Öğretim Üyesi Mimar Gökçen Erkılıç’ın Manifold‘ta yayınlanan ‘Bu Bir Çizgi Değildir’ başlıklı yazısı dizinde bu defa kartografya tarihindeki kadınları kaleme alıyor.
“Kadın kartografların, görünmez olanı görünür kılmada bu denli becerikli olmalarına rağmen kendi görünürlükleri konusunda benzer inadı göstermemiş olmaları bir gerçek.” saptamasında bulunan yazar, Atlantik ve Pasifik Okyanuslarının deniz dibi haritalamasını gerçekleştiren ‘Marie Tharp’ başta olmak üzere kartografya biliminin tarihine, kadınların gözünden bakıyor.
BU BİR ÇİZGİ DEĞİLDİR: KADINLARIN HARİTALARI
Yazar: Gökçen Erkılıç
2021 sonbaharında Amerika’nın doğu yakasında akademik koridorlarda bahsi geçen araştırma konularının iki anahtar kelimesi varsa biri cinsiyettir. Diğer kelime ise ırk olacaktır. Medeniyet, insanı biyolojik olarak insan yapan ve sosyal olarak inşa eden bu temellere geri dönmüş durumda. Irk ve cinsiyet. Pandemi ve Black Lives Matter hareketi sonrası dönemde bu geri dönüşü bir çeşit aydınlanma, duraklama, kendini yeniden keşfetme olarak yorumlayan akademisyenler bulunmakla birlikte, bana hâlâ bunları konuşuyor olmamız eşitsizlik ve ayrımcılıkta ne denli ısrarcı bir tür olduğumuzu da hatırlatıyor. Bu ısrar yüzünden dünyanın geri kalan köşelerinde cinsiyet ve ırk ayrımının daha çok araştırılacağı aşikâr. Bu konuda büyük sorular sorup büyük düşler gördükten sonra kendi konuma dönüyor, aklımda bir süredir dolaşan haritanın cinsiyeti, kadınların çizdiği haritalar ve yine kadınların bu konudaki görüşleri üzerine eğilen bu yazıyı yazmakla yetiniyorum.
Haritanın Cinsiyeti?
Haritanın cinsiyeti olur mu? Kadın kartografların haritada gördüğü veya görmek istediği şeyler, haritalama biçimlerini değiştirebilir mi? Kadınların yaptığı haritalar neden bu kadar az? O kadar az mı?
“Dünya’yı Şekillendiren Kadınlar” ismindeki bir derleme [Women Who Shaped the World] konuya şöyle başlıyor: “Wikipedia’nın kartograflar listesindeki iki yüzden fazla isimden sadece ikisinin kadın olduğunu bilmek sizi şaşırtır mıydı?” Hakikaten de bu listede 15. yüzyıldan bugüne uzayan bir dizi ismin arasında kadınları parmakla seçmek zor. Yazı, haritalamanın büyük ölçüde denizcilik üzerinden geliştiğini ve kadınların gemilere binmesinin dahi yasak olduğunu hatırlatıyor. Genelde aile işletmeleri olan kartografi matbaalarında ise kadınların renklendirme, gravür yapma gibi el alan, emek yoğun işlerde yer aldığını ve isimlerinin kartografik imza atacak kadar görünür kılınmadığını ekliyor.
Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.