kırılgan güzelliğini çepeçevre kuşatan antik dönemlere ait peri öykülerini ve mitleri getiriyordu.
New York, Long Island‘taki Jones Kumsalı’nda gerçekleştirilen “Kumsal Parçası” (1970), izleyicilerden çamurlu bir zemin üzerinde ayakta durmalarının istendiği; performans sanatçılarının kum tepeciklerinin içinde bir gözüküp bir kayboldukları, öte yandan beyaz bir spor maskesi giymiş, bir merdiven üzerinde ayakta duran, Jonas’ın elindeki ayna ile güneşin yansımasını izleyicilerin üzerine doğru yansıttığı bir performanstı.
2012 tarihli “Reanimation” adlı yerleştirmesinde Jonas, İzlanda ve Norveç coğrafi görünümlerine ve eski sagaların bu görünümleri betimlemelerine ayrıca şair Halldór Laxness‘in yazıları üzerine eğiliyor ve bu; havayı, toprağı, buzulları ve denizi anımsatan kaynaşma oluşturuyordu.
(Kaynaklar: tba21.org, museothyssen.org)
Gökçeada Belediyesi’nin Sit Alanı Olan Antik Liman Üzerine Yapılaşma Başlattığı İleri Sürülüyor
Gökçeada Belediyesi’nin sit alanına iki katlı kaçak betonarme binalar diktiği ileri sürülüyor. Yapılan binalarla ilgili çevreciler, Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve Gökçeada Kaymakamlığı’na başvuruda bulundu.
Çevreciler, Kaleköy Balıkçı Barınağı yerleşkesi içinde çay bahçesi olarak kullanılmak üzere yapılaşma başlatılmasına yönelik olarak; şikayet için başvurmaları gereken yerin Gökçeada Belediyesi olması gerektiğini belirterek; “Binaları yapan belediye olunca ne yapacağımızı şaşırdık. Kaymakamlığa, CİMER’e ve Koruma Kurulu’na yazdık. Belediye bunların ruhsatlı olduğunu savunuyor. Kendi kaçak yapılarına kendileri ruhsat vermiş. Ancak burası antik liman ve sit alanı. Koruma Kurulu’ndan izin alınmamış ve oldubitti yapılmak istenmektedir” diyerek; tepkilerini gösterdiler.
3830 sayılı Kıyı Kanunu’na göre, kıyı kenar çizgisinden en az 50 metre içinde betonarme yapılaşma yasak olmasına karşın; yapılar, kıyının neredeyse dibine yapılmış. Arkeolojik sit alanı içinde kalan yapı üretim alanı için Çanakkale Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’ndan izin alınmamış. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na göre 1. derece arkeolojik sit alanlarında yapılaşmanın yasak olduğu kesin olarak belirtiliyor.
Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, öne sürülen iddiaların asılsız olduğunu öne sürerek; “Bizim Kaleköy mevkii, Gökçeada’nın turizm noktasında en önemli lokasyonlarından bir tanesidir. Halihazırda bulunan, metalden yapıldığı için küflenmiş, pas içerisinde olan, evveliyatında yapımıyla alakalı hiçbir izni olmayan yerleri kaldırdık. Yasallaştırılmış, ruhsatları kesilmiş, daha küçük bir alanda Gökçeada’nın mimarisine uygun taşla kaplanmış bir şekilde yeni çay bahçeleri yapıyoruz. Mevcut müstecirlerimizi oraya alarak, buraları temizlemek ve peyzajını yapmak üzere başladığımız bir çalışma. Gökçeada Belediyesi’nin 2004 yılında onaylanmış sit haritası var. Bizim çay bahçelerini yapmış olduğumuz bölge, her ne kadar sit alanında görünse de 2005 yılında Bayındırlık Bakanlığı tarafından hazırlanan 1/1000 uygulamalı imar planları mevcuttur. Yaptığımız bu çalışmalar, yasallaştırmaya çalıştığımız, estetik ve güzellik anlamında katma değer sağlayacağına inandığımız, bütün esaslar bu dolgu planının plan hükümleri çerçevesinde ilgili mimari, elektrik, statik, mekanik projeleri çizilerek ve ruhsatları kesilmiş binalarımız” dedi.
Şikâyet üzerine Çanakkale Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri tarafından; yapılan incelemede, inşaatlardan birinin arkeolojik sit alanı içinde olduğu, diğerinin de kıyı bandında dolgu alanı üzerine yapıldığı belirlendi.
Komisyon raporunda, arkeolojik sit alanında yapımı süren inşaat için Gökçeada Belediyesi‘nin kurumlardan izin alınmadığını ve 2863 sayılı Kültür Varlıkları Koruma Kanunu’na muhalefet ettiğini belirtti. Kıyı bandında dolgu üzerine yapılan inşaat ile ilgili yapılan teknik incelemede ise kıyı kenar çizgisine tecavüz ve dolgu planına aykırılık olduğu belirlendi. Raporu hazırlayan komisyon, Gökçeada Belediyesi’ne gönderdiği yazıyla inşaatı durdurmasını istedi. Ayrıca belediyeye, izinsiz ve yasaya aykırı inşaat yaptığı gerekçesiyle idari yaptırım cezası uygulanacağı öğrenildi.
(Kaynaklar: denizhaber.net, tr.sputniknews.com, haberturk.com)
Kaptan Cook ve Endavour Mürettebatının Avustralya Waymburr Toplumuyla Karşılaşmasını Anlatan Bir Canlandırma: “Büyük Garip Kano”
“Büyük Garip Kano” (2020) adlı canlandırma yapım, James Cook’un HMB Endavour ile 1770 tarihinde Avustralya’nın Doğu kıyılarına varmasını ve burada, Waymburr toplumuyla gemi mürettabatı arasında çıkan gerginliğin “Uzlaşma Kayalıkları” olarak adlandırılan yerde çözümlendiği zaman dilimini konu alıyor.
Yapım, Karşılaşmalar 2020 etkinliğinin bir parçası olarak Avustralya Ulusal Deniz Müzesi’nde gösterilmişti.
Ample Projects‘in bünyesinden bir takımla birlikte yapılan “Büyük Garip Kano”nun adlı canlandırmanın kurgusu, HMB Endavour’un doğu kıyıları boyuca gerçekleştirdiği yolculuğu, kıyı boyundaki yerli toplulukların ve gemideki tüm mürettabatın perspektifinden ele alan gemi jurnali kayıtlarına ve yerlilerin tarihine dayanıyor.
Karanın ve geminin güney Doğu’daki Tolylwarar‘da – Kaptan Cook buraya Point Hicks adını verecektir – ilk defa 19 Nisan 1770 tarihinde görüldüğünde; yerel topluluklar, pruvasından dumanla sinyal gönderen geminin kıyı boyunca yaptığı seyri, izliyorlardı. Bu sırada gemi komutanı Cook, çevreyi gözlemliyor, kayıtlar tutuyor ve Kamay Botany Körfezinden, Kuzeydeki Bedhan Lag Adası olarak bilinen topraklara kadar olan bölgeyi yeni adlar veriyordu. Cook, buradaki adaya Possesion adını vererek, bayrak dikti ve bitki tohumlarıyla ve hayvanlarla yüklü olan Endavour‘u kuzeye, baharat adalarına doğru yelken açtı.
Canlandırma, mercan kayalarına çarparak, bordasında delik açılan Endavour‘un onarımı için sığ bir yere çekildiği Haziran ayında, Cook‘un subaylarıyla ve mürettabatıyla Gungardie (Bugün Cooktown) Waymburr halkının karşılaşmasını ana konu olarak ele alıyor.
Gemi mürettabatı ve yerel topluluklar arasında mesafeli ve sakin ilişkilerin kurulduğu haftaların ardından, mürettabatın çok sayıda kaplumbağa yakalaması ve yerlilerin yakaladıklarının bir bölümünü bırakması ricasını reddetmeleri üzerine gerginlik tırmanır.
Yeni ziyaretçilere yönelik barışçıl düşüncelerinde düş kırıklığına uğramış olan Waymburr toplumunun savaşçı erkekleri, geminin kamp kurduğu alanın çevresindeki otları ateşe verirler, Kaptan Cook tüfeği ile ateş ederek; bir yerliyi yaralar.
Waymburr yerli toplumunun yaşlısı, kendi mızrağını kırarak ve silahlarını bir yana bırakarak, Cook‘u ve adamlarını ve kendi savaşçılarını bir uzlaşma toplantısı için bir araya getirir. O günden beri bu toplantı yeri, “Uzlaşma Kayalıkları” (Reconciliation Rocks) olarak adlandırılmaktadır.
Yapımın Künyesi:
Yönetmen – Nicholas Tory
Storyboard, Tasarım ve Canlandırma – Oliver Abbott
Ses Tasarımı – Jonathan Nix
Süre: 2dk 25 sn
2020
(Kaynak: sea.museum)
Güvercinada Kalesi, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne Alındı.
Aydın’ın Kuşadası ilçesinin simgesi Güvercinada Kalesi, Dünya Miras Listesi’ne aday kültür varlıklarını ifade eden UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı.
Güvercinada Kalesi, Kuşadası Belediyesi tarafından ‘Ceneviz Ticaret Yolu’nda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri’ dosyası kapsamında yapılan başvurunun Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından UNESCO’ya sunulmasının ardından yapılan değerlendirme sonucunda “Dünya Mirası Geçici Listesi”ne girmeye hak kazandı.
Böylece, Güvercinada Kalesi‘nin de eklenmesiyle Türkiye‘den Geçici Liste’de bulunan kültür varlığı sayısı 83’e ulaşmış oldu.
Kuşadası Belediyesi Başkanı Ömer Günel, restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları tamamlanmasının ardından ziyarete açılan Güvercinada Kalesi‘nin ile ilgili olarak; “Güvercinada, sahip olduğu konum itibariyle yüzyıllar boyunca bölge için çok önemli olmuştur. Ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin ‘kuşların uğramadan geçmediği tılsımlı adacık’ olarak ifade ettiği Güvercinada’nın üzerinde bulunan ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde yenilenmiş olan kalenin tarihinin ise 13’ncü yüzyılın sonlarında ya da 14. yüzyılın başlarında Kuşadası’na gelen Cenevizlere dayandığı bilinmektedir. İlçemiz için simge niteliğinde bir önemi bulunan Güvercinada Kalesi’nin en önemli uluslararası kuruluşlardan olan UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmış olması son derece büyük bir önem taşımaktadır. Güvercinada Kalesi’nin Dünya Mirası Listesi’nin ilk basamağı olan geçici listede yer alması Kuşadası’nın ulusal ve uluslararası alanda yapılacak tanıtımına çok önemli bir katkı sunacaktır. İlçemize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Güvercinada’nın Kısa Tarihi
Güvercinada üzerinde, Barbaros Hayrettin Paşa tarafından yaptırılan bir iç kale ve subaşı İlyas Ağa tarafından yaptırılan surlar yer almaktadır. Bu surlar Mora İsyanı sırasında adalardan ve denizden gelebilecek saldırıları ve Samos Adası tarafından gelebilecek korsan saldırılarına karşı kenti korumak amacıyla yaptırılmıştır. Surlar adayı çepeçevre saracak şekilde yaklaşık üç metre yüksekliğinde inşa edilmiştir.
1834 yılında tekrar onarımdan geçirilen kale güçlendirilmiş ve 1957 yılında bir mendirekle karaya bağlanmıştır.
(Kaynak: aydin.ktb.gov.tr, cumhuriyet.com.tr, kusadasikulturelmiras.com, görsel: kusadasitown.com)
Joan Jonas’ın “Karadan Uzaklaşmak II” Adlı Sergisi, Thyssen – Bornemisza Ulusal Müzesi’nde
New York’lu sanatçı Joan Jonas’ın “Karadan Uzaklaşmak II “başlıklı sergisi, Madrid’teki Thyssen – Bornemisza Ulusal Müzesinde.
Serginin küratörlüğünü Stefanie Hessler gerçekleştiriyor.
Açılışı ilk olarak 2019 yılında, Venedik‘te bulunan Okyanus Oylumu‘da (Ocean Space) gerçekleştirilen sergi, New York‘lu sanatçı Joan Jonas‘ın TBA-21’in desteği ile dünyadaki akvaryumlarda ve Jamaika açıklarındaki sularda gerçekleştirdiği üç yıllık yoğun araştırma çalışmalarının sonuçlarından oluşuyor.
Jonas‘ın “Karadan Uzaklaşmak 2” adlı sergisi, okyanusların ongunsal, tinsel ve ekolojik mihenktaşı olarak, tarih boyunca kültürler üzerinde oynadığı role odaklanıyor. Madrid‘teki Prado Uusal Müzesi‘nde 26 Şubat 2020 tarihinde açılan sergi ise; yeni videolar, çizimler, yontular ve ses çalışmaları ayrıca performanslarla sanat izleyicilerinin karşısına çıkmıştı.
1960’lı yıllardan günümüze performans, yerleştirme ve video sanatı alanlarından çığır açan işlere imza atan kendi kuşağının en tanınmış sanatçıları arasında yer alan Jonas‘ın çalışmalarında okyanus sürekli yinelenen bir konu olarak karşımıza çıkıyor
“Karadan Uzaklaşmak II” okyanuslara ve içindeki tüm canlılara, biyoçeşitliliğe ve kırılgan doğasına bir övgü niteliği taşıyor. Jones‘un yeni çalışmaları, okyanusların derinliklerine dalarak, balıklarla birlikte yüzüyor ve gezegenin üçte ikisi kaplayan suküreyi yazılarında ve şiirlerinde baş köşeye koyan yazarların sözcükleriyle kendisini çepeçevre sarmalıyor. Sanatçı, Emily Dickinson ve Herman Melville gibi yazarların düz yazılarını ve şiirlerini Rachel Carson‘un ve St. Montogomery‘nin metinleriyle birleştirerek, dünyadaki akvaryumlarda ve denizlerde büyük çevre sorunlarının yaşadığı Jamaika‘da çekilmiş hareketli imgelerle bir araya getiriyor.
Kovid-19 nedeniyle Thyssen – Bornemisza Ulusal Müzesi şu anda kapalı. Daha önce 25 Şubat – 13 Eylül 2020 tarihleri arasında açık olacağı duyurulan “Karadan Uzaklaşmak 2” sergisi ve müzenin yeniden açılışı ile ilgili olarak yeni bir tarih henüz belirtilmedi.
(Kaynaklar: tba21.org, museothyssen.org)