Nuh’un Gemisi olduğu savlanan oluşumun, toprak altında kalan bölümün görüntülenmesi sonucunda burada gemi karinasına açıkca benzeyen bir kütle olduğu belirlendi.
Türkiye’ye gelen ve bu çalışmayı bağımsız olarak yürüten Amerikalı bilgisayar mühendisi ve arkeolog Andrew Jones, Yeni Zelandalı jeofizikçi, coğrafyacı akademisyen ve aynı zamanda yer altı görüntüleme uzmanı olan John Larsen ile Nuh’un Gemisi’nin üç boyutlu görüntüsünü belirlemeyi başardı.
1.
2014 yılında gerçekleştirilen iki haftalık sürece yayılan ölçümlere ek olarak, 3 yılda tamamlanan araştırma ile yer altında kalan bölge 3 boyutlu olarak oluşturuldu.
Jones, yapılan çalışmanın ardından elde edilen görüntü ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Bu görüntü Nuh’un Gemisi’nin yer altında bulunan görüntüsünün gerçek verileridir. Bu görüntüler ne sahtedir ne de bir simülasyondur. Bu görüntü toprağın altında gömülü olan geminin tamamını gösteren gerçek veridir.
Konunun uzmanı her bilim insanı bu çalışmayı yapabilir ve bizim ulaştığımız bu sonuca ulaşabilir. Bu yapı evet bir gemi, ama Nuh’un Gemisi diyebilmek için daha erken. Çok kapsamlı çalışmalar yapmalıyız. Bu da ancak, üniversitelerin ve Türk devletinin desteği ile olabilir.”
Daha Önce de Alanda Çok Sayıda İnceleme Gerçekleştirilmişti
Nuh’un Gemisinin kalıntısı olduğu savlanan bu coğrafi oluşum, ilk kez 11 Eylül 1959 yılında Harita Yüzbaşı İlhan Durupınar tarafından, Doğubeyazıt haritası üzerinde çalışırken keşfedilmişti.
Yapılan keşfin, ulusal ve uluslararası basın kuruluşlarında yer almasının ardından, bu konuda çalışma yapmak amacıyla ilk olarak, 1960 yılında dönemin askeri yönetiminden gerekli izinleri alan Ohio Üniversitesinden fotogrametri ve yer bilimcisi Prof. Dr. Arthur Brandenberger ile Washington Arkeolojik Araştırmalar Enstitüsünden Dr. George Vandeman, ayrıca İsveçli bir gazeteci ile Avrupalı 3 iş insanı, Kiliseler Birliği’nin parasal desteğiyle ülkemize gelmişti.
26 yıl sonra başbakanlık desteğiyle gerçekleştirilen çalışma, Erzurum Atatürk Üniversitesi ve California Üniversitesi tarafından ortaklaşa yürütülmüştü. İnceleme sonucuna hazırlanan 80 sayfalık raporda, “Yer altında bulunan bu gövde için ‘Gemi gövdesi değildir.’ denilemeyecek bulgular elde ettik. Bu yer altındaki kütlenin gemi olma ihtimali yüksektir. Kış gelmeden derinlemesine arkeolojik kazı çalışmalarının bir an önce başlatılması gerekmektedir.” denildi.
Bulunduğu günden bu yana gündemden hiç düşmeyen bu coğrafi oluşum, ileri sürüldüğü gibi kutsal metinlerde yer alan Tufan ile ilgili olup olmadığı teknolojik olanakların yetersizliği nedeniyle sürekli dünya insanlığını aklını kurcalamıştı.
2.
Bu konuda çalışmaları Türk belgeselci Cem Sertesen, Nuh’un Gemisi üzerine hazırlamış olduğu belgesel ile 2017 yılında 9. TRT Belgesel Ödülleri’nde önemli bir başarı kazanmış; sonrasında, elde ettiği birikimi yazdığı iki kitapla okuyucularına aktarmıştı.
Konuyla ilgili olarak Sertesen şunları söyledi.
“Nuh’un Gemisi’nin içini çok merak ediyorum. Yer altındaki gemi görüntüsünün içinde neler var? Çünkü bilim insanları geminin üç katını tespit ettiklerini söyledi.
Bilim insanlarının bir kısmı da ‘Sakın dokunulmasın, bölgede heyelan devam ediyor.’ diyor. Öncelikle bu şeklin heyelandan korunması lazım. Çünkü şekil bozulursa, işin esprisi kalmıyor. Oraya vurulacak her kazma, her kürek, bunun kalbine saplanacak hançerdir.“
(Kaynak: aa.com.tr)