Denizci Toplum

Yükleniyor...

Denizci Toplum

Denizci Toplum

T ü r k D e n i z c i l i k K ü l t ü r ü H a r e k e t i

Alice dos Reis’in “Dip Akıntısı” Adlı Yapımı, Bu Yıl “Empatiye Dönüş” Temasıyla Düzenlenen “5. İstanbul Tasarım Bienali” Programında Yer Alıyor

Alice dos Reis’in yönetmenliğini gerçekleştirdiği “Dip Akıntısı” (2019), bu yıl “Empatiye Dönüş: Birden Fazlası İçin Tasarım” teması ile düzenlenen 5. İstanbul Tasarım Bienali programında kendine yer buluyor.

Yapım, bir proje nedeniyle bir sualtı canlısı üzerinde çalışan deniz biyoloğunun, zamanla canlı ile karşılıklı kurulan yakın ilişki üzerinden insan kurgusu teknolojik sisteme yönelik etik sorgulamayı konu alıyor.

Bu yıl düzenlenen “5. İstanbul Tasarım Bienali”, insandan fazlasıyla bağ kurmaya yönelik bir kültürü geliştirmeyi amaçlıyor. Tasarım dallarına “empati kurma” anlayışı üzerinden yeni bir konum belirleme arayışındaki düşünceleri, yaklaşımları ve projeleri bir araya getiren bienal, bizi hem birbirimizle hem de çevremizdeki dünyayla, (yaşam biçimi olarak mikroorganizmalar kadar inen bir çerçevede) tüm diğer türlerle, toprakla, suyla, hatta evrenle bir araya getirmeyi amaçlıyor.

Bu bağlamda oluşturulan bienal programı içinde “Empati Seansları” adı altındaki dalda, Alice dos Reis‘in “Dip Akıntısı” adlı yapımına da yer veriliyor.

Kuzey Atlas Okyanusu‘nun en derin noktalarından birine yönelik olarak girişilen haritalandırma projesini yöneten bir deniz biyoloğunu konu alan bir bilimkurgu filmi olan “Dip Akıntısı”, okyanusun en derin bölgelerinde yaşayan bir kril türüne yönelik biyoteknolojinin kullanımını sorguluyor.

1.

2.

Deniz biyoloğu aylar süren gözlem ve iletişim dönemi boyunca, gövdesine yerleştirilen nano-kameralar aracılığıyla okyanusun en derinlerinde yavaşça gezinirken davranışlarını gözlemlediği kril kurduyla bir arkadaşlık ilişkisi kuruyor. Ancak bu ilişki, biyoloğun bu insandışı varlıkla ve onun insanlarla temasına aracı olan sistemlerle ilişkisindeki etik sorunlarla yüzleşmesine yol açıyor.

Yapımın Künyesi:

Yönetmen: Alice dos Reis

Yapımcı: Alice dos Reis

Oyuncular:

-Ana Valentim

-Alexandra D. Silva

-João Abreu

Müzik: Odete

Portekiz

2019

(Kaynaklar: empathyrevisited.iksv.org/, indielisboa.com, görseller: mubi.com, indielisboa.com)

Bodrum Deniz Müzesi’nin İlk Yayını “Bodrum’un Gayıkları” Kitabı Düzenlenen Tanıtım Toplantısı ve Fotoğraf Sergisiyle Okuyucuyla Buluştu

Bodrum Deniz Müzesi’nin bünyesinde kurulan Bodrum Deniz Müzesi Yayınevinin ilk kitabı olan “Bodrum’un Gayıkları” müzenin 9. Kuruluş yıldönümü olan 15 Ekim günü Osmanlı Tersanesi Kaymakamlık Sanat Galerisi’nde düzenlenen tanıtım toplantısında okuyucuyla buluştu.

Saner Gülsöken tarafından kaleme alınan ve fotoğraflanan Bodrum’un Gayıkları kitabı Bodrum‘da tekne yapımının gelişimini, yöreye özgü ahşap tekneleri, geleneksel üretim tekniklerini, süngercilik, balıkçılık, taşımacılık gibi işlevlerle yeni biçimler kazanan tekne türlerini, tersaneleri, sportif yatçılık başta olmak üzere pek çok başlığı ele alırken; bu konuların kültürel mirasa yönelik birçok açılımını ilk kez bir araya getiriyor.

Bodrum’un Gayıkları’nda yazarın çektiklerinin dışında birçok Bodrumlunun aile arşivinden çıkmış fotoğraf, belge ve çizim de yer alıyor. Farklı alanlarda 200’ün üzerinde kitabı bulunan İzzeddin Çalışlar‘ın editörlüğünü üstlendiği kitabın tasarım danışmanlığını Serdar Benli yürütürken; tasarım, Türkiye’nin önde gelen yayınevi ve kurumları için çalışan Gökçen Ergüven tarafından gerçekleştirildi. Yayın yönetmenliğini Selen Cambazoğlu‘nun üstlendiği yapıt, Güher Gürmen‘in çevirisi ve Timuçin Binder‘in redaktörlüğüyle de çift dilli yayın niteliğine kavuştu.

Kitap tanıtımının yanında fotoğraf sergisinin de ilgililerin karşına çıktığı buluşmaya Bodrum Belediyesi Başkan Yardımcısı Emel Çakaloğlu, kitap sahibi Saner Gülsöken, Bodrum Deniz Müzesi Müdürü Selen Cambazoğlu, Bodrum Denizciler Derneği Başkanı Erol Erdoğan, İMEAK Deniz Ticaret Odası Bodrum Şube Başkanı Orhan Dinç, BOTAV Genel Sekreteri Serkan Ceylan, Bodrum Kent Konseyi Başkanı Arif Yılmaz, Bodrum Su Altı Arkeoloji Müzesi Müdürü Hüseyin Toprak, Aksona Mehmet, Mehmet Yavaş ve Şöhret Neco gibi yerel denizciler, ahşap tekne yapım ustaları, deniz tutkunları ve sanatseverler katıldı.

22. Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı Metin Ataç, Koleksiyoner ve iş adamı Jeff Hakko, STS Bodrum Yelkenli Okul Gemisi‘nin mimarı Yücel Köyağasıoğlu, Müze Yayınlarının Tasarım Danışmanlığını yapan Serdar Benli, İzzeddin Çalışlar, Halikarnas Balıkçısı‘nın torunu Sibel Kabaağaçlı da tanıtım buluşmasına katılanlar arasındaydı. The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanı Süleyman Uysal, Girit ve Yunanistan Göçmenleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Denizaslanı, eski müze müdürü Yaşar Yıldız, sualtı arkeoloğu Aşkın Cambazoğlu, araştırmacı Timuçin Binder, yazar Canan Küçükeren, arşivci Ali Şengün gibi yerel değerler de etkinlikte yer aldılar.

Cambazoğlu: “Bugünün üç önemli özelliği var.

Bodrum Deniz Müzesi Müdürü Selen Cambazoğlu tanıtım etkinliğindeki konuşmasında şunları söyledi:

Bugün heyecanımı gizleyemeyeceğim, çünkü yaklaşık iki senedir, yapılan müze faaliyetleri arasında en çok üstünde durduğum konu yayıncılık konusuydu. Bugünün üç önemli özelliği var. Birincisi, Türkiye’nin ilk ve tek özel denizcilik müzesi olan Bodrum Deniz Müzesi’nin kuruluşunun 9. yıl dönümü olması, ikincisi Bodrum Deniz Müzesi yayınlarının yayın dünyasına kazandırılmış olması ve üçüncüsü, yayınevimizden çıkan, Saner Gülsöken’in Bodrum’un Gayıkları kitabının lansmanı ve fotoğraf sergisinin ziyarete açılmasıdır. Neden böyle yoğun çalışma gerektiren bir yayıncılık faaliyetine girdiğimizi sorarsanız, denizci bir kent olan Bodrum’un denizcilik kültürü ve tarihi ile ilgili bu anlamda bir eksiklik gördüğümüz içindir diyebilirim. Tabii ki, kurmanın değil sürdürülebilir kılmanın öneminin bilincinde olarak bu faaliyete başladığımızı da buradan bildirmek isterim.

Bodrum Belediyesi Başkan Yardımcısı Emel Çakaloğlu konuşmasında, “Bugün çok özel bir gün… Çünkü 15 Ekim tarihi, aynı zamanda Bodrum Deniz Müzesi’nin 9.’uncu kuruluş yıl dönümünü. Dokuz yıl boyunca Bodrum’un denizcilik tarihine ışık tutan değerli müzemizin zamanla daha da gelişerek, nice yıllar boyunca belediyemizin ve Bodrum halkının destekleriyle hizmetlerini en iyi şekilde sürdüreceğine inanıyorum. Bodrum’da yaşayan yazar ve fotoğraf sanatçımız Sayın Saner Gülsöken tarafından kaleme alınan Bodrum’un Gayıkları  kitabını, Bodrum’un deniz kültürüne ve denizcilik tarihine ışık tutan önemli bir eser olarak görüyorum.” dedi.

Konuşmaların ardından Gülsöken, “Bodrum’un Gayıkları” kitabını imzaladı. “Bodrumun Gayıkları”na seçkin kitapevleri, e-ticaret siteleri ve müze mağazasından ulaşmak olanaklı olacak.

Fotoğraf sergisi, 25 Ekim’e kadar Osmanlı Tersanesi Kaymakamlık Sanat Galerisi’nde gezilebilecek.

(kaynak: muglaturk.com, haberturk.com, 7deniz.net, görseller: denizgazete.com)

C. Freeman’ın “Kuş ve Balina” Adlı Canlandırma Yapımı, Engelsiz Filmler Şenliği’nde

Carol Freeman’ın yönetmenliğini gerçekleştirdiği “Kuş ve Balina” adlı canlandırma, Engelsiz Filmler Şenliği programında yer alıyor.

12 – 18 Ekim 2020 tarihleri arasında düzenlenen Engelsiz Film Şenliği gösterim programında İrlandalı Paper Panther adlı yapım firması tarafından gerçekleştirilen, yönetmenliğini Carol Freeman üstlendiği “Kuş ve Balina” adlı kısa canlandırma yapım da yer alıyor.

Şenliğin “Çocuklar İçin” bölümünde gösterilecek olan yapım, kendi sesini bulmaya çalışan genç balinanın öyküsünü konu alıyor. Bir gemi enkazını keşfetmek için ailesinden çok uzaklaşan balina ve bu batıkta yaşamda kalan tek canlının kafesteki bir ötücü kuş olduğunu görür. Kuş ve balina, birlikte denizde kaybolur ve yaşama tutunmak için birlikte mücadele ederler.

Yapım daha önce; Oxford Film Festivali – En İyi Canlandırma, İrlanda Canlandırma Ödülleri – En İyi Canlandırma, En İyi Tasarım ve Sanat Yönetimi 2018, Dublin Canlandırma Film Festivali – En İyi Canlandırma, Edmonton Film Festivali – Jüri Ödülü, Los Angeles Canlandırma Film Festivali – En İyi Karakter Merkezli Kısa Film ödüllerini kazanmıştı.

Yapımın Künyesi:

Yönetmen: Carol Freeman

Canlandırma: Manuel Galiana, Santiago Lopez Jover, Kenneth Ladekjaer, Anne Lou Erambert, Alessandra Sorrentino, Ciara Nolan

Müzik: Chris McLoughlin

Yapımcı: Jonathan Clarke

Süre : 7 dk

2018

(Kaynak: engelsizfestival.com)

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri’nin Yayımladığı “Belgelerle Osmanlı Yönetiminde Kıbrıs” Adlı Kitap, Kıbrıs Türklerinin Tarihi Varlığına Işık Tutuyor

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı tarafından 20 yıl sonra genişletilmiş ikinci baskısı yayımlanan “Belgelerle Osmanlı Yönetiminde Kıbrıs” adlı kitap, içerdiği tarihi belgelerle, Kıbrıs adasındaki Türk varlığına ışık tutuyor.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı BaşkanlığıTİKA‘nın da katkı verdiği kitapla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, Osmanlı Devleti‘nin tarihsel mirası üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti‘nin, üzerinde bulunduğu coğrafyada çok derin tarihsel izleri bulunduğunu ve uzun yıllar bu coğrafyada egemenlik kurması nedeniyle bazı hakları olduğunu vurgulayarak, bu tarihsel varlığın bazen inkar edilmek aşamasına getirilmek istendiğini belirtti.

Ünal, Başkanlık tarafından ikinci basımı yapılan “Belgelerle Osmanlı Yönetiminde Kıbrıs” adlı kitapla genel olarak Kıbrıs‘ın yönetsel, toplumsal, ve ekonomik yönlerine dair birçok konuda ayrıntılar sunan verilere birincil kaynaklardan ulaşılabildiğinin altını çizerek, şöyle konuştu:

Bu kitap, adada Müslüman Türk varlığının tescilidir. Belgelerle Osmanlı Yönetiminde Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’de ve Doğu Akdeniz’in en stratejik kara parçası olan Kıbrıs’taki haklılık ve iddialarını dünya kamuoyuna tekrar hatırlatmak üzerine yayınladığı bir belge serisi olarak düşünülmelidir. İlk baskısı 20 yıl önce hazırlanan bu çalışma geliştirip güncellenmiş, Kıbrıs’a dair önemli defter serilerinden yapılan detaylı belge ilaveleriyle daha etkili ve güçlü bir hale getirilmiştir.

Ünal, son dönemde Türkiye Cumhuriyeti‘nin Akdeniz‘de giderek artan ve güçlenen varlığının bölgedeki enerji kaynaklarının tespiti ve işlenmesi yönünde attığı adımların ve bu adımları yaşama geçirmek için komşu ülkelerle kurduğu ilişkiler ile yaptığı anlaşmaların bölgede hak veya iddia sahibi olan bazı devletler ile politik muhalifleri rahatsız ettiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

Kitabımızı, Kıbrıs’ta günümüze kadar gelen Türk varlığının bir ispatı olarak görmek mümkündür. Öte yandan, Kıbrıs araştırmaları içinse mühim bir tarihsel arka plan oluşturduğu muhakkaktır. Siyaset kurumu ve uluslararası siyasetin her kademesindeki aktörleri, söz konusu kitabı incelediklerinde Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’taki Türk varlığının neden tarihi akışın doğal ve zorunlu bir sonucu olduğunu daha da iyi anlayacaktır.

Ünal, Devlet Arşivleri Başkanlığı‘nın kendisine çizilen hatırlatıcılık ve hafıza olma misyonunu yayımladığı kitap ile güncel siyaset ve politikanın sıcak gündemi üzerinden etkili bir biçimde yerine getirdiğini vurguladı.

(Kaynak: aa.com.tr)

1498 Yılında Hindistan Yolu’nun Bulunmasına Tanıklık Eden Ahşap Başmelek İsrafil Yontusu, Portekiz Deniz Müzesi’ndeki En Değerli Yapıt Olarak Sergileniyor.

Portekiz ve dünya denizcilik tarihinin en önemli yolculuklarından biri olan Hindistan yolunun 1498 yılında bulunmasına tanıklık eden Başmelek İsrafil’in ahşap betimi, Portekiz Deniz Müzesi’nde sergilenen en ve eski değerli yapıtlar arasında yer alıyor.

08 Ağustos 1497 tarihinde Vasco de Gama, Hindistan‘a doğru yolmak çıkmak üzere Tagus ırmağından denize açıldı. Kendi yönetiminde olan “São Gabriel”e (São-Aziz) ve erkek kardeşi Paulo da Gama yönetiminde olan “São Rafael”e adlarını taşıyan iki ana gemiye, destek amacıyla kullanılan iki gemi daha eşlik etmekteydi.

Mürettebatın sayısız sorunla baş etmek zorunda kaldığı 10 ay süren yolculuk sonunda, Portekizli denizciler ilk hedeflerine 20 Mayıs 1498 yılında ulaşmayı başardı. Böylece sonradan “Hindistan Yolu” olarak tanımlanacak olan Avrupa kıtası ile Hindistan arasındaki doğrudan deniz yolu başarı ile tamamlanmış oluyordu.

Dönüş yolunda Paulo da Gama‘nın kaptanlığını yaptığı “S. Rafael”, yaşanan bir deniz kazası nedeniyle battı ve gemiden yalnızca Başmelek İsrafil‘in ahşap betimi kurtarıldı. De Gama, bu kazanın ardından kardeşini onurlandırmak için yolculuklarında bu betimi taşımaya başladı. İşte bu yapıtı bu denli büyük bir değere sahip olmasının nedeni de, Portekizli denizcilerin Hindistan‘a varışına tanıklık etmesi ve yaşanan deniz kazasından kurtulmuş olması.

Ahşap betim, Vasco de Gama ile yeniden Hindistan‘a gitti ve büyük kaşifin yaşamını yitirdiği tarih olan 1524 yılına kadar orada kaldı. 1600 yılında De Gama‘nın büyük torunu D. Francisco da Gama tarafından yeniden Portekiz‘e geri getirildi. Vasco de Gama‘nın kemiklerinin Jerónimos Manastırı‘na taşınmasının ardından bu değerli yontuda manastıra ancak 1880 tarihinde gelmiş oldu.

1950 tarihinde Deniz Müzesi‘ne bağışlanan Başmelek İsfail yontusu, bugün müzenin sahip olduğu en değerli ve en eski yapıtlardan biri olarak sürekli sergilenen tarihi nesneler arasında yer alıyor.

(Kaynak: ccm.marinha.pt)

Fiona Banner’ın İngiliz Hükümetinin Endüstriyel Balıkçılık Politikasını Protesto Etmek Amacıyla Bakanlık Önüne Yerleştirdiği Yontu, Kaldırıldı

İngiliz hükümetinin Deniz Koruma Alanlarında süregelen endüstriyel balık avcılığına yönelik, görmezden gelen politikasına karşılık; yontu sanatçısı Fiona Banner ve Yeşil Barış Örgütü (Greenpeace) tarafından Çevre, Gıda ve Köy İşleri Bakanlığı (DEFRA) binasının hemen önüne protesto amaçlı bir yontu bırakıldı.

1.5 ton ağırlığındaki 2020 tarihli “Klang Full Stop” adını taşıyan granit yontu, koruma altındaki sularda yapılan yasadışı balık avcılığının durdurma konusunda hükümetin başarısızlığını protesto niteliği taşıyor. Bu yontunun kaldırılması için İngiliz polisi, Westminister Konseyi bünyesinde bulunan güvenlik güçlerini göreve çağırmıştı.

Kaderin ilginç bir cilvesi olarak, bu yapıtın benzeri olan diğer iki “Full Stop” yapıtları (Peanut Full Stop ve Orator Full Stop), aynı sırada vinç ile yüklendiği Yeşil Barış‘ın gemisi Esperanza ile Kuzey Denizi‘ne, burada bulunan “Dogger Sığlığı”na doğru yola çıkarken, “Full Stop Klang”, A 12 karayolu ile Westminister Konseyinin Dartford‘ta bulunan deposuna doğru bir kamyonetin üzerinde yola alıyordu.

(Kaynak: theartnewspaper.com)


                                            

Richards, Fransız Düğümleriyle İşlediği Kasnaklarda, Karasal Öğeler Yanında “Su”yu da Dokularında Betimliyor

Sanatçı Victoria Rose Richards, çeşitli bez parçaları üzerine Fransız düğümleri kullanarak işlediği doğal görünümlerde, orman dokusunun yanında, göl, ırmak ve kara-kıyı ilişkilerini de betimliyor.

İngiltere‘de, Devon kentinde çalışmalarını sürdüren Richards, doğa manzaralarını farklı doku ile desenlerle birleştirerek farklı bir üretim gerçekleştiriyor. Sanatçı, orman ve kırlık arazi manzaralarını betimlerken, ana gereç olarak saten ve çeşitli tohum öğelerini kullanıyor.  

1.

2.

3.

Richards, son dönem çalışmalarıyla ilgili olarak bir süredir ağırlıklı olarak renkli alan çalışmaları üzerinde durduğunu ve onları fantastik öğelerle birleştirdiğini söylüyor.

Sanatçının çalışmaları hem açık alanları ön plana çıkarıyor hem de sonbahar patikalarını ve yağmurda ıslanmış kıyıları farklı bir gözle vurguluyor; sanatçı, bu özel işlerinde manzaranın derinliğine farklı açılardan yaklaşmayı deniyor.

(Kaynak: artfulliving.com)

Van Gölü’nde Yürütülen Sualtı Araştırmalarında Üç Batık Rus Gemisinden Biri Olduğu Öne Sürülen Şilep Batığı Bulundu

Adilcevaz Kültür Sanat ve Turizm Derneği Başkanlığı tarafından Van Gölü’nde yürütülen sualtı araştırmalarında bulunan 30 metreden fazla uzunluğa sahip batık şilebin, gölde ulaşım amacıyla kullanılan batık üç Rus gemisinden biri olduğu öne sürülüyor.

Van’ın Muradiye ilçesine bağlı Ünseli Mahallesi yakınlarında bulunan batığa dalış gerçekleştiren, Adilcevaz Kültür Sanat ve Turizm Derneği Başkanı Cumali Birol ve dernek üyeleri, batık şilebi fotoğraflarla ve video ile kayıt altına aldı. Dernek yetkilileri daha önce de, Tatvan ilçesine bağlı Bağmeşe Köyü yakınlarında bulunan “Akdamar-Tatvan” adlı batığı, 2019 yılında gerçekleştirdikleri dalışlarla, ortaya çıkarmıştı. Van Gölü’nün sodalı suyu nedeniyle tüm ahşap gövde ve donanımı çok iyi korunmuş olan 41 metrelik batığın kayalara çarparak battığı belirtilmişti.

Yeni bulunan batık Rus şilebi ile ilgili olarak Dernek Başkanı Birol, “Geçmiş yıllarda Van Gölü etrafındaki ulaşım ve yük taşıma işlemleri ağırlık olarak göl üzerinden gerçekleştiğini biliyoruz. Bu anlamda Van Gölü geçmiş yıllarda yoğun bir trafiğine sahipti. Van Gölü’ne ait geçmiş verileri incelediğimizde Rusların Van Gölü’nde kullanılması için 3 adet gemi yaptıklarını biliyoruz.”

hurriyet.com.tr

hurriyet.com.tr

“Bu gemilerden birini geçmiş yıllarda gün yüzüne çıkardık. Bu gün burada yapmış olduğumuz su altı dalışı ile görüntülediğimiz batığın 3 Rus batığından birinin olduğunu düşünüyoruz. Sizin de gördüğünüz gibi karşı tarafta 1550’li yıllarda Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Mimar Sinan’ın yaptığı gölgeli koy yer almaktadır. O da çok ilginçtir burayı birçok insan bilmiyor. Bununla ilgili de biz zaman zaman basında görüyoruz.

Sanat tarihçi hocalarımız bunu açıklıyorlar. Mimar Sinan’ın burada ilk koyda, kadırgaların yapıldığı alandayız. Bu alan önem arz ediyor. Dolayısıyla Van Gölü havzasının en dikkat çeken noktalarından birisi burası. (…)”

denizhaber.net

“Bu kısımda batıkların olduğunu kimse bilmiyor. Bilen var ama dalışla ilgili kimse dalışını yapmadı. Bugün de o dalışı yaptık bitirdik. Dolayısıyla bir Rus batığımız daha oldu diye düşünüyoruz. Çünkü parçaları birleştirdiğimiz zaman 30 metrenin üzerindeki boyu ile Ruslar tarafından yapılan batık olduğuna bizler inanıyoruz.

Akdamar batığıyla bu batık arasındaki özellikten birini bahsedeyim. Gemi perçinle yapılmış. Saçlar birbirine perçinlenmiş. Ahşap yine olduğu gibi Van Gölü havzasının suyundan olsa gerek sodalı ve tuzlu oluşundan dolayı sapasağlam duruyor. Tatvan bölgesinde bulunan, Ruslar tarafın yapılan batık şilep ile buradaki şilebi incelediğimiz zaman yapısal olarak bire bir benzediklerini görüyoruz.”

hurriyet.com.tr

hurriyet.com.tr

“Ayrıca bu bölgenin geçmişte tersane olarak kullanılması bu tezimizi güçlendiren diğer bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Gemi üzerindeki ahşaplar adeta dün yapılmışlar gibi sağlam bir şekilde duruyor, çürüme oluşmamış. Bu da Rus batığı olduğuna biz inanıyoruz çünkü Tatvan Akdamar Rus batığının aynısı burada da yapısal anlamdan birebir aynısı” 

(Kaynaklar: denizhaber.net, yapi.com.tr, trthaber.com, hurriyet.com.tr)

“Gezegenin Kara Kutusu: Antarktika” Belgeseli, 4. Ulusal Antarktika Bilim Seferi’nde Türk Bilim İnsanlarının Çalışmalarına Tanıklık Ediyor

Burcu Camcıoğlu’nun yönetmenliğini gerçekleştirdiği, “Gezegenin Kara Kutusu: Antarktika” belgeseli, 4. Ulusal Antarktika Bilim Seferi boyunca, Türk bilim insanlarının çalışmalarına tanıklık ediyor.

2017 yılında Cumhurbaşkanlığı himayelerinde başlatılan Ulusal Antarktika Bilim Seferlerinin, 2019 yılında gerçekleşen dördüncü seferi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı‘nın eşgüdümünde, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Kutup Araştırmaları Enstitüsü (KARE) tarafından düzenlendi. 4’üncü Ulusal Antarktika Bilim Seferinin takım önderliğini Prof. Dr. Ersan Başar, sefer eşgüdümünü ise Doç. Dr. Burcu Özsoy’un üstlendi ve ikisi yabancı olmak üzere 24 araştırmacı yer aldı.

Hiçbir ülkenin egemenliği altında bulunmayan Antarktika’da 30 kadar ülkenin 80 adet bilimsel araştırma merkezi bulunuyor. Bu ülkeler, Antarktika’da, 1959’da imzalanan ve 1961’de devreye giren Antarktika Anlaşması‘na göre çalışmalarda bulunuyor. Anlaşmaya göre, bilimsel bölge olarak tanımlanan Antarktika’da, ülkelerin askeri yapılanmalarına izin verilmiyor.

1995’te anlaşmaya taraf olan ve gözlemci ülke statüsü kazanan Türkiye, anlaşmanın ilk imzacıları gibi “danışman ülke” olmak amacıyla kıtaya bilimsel seferler düzenliyor, bilimsel amaçlı kalıcı üs için çalışmalar yapıyor. 2020 yılında düzenlenen seferde, Türkiye’den 14 bin kilometre uzaklıkta bulunan Horseshoe Adası‘na Türk Bilimsel Araştırma Kampı kuruldu ve burada, Türk bilim insanları tarafından bir ay boyunca 15 farklı projeyi yaşama geçirildi. Ayrıca 2 Türk bilim insanı da diğer bilim üslerine misafir araştırmacı olarak gönderildi.

Seferler kapsamında bugüne kadar yaklaşık 30’un üzerinde bilimsel yayın literatürde yerini aldı.

Yapılan bu araştırmalar sırasında çekilen, 135 saatlik ham görüntülerden Burcu Camcıoğlu’nun yönetiminde elde edilen 57 dakikalık “Gezegenin Kara Kutusu: Antarktika” adlı belgesel, Türk halkını bilgilendirmek ve dünyanın bir ucunda yapılan bilimsel çalışmaların ülkemize ve dünyaya olan etkilerini daha iyi anlamak için bir olanak sunuyor.

Belgesel, Türkiye’nin ilk Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali olan ve bu yıl ilk kez Gaziantep’te düzenlenen TEKNOFEST etkinlikleri kapsamında gösterilmişti.

(Kaynaklar: trthaber.com, aa.com.tr, hurriyet.com.tr, kare.mam.tubitak.gov.tr)

“Klasik Tekneler Buluşması”, 27 Eylül Tarihinde Preveze Deniz Zaferi ve Deniz Kuvvetleri Gününde Gerçekleştirilecek.

Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) ve Klasik Tekneler Platformu (KTP) tarafından yaşama geçirilen “3. Klasik Tekneler Buluşması” Preveze Deniz Zaferi ve Deniz Kuvvetleri Günü olan 27 Eylül Pazar günü düzenlenecek.

Türkiye’nin denizcileşmesi konusunda büyük emek harcayan Amiral Cem Gürdeniz öncülüğünde düzenlenen etkinliğe katılan klasik tekneler, bu yıl küresel salgına karşı alınan önlemler nedeniyle, Setur Kalamış Marina rıhtımına bağlı kalmayacak ve denize açılacak. İstanbul Yelken Kulübü rıhtımından yola çıkacak klasik tekneler, 14.00 ve 18.00 saatleri arasında Bostancı‘ya kadar kortej halinde “Mavi Vatan” seyri gerçekleştirecek.

İstanbul Yelken Kulübü’nden denize açılacak izleme teknesi ile; konukların, açık güvertede, Covid-19 önlemlerine uygun koşullar içinde, bu etkinliği denizden izleme olanağı da sağlanacak.

 

(Kaynaklar: turksail.com, denizhaber.com)