Neredeyse yüzyılı aşkın bir süredir, Ernest Shackleton’ın Kuzey Kutbu keşif gezisi için donattığı Endurance gemisi üzerine yapılan anlatılar, 1915 yılında batan gemiyi Antarktika’nın Titanik’i olarak efsaneleştirilmişti. Ancak Aalto Üniversitesi’nden Prof. Jukka Tuhkuri’nin tarafından ‘Polar Record’ dergisinde yayımlanan makale, gemi hakkında bugüne kadar bilinenleri yeniden sorgulamaya yol açacak savlara yer veriyor.
2022 yılında deniz arkeologlarından ve teknisyenlerden oluşan araştırma ekibi kurularak, Endurance’ın Wedell Denizinde sulara gömüldüğü tam yerin belirlenmesi amaçlanmıştı. Ekip, su altı dronları kullanarak, yaklaşık olarak 150 mil karelik alanı taramış ve batık geminin, suyun yaklaşık 3000 metre altında olduğunu keşfetmişti. 10 milyon doların üzerinde bir tutara mal olan arama çalışmaları sonucunda, deniz suyu sıcaklığının eksilerde bulunması ve ağaç yiyen deniz canlılarının Weddell Denizinde yaşayamaması nedeniyle geminin şaşılacak derece bütünlüğünü korumuş olduğu saptanmıştı.
O dönem yapılan bu keşif, uluslararası basında büyük ilgi görmüş. Geminin pupasında büyük harflerle yazan, “Endurance” (Dayanıklılık) sözcüğünü kadraja alan görsel, 100 yıl sonra günümüze sağlam biçimde ulaşan geminin bu özelliğine gönderme yapacak biçimde manşetlere taşınmıştı.

nytimes.com
“Endurance” gerçekten “Dayanıklı”mıydı?
Bugüne kadar yapılan tüm anlatılar, 27 kişilik mürettabatı taşıyan, 44 metre uzunluğundaki üç direkli Endurance’ın Kuzey Kutbu’na yapılması planlanan çetin yolculukta karşılaşılabilecek tüm olumsuzluklara dayanacak biçimde üretilmiş olduğu yönündeydi. Geminin sulara gömülmesinde, kırılan dümenin suçlu olarak gösterildiği genel geçer anlatı, denizcilik ve mühendislik anlamında ders çıkarılması gereken bir olay olarak ele alınmıştır.
Ancak yakın zamanda Aalto Üniversitesinde Enerji ve Makina Mühendisliği Bölümünden Profesör Jukka Tuhkuri’nin tarafından “Arktik ve Antartika Araştırmaları Dergisi – Polar Record”da 06 Ekim 2025 tarihinde yayımlanan “Endurance Neden Battı” (Why did Endurance Sink?) başlıklı makalede, yeni bazı iddialarda bulunuluyor. Buz mekaniği ve kutup deniz teknolojisi üzerine araştırmalar gerçekleştiren Tuhkuri, Kuzey Kutbu ve Güney Kutbu’nda alan çalışmaları yürütüyor. 2022 yılında batık Endurance’ı yerini keşfetmek amacıyla kurulan ekibe katılan bilim insanı, elde etiği bulgulara dayanarak yaşanan bu olaydaki ezberleri bozacak bazı sorular ileri sürüyor.
Tuhkuri’nin elde ettiği verilere ve yaptığı tarihsel araştırmalarına göre, gemi aslında, bir mühendislik harikası değil; daha çok keşif gemisi kılığında konforlu bir yolcu gemisinin özelliklerini taşıyordu.
Öncelikle, Endurance, buz tabakalarını aşmak için üretilmemişti. Dayanıklılık anlamına gelen adı da başlangıçta Endurance değil; Polaris’ti ve Kuzey Kutbuna yönelik gerçekleştirilmesi amaçlanan turistik geziler için üretilmişti. Dolayısıyla Tuhkuri’nin de belirttiği üzere gemi, kutup bölgelerinde gerçekleştirilecek keşif gezilerinin zorlu koşullarında dayanmak için tasarlanmamıştı. Ama daha ilginç olanı ise, Shackleton’ın da bunun farkında olmasıydı. Shackleton, karısına yazdığı bir mektupta yer verdiği satırlarında, geminin önceki gemisi ‘Nimrod’ kadar sağlam olmadığını belirtmekteydi.
Endurance’ın güvertesinin yapımında reçineli olmasının dışında yumuşak bir ağaç olan çam kullanılmıştı, makine dairesi için ayrılan mekan, böylesine zorlu bir araştırma gezisi için hazırlanan bir gemide olması gereken daha büyüktü. Öte yandan keşif yolculuğu sırasından buzlara çarpması kaçınılmaz olan bir gemi için gövdede olması gereken, dışarıdan gelecek yanal yükleri sönümleyecek desteklerden yoksundu.
Endurance’ın sulara gömülmesine omurgası neden oldu
Tuhkuri, ayrıca, bugüne kadar bilindiği üzere, Endurance’ın kırık bir dümen nedeniyle battığı fikrini de çürüterek, asıl suçlu olarak geminin omurgasını gösteriyor. Bu saptamaya göre; geminin sulara gömülme süreci, buzun hareketinden kaynaklanan basınç altında ikiye bölündüğü ve geminin tam anlamıyla alttan başlayarak yukarıya doğru parçaladığı düşünülebilir.
Yaşanan bu olayın ardından Kuzey Kutbu’nun koşullarında uzun bir yolu aşarak, yaşamda kalmayı başaran Shackleton ve mürettebatı bu öyküyü kendi açılarından dile getirdiler ve Endurance’ı bir olağanüstü bir figüre dönüştürdüler. Ancak belki de burada yapılanı yalnızca iyi bir halkla ilişkiler çalışması olarak değerlendirmek gerekiyor.
Thukuri’nin söylediği gibi, “Endurance, şiirsel bir yaklaşımla güçlü ve kahramanca ifadelerle dolatılan bir gemiydi; ancak mühendislik açısından değil.”
Kısaca Endurance’ın yolculuğu
Shackleton, “Endurance”ın 27 kişilik mürettabatıyla birlikte İngiltere’den, Wedell Denizinde bulunan bir koya ulaşmak üzere 1914 yılında denize açılmıştı. Belirlenen konum Antarktika’yı geçme girişimi için bir başlama noktası oluşturuyordu. Ancak Shackleton, beklediği üzere Kutup’a ve bu noktanın ötesine erişeme olanağı bulamadı. Çünkü Endurance, bölgedeki dairesel akıntının sonucu olarak, içinde giderek daha fazla buzul alan Wedell denizindeki kalın ve dayanıklı deniz buzullarına saplanıp kalmıştı. Gemi hasar almaya başlayınca; mürettabat gemiyi terk ederek, buzun üzerine kamp kurmuşlar ve geminin sulara gömülmesinin ardından ise; buz erimeye başlayana kadar beş ay boyunca burada yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Her ne kadar Shackleton’ın keşif yolculuğu, planladığı gibi gitmememiş olsa da, mürettabatını kurtarma konusunda sergilediği liderlik ve Güney Okyanusu’nun ürkütücü sularından Güney Georgia adasına dek 800 mil süren yelkenli tekne seyrinin de arasında yer aldığı kahramanlıklar, denizcilik tarihinde bir efsaneye dönüşmüştü.
(Kaynak: vice.com)