Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi’nde 485 tarihi eser, ilk kez ziyaretçilerle buluştu.
Sergide yer alan eserler arasında 1000-1100 yıl önce Filistin-Gazze kıyılarından yola çıkıp, Kaş açıklarında batmış olduğu düşünülen bir Doğu Akdeniz tecim gemisi batığında ele geçen Abbasi dönemine ait 15 adet cam koku şişesi bulunuyor.
Sempozyumda açıklama yapan, Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Hakan Öniz, su altı arkeolojisinin Türkler tarafından başladığını altını çizerek şunları söyledi, “Türkiye Cumhuriyeti’nden doğan bir bilim dalı ama bu, 1960’lardan değil, Osmanlı döneminden, 1890’larda İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Osman Hamdi Bey tarafından, o dönemde Anadolu topraklarında olan Farmakonisi yani Bulamaç Adası’nda yapılan bir bilim dalı. Su altı arkeolojisinin dünyadaki tarihi aslında yaklaşık 140 sene öncesine dayanıyor ve bir Türk bilim adamı tarafından başlatılmış.”
‘Geleceğe Miras Projesi’ kapsamında yapılan su altı kazıları
Kültür Bakanlığı’nın ‘Geleceğe Miras Projesi’yle dört farklı yerde, dört farklı batık üzerinde su altı kazısı gerçekleştirdiklerini belirten Öniz, bu su altı kazılarından ilkinin 2018’de keşfedilen Kumluca’daki Orta Tunç Çağı batığı, ikincisinin Kaş-Besmi açıklarında yaklaşık 1000-1100 sene önce batmış olan Doğu Akdeniz ticaret gemisi batığı, üçüncüsünün Adrasan kıyılarında M.Ö. 3’üncü-2’nci yüzyıllarda batmış, ham cam yüklü bir gemi küçük ticaret gemisi ve dördüncüsünün halen kazısı devam eden 2000-2100 sene önce batmış Geç Helenistik, Erken Roma İmparatorluk dönemi diye tabir ettikleri on binlerce tabak yüklü seramik batığı olduğunu anlattı.
Doğu Akdeniz tecim gemisi batığında ele geçen koku şişeleri
Sergideki 6-7 santimetre aralığında ölçüye sahip koku şişelerinin, Kaş-Besmi açıklarında bulunan zeytinyağı yüklü amforalar taşıyan bir gemi batığında ortaya çıkarıldığı söyleyen Öniz şunları ekledi “Gemide, farklı amforalar da var ama ağırlıklı olarak Gazze-Filistin kıyılarının zeytininden yapılmış zeytinyağı taşıyor. Batıkta, zeytin çekirdekleri de bulduğumuz bir amforayı da bulduk. Bu gemi batığının kazısını yaparken birdenbire bir ekip üyemizin elinde küçük bir şişe gördük. Şişeler bizi çok heyecanlandırdı. Zaten bazı cam kırıkları da vardı ve bunun üzerinde yoğunlaştığımız zaman 15 tane koku ya da kajal yani sürme olduğunu düşündüğümüz şişeleri gördük, analizleri halen devam ediyor ancak yüzde 90 koku şişeleri bunlar.”
Koku ve cam üretim yöntemlerinin kaynağı Doğu Akdeniz
Cam işlemenin de Doğu Akdeniz’de ortaya çıktığının altını çizen Doç. Dr. Öniz o dönemin koku teknolojisine ve kültürüne ilişkin olarak şunları söyledi: “Gül yağı, Suriye’nin Şam, Damaskus bölgesinde gayet iyi bilinen, misk ve amber de Mısır’dan Doğu Akdeniz’e kadar bir alanda 1000-1100 sene önce insanların çok yakından bildiği, tanıdığı kokulardır. O dönemde daha Avrupa’da koku kültürü yok. Koku teknolojisi ve cam teknolojisi Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya doğru gidiyor ve bizim bulduğumuz bu koku şişeleri doğudan koku ithalinin, Batı’ya doğru yapıldığına dair ya ilk ya da ilk örneklerden bir tanesi.”
(Kaynak: aa.com.tr)